386 Kayıt Bulundu.
Bize Ebu Amr Osman b. Ahmed b. Semmak Bağdat'ta, ona Abdurrahman b. Muhammed b. Mansur el-Harisî, ona Yahya b. Said el-Kattân, ona Avf; Ebu'l-Hasen b. Yakup el-Adl, ona Yahya b. Ebu Talip, ona Abdülvehhab b. Atâ, ona Avf b. Ebu Cemile, ona da Zürare b. Evfâ, Abdullah b. Selam (r.a.)'ın şöyle dediğini rivayet etti. "Rasûlullah (s.a.v.) Medine'ye geldiğinde, insanlar hızla ona doğru koşturdular ve "Rasûlullah (s.a.v.) geldi, Rasûlullah (s.a.v.) geldi, Rasûlullah (s.a.v.) geldi" (diye) seslenildi. Onu görmek için (gelen) insanların arasında ben de vardım. Rasûlullah (s.a.v.)'in yüzünü gördüğümde, yüzünün bir yalancının yüzü olmadığını anladım. Söylediği ilk şey şu sözleri oldu; "Ey insanlar! Selamı yayınız, yemek yediriniz, sıla-i rahim yapınız ve insanlar uyurken geceleyin namaz kılınız ki emân içerisinde cennete giresiniz."
Açıklama: Metinde yer alan "أَتَحَنَّثُ" kelimesi "ibadet ederdim" formunda tercüme edilmiştir. Fakat metindeki "ibadet" kavramının cahiliye devrinde yapılmasından hareketle, İslam'daki gibi karşılığı sevap olan bir ibadet gibi değerlendirilmemesi gerekir. Cümlede cahiliye devrinde ifa edildiği ifade edilen "تَحَنَّث" kelimesi, yukarıdaki metnin ilerleyen satırlarından da anlaşılacağı üzere "Allah'a yakınlaşmak adına yapılan iyi işler" olarak ifade edilebilir.
Bana Hasan b. Ali Hulvânî ile Ebû Bekir b. Nadr ve Abd b. Humeyd rivayet ettiler. Onlara Yakub b. İbrahim b. Sa'd, ona babası, ona Salih, ona İbn Şihab, ona Muhammed b. Abdurrahman b. Haris b. Hişam, ona Peygamber'in (sav) hanımı Aişe şöyle demiştir: "Peygamber'in (sav) hanımları, kızı Fatıma'yı Rasulullah'a (sav) gönderdiler. O da içeri girmek için izin istedi. Kendisi benimle örtünün altında uzanmıştı. Ona girmesi için izin verdi. Fatıma "Ey Allah'ın elçisi! Hanımların beni sana gönderdiler. Senden Ebû Kuhafe'nin kızı ile aralarında adaletli davranmanı istiyorlar" dedi. Ben susuyordum. Rasulullah (sav) ona "Ey kızcağızım! Sen benim sevdiğimi sevmez misin?" dedi. Fatıma "Elbette severim" dedi. "O halde onu da sev!" buyurdular. Fatıma Rasulullah'tan (sav) bu sözü işitince kalktı ve Peygamber'in (sav) zevcelerine geri dönerek onlara kendi söylediğini ve kendisine Rasulullah'ın (sav) cevabını bildirdi. Onlar da Fatıma'ya "Bu yaptığının bize hiçbir faydası olmadı. Rasulullah'a (sav) dön ve ona: "Hanımların senden Ebu Kuhafe'nin kızı ile aralarında adaletli davranmanı istiyorlar" diye söyle. Fatıma "Vallahi ben onunla Aişe hakkında bir daha asla konuşmam" dedi. Bunun üzerine Aişe şöyle dedi: Bunun üzerine Peygamber'in (sav) hanımları, eşi Zeynep binti Cahş'ı gönderdiler. Rasulullah'ın (sav) nezdinde mertebesi bana denk olan sadece o idi. Dindarlıkta Zeynep'den daha iyi bir kadın görmedim. Ondan daha fazla Allah'tan sakınan, ondan daha doğru sözlü, ondan daha çok sılayı rahim yapan, ondan daha çok sadaka veren, çalışarak kazandığını sadaka vererek Allah'a yaklaştığı amelinde kendini ondan daha fazla yıpratıp o amelle Allah Teâlâ'ya yakınlaşmaya çalışan yoktu. Ancak mizacının sertliğinden kaynaklanan ve çabucak sönüveren bir hiddeti vardı. (Âişe devamla) dedi ki: Zeynep, Rasulullah'ın (sav) yanına girmek için izin istedi. Rasulullah (sav) ise Aişe ile beraber örtüsünün altında Fatıma'nın girdiği zamanki halde bulunuyordu. Rasulullah (sav) ona da izin verdi. Zeynep "Ey Allah'ın Rasulü, hanımların beni sana gönderdiler; senden Ebû Kuhafe'nin kızı ile aralarında adaletle davranmanı istiyorlar, dedi. Sonra bana atıp tuttu ve hakkımda sözü uzattı. Ben onunla konuşmama izin verecek mi diye Rasulullah'ın (sav) gözüne bakıyordum. Zeynep aynı minval üzere konuşmaya devam etti. Nihayet Rasulullah'ın (sav) kendimi müdafaa etmemi yanlış görmeyeceğini anladım. Ben de Zeynep'e cevap vermeye başlayınca ona karşı atağımda kendisine fırsat vermedim. Bunun üzerine Rasulullah (sav) gülümseyerek "Bu Ebubekir'in kızıdır!" buyurdular.