حدثنا محمد بن عبيد الله قال حدثنا ابن أبى حازم عن العلاء عن أبيه عن أبى هريرة قال اتى رجل النبي صلى الله عليه وسلم فقال : يا رسول الله ان لي قرابة أصلهم ويقطعون وأحسن إليهم ويسيئون إلى ويجهلون على وأحلم عنهم قال لئن كان كما تقول كأنما تسفهم المل ولا يزال معك من الله ظهير عليهم ما دمت على ذلك
Öneri Formu
Hadis Id, No:
163305, EM000052
Hadis:
حدثنا محمد بن عبيد الله قال حدثنا ابن أبى حازم عن العلاء عن أبيه عن أبى هريرة قال اتى رجل النبي صلى الله عليه وسلم فقال : يا رسول الله ان لي قرابة أصلهم ويقطعون وأحسن إليهم ويسيئون إلى ويجهلون على وأحلم عنهم قال لئن كان كما تقول كأنما تسفهم المل ولا يزال معك من الله ظهير عليهم ما دمت على ذلك
Tercemesi:
— Ebû Hüreyre'den rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir:
«— Bir adam, Peygamber (SalîaİUıhü Aleyhi ve Seîlem) 'e geldi de şöyle dedi: «Ey Allah'ın Besûlü! Benim akrabam var, onlara varıyorum; onlar ise ilgiyi kesiyorlar. Ben onlara iyilik ediyorum, onlar bana kötülük ediyorlar ve bana kötü söyleyip cefa ediyorlar. Ben bu yaptıklarına tahammül ediyorum ve bağışlıyorum.»
«— Eğer durum, anlattığın gibi ise, sen onlara ateşli kül serpiyor gibisin (onlar, senin iyiliğinden ızdırap içinde olurlar). Sen bu vaziyette (ihsanına) devam ettikçe, onlara karşı, Allah'dan bir yardımcı daima seninle bulunur.»[104]
Bu hadîs-i şeriften anlaşılıyor ki, bir insan akrabalarına iyilik ve ihsanda bulunmasına karşılık, onlardan eziyet ve fenalık görürse, bunlara tahammül ederek yine onlardan ilgiyi kesmez ve gereken yakınlığı gösterirse, Allah Tealâ ona yardımcı olur, eziyetlerini kaldırır. Allah'ın yardımcı olması da kâfidir. Bunun İçin ufak-tefek hadîse ve sözler sebebiyle hiç bir zaman akrabalık bağları zedelenmemeli, icab eden İyiliği yapmaktan kaçınmamalıdır.[105]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 52, /99
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebu Alâ Abdurrahman b. Yakub el-Cühenî (Abdurrahman b. Yakub)
3. Alâ b. Abdurrahman el-Hırakî (Alâ b. Abdurrahman b. Yakub)
4. Ebu Temmam Abdülaziz b. Ebu Hâzım el-Mahzûmî (Abdülaziz b. Seleme b. Dinar)
5. Ebu Sabit Muhammed b. Ubeydullah el-Kuraşî (Muhammed b. Ubeydullah b. Muhammed b. Zeyd)
Konular:
Akraba, akrabalık ilişkileri, sıla-i rahim
Allah İnancı, Allah'ın kulu ile ilişkisi
- حدثنا إبراهيم بن المنذر قال حدثنا محمد بن معن قال حدثني أبى عن سعيد بن أبى سعيد المقبري عن أبى هريرة قال سمعت رسول الله صلى الله عليه وسلم يقول : من سره أن يبسط له في رزقه وأن ينسأ له في أثره فليصل رحمه
Öneri Formu
Hadis Id, No:
163315, EM000057
Hadis:
- حدثنا إبراهيم بن المنذر قال حدثنا محمد بن معن قال حدثني أبى عن سعيد بن أبى سعيد المقبري عن أبى هريرة قال سمعت رسول الله صلى الله عليه وسلم يقول : من سره أن يبسط له في رزقه وأن ينسأ له في أثره فليصل رحمه
Tercemesi:
— Rivayet edildiğine göre Ejbû Hüreyre şöyle dedi: Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) 'in şöyle dediğini işittim:
«— Kim rızkının bol olmasına ve ömrünün uzamasına sevinirse, sılâ-i rahim yapsın.»[114]
Manâda değişiklik olmamakla beraber bir kelimenin fâfzı değişik olarak aynı hadîs iki ravi tarafından nakledilmiştir. Bu da hadîs-i şerifin sıhhatini kuvvetlendirmiş olur.[115]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 57, /102
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebu Sa'd Said b. Ebu Said el-Makburî (Said b. Keysan)
3. Ma'n b. Muhammed el-Ğıfari (Ma'n b. Muhammed b. Ma'n b. Nadle)
4. Ebu Yunus Muhammed b. Ma'n el-Ğifari (Muhammed b. Ma'n b. Muhammed b. Ma'n b. Nadle b. Amr)
5. İbrahim b. Münzir el-Hizamî (İbrahim b. Münzir b. Abdullah)
Konular:
Akraba, akrabalık ilişkileri, sıla-i rahim
Amel, ömrü uzatan ameller
Rızık, rızkın bol olması/genişlemesi
حدثنا إسماعيل قال حدثني سليمان عن معاوية بن أبى مزرد عن يزيد بن رومان عن عروة بن الزبير عن عائشة رضي الله عنها أن النبي صلى الله عليه وسلم قال : الرحم شجنة من الله من وصلها وصله الله ومن قطعها قطعه الله
Öneri Formu
Hadis Id, No:
163310, EM000055
Hadis:
حدثنا إسماعيل قال حدثني سليمان عن معاوية بن أبى مزرد عن يزيد بن رومان عن عروة بن الزبير عن عائشة رضي الله عنها أن النبي صلى الله عليه وسلم قال : الرحم شجنة من الله من وصلها وصله الله ومن قطعها قطعه الله
Tercemesi:
— Hazreti Âişe'den rivayet edildiğine göre, Peygamber (Sattalkhü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
«— Rahim, Allah'ın rahmetinin eserlerindendir. Kim onun hakkını yerine getirirse (sîlâ ve iyilik ederse), Allah ona ihsan eder. Kim de ondan ilgiyi keserse, Allah ondan ihsan ve rahmetini keser.»[110]
Her ne kadar ravi değişikliği varsa da, bundan önceki hadîs-i şerifle lâfız ve mana uygunluğu vardır. Hadîs-i şerifi rivayet eden, müminlerin annesi Hazreti  i ş e 'dir. U r v e (R.A.) diyor ki :
«— A i ş e 'den daha fazla fıkıh ilmini bilen, tıb ilmine vaksf olan ve şiir bilen görmedim.»
