402 Kayıt Bulundu.
Bize Kuteybe b. Said, ona Abdülvehhab, ona Eyyûb, ona İbn Ebu Müleyke, ona da Âişe (ra) şöyle rivayet etti: Yahudiler Peygamber (sav)'e gelip: "es-Sâmü aleyke (Ölüm üzerine olsun)" dediler. O da: "Ve aleyküm (Sizin üzerinize de olsun)" buyurdu. Bu durum karşısında Âişe (ra): "Ölüm üzerinize olsun, Allah size lanet etsin ve size gazap etsin" dedi. Bunun üzerine Rasûlüllah (sav): "Yavaş ol ey Âişe! Sana yumuşak davranmak düşer. Şiddet ve kötü söz söylemekten kaçın!" buyurdu. (Hz. Âişe): "Ne söylediler duymadın mı?" deyince (Hz. Peygamber) şöyle buyurdu: "Onlara verdiğim cevabı işitmedin mi? Dolayısıyla benim onlar hakkında söylediğim kabul edilir de onların benim hakkımda söyledikleri kabul edilmez."
Açıklama: Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: عَلَيْكِ بِالرِّفْقِ ، وَإِيَّاكِ وَالْعُنْفَ أَوِ الْفُحْشَ
Bize Kuteybe b. Sa'îd, ona Yahya b. Zekeriyya b. Ebu Zâide, ona Muhammed b. İshak, ona Zührî, ona da Urve, Üsâme b. Zeyd'in şöyle dediğini rivayet etti: (Baş münafık) Abdullah b. Übeyy'in hastalığı esnasında Resul-i Ekrem (sav) ile birlikte onu ziyarete gittik. Hz. Peygamber (sav) ona "Yahudileri sevmeyi sana yasak edip dururdum" buyurdu. Bunun üzerine Abdullah (b. Übeyy) de şöyle dedi: "Es'ad b. Zürâre [Medineliler'den İslâmiyet'i kabul eden ilk sahâbî] kendilerine kin besledi de (kendisine ne yararı oldu, yine de) öldü."
Açıklama: Es'ad b. Zürâre, Medine'de İslâm'ın yayılması hususunda çokça çaba harcayan ve fedakârlıkta bulunan sahâbîlerdendir. Ayrıca kendisi Medineliler'den İslâmiyet'i kabul eden ilk sahâbîdir. Mescid-i Nebevî'nin inşası sırasında rahatsızlanan Es'ad b. Zürâre, zebha/zibha (difteri) veya şevke (kızıl) hastalığına yakalandı. Es'ad b. Zürâre’nin tedavisiyle bizzat Hz. Peygamber (sav) ilgilendi; fakat farklı tedâvî yöntemleri uygulanmasına rağmen iyileşmedi. Bunun üzerine Yahudiler "Şayet Muhammed peygamberse arkadaşını iyileştirir!" şeklinde fitne çıkardılar. Yahudiler'in bu sözleri karşısında Hz. Peygamber (sav) ona doğrudan fayda veya zarar veremeyeceğini, kendisinde insanüstü bir güç bulunmadığını, görevinin sadece risâlet olduğunu belirtmiştir. Ahmed b. Hanbel, el-Müsned (I-VI, Kahire 1313), 4/138.
