57 Kayıt Bulundu.
Bize Züheyr b. Harb, ona Cerir b. Abdulhamid, ona Fudayl b. Ğazvan, ona Ebu Hazim el-Eşcaî, ona Ebu Hureyre şöyle rivayet etti: Bir adam Rasulullah'a (sav) gelip; ben aç ve bitap düştüm dedi. Hz. Peygamber (sav) eşlerinden birine haber gönderdi, eşi ise; seni hak ile gönderen Allah'a yemin olsun ki evde sudan başka bir şey yok diye cevap verdi. Daha sonra Allah Rasulü başka bir hanımına haber gönderdi, o eşi de aynı cevabı gönderdi. Hepsi de seni hak üzere gönderen Allah'a yemin olsun ki sudan başka bir şey yok demişlerdi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav); "bu adamı bu akşam misafir edene Allah rahmetiyle muamele eylesin" buyurdu. Ensardan bir zat kalkıp; ben misafir ederim ey Allah'ın Rasulü dedi ve onu evine götürdü. Eşine; yiyecek bir şey var mı diye sordu. Eşi; sadece çocuklarımın azığı var diye cevap verdi. Ensardan olan zat; sen çocukları bir şeyle avut. Misafirimiz gelince ışığı söndür ve ona biz de yiyormuşuz gibi yap. O yemeye başlayınca kandili söndür dedi. Böylece oturdular, misafir yemeğini yedi. Sabah olunca ensardan olan zat Hz. Peygamber'e (sav) gitti. Hz. Peygamber (sav); "eşinle bu gece misafire yaptığınız Allah'ın hoşuna gitti" buyurdu.
Bize Abdullah b. Muhammed, ona Sufyân, ona Yahya b. Saîd, ona da, (Haccâc'ın zulmünü şikayet için) birlikte Velîd'in yanına çıktığı zaman, Enes b. Mâlik (ra) şöyle demiştir: Peygamber (sav) Bahreyn arazisini sahabîlere dağıtmak üzere önce Ensâr'ı çağırdı, ancak Ensar “hayır, Muhacir kardeşlerimize aynısını bölüştürmedikçe bize vermeyiniz” dedi. Rasulullah (sav) da "Madem feragat edip almadınız, o zaman Kevser havuzunda bana kavuşuncaya kadar sabrediniz. Çünkü benden sonra, başkalarının size tercih edileceği bir zaman gelecektir" buyurdu.
Bize Ebu Ma'mer, ona Abdülvâris, ona Abdülaziz, ona Enes (ra) şöyle demiştir: Uhud günü (Müslümanlar arasında bozgun) olduğunda, insanlar Peygamberin yanından dağıldı, Ebu Talha ise Peygamber'in (sav) önünde deriden kalkanını siper yaparak O'nu korumaya devam ediyordu. Kirişi gergin iyi bir ok atıcısı olan Ebu Talha, o gün iki yahut üç yay kırmıştı. Hz. Peygamber (sav), sadağı okla dolu olarak yanından geçen her kişiye "sadağındaki okları Ebu Talha'nın önüne boşalt" diyordu. Peygamber (sav) düşman okçularına bakmak için ayağa kalktığında hemen Ebu Talha “ey Allah'ın Rasulü, babam, anam sana feda olsun, sakın yukarı kalkma, ola ki düşman oklarından biri sana isabet eder. Benim göğsüm senin göğsünün siperidir” diyordu. Ben Uhud günü Ebu Bekir'in kızı Âişe ile annem Ümmü Suleym'i, ayaklarındaki halhalları göreceğim kadar eteklerini toplamış, sırtlarında kırbalarla, çevik bir şekilde su taşıyıp yaralıların ağızlarına dökerken görmüşümdür. Kırbalar boşalınca süratle geri dönüp gelerek kırbaları dolduruyorlar, sonra gelip yaralı mücahitlerin ağızlarına döküyorlardı. Yine o gün Ebu Talha'nın elinden iki yahut üç kere kılıç düşmüştü.