Hazreti Âişe:
Efendimiz (Aleyhissalâtü vesselam) 'in zevceleri ve Hazreti E b u Bekir'in kızıdır. Annesinin adı R û m a n 'dır. Hazreti Hatice 'nin vefatından üç sene sonra ve hicretten iki yıl önce Hazreti Âişe altı yaşında iken Peygamber Efendimize nikâhlanmışti. Medine'ye hicretten sonra dokuz yaşma varınca da zifafları olmuştu. Akıi ve zekâda, İffet ve takvada emsali yoktu. Hiç çocuğu olmadığı halde, Ümmü Abdullah künyesini taşıması, kız kardeşinin oğlu Abdullah ibnİ Zübeyr'e izafeten İdi. Resûlüllah'ın irtihaHerİnde onsekiz yaşında bulunuyordu.
Ashab-ı kiram ilmî bir müşkülâta düştükleri zaman, Hazreti Â İ ş e 'ye müracaat ederler ve muhakkak aradıkları şeyi onda bulurlardı. Z ü h r î diyor ki :
«— Hazreti A i ş e 'nin ilmi bir tarafta ve Peygamberin diğer hanımları ile müminlerin bütün hanımlarının ilmi bir tarafta toplansa, yine Hz. Â i ş e 'nin ilmi daha üstün gelir. Kendisinden binden çok hadîs-i şerîf rivayet edilmiştir.»
Resûlüllah bakire olarak yalnız Hazreti  i ş e ile evlenmiş ve evlilik hayatları ancak 9 yıl sürmüştü. Hicretin 57. yılında 65 yaşında olduğu halde Medine'de vefat etti ve vasİyyeti üzere geceleyin defnedildi. Cenaze namazını Ebu Hüreyre kıldı. Defin için kabrine inenler beş kişi olup adları şudur: Kız kardeşinin çocukları ve Z ü b e y r 'in oğulları Abdullah ve U r v e ile Hazreti Ebu Bekir'in Muham-m e d adındaki oğlundan olma torunları Kasım ve Abdullah, bir de Ebu Bekir 'in diğer oğlu Abdurrahman'm oğlu A b -d u ( I a h . Medine'deki Bakî' mezarlığına gömüldü. Kendisine yapılan İftira hadisesi üzerine, hakkında âyet nazil olup, Cenab-ı Hak onu tebriye buyurmuştur. Böylece Allah'ın kitabında kendinden bahs edilmekle şeref ve nezaheti kat kat yükselmiştir. Allah ondan razı olsun.[111]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 55, /101
Senetler:
1. Ümmü Abdullah Aişe bt. Ebu Bekir es-Sıddîk (Aişe bt. Abdullah b. Osman b. Âmir)
2. Urve b. Zübeyr el-Esedî (Urve b. Zübeyr b. Avvam b. Huveylid b. Esed)
3. Yezid b. Rûmân el-Esedi (Yezid b. Rûman)
4. Muaviye b. Ebu Müzerrid el-Medeni (Muaviye b. Abdurrahman b. Yesar)
5. Ebu Muhammed Süleyman b. Bilal el-Kuraşi (Süleyman b. Bilal)
6. Ebu Abdullah İsmail b. Ebu Üveys el-Esbahî (İsmail b. Abdullah b. Abdullah b. Üveys b. Malik)
Konular:
Akraba, akrabalık ilişkileri, sıla-i rahim
Allah İnancı, Allah'ın kulu ile ilişkisi
حدثنا محمد بن كثير قال أخبرنا سفيان عن أبى إسحاق عن مغراء عن بن عمر قال : من اتقى ربه ووصل رحمه نسىء في أجله وثرى ماله وأحبه أهله
Öneri Formu
Hadis Id, No:
163352, EM000058
Hadis:
حدثنا محمد بن كثير قال أخبرنا سفيان عن أبى إسحاق عن مغراء عن بن عمر قال : من اتقى ربه ووصل رحمه نسىء في أجله وثرى ماله وأحبه أهله
Tercemesi:
— (19-s) îbni Ömer şöyle dedi:
«Rabbinden korkanın ve rahim sılasını yapanın eceli geciktirilir, malı çağaltılır ve ehli de onu sever.»[116]
Hadîs-i şerifte geçen Allah'a ittika; Allah dan korkmak şeklinde terce-me edilmiştir. Ittika'mn kökö vikâye'dir ki, sakınmak ve korumak manâsına gelir. Şeriat dilinde ise, kendi nefsini âhirete zarar verecek şeylerden korumaya, ittika denir. Bu korumayı yapana da müttakî veya takva sahibi denir. Takva, nefsi günah İşlemekten korumaktır, şeklinde de tarif edilmiştir. Gerçek olarak Allah'dan korkan da nefsini günahtan sakındırır.
