209 Kayıt Bulundu.
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe ve Yahya b. Habib el-Hârisî, o ikisine Abdülvehhab es-Sakafî, ona Eyyüb, ona İbn Sirin, ona İbn Ebu Bekre, ona da Ebu Bekre, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etti: "Muhakkak ki zaman, Allah'ın gökleri ve yeri yarattığı haliyle bir senede on iki ay olarak sürüp gelmiştir. Bunlardan dördü haram aylardır ki, üçü arka arkaya gelen Zilkade, Zilhicce ve Muharrem aylarıdır. Diğeri de Cemaziyelahir ve Şaban ayının arasında gelen ve Mudar kabilesinin ayı olan Receb'tir." Sonra Rasulullah (sav); "şu içinde bulunduğumuz ay hangi aydır" diye sordu. Biz de en doğrusunu Allah ve Rasulü bilir dedik. Hz. Peygamber bir müddet sustu, biz ona sanki başka bir isim verecek sandık. Sonra, "bu Zilhicce ayı değil midir" buyurdu. Biz de evet dedik. Sonra, "şu içinde bulunduğumuz şehir hangisidir" diye sordu. Biz de en doğrusunu Allah ve Rasulü bilir dedik. Hz. Peygamber yine bir müddet sustu ve biz ona başka bir isim verecek sandık. Sonra; "bu, şu bildiğiniz şehir değil mi" dedi. Biz de evet dedik. Sonra "bugün hangi gündür" diye sordu. Biz yine; en doğrusunu Allah ve Rasulü bilir dedik. Hz. Peygamber yine sustu ve biz yine ona başka bir isim verecek sandık. Sonra, "bugün Kurban Bayramı günü değil mi" buyurdu. Biz de evet, Ey Allah'ın Rasulü dedik. Sonra şunları söyledi: "Bu gününüz, bu şehriniz ve bu ayınız nasıl saygın ve dokunulmaz ise, canlarınız, mallarınız," -Muhammed b. Sirin, zannediyorum namuslarınız diye de söyledi dedi- "da öyle saygın ve dokunulmazdır. Sizler mutlaka Rabbinize kavuşacaksınız ve O