566 Kayıt Bulundu.
Giriş
Bize Ebû Abdullah el-Hâfız, ona Ebû Bekir b. İshak el-Fakîh, ona el-Hasan b. Ali b. Ziyâd, ona İbrahim b. Musa, ona Abdurrezzak, ona Ma'mer, ona Zeyd b. Eslem, ona Atâ b. Yesâr, ona da Ebû Saîd el-Hudrî'nin (ra) rivâyet ettiğine göre Rasûlullah (sav) şöyle buyurdu: "“Şu beş sınıf dışında zengin olanlara sadaka (zekât) helâl değildir. Bunlar; Allah yolunda savaşanlar, zekât toplamakla görevli olanlar, borçlular, parası ile sadaka malını satın alanlar ve fakir komşusu bulunan zenginlerdir ki, fakire verilen sadakayı bu fakir, komşusu zengine hediye ettiğinde, bu ona helâldir.”
Açıklama: Bir şahıs sadaka verip, sonra verilen sadaka malını zenginin para ile almasının câizdir. Bu durumda zengin insan sadaka malına, satın alma yoluyla malik olmaktadır. Bu nedenle zenginin sadaka malını satın alması câizdir. Fakir komşunun, kendisine gelen ve sadaka malı olan yiyecek veya giyeceklerden zaman zaman zengin komşusuna hediye etmesi ve bu hediyenin zengin tarafından kabul edilmesi câizdir. Çünkü zengine verilen o şey, sadaka olarak değil, hediye olarak sunulmaktadır. Bu nedenle meşrûdur. Çünkü, bir şeyin mülkiyet sebebinin değişmesi, onun özünün değişmesi gibi olduğu genel ilkedir.
Bize Ebû Abdullah el-Hüseyin b. Muhammed b. el-Hüseyin ed-Dîneverî, ona Ömer b. el-Hattâb el-Anberî, ona Abdullah b. el-Fadl b. Dâhira, ona Muhammed b. Ebî Bekir el-Mukaddemî, ona Delâl bint Ebî’l-Müdil, ona es-Sahbâ’nın haber verdiğine göre Hz. Âişe (ra), Rasûlullah’a (sav) şöyle demiş: “- Ey Allah’ın rasûlü, komşunun hakkı –veya sınırı dedi- neresidir?” Hz. Peygamber (sav), “- Kırk evdir” dedi.
Bize Ebû Bekir Ahmed b. el-Hasan ile Ebû Saîd b. Ebî Amr, onlara Ebû’l-Abbas Muhammed b. Yakub, ona el-Abbas b. Muhammed ed-Dûrî, ona Mekkî b. İbrahim el-Belhî, ona İbn Cüreyc, ona Amr b. Dînâr, ona Hişâm b. Yahya, ona da İkrime b. Seleme b. Rabîa’nın haber verdiğine göre; Muğîre oğullarından iki kardeş Mücemmi’ b. Yezîd el-Ensârî’ye rastlamışlardı, Mücemmi’ şöyle demişti: “Şehâdet ederim ki Allah’ın rasûlü (sav), duvarına komşusunun odun koymasının hiçbir komşunun engel olmamasını emretmiştir.” Yemin eden kişi dedi ki: “Ey kardeşim! Biliyorum ki yemin ettiğim halde içinde bana karşı bir önyargı oluşmuş. Sen benim duvarımın arkasına bir çatı (üstüvâne) koyuver.” Öbürü de söyleneni yaptı, odunlarını bu çatının (üstüvanenin) altına koydu. İbn Cüreyc şöyle dedi: Amr, ben onu (üstüvâneyi) gördüm, dedi. Bunu aynı manada olmak üzere ثم=Abbas, Haccâc b. Muhammed’den, o da İbn Cüreyc’den bundan daha tam bir şekilde rivayet etmiştir. Bu rivayet de Kitabu İhyâi’l-mevât’ın sonunda gelecektir.