Takva'nın birinci mertebesi, şirk ve küfürden sıyrılarak ebedî azabdan korunmuş olmaktır.
İkinci mertebesi de, günah olacak her şeyden sakınmaktır. Son mertebesi de bazı mubahları terk etmektir.
Sılâ-i rahim yapanın mal ve ömrünün zİyadeîeşeceği geçen hadîs-i şe-rîflerde görülmüştü. Burada bir de silo yapanı ehlinin seveceği ilâvesi vardır. İyilik kalblerİ fethettiği ve İkram edilenin karşılık olarak ikram edeceği, insanların hasletlerinden kabul edilen bir vakıadır.[117]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 58, /103
Senetler:
0. Mevkuf (Mevkuf)
1. İbn Ömer Abdullah b. Ömer el-Adevî (Abdullah b. Ömer b. Hattab)
2. Ebu Muhârik Meğrâ el-Abdî (Meğrâ)
3. Ebu İshak es-Sebiî (Amr b. Abdullah b. Ubeyd)
4. Süfyan es-Sevrî (Süfyan b. Said b. Mesruk b. Habib b. Rafi')
5. Muhammed b. Kesîr el-Abdî (Muhammed b. Kesir)
Konular:
Akraba, akrabalık ilişkileri, sıla-i rahim
Amel, ömrü uzatan ameller
Rızık, rızkın bol olması/genişlemesi
حدثنا موسى بن إسماعيل قال حدثنا الخزرج بن عثمان أبو الخطاب السعدي قال أخبرني أبو أيوب سليمان مولى عثمان بن عفان قال : جاءنا أبو هريرة عشية الخميس ليلة الجمعة فقال احرج على كل قاطع رحم لما قام من عندنا فلم يقم أحد حتى قال ثلاثا فأتى فتى عمة له قد صرمها منذ سنتين فدخل عليها فقالت له يا بن أخي ما جاء بك قال سمعت أبا هريرة يقول كذا وكذا قالت ارجع إليه فسله لم قال ذاك قال سمعت النبي صلى الله عليه وسلم يقول إن أعمال بنى آدم تعرض على الله تبارك وتعالى عشية كل خميس ليلة الجمعة فلا يقبل عمل قاطع رحم
Öneri Formu
Hadis Id, No:
163361, EM000061
Hadis:
حدثنا موسى بن إسماعيل قال حدثنا الخزرج بن عثمان أبو الخطاب السعدي قال أخبرني أبو أيوب سليمان مولى عثمان بن عفان قال : جاءنا أبو هريرة عشية الخميس ليلة الجمعة فقال احرج على كل قاطع رحم لما قام من عندنا فلم يقم أحد حتى قال ثلاثا فأتى فتى عمة له قد صرمها منذ سنتين فدخل عليها فقالت له يا بن أخي ما جاء بك قال سمعت أبا هريرة يقول كذا وكذا قالت ارجع إليه فسله لم قال ذاك قال سمعت النبي صلى الله عليه وسلم يقول إن أعمال بنى آدم تعرض على الله تبارك وتعالى عشية كل خميس ليلة الجمعة فلا يقبل عمل قاطع رحم
Tercemesi:
— Ebû Eyyub Süleyman (Osman îbni Affan'ın kölesi) anlatıyor:
Perşembe akşamı - cuma gecesi Ebû Hüreyre bize geldi ve dedi ki:
«— Sılâ-i Rahmi terk eden her şahsı, yanımızda bulunduğu için günah işlemekle suçlandırıyorum (yanımızda durup günahında İsrar etmesin, sılasını yapsın)». Kimse kalkmadı. Bu sözü Ebû Hüreyre üç defa tekrarlayınca, bir genç geldi ki, iki seneden beri halasına dargın bulunuyordu. Hemen halasına gitti. Halası ona dedi ki:
«— Ey kardeşim oğlu! Seni getiren nedir?» Genç de dedi ki :
«— Ebû Hüreyre'nin şunu ve şunu söylediğini işittim.» Halası ona şöyle dedi:
«— Ebû Hüreyre'ye dön ve ona sor ki, bu sözü niçin söylemiştir?» Ebû Hüreyre Peygamber (Saîlallahü Aleyhi ve Sellem)'in: «— Her perşembe akşamı - cuma gecesinde, insanoğlunun amelleri şanı yüce ve yüksek Allah'a arz edilir de, sılâ-i rahmi terk edenin ameli kabul edilmez.»[122]
Bu hadîs-i şerifte de sılâ-i rahmi terk edenin amelinin kabul edilmediği beyan buyurulmakla yine onun ehemmiyetine işaret edilmektedir.[123]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 61, /104
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebu Eyyüb Abdullah b. Ebu Süleyman el-Kuraşî (Abdullah b. Süleyman)
