Giriş

Bize İbrahim b. Musa, ona İsa b. Yunus, ona Hişâm, ona babası (Urve b. Zübeyr), ona da Aişe (r.anha) şöyle demiştir: Zürayk oğullarından Lebib b. A'sam adında bir adam Rasulullah'a (sav) sihir yaptı. Bundan dolayı Rasulullah (sav) yapmadığı bir işi yaptığını zannediyordu. Nihayet günün birinde veya gecenin birinde benim yanımda iken kendisi için dua etti, yine dua etti. Sonra da bana şöyle dedi: ""Ey Aişe! Aklımı kurcalayan sorunun cevabını Allah'ın bana verdiğini bildin mi? Bana iki adam geldi. Bunlardan birisi baş ucumda diğeri ise ayak ucumda duruyordu. Biri diğerine; 'Bu şahsın hastalığı nedir?' diye sordu. Diğeri ise; 'Sihirlenmiştir' dedi. Öteki; 'Buna kim sihir yaptı' deyince diğeri, 'Lebib b. A'sam' cevabını verdi. Sonra, 'hangi seyle yapıldı?' diye sordu. O da: 'bir tarak, saç sakal kılları ve erkek hurmanın kurumuş çiçek kabuğu ile, dedi. Nerede yapılmış, deyince de, Zervan kuyusunda diye cevap verdi." Hz. Aişe şöyle devam etti: Rasulullah (sav) ashabından bazıları ile çıkıp bu kuyuya gitti. Oradan dönüp gelince bana: "Ey Aişe! O kuyunun suyu kına suyu gibi kırmızı veya etrafındaki hurma ağaçlarının uçları şeytanların başları gibidir." buyurdu. Ben kendisine: 'Ey Allah'ın Rasulü! Sen o sihri oradan çıkarmadın mı?' diye sordum. Rasulullah da (sav) "(Çıkarmadım çünkü) Allah bana şifa vermiştir. Ben onu çıkarmakla insanların arasına şer yaymak istemedim." buyurdu. Hz. Aişe dedi ki: Rasulullah (sav) o kuyunun kapatılmasını emretti de kuyu kapatıldı. Ebu Üsame, Ebu Damra ve İbn Ebu'z-Zinâd bu hadisi Hişâm'dan rivayet etmede ona mutabaat etmişlerdir. Leys ve İbn Uyeyne Hişam'dan olan rivayetlerinde 'tarak ve keten lifi' şeklinde söylemişlerdir. Denilir ki; 'el-Muşâta' tarandığında saçtan çıkan kıllar, 'el-Muşâka' ise ketenin lifleridir.


Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile Süfyan b. Uyeyne arasında inkıta vardır.

    Öneri Formu
280074 B005763-6 Buhari, Tıp, 47

Bize Yahya b. Yahya, Yahya b. Eyyüb, Kuteybe ve İbn Hucr, onlara İsmail b. Cafer, ona Abdullah b. Dinar, ona da İbn Ömer, Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Şüphesiz Yahudiler size selam verdikleri zaman onlardan biri es-Sâmu aleyküm (Ölüm üzerinize olsun) der. Sen de (ona); aleyke (senin üzerine olsun) de!"


    Öneri Formu
6016 M005654 Müslim, Selam, 8

Bize Süleyman b. Harb, ona Hammâd b. Zeyd, ona da Sâbit, Enes'in (ra) şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Hz. Peygamber’e hizmet eden Yahudi bir çocuk vardı. Bu çocuk bir gün hastalandı. Hz. Peygamber (sav) onu ziyarete geldi. Baş ucunda oturdu ve çocuktan Müslüman olmasını istedi. Çocuk yanında bulanan babasına baktı. Babası 'Ebu Kasım (sav) ne diyorsa yap' deyince de Müslüman oldu. Bir süre sonra Hz. Peygamber (sav) 'Çocuğu cehennem ateşinden kurtaran Allah’a hamdolsun' diyerek çocuğun yanından ayrıldı."