Bize icâzet yoluyla Ebû Abdurrahman es-Sülemî, ona Ebû’l-Hasan b. Subeyh, ona Abdullah b. Muhammed b. Şîreveyh, ona İshak b. İbrahim el-Hanzalî, ona Ravh, ona Zekeriya b. İshak el-Mekkî, ona Amr b. Dînâr, ona da Yahya b. Ca’de’nin anlattığına göre; Medîne’de bir adam, arkadaşının iznini almadan odunlarını onun duvarına koymak istemiş, ama arkadaşı kendisine mani olmuştu. Bunun üzerine ona, Ensâr’dan kimi istersen sor, duvarına odun koymaya mani olmayı Rasûlullah’ın (sav) yasakladığını ve konulmasına zorladığını söyleyecektir, dedi.
Bize Ebû’l-Kasım Abdurrahman b. Muhammed b. Abdullah es-Serrâc, ona Ebû Muhammed el-Kasım b. Ğânim b. Hammuveyh et-Tavîl, ona Ebû Abdullah el-Bûşencî, ona İsmail b. Yusuf, ona da Sükeyne şöyle haber vermiş: “Bana Ümmü Hânî bint Ebî Sufra, Hz. Âişe’den (ra) naklen Rasûlullah’ın (sav) şöyle söylediğini haber verdi: “Cibrîl aleyhisselâm bana, on ev şu taraftan, on ev bu taraftan, on ev öbür taraftan, on ev de diğer taraftan olmak üzere kırk eve varıncaya kadar komşuları (gözetmeyi) vasiyet etti.” Hadisin ravisi İsmail, bunu rivayet ederken, sağından, solundan, önünden ve arkasından diye açıklama yaptı. Bu iki isnadda zayıflık vardır. Bu hadis ancak İbn Şihâb ez-Zührî’nin mürsel olarak Hz. Peygamber’den (sav) “Komşu kırk ev” şeklindeki rivayetiyle bilinmektedir. İbn Şihâb’a; “- Nasıl kırk ev?” diye sorulduğunda, “- Sağından, solundan, arka tarafından ve ön tarafından olmak üzere kırk ev” demiştir. Ebû Davud bunu isnadıyla birlikte ez-Zührî’den Kitabu2l-Merâsîl’de zikretmiştir.
Bize Ebû Bekir Ahmed b. el-Hasan ile Ebû Saîd b. Ebî Amr, onlara Ebû’l-Abbas Muhammed b. Yakub, ona el-Abbas b. Muhammed ed-Dûrî, ona Mekkî b. İbrahim el-Belhî, ona İbn Cüreyc, ona Amr b. Dînâr, ona Hişâm b. Yahya, ona da İkrime b. Seleme b. Rabîa’nın haber verdiğine göre; Muğîre oğullarından iki kardeş Mücemmi’ b. Yezîd el-Ensârî’ye rastlamışlardı, Mücemmi’ şöyle demişti: “Şehâdet ederim ki Allah’ın rasûlü (sav), duvarına komşusunun odun koymasının hiçbir komşunun engel olmamasını emretmiştir.” Yemin eden kişi dedi ki: “Ey kardeşim! Biliyorum ki yemin ettiğim halde içinde bana karşı bir önyargı oluşmuş. Sen benim duvarımın arkasına bir çatı (üstüvâne) koyuver.” Öbürü de söyleneni yaptı, odunlarını bu çatının (üstüvanenin) altına koydu. İbn Cüreyc şöyle dedi: Amr, ben onu (üstüvâneyi) gördüm, dedi. Bunu aynı manada olmak üzere ثم=Abbas, Haccâc b. Muhammed’den, o da İbn Cüreyc’den bundan daha tam bir şekilde rivayet etmiştir. Bu rivayet de Kitabu İhyâi’l-mevât’ın sonunda gelecektir.
Bize Bağdat’ta Ebû Muhammed es-Sükkerî, ona İsmail es-Saffâr, ona Ahmed b. Mansur, ona Abdurrezzak, ona Ma’mer, ona Cabir, ona İkrime, ona da İbn Abbas (ra) Rasûlullah’ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: “Hiç kimse, duvarına komşusunun odun koymasına mani olmasın. Yolun genişliği konusunda ihtilafa düşerseniz, onu yedi zira yapın.” Bunu İbn Lehyea da Ebû’l-Esved’den, o İkrime’den, o İbn Abbas’dan müşerek duvarın yüksekliği konusunda rivayet etmiştir. İbrahim b. İsmail de Davud b. el-Hasîn’den, o İkrime’den, o da İbn Abbas’dan her iki hususla ilgili olarak rivayet etmiştir. Eyyub, Halid ve ez-Zübeyr’in rivayeti, daha sahihtir. En doğrusunu Allah bilir.