3. Hazrec b. Osman es-Sa'di (Hazrec b. Osman)
4. Ebu Seleme Musa b. İsmail et-Tebûzeki (Musa b. İsmail)
Konular:
Akraba, akrabalık ilişkileri, sıla-i rahim
Allah İnancı, Allah'ın kulu ile ilişkisi
Amel, Allah'a arzı
Mübarek zamanlar, Cuma gününün önemi/özelliği/ fazileti
حدثنا محمد بن عمران بن أبى ليلى قال حدثنا أيوب بن جابر الحنفي عن آدم بن على عن بن عمر : ما أنفق الرجل على نفسه وأهله يحتسبها إلا آجره الله تعالى فيها وابدأ بمن تعول فإن كان فضلا فالأقرب الأقرب وان كان فضلا فناول
Öneri Formu
Hadis Id, No:
163364, EM000062
Hadis:
حدثنا محمد بن عمران بن أبى ليلى قال حدثنا أيوب بن جابر الحنفي عن آدم بن على عن بن عمر : ما أنفق الرجل على نفسه وأهله يحتسبها إلا آجره الله تعالى فيها وابدأ بمن تعول فإن كان فضلا فالأقرب الأقرب وان كان فضلا فناول
Tercemesi:
— (21-s) îbni Ömer'den:
«— Sevabını Allah'dan umarak insanın nefsine ve ehline harcadığı şeye karşılık, Allah muhakkak ona mükâfat verir. Önce geçimine baktığın kimseye harcayıp işe başla. Eğer fazla (mal) varsa sırasıyle en yakına ve ondan sonraki yakına ver. Eğer daha fazla (artan mal) olursa, dilediğine ver.»[124]
I b n i D m e r 'den rivayet edilen bu eser, bir önceki hadîs-i şerifte buyurulan yakınlık sırasına göre sılanın manâsını taşımaktadır. İnsan önce nafakası özerine borç olanlara ve şahsına israf yapmaksızın harcamak vazifesi ile mükelleftir. Bunu meşru bîr şekilde yerine getirdiği takdirde Allah ona mükâfat verir, sevab İşlemiş olur. Gücü yetenler de bakmak mecburiyetinde olmadıkları akrabalarından en yakınına ve sırasiyle daha uzak-takilere vermelidirler.[125]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 62, /105
Senetler:
0. Mevkuf (Mevkuf)
1. İbn Ömer Abdullah b. Ömer el-Adevî (Abdullah b. Ömer b. Hattab)
2. Adem b. Ali el-İclî (Adem b. Ali)
3. Eyyüb b. Cabir el-Hanefi (Eyyüb b. Cabir b. Seyyar b. Talk)
4. Muhammed b. İmran b. Ebu Leyla el-Ensari (Muhammed b. İmran b. Muhammed b. Abdurrahman b. Yesar)
Konular:
Akraba, akrabalık ilişkileri, sıla-i rahim
Allah İnancı, Allah'ın kulu ile ilişkisi
Sadaka, aileye yapılan harcama
Sadaka, öncelikle aile efradına ve yakınlara verilmelidir
Sadaka, paylaşmaya önce yakınlardan başlamak
حدثنا عبد الله بن صالح قال حدثني الليث قال حدثني عقيل عن بن شهاب أخبرني محمد بن جبير بن مطعم أن جبير بن مطعم أخبره أنه سمع رسول الله صلى الله عليه وسلم يقول : لا يدخل الجنة قاطع رحم
Öneri Formu
Hadis Id, No:
163370, EM000064
Hadis:
حدثنا عبد الله بن صالح قال حدثني الليث قال حدثني عقيل عن بن شهاب أخبرني محمد بن جبير بن مطعم أن جبير بن مطعم أخبره أنه سمع رسول الله صلى الله عليه وسلم يقول : لا يدخل الجنة قاطع رحم
Tercemesi:
— Cübeyr İbni Mut'ım'den haber verildiğine göre, Cübeyr Resûlül-lah (Saüallahü Aleyhi ve Sellem) 'in şöyle buyurduğunu işitti:
«— Sılâ-i rahmi terk eden cennete girmez.»[128]
Daha önceki hadîs-i şerifte sılâ-İ rahmin terki halinde rahmet ve bereketin kalkacağı beyan edildiği halde, burada «Cennete giremez» ifadesiyle ağır bir ihbarda bulunuluyor. İşin ehemmiyetine binaen ya bu günâhı işlememeğe tembih ve ondan alıkoymaya işaret vardır, ya da îman bakımından Müslümanlarla ilgiyi keserek îmansız göçenler murad edilmiştir ki, bunlar cennete giremezler.
