154 Kayıt Bulundu.
Bana Muhammed b. Müsenna, ona İbn Ebu Adî, ona Şube, ona Süleyman, ona Zekvân, ona da Ebu Hureyre'nin rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Zina eden kişi zina ederken mümin olarak zina etmez. Hırsızlık yapan kişi bunu yaptığı zaman bunu mümin olarak yapmaz. Şarap içen kişi onu mümin olarak içmez. Tövbe kapısı ise her daim açıktır."
Bize Harmele b. Yahya, ona İbn Vehb, ona Yunus, ona İbn Şihab, ona Enes b. Malik'in rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Âdem oğlunun bir vadi dolusu altını olsa, bir vadisi daha olmasını ister. Onun ağzını ancak toprak doldurur. Ama Allah tövbe edenin tövbesini kabul eder."
Bize İbn Ebu Ömer, ona Süfyan, ona Asım b. Ebu Necûd, ona da Zir b. Hubeyş şöyle demiştir: "Safvan b. Assal el-Murâdî'ye mestler üzerine mesh yapmanın hükmünü sormaya gelmiştim bana 'Ey Zir! Seni buraya getiren şey nedir?' dedi. Ben de 'Bilgi edinmek için' dedim. Bunun üzerine Safvan 'Melekler, elde etmek istediği şeyden hoşnut oldukları için ilim talibinin (ayakları) altına kanatlarını sererler' dedi. Ben de 'Soracağım ve kalbimi tırmalayan şey şudur: Büyük ve küçük abdest bozduktan sonra mestler üzerine mesh yapmak nasıl olur? Sen Peygamberin ashabındansın. Sana bu konuyu sormaya geldim sen, Rasulullah'dan (sav) bu konuda bir şey işittin mi?' dedim Safvan 'Evet, Rasulullah (sav) ile yolculukta olduğumuz zaman veya bir yerde olduğumuzda cünüplük hariç küçük abdest, büyük abdest ve uykudan dolayı üç gün üç gece mestlerimi çıkarmamıza gerek olmadığını söylerdi' dedi. Ben 'Peki, Rasulullah'dan (sav) arzu ve duygu (sevgi) hakkında bir şeyler işittin mi?' diye sordum. Safvan 'Evet, bir yolculukta Peygamber (sav) ile birlikteydik. Bir bedevi yüksek sesle 'ey Muhammed' diye bağırdı. Rasulullah (sav) da aynı tonda yüksek sesle 'buyur' dedi. Biz o bedeviye 'yazıklar olsun sana sesini alçalt, çünkü sen Hz. Peygamber'in (sav) huzurundasın yüksek sesle konuşmak yasaktır' dememize rağmen 'vallahi sesimi alçaltmam' dedi. Sonra o bedevi 'Bir topluluğu seven ama henüz daha onlara katılmamış kişi (hakkında ne dersin?)' dedi. Bunun üzerine Rasulullah (sav) 'Kıyamet gününde kişi sevdiğiyle beraberdir' buyurdu ve bize bir şeyler anlatmaya devam etti. Sonunda da bize batı tarafında, [Süfyan, Şam tarafında dedi], bir süvarinin kırk ya da yetmiş yılda yürüyeceği genişlikte bir kapıdan bahsetti. Allah bu kapıyı, gökleri ve yeri yarattığı gün tevbe için açmıştır. Güneş batıdan doğuncaya kadar yani kıyamete kadar da kapatmayacaktır." [Ebu İsa (Tirmizî) der ki: Bu hadis hasen sahihtir.]
Bize İbn Müsenna ve İbn Beşşar, o ikisine Muhammed b. Cafer, ona Şube, ona Katade, ona da Enes b. Malik “ben Rasulullah'ı (sav) şöyle söylerken işittim” diyerek hadisi, Ebu Avane hadisi gibi rivayet etmiş ve “Bu söz vahiy olarak mı indirildi, yoksa Hz. Peygamber (sav) kendi sözü olarak mı söyledi bilemiyorum” demiştir.
Açıklama: Hadisin tamamı için M002415 numaralı rivayete bakınız.