Açıklama: Yedi zira, yaklaşık beş metredir.
Bize Ebû Bekir Ahmed b. el-Hasan ile Ebû Saîd b. Ebî Amr, onlara Ebû’l-Abbas Muhammed b. Yakub, ona el-Abbas b. Muhammed ed-Dûrî, ona Haccâc b. Muhammed el-A’ver, ona İbn Cüreyc, ona Amr b. Dînâr, ona Hişâm b. Yahya, ona da İkrime b. Seleme b. Rabîa şöyle haber vermiş: “Muğîre oğullarından iki kardeşten biri, odunlarını duvarının kenarına koymamak üzere diğeriyle anlaşma yapmıştı. Sonra Mücemmi’ b. Yezîd el-Ensârî’ye rastladılar. Orada Ensâr’dan başka insanlar da vardı. Dediler ki: “Şehâdet ederiz ki Allah’ın rasûlü (sav), duvarına komşusunun odun koymasına hiçbir komşunun engel olmamasını emretmiştir.” Yemin eden kişi dedi ki: “Ey kardeşim! Biliyorum ki yemin ettiğim halde içinde bana karşı bir önyargı oluşmuş. Sen benim duvarımın arkasına bir çatı (üstüvâne) koyuver.” Öbürü de söyleneni yaptı, odunlarını bu çatının (üstüvanenin) altına koydu. Bana Amr dedi ki: Ben ona (üstüvâneye) baktım.
Bize Ebû Abdullah el-Hafız, ona Ebû Bekir b. İshak el-Fakîh, ona İsmail b. Kuteybe, ona Yahya b. Yahya, ona Abdülaziz b. Ebî Hâzim, ona babası, ona Yezîd b. Rûmân, ona da Urve’nin rivayet ettiğine göre; Hz. Âişe (ra) kendisine şöyle demişti: “- Vallahi, ey ablamın oğlu; bizler bir hilâli görür, sonra bir hilâli daha ve bir hilâli daha -yani iki ayda üç hilâl- görürdük de (pişirilecek bir şey olmadığı için) Rasûlullah’ın (sav) evlerinde ateş yakılmazdı.” Urve; “- Teyzeciğim, nasıl yaşardınız?” diye sorunca Hz. Âişe (ra) şu cevabı verir: “- İki siyah şeyle, hurma ve su ile. Ancak Rasûlullah’ın (sav) Ensâr’dan komşuları vardı; onların sağmal develeri olurdu ve Rasûlullah’a (sav) süt gönderirler, O da bize içirirdi.” Bunu el-Buhârî es-Sahîh’de Abdülaziz b. Abdullah vasıtasıyla İbn Ebî Hâzim’den, Müslim deYahya b. Yahya’dan rivayet etmiştir.
Bize Ebû Bekir Ahmed b. el-Hasan ile Ebû Saîd b. Ebî Amr, onlara Ebû’l-Abbas Muhammed b. Yakub, ona el-Abbas b. Muhammed ed-Dûrî, ona Haccâc b. Muhammed el-A’ver, ona İbn Cüreyc, ona Amr b. Dînâr, ona Hişâm b. Yahya, ona da İkrime b. Seleme b. Rabîa şöyle haber vermiş: “Muğîre oğullarından iki kardeşten biri, odunlarını duvarının kenarına koymamak üzere diğeriyle anlaşma yapmıştı. Sonra Mücemmi’ b. Yezîd el-Ensârî’ye rastladılar. Orada Ensâr’dan başka insanlar da vardı. Dediler ki: “Şehâdet ederiz ki Allah’ın rasûlü (sav), duvarına komşusunun odun koymasına hiçbir komşunun engel olmamasını emretmiştir.” Yemin eden kişi dedi ki: “Ey kardeşim! Biliyorum ki yemin ettiğim halde içinde bana karşı bir önyargı oluşmuş. Sen benim duvarımın arkasına bir çatı (üstüvâne) koyuver.” Öbürü de söyleneni yaptı, odunlarını bu çatının (üstüvanenin) altına koydu. Bana Amr dedi ki: Ben ona (üstüvâneye) baktım.