Cübeyr İbni Mut' im :
Kureyş'in ulularından ve âlimlerinden otan Cübeyr, Bedir esirleri arasında Peygamber Efendimizle karşılaştığı sırada, Hazretî Peygamber «Tûr» sûresini okuyordu. Cübeyr diyor ki :
«— Kalbime giren İlk îman bu olmuştur.» Hudeybiye ve Fetih yılları arasında İslâm'a girdiği nakledilmektedir. Hz. Muaviye'nin hilâfeti zamanında Medînede hicrî 59 târihinde vefat etmiştir. Allah ondan razı olsun.[129]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 64, /106
Senetler:
1. Ebu Muhammed Cübeyr b. Mut'im el-Kuraşî (Cübeyr b. Mut'im b. Adî b. Nevfel b. Abdümenaf)
2. Ebu Said Muhammed b. Cübeyr el-Kuraşi (Muhammed b. Cübeyr b. Mut'im b. Adiy b. Nevfel)
3. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
4. Ebu Halid Ukayl b. Halid el-Eylî (Ukayl b. Halid b. Ukayl)
5. Ebu Haris Leys b. Sa'd el-Fehmî (Leys b. Sa'd b. Abdurrahman)
6. Ebu Salih Abdullah b. Salih el-Cüheni (Abdullah b. Salih b. Muhammed b. Müslim)
Konular:
Akraba, akrabalık ilişkileri, sıla-i rahim
Cehennem, Sevkeden İşler, Sözler, Davranışlar
Cennet, uzaklaştıran bazı davranışlar
حدثنا آدم بن أبى إياس قال حدثنا بن أبى ذئب قال حدثنا سعيد بن سمعان قال : سمعت أبا هريرة يتعوذ من إمارة الصبيان والسفهاء فقال سعيد بن سمعان فاخبرني بن حسنة الجهني أنه قال لأبى هريرة ما آية ذلك قال أن تقطع الأرحام ويطاع المغوى ويعصى المرشد
Öneri Formu
Hadis Id, No:
163375, EM000066
Hadis:
حدثنا آدم بن أبى إياس قال حدثنا بن أبى ذئب قال حدثنا سعيد بن سمعان قال : سمعت أبا هريرة يتعوذ من إمارة الصبيان والسفهاء فقال سعيد بن سمعان فاخبرني بن حسنة الجهني أنه قال لأبى هريرة ما آية ذلك قال أن تقطع الأرحام ويطاع المغوى ويعصى المرشد
Tercemesi:
— (22-s) Saîd îbni Sem'an dedi ki:
«— Çocukların ve sefihlerin başa çıkmasından (onların kumandan olmasından), Ebû Hüreyre'nin Allah'a sığındığını işittim.» Saîd İbni Sem'an yine şöyle dedi:
— İbni Hasene El-Cühenî, Ebû Hüreyre'ye şunu sorduğunu bana anlattı :
«— Bunun (çocukların ve sefihlerin başa çıkmasının) alâmeti nedir?»
Ebû Hüreyre cevab verdi:
«— (Bunun alâmetleri), sılâ-i rahimlerin terk edilmesi, azgına itaat edilir olması ve ^mürşide (ilim ve hak yol öğretene) işyarı olmamasıdır.»[132]
Buradaki lâfızlar her ne kadar Ebû Hüreyre 'den naklediliyor-sa da, başka muhaddislerce Ebû Hüreyre 'den Hazret! Peygamber e kadar yükseltiliyor ve merfu hadîs oluyor.
. Çocukları başa çıkarmak demek, onların dediğini yapmak ve onlara İtaat eylemektir ki, bu takdirde insanlar bilhassa din işlerinde helak olmuşlar demektir. Sefihlere itaat da yine böyledir. Sefih, hafif akıllıya, aklı noksan olana denir. Bu gibilere itaatin doğuracağı zararlar aşikârdır. Zamanımızda da çocuklara ve sefihlere yapılan itaatin cemiyete, şahıslara getirmiş olduğu zararlar birer vakıa olarak gözükmektedir.
Bu felâketi doğuran sebepleri de Ebû Hüreyre üç maddede toplamıştır:
1— Sılâ-i rahmin terk edilmesi. Akrabalık bağlarını kesmek, büyüklere hürmet ve itaati terk etmek olur. Hürmet terk edilince de çocuk başa çıkar.
2— Azgına itaat olunmak. Hududu aşan, düzen ve nizam tanımayan azgına itaat edildiği takdirde, bunlara müsamaha gösterilince, İlk yardımcıları ve organları çocuklar ve sefihler olacaktır ki, burada da çocukların ve sefihlerin başa çıkması vardır.
3— Hak ve hakikati öğreten mürşide isyan etmek. İlmin değerini an-lamayıp ilim ve hak yol öğretene isyan etmek, bâtıla ve sapıklığa yardım etmek demektir. Bunu ayırt edemeyenler de çocuklarla hafif akıllılar olur ve bunlar ön bulmuş olurlar. Böylece bu üç sebep tahakkuk ettiği zaman, cemiyetin bünyesi tahrip edilmiş ve helaki için zemin hazırlanmış olduğu gerçeği meydana çıkar.