Bize Said b. Ebu Meryem, ona Ebu Gassân, ona Ebu Hâzim, ona İbrahim b. Abdurrahman b. Abdullah b. Ebu Rabîa, ona Câbir b. Abdullah (r.anhüma) şöyle rivayet etmiştir: Medîne'de bir Yahudi vardı. Bana her sene hurma hasadı zamanına kadar vadeli borç verirdi. Câbir'in Rûme Kuyusu yolunda [hurmalı] bir arazisi vardı. Bir sene yeterli mahsul vermedi. [Bu sebeple] Borcun ödenmesi gecikti. Yahudi hurma hasadı zamanı geldi. [Ancak] Borcumu ödeyemeyeceğimi düşünerek bana gelecek hasat dönemine kadar süre vermesini istedim. Yahudi bunu kabul etmedi. Durum, Hz. Peygamber'e (sav) haber verildi. Bazı sahâbîlere "Haydi gidelim de Câbir için Yahudi'den borcun ertelenmesini isteyelim" buyurdu. [Hz. Peygamber (sav) ile sahâbîleri] Hurmalığıma geldiler. Hz. Peygamber (sav), Yahudi ile konuşup borcun tehir edilmesini söyledi; ancak Yahudi "Ey Ebu’l-Kâsım! Borcu geriye bırakmam" diyordu. Hz. Peygamber (sav) bunu görünce kalktı ve hurmalığın etrafında biraz dolaştı ve geldi. Tekrar Yahudi'ye vade vermesini söyledi. Ancak Yahudi yine kabul etmedi. Ben kalkıp Hz. Peygamber'e (sav) yaş hurma getirdim ve önüne koydum. Hz. Peygamber (sav) hurmadan yedi ve "Ey Câbir! Senin çardağın nerede?" diye sordu. Çardağı gösterdim. "Bana bir döşek yap" dedi. Hemen bir döşek yaptım. Çardağa girip biraz uyudu. Uyandıktan sonra yanına gidip bir avuç hurma götürdüm. Ondan yedi. Sonra kalkıp Yahudi ile tekrar konuştu. Yahudi yine borcu ertelemeye yanaşmadı. Sonra kalktı ve hurmalıkta ikinci kez dolaştı ve "Ey Câbir! Ağaçtaki hurmaları topla ve Yahudi'ye olan burcunu öde" dedi. Ben toplayıncaya kadar hurmanın başında durdu. Bu hurmadan Yahudi'ye olan borcumu ödedim. Bir o kadar da arttı. Çıkıp Hz. Peygamber'in (sav) yanına geldim ve Ona (sav) [bu bereketli durumu] müjdeledim. Bunun üzerine "Şehâdet ederim ki Ben, Allah'ın Rasûlüyüm!" buyurdu.
Bize Abdülaziz b. Abdullah, ona İbrahim b. Sa'd, ona Salih, ona İbn Şihâb, ona Urve b. Zübeyr, ona Peygamber'in (sav) eşi Hz. Âişe (ra) şöyle rivayet etti: "Bir grup Yahudi Rasûlüllah'ın (sav) yanına girdiler de: 'Essâmü Aleyküm (Ölüm üzerinize olsun)' dediler. Hz. Aişe: Ben bunu anladım ve 'Ölüm sizin üzerinize olsun, Allah'ın laneti de!' dedim. Bunun üzerine Rasûlüllah (sav) şöyle buyurdu: "Yavaş ol yâ Aişe! Allah bütün işlerde yumuşaklığı sever." Ben de dedim ki: 'Yâ Rasûlallah! Duymadın mı onlar ne dediler?' Rasûlüllah (sav): "(Ben de onlara) 'Ve aleyküm (Sizin üzerinize de olsun)' dedim ya!" buyurdu.
Bize Abdulaziz b. Abdullah, ona Leys, ona Saîd el-Makburî, ona babası (Keysan b. Saîd) ona da Ebu Hureyre (ra) şöyle rivayet etmiştir: Biz mescitte iken Allah Rasulü (sav) çıkageldi ve "Yahudilerin yurduna yürüyün" diye buyurdu. onunla birlikte yola çıkıp Beytu'l-Mıdrâs'a vardık. Peygamber ayağa kalktı ve "Ey Yahudi topluluğu! Müslüman olun kurtulun" dedi. Onlar da "Ey Ebu'l-Kâsım! Sen tebliğ görevini yerine getirmiş oldun" dediler. Allah Rasulü (sav) "Ben ancak bunu (itiraf etmenizi) istemiştim" dedi. Sonra ikinci defa "Müslüman olun, kurtulun" buyurdu. Onlar da "Ey Ebu'l-Kâsım! Sen tebliğ görevini yerine getirmiş oldun" dediler. Hz. Peygamber (sav) üçüncü defa tekrar etti ve "İyi bilin ki, Yeryüzü Allah'a ve Rasûlü'ne aittir. Ben sizleri buradan sürmek istiyorum. Kimin (gayrı menkul) varsa onu satsın. Aksi takdirde iyi bilin ki Yeryüzü ancak Allah'a ve Rasulü'ne aittir" buyurdu.