    Öneri Formu
10110 B001356 Buhari, Cenaiz, 79

Bize Musa b. Mervan er-Rakkî, ona Ömer b. Eyyûb (el-Abdî), ona Cafer b. Burkan, ona Meymûn b. Mihrân, ona Miksem, ona da (abdullah) b. Abbas (r.anhümâ) şöyle rivayet etmiştir: Hz. Peygamber (sav) Hayber'i fethedince Hayberlilere (mevcut topraklarında kalmalarına karşılık) arazilerin, sarı ve beyaz, yani altın ve gümüş ne varsa hepsinin kendisine ait olmasını şart koştu. Hayberliler de “Bizler, araziyi işleme konusunu çok daha iyi biliriz. Çıkan (hurmanın) yarısının bizim, yarısının sizin olması şartıyla araziyi işlemek üzere bize verin” dediler. [Abdullah b. Abbas, Rasulullah'ın (sav) bu şartla araziyi onlara verdiğini söylemiştir.] Meyveleri toplama zamanı gelince Rasulullah (sav), İbn Ravâha'yı onlara gönderdi. İbn Ravâha, hurmaların miktarını Medinelilerin Hars dedikleri bir usulle, tahmini olarak tespit etti. Bilahare İbn Ravâha (ra) “Şu hurmalıklarda şu kadar şu kadar hurma vardır” dedi. Hayberliler ise “Bizim aleyhimize fazla bir rakam çıkardın, ey İbn Ravâha” dediler. İbn Ravâha da “O halde ben hurmayı tahminen hesaplar, söylediğim miktarın yarısını size veririm.” dedi. Bunun üzerine Hayberliler "Hak olan budur. Gök ve yer ancak bununla ayakta durur” dediler. Sonra da “Senin söylediğin miktarı almaya razıyız” dediler.


    Öneri Formu
17623 İM001820 İbn Mâce, Zekat, 18

Bize İbrahim b. Musa, ona İsa b. Yunus, ona Hişâm, ona babası (Urve b. Zübeyr), ona da Aişe (r.anha) şöyle söylemiştir: Zürayk oğullarından Lebib b. A'sam adında bir adam Rasulullah'a (sav) sihir yaptı. Bundan dolayı Rasulullah (sav) yapmadığı bir işi yaptığını zannediyordu. Nihayet günün birinde veya gecenin birinde benim yanımda iken dua etti, yine dua etti. Sonra da bana şöyle dedi: "Ey Aişe! Aklımı kurcalayan sorunun cevabını Allah'ın bana verdiğini bildin mi? Bana iki adam geldi. Bunlardan birisi baş ucumda diğeri ise ayak ucumda duruyordu. Biri diğerine; 'Bu şahsın hastalığı nedir?' diye sordu. Diğeri 'Sihirlenmiştir' dedi. Öteki; 'Buna kim sihir yaptı' deyince diğeri, 'Lebib b. A'sam' cevabını verdi. Sonra, 'Hangi seyle yapıldı?' diye sordu. O da: 'Bir tarak, saç sakal kılları ve erkek hurmanın kurumuş çiçek kabuğuyla' dedi. Nerede yapılmış, deyince de, Zervan kuyusunda diye cevap verdi." Hz. Aişe şöyle devam etti: Rasulullah (sav) ashabından bazıları ile çıkıp bu kuyuya gitti. Oradan dönüp gelince bana: "Ey Aişe! O kuyunun suyu kına suyu gibi kırmızı veya etrafındaki hurma ağaçlarının uçları şeytanların başları gibidir." buyurdu. Ben kendisine: 'Ey Allah'ın Rasulü! Sen o sihri o kuyunun suyuyla çıkarmadın mı?' diye sordum. Rasulullah da (sav) "(Çıkarmadım çünkü) Allah bana şifa vermiştir. Ben onu çıkarmakla insanların arasına şer yaymak istemedim." buyurdu. Hz. Aişe dedi ki: Rasulullah (sav) o kuyunun kapatılmasını emretti de kuyu kapatıldı. Ebu Üsame, Ebu Damra ve İbn Ebu'z-Zinâd bu hadisi Hişâm'dan rivayet etmede ona mutabaat etmişlerdir. Leys ve İbn Uyeyne Hişam'dan olan rivayetlerinde 'tarak ve keten lifi' şeklinde söylemişlerdir. Denilir ki; 'el-Muşâta' tarandığında saçtan çıkan kıllar, 'el-Muşâka' ise ketenin lifleridir.