Eserin raviİerinden S a î d i b n. 4 S e m ' a n , tâbİİ olup, mevsuktur.[133]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 66, /106
Senetler:
0. Mevkuf (Mevkuf)
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Said b. Sem'ân el-Ensarî (Said b. Sem'ân)
3. İbn Ebu Zi'b Muhammed b. Abdurrahman el-Amiri (Muhammed b. Abdurrahman b. Muğîre el-Kureşî el-Âmirî)
4. Ebu Hasan Adem b. Ebu İyas (Adem b. Abdurrahman b. Muhammed b. Şuayb)
Konular:
Akraba, akrabalık ilişkileri, sıla-i rahim
Yönetici, iyisi-kötüsü
Yönetim, Yöneticilik
Yönetim, yöneticilikte ehliyet
حدثنا أبو نعيم قال حدثنا عمرو بن عثمان بن عبد الله بن موهب قال سمعت موسى بن طلحة يذكر عن أبى أيوب الأنصاري : أن أعرابيا عرض للنبي صلى الله عليه وسلم في مسيرة فقال أخبرني ما يقربنى من الجنة ويباعدني من النار قال تعبد الله ولا تشرك به شيئا وتقيم الصلاة وتؤتي الزكاة وتصل الرحم
Öneri Formu
Hadis Id, No:
163302, EM000049
Hadis:
حدثنا أبو نعيم قال حدثنا عمرو بن عثمان بن عبد الله بن موهب قال سمعت موسى بن طلحة يذكر عن أبى أيوب الأنصاري : أن أعرابيا عرض للنبي صلى الله عليه وسلم في مسيرة فقال أخبرني ما يقربنى من الجنة ويباعدني من النار قال تعبد الله ولا تشرك به شيئا وتقيم الصلاة وتؤتي الزكاة وتصل الرحم
Tercemesi:
— Ebu Eyyup El-Ensarî'den:
Peygamber'in (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) bir yolculuğunda, bir Bedevî Peygambere karşı çıkıp dedi ki:
«— Beni Cennet'e yaklaştıracak ve Cehennem'den uzaklaştıracak şeyi, bana bildir.»
Peygamber :
«— Allah'a ibadet edersin ve ona hiç bir şeyi ortak koşmazsın, namazı kılarsın, zekâtı verirsin, akrabaya iyilik edersin.» buyurdu.[98]
İbadetlerin makbul olabilmesi için, ibadetleri sırf Allah için yapmak, ona halis kılmak şarttır. İlâhî emir ve yasakların hak olduğuna inanarak, onları Allah için yerine getirmek ibadettir. Başkası görsün diye, başkasından menfaat gelsin diye, başkası aracı olsun diye yapılan İbadetler, şirk karışığı ibadetlerdir. Bunlar asla makbul olmaz. Bundan sakındırmak için bu hadîs-i şerifte Peygamber Efendimiz Allah'a ortak koşmamak üzere ona ibadet etmeyi tavsiye buyurmuştur.
İnsan halis ibadetlerle Allah'ın rahmetine yaklaşır, dünya saadetine ve âhiret sevabına kavuşur. Allah'ın emri olduğu için, anaya ve babaya iyilik etmek bir ibadettir. Allah'ın emrini kabul etmeyerek onlara iyilik ve itaat etmek ve bundan bir menfaat beklemek boş olur.
Mutlak olarak İbadet emredildikten sonra, önemine binaen namaz, zekât ve sılâ-i rahim İbadetleri üzerinde durulmuştur. Zira iki türlü ibadet vardır. Bunlardan bir kısmı bedenle yerine getirilenlerdir ki, bunların en önemlisi günde beş vakit edâ edilen namazdır. Namaz, devamlı olarak huzur ve huşu ile, erkânlarını gözeterek Allah korkusu ve saygısı ile kılımrsa, fenalıklardan alıkor. En az günde beş defa insanı Allah huzurunda bulundurur.
Zekât, mal İle edâ edilen bîr İbadet olup, diğer malî ibadetlerin en önemlisidir. Çünkü zengin, her yıl malının yüzde iki buçuğunu (kırkta birini) fakirlere vermek mecburiyetindedir. Her yıl muntazam bir şekilde vet am olarak zekât borcunu yerine getiren bir Müslüman, diğer sadaka ve hayır işlerini kolayca yapar.
Sılâ-i rahim, insanlar arasındaki kardeşlik bağlarını kuvvetlendirip, aralarında sevgi ve muhabbet doğurduğundan bu ibadetin de önemi büyüktür. Hususiyle bu üç ibadete böylece tembih ve işaret buyurulmuştur.
EbuEyyub El-Ensarî kimdir? :
Ebu Eyyub künyesi ile şöhret bulan ve ashab-ı kiramın höyüklerinden olan bu kerim zatın adı H A L I D 'dir. Babasının adı Z e y d olup, Halid ibni Zeyd diye bilinir. Annesi S a ' î d kızı H i n d 'dir.