Bize Kuteybe, ona Ebu Avâne, ona Osman b. Muğîre, ona Ali b. Rabîa, ona Esmâ b. Hakem el-Fezârî, ona da Ali şöyle rivayet etmiştir: Ben Rasulullah'tan (sav) bir hadis duyduğumda, Allah Teâlâ o hadisle bana ne fayda murat ettiyse, o şekilde faydalanmaya çalışan bir adamdım. Sahabeden biri bana hadis rivayet ettiğinde ondan yemin ister, eğer yemin ederse onu doğrulardım. Ebu Bekir -ki doğru sözlüdür- bana hadis rivayet etti ve işittiğine göre Rasulullah'ın (sav) "Bir kimse günah işler, sonra (pişman olarak) kalkıp abdest alır, ardından namaz kılar sonunda da Allah'tan bağışlanma dilerse Allah, onu mutlaka bağışlar." buyurdu, ardından "Yine onlar, çirkin bir iş yaptıkları, yahut nefislerine zulmettikleri zaman Allah'ı hatırlayıp hemen günahlarının bağışlanmasını isteyenler -ki Allah'tan başka günahları kim bağışlar- ve bile bile, işledikleri (günah) üzerinde ısrar etmeyenlerdir" ayetini okudu. [Bu konuda İbn Mesud, Ebu Derdâ, Enes, Ebu Ümâme, Muâz, Vâsile ve Ebu Yeser Ka'b b. Amr'dan da hadis rivayet edilmiştir. Ebu İsa der ki: Ali hadisi, hasen bir hadis olup onu, sadece bu tarikten Osman b. Muğire'nin rivayeti ile bilmekteyiz. Ondan Şu'be ve daha pek çok kimse rivayette bulunmuş ve Ebu Avâne hadisinde olduğu gibi rivayeti merfû olarak aktarmıştır. Süfyân es-Sevrî ve Mis'ar da ondan rivayette bulunmuş ancak hadisi mevkûf olarak rivayet edip Hz. Peygamber'e nisbet etmemişlerdir. Aynı şekilde bu hadis, merfû olarak da Mis'ar'dan nakledilmiştir. Bu hadis dışında Esmâ b. Hakem'den rivayet edilen merfû bir hadis bilmiyoruz.]
Bize Muhammed b. Kesir, ona Süfyan, ona Ebu İshak şöyle rivayet etmiştir: "Harise b. Mudarrib, Abdullah (b. Mesud'un) yanına geldi ve 'Arap kabilelerinde hiç birisiyle aramda bir düşmanlık yoktur. Ben, Hanîfe oğulları mescidine uğradım. Bir de baktım ki onlar Müseylime'ye iman etmişler' dedi. Bunun üzerine Abdullah onlara haber yollayıp yanına getirdi ve İbn Nevvâha hariç onlardan tövbe etmelerini istedi, sonra İbn Nevvâha'ya dönerek 'Rasulullah'ın (sav), senin hakkında 'elçi olmasaydın muhakkak boynunu vururdum' buyurduğunu işitmiştim. Şimdi sen artık elçi değilsin' dedi ve Karaza b. Ka'b'a emretti, o da çarşıda onun boynunu vurdu, ardından 'Kim İbn Nevvâha’yı pazarda öldürülmüş halde görmek isterse gitsin baksın' dedi."
Bize Abdullah b. Yusuf, ona Malik, ona Nâfi, ona da Abdullah b. Ömer'in (r.anhüma) rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: "Kim dünyada şarap içer, sonra da bu günahından tevbe etmezse, o kişi ahirette ondan mahrum olur."
Bize Abdülaziz b. Abdullah, ona İbrahim b. Sa'd, ona Sâlih, ona İbn Şihâb, ona da Enes b. Mâlik'in rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: "Âdem oğlunun altından bir vadisi olsa o iki vadi daha ister. Onun ağzını asla topraktan başka bir şey dolduramaz. Allah, tövbe edenin tövbesini kabul eder."
Bize Sa'd b. Hafs, ona Şeybân, ona Mansur, ona Saîd b. Cübeyr şöyle demiştir: İbn Ebzâ bana “İbn Abbas'a "Kim bir mümini kasden öldürürse cezası, içinde ebediyen kalacağı cehennemdir." (Nisâ, 4/93) ayeti ile "Onlar, Allah ile beraber başka bir ilâha yalvarmazlar, Allah’ın haram kıldığı cana haksız yere kıymazlar ve zinâ etmezler. Kim bunları yaparsa, ağır bir cezaya çarptırılır. Kıyamet günü ona verilecek azap kat kat katlanacak ve onun içinde hor ve hakir olarak ebediyen kalacaktır." (Furkân, 25/68,69) ayetlerini sor” dedi. Ben de sordum, İbn Abbas şöyle cevap verdi: Bu ayet indiği zaman Mekkeliler “Gerçekten bizler (putları) Allah'a denk tutup ortak kıldık, Allah'ın haram kıldığı canı haksız olarak öldürdük ve çirkin işler yaptık” dediler. Sonra da Allah "Ancak tevbe edip inanan ve sâlih ameller işleyenler müstesnâ. Allah onların kötülüklerini iyiliklere çevirecektir. Çünkü Allah, çok bağışlayıcıdır, engin merhamet sahibidir." (Furkân, 25/70) ayetini indirdi.
Bize Behz ve Affan, onlara Eban b. Yezid, ona Katâde, ona da Enes, Rasulullah'ın (sav) şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Âdemoğlunun iki vadi dolusu malı olsa, üçüncü bir vadi daha ister. Âdemoğlunun karnını topraktan başka bir şey dolduramaz. [Affan der ki:] Sonra Allah, tövbe eden kimsenin tövbesini kabul eder."