    Öneri Formu
17888 B005763 Buhari, Tıp, 47

Bize Hakem b. Nafi, ona Şuayb b. Ebu Hamza, ona İbn Şihab ez-Zührî Cabir b. Abdullah'ın şöyle dediğini nakletmiştir: "Hayber halkından bir Yahudi kadın kızartılmış bir koyunu Hz. Peygamber'e (sav) hediye etti. Hz. Peygamber (sav) de ondan bir kol alıp yedi. Onunla beraber bulunan topluluk da yediler. Hz. Peygamber (sav), ashabına 'ellerinizi yemekten çekiniz' buyurdu. Sonra Hz. Peygamber (sav) kadını yanına çağırtıp, 'koyunu zehirledin mi?' diye sordu. Yahudi kadın da 'evet, bunu sana kim haber verdi?' dedi. Hz. Peygamber (sav) de 'bana bunu şu elimde tuttuğum kol haber verdi' deyince kadın da 'evet doğru' diye cevapladı. Hz. Peygamber (sav) 'bununla ne amaçladın?' buyurdu. Kadın, 'Eğer o peygamberse koyun ona zarar vermez, eğer peygamber değilse ondan kurtulup, rahatlarız (diye düşündüm)' dedi. Hz. Peygamber (sav) onu affedip, cezalandırmadı. O koyundan yiyen ashabdan bazıları bundan dolayı vefat etti. Hz. Peygamber (sav) koyundan yediğinden dolayı omzundan hacamat yaptırdı. Hz. Peygamber'i (sav) Beyâza oğullarından Ebu Hind adında biri boynuz ve bıçakla hacamat yapmıştı. Ebu Hind, Ensar'ın bir kolu olan Sümame oğullarındandır."


Açıklama: Muhammed b. Şihab ile Cabir b. Abdullah arasında inkıta' vardır.

    Öneri Formu
35944 DM000069 Darimi, Mukaddime, 11

Bize Züheyr b. Harb, ona İsmail b. Uleyye, ona Abdülaziz, ona da Enes şöyle rivayet etmiştir: "Rasulullah (sav) Hayber'e gazaya çıktı ve Hayber yakınlarında karanlık vakitte sabah namazını kıldık. Hz. Peygamber (sav) bir bineğe bindi, Ebu Talha da bindi, ben de Ebu Talha'nın terkisinde idim. Hz. Peygamber (sav) Hayber sokaklarında dolaştı. Dizlerim Hz. Peygamber'in (sav) baldırına değince elbisesi, baldırından açılıverdi, baldırının beyazlığını görüverdim. Hz. Peygamber (sav) şehre girdiğinde 'Allahu ekber! Hayber düştü! Biz düşman toprağına vardığımızda uyarılanların sabahı ne kötüdür' buyurdu. Onu üç kere söyledi. Hayberliler işlerine güçlerine çıkmışlardı, (tam o sırada Hz. Peygamber'i görünce) 'Vallahi! Muhammed!' dediler. -Abdülaziz ve ashabımızdan biri, 'Muhammed ve beş bölükten oluşan ordusu!' ifadesini zikretmiştir- Hayber'i kılıç zoru ile fethettik ve esirler toplandı. Dihye el-Kelbî gelip 'Yâ Rasulullah! Bana esirlerden bir cariye ver!' dedi. Hz. Peygamber (sav) de 'Gidip bir cariye alıver' buyurdu. O da Safiye bt. Huyey'i aldı. Biri, Hz. Peygamber'e (sav) gelip 'Ey Allah'ın Rasulü, Dihye'ye Kureyza ve Nadîr'in efendisinin kızı Safiye'yi verdin. Halbuki o sadece sana uygun düşer' dedi. Hz. Peygamber (sav), 'Onu, Safiye ile birlikte çağırın' buyurdu. Dihye, Safiye'yi getirdi. Rasulullah (sav) Safiye'yi görünce Dihye'ye, 'Esirlerden onun dışında birini alıver' buyurdu. Rasulullah (sav) onu azat edip kendisi ile evlendi. Sabit, Enes'e 'Ey Ebu Hamza! Onun mehri ne idi?' dedi. Enes de 'Kendisi idi. Hz. Peygamber (sav) onu azat etti ve evlendi' dedi. Hatta yolda iken Ümmü Süleym, onu Hz. Peygamber (sav) için hazırlayıp Hz. Peygamber'e (sav) geceleyin sundu. Rasulullah (sav) da damat olarak sabaha kavuştu. Sonra, 'Yanında yiyecek bir şey olan onu getirsin' buyurdu. Hz. Peygamber (sav) bir örtü serdi. Biri kuru hurma, diğeri yaş hurma, beriki de yağ getirdi de hepsini karıştırıp yemek yapıverdiler. İşte bu, Hz. Peygamber'in (sav) düğün yemeği oldu."


    Öneri Formu
17447 M003497 Müslim, Nikah, 84

Bize İbrahim b. Hamza b. Ebu Yahya er-Remli, ona Zeyd b. Ebu Zerkâ, ona İbn Ebu Zinad, ona babası (Abdullah b. Zekvân), ona da Ubeydullah b. Abdullah b. Utbe, ona da şöyle demiştir: İbn Abbas "Allah'ın indirdikleriyle hükmetmeyenler kâfirdirler... zalimlerdir... fasıklardır..." (Mâide, 5/44, 45, 47) mealindeki ayetler hakkında “Bu üç ayet, özel olarak Yahudilerden Kureyza ve Nadîr oğulları hakkında indi” demiştir.


    Öneri Formu
22740 D003576 Ebu Davud, Kada' (Akdiye), 2

Bize Yakub b. İbrahim, ona Ravh, ona Şu'be, ona Ebu Bişr, ona Saîd b. Cübeyr, ona da İbn Abbas (r.anhuma) şöyle rivayet etmiştir: "Rasulullah (sav) Medine'ye geldiğinde, Yahudiler aşure orucu tutuyordu. Rasulullah (sav) onlara neden oruç tuttuklarını sorduğunda, Yahudiler 'Bu, Musa'nın (as) Firavun'a galip geldiği gündür' dediler. Bu cevap üzerine Peygamber (sav) 'Biz Musa'ya (as) Yahudiler'den daha yakınız. Onun için bu gün siz de oruç tutun' buyurdu."


    Öneri Formu
32323 B004737 Buhari, Tefsir, (Tâhâ) 2

Bize Muhammed b. Alâ, ona Ubeydullah, ona Ali b. Salih, ona Simâk b. Harb, ona İkrime, ona da İbn Abbas şöyle demiştir: "Kurayza ve Nadir (üstünlük bakımından farklıydı.) Nadir, Kureyza'dan daha üstündü. Kureyza'dan birisi Nadir'den birini öldürürse, onun karşılığında öldürülürdü. Nadir'den bir adam, Kurayzalı birini öldürdüğü zaman ise yüz vesk hurma fidye karşılığında serbest bırakılırdı. Rasulullah (sav) gönderildiğinde, Nadirden bir adam Kureyza'dan birisini öldürdü. Nadirliler 'onu bize veriniz öldürelim' dediler. Kurayzalılar ise 'aramızda Peygamber var' dediler. Hep birlikte Rasulullah'a geldiler. Bunun üzerine 'hükmettiğin zaman, onlar arasında adaletle hükmet.' ayeti nazil oldu. [İbn Abbas der ki: adalet, cana karşı candır] Ardından 'onlar (Yahudiler) cahiliyenin hükmünü mü istiyorlar?' ayeti indi." [Ebu Davud der ki: Kureyza ve Nadir'in hepsi Harun'un (as) evladındandır.]


    Öneri Formu
33305 D004494 Ebu Davud, Diyat, 1