Hazreti Peygamber (Saîîallahü Aleyhi ve Seliem) Medine'ye hicretlerinde, bunun evinde misafir kalmış ve Mescid-i Nebevi ile Saadet-Haneleri inşa edilinceye kadar orada oturmuştu. Bedir, Uhud, Hendek ve diğer savaşlarda bulunmuş olduğu gibi, Hazreti A I i zamanında da, Hazreti AIİ saflarında bulunarak Haricîlere karşı da savaşmıştı. Hazreti Ali, Irak'a çıktığı zaman, Medine'de bunu yerine halife bırakmıştı. Kendisinden 150 kadar hadîs-i şerif rivayet edilmektedir. Hazreti Muaviye'nin devrinde, Ye-z İ d kumandasında İstanbul'un fethine gönderilen ordu içerisinde, seksen yaşını aşan bir çağda, Hazreti Halid asker olarak bulunuyordu. İstanbul'un kuşatılması esnasında hastalanmıştı. Kendisini ziyarete gelen ordu kumandanı Yezid ona:
«— Bir ihtiyacın var mı?» diye sormuş. Hazreti Halid şu cevabı vermişti:
«— Ben Öldüğüm zaman, beni imkân bulduğun nispette düşman arazisi içine götür ve imkân bulamadığın zaman beni göm, sonra geri dön.» Yez i d de bu vasıyyeti yerine getirdi ve onu İstanbul'a şeref bahş eden bugünkü türbesinin bulunduğu yere, henüz izleri kaybolmamış surlar civarına gömdü. Allah ondan razı olsun. Hicretin elli veya elli beşinci yılında vefat ettiği söylenir.
Fatih Sultan Mehmed tarafından İstanbul fethedilince, veli Ak Şemseddin marifetiyle Hazreti H a I i d 'İn medfun bulunduğu yer keşfedilerek üzerine türbe bina edilmişti. Ayrıca kendisine izafeten bir mescid de inşa edilmiş olup, müteakip asırlar içinde gerek türbe, gerekse mescid tadil ve tamire uğramıştır.[99]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 49, /95
Senetler:
1. Ebu Eyyüb el-Ensari (Halid b. Zeyd b. Küleyb b. Salabe b. Abd)
2. Ebu İsa Musa b. Talha el-Kuraşî (Musa b. Talha b. Ubeydullah)
3. Ebu Said Amr b. Osman el-Kuraşi (Amr b. Osman b. Abdullah b. Mevheb)
4. Ebu Nuaym Fadl b. Dükeyn el-Mülâi (Fadl b. Amr b. Hammâd b. Züheyr b. Dirhem)
Konular:
Akraba, akrabalık ilişkileri, sıla-i rahim
Cehennem, toplanma yeri
Cennet, Sevkeden İşler, Sözler, Davranışlar
İbadet, ibadetlerin faydası
İbadet, kulluk göstergesi
Namaz, ecir ve sevabı
Şirk, şirk koşmak
Soru, bedevilerin soruları, Rasulullah'a
Zekat, fazileti
حدثنا عمرو بن خالد قال حدثنا زهير قال حدثنا عبد الله بن عثمان قال أخبرني إسماعيل بن عبيد عن أبيه عبيد عن رفاعة بن رافع أن النبي صلى الله عليه وسلم قال لعمر رضي الله عنه : اجمع لي قومك فجمعهم فلما حضروا باب النبي صلى الله عليه وسلم دخل عليه عمر فقال قد جمعت لك قومي فسمع ذلك الأنصار فقالوا قد نزل في قريش الوحي فجاء المستمع والناظر ما يقال لهم فخرج النبي صلى الله عليه وسلم فقام بين أظهرهم فقال هل فيكم من غيركم قالوا نعم فينا حليفنا وبن اختنا وموالينا قال النبي صلى الله عليه وسلم حليفنا منا وبن اختنا منا وموالينا منا وأنتم تسمعون إن أوليائي منكم المتقون فإن كنتم أولئك فذاك وإلا فانظروا لا يأتى الناس بالأعمال يوم القيامة وتأتون بالأثقال فيعرض عنكم ثم نادى فقال يا أيها الناس ورفع يديه يضعهما على رؤوس قريش أيها الناس إن قريشا أهل أمانة من بغى بهم قال زهير أظنه قال العواثر كبه الله لمنخريه يقول ذلك ثلاث مرات [ ص 41 ]
Öneri Formu
Hadis Id, No:
163402, EM000075
Hadis:
حدثنا عمرو بن خالد قال حدثنا زهير قال حدثنا عبد الله بن عثمان قال أخبرني إسماعيل بن عبيد عن أبيه عبيد عن رفاعة بن رافع أن النبي صلى الله عليه وسلم قال لعمر رضي الله عنه : اجمع لي قومك فجمعهم فلما حضروا باب النبي صلى الله عليه وسلم دخل عليه عمر فقال قد جمعت لك قومي فسمع ذلك الأنصار فقالوا قد نزل في قريش الوحي فجاء المستمع والناظر ما يقال لهم فخرج النبي صلى الله عليه وسلم فقام بين أظهرهم فقال هل فيكم من غيركم قالوا نعم فينا حليفنا وبن اختنا وموالينا قال النبي صلى الله عليه وسلم حليفنا منا وبن اختنا منا وموالينا منا وأنتم تسمعون إن أوليائي منكم المتقون فإن كنتم أولئك فذاك وإلا فانظروا لا يأتى الناس بالأعمال يوم القيامة وتأتون بالأثقال فيعرض عنكم ثم نادى فقال يا أيها الناس ورفع يديه يضعهما على رؤوس قريش أيها الناس إن قريشا أهل أمانة من بغى بهم قال زهير أظنه قال العواثر كبه الله لمنخريه يقول ذلك ثلاث مرات [ ص 41 ]
Tercemesi:
— Rifa'a îbni Râfi'den:
Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem), Ömer'e —Allah ondan razı olsun — şöyle dedi:
— Bana kavmini topla.»
O da, onları topladı. Vakta ki, Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) in kapısında hazır duruma geldiler, Ömer, Peygamberin huzuruna varıp:
— Sana kavmimi topladım.» dedi.
Bünü Ensar duyunca, Şöyle dediler:
«— Kureyş.hakkında vahiy nazil oldu.»
Bunun üzerine ne söylenecek diye, dinleyici ve görücü kimseler geldi. Derken Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Selîem) çıkageldi de onların ortasında durup dedi ki:
«— İçinizde, sizden olmıyan var mı?» Onlar :
«— Evet, içimizde anddaşımız, kız kardeşimizin oğlu ve azadlılarımız vardır.» dediler.
Peygamber (Sailalîahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
«— Anddaşımız bizdendir. Kız kardeşimizin oğlu bizdendir. Azadlılarımız da bizdendir. Siz duyunuz ki, benim yardımcılarım, sizden, takva sahipleridir. Eğer siz bunlarsaniE, ne güzel bu. Değilse, akıbete bakın: İnsanlar kıyamet günü salih amellerle gelip de siz, günahlarınızla gelmiş olmiyasınız. Bu takdirde sizden yüz çevrilir.»
Sonra Peygamber hitab buyurup şöyle dedi: O-halde ki, ellerini Kureyş halkının başları üzerine koyacak şekilde kaldırmıştı:
«-Ey nas! Muhakkak ki Kureyş halkı emin kimselerdir. Onlara kim zulmederse, Allah onu yüz-üstü sürdürür.»
Bunu üç defa söylüyordu. Raviler'den Züheyr dedi ki:
— Zannımca Peygamber: «Onlara kim tuzaklar kurarak zulmederse...» diye söyledi.[150]
Bundan önceki hadîs-i şerifte bir azadlının: «Ben falanca oğullarından im» dememesi gerektiği beyan buyurulmuştu. Böylece bir azadlının kendisini tanıtma.şeklî bildirilmişti. Burada ise, birlik ve beraberlik mevzu bahis olduğu zaman, bir kavmin efradı İle onların azadlıları arasında, umu-, mî manâda bir ayrılık düşünülmemektedir. Birbirine bağlılık ve yardımlaşma bakımından kendileri İle sözleşme yapılanlar, yeğen mevkiinde olanlar, çzadlılar ve o kavmin diğer ferdleri bir aile topluluğu gibi sayılmıştır.
Bu hadîsi Peygamber'den rivayet eden R i fa ' e i b.n.i Rafı" kimdir? :
R i f a ' e , Ensar'dan olup, künyesi E b M M u a z 'dır. Babası R a f i ' Ensar'dan ilk İslâm'ı kabul edendir. Arnıesi, U b e y- İ b n i S e i ü I 'ün kızı Ü m m ü Malik 'dİr. Bedir, Uhud ve diğer savaşlarda Hazredi Peygamber ile beraber bulunmuştur. Ha I I a d ve Ma I v k adındaki iki kardeşi de kendisi İle Bedir savaşjjıda bulunmuşlardı. Babaları R a f i 'in bu savaşta bulunması ihtilaflıdır.
R i f a ' e , babası R a f i ' ile Akabe biatında bulundu. Hazreli A I i 'nin hilâfet devrinde, Hazreti Air saflarında Cemel ve Sıffîn vaka-lanna katılmıştı. Hicrî 41-42 yılında vefat etti. Allah ondan razı olsun.[151]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 75, /112
Senetler:
1. Ebu Muaz Rifa'a b. Rafi' ez-Zürakî (Rifa'a b. Rafi' b. Malik b. Malik b. Aclan)
2. Ubeyd b. Rifa'a ez-Züraki (Ubeyd b. Rifa'a b. Rafi' b. Malik b. Aclan)
3. İsmail b. Ubeyd el-Ensari (İsmail b. Ubeyd b. Rifâ'a b. Râfi' b. Malik)
4. Abdullah b. Osman el-Kârrî (Abdullah b. Osman b. Huseym b. el-Karra)
5. Züheyr b. Muaviye el-Cu'fî (Züheyr b. Muaviye b. Hadîc b. Rahîl b. Züheyr b. Hayseme)
6. Amr b. Halid el-Harranî (Amr b. Halid b. Ferruh)
Konular:
Akraba, akrabalık ilişkileri, sıla-i rahim
Hitabet, beden dili
Hz. Peygamber, üslubu, sözü tekrarı
Hz. Peygamber, yüz halleri/beden dili
Kıyamet, ahvali
Köle, kölelik, cariyelik hukuku.
Kureyş, Kureyş hakkında
Nesep, nesebin önemi
Yönetim, Halifelerin Kureyş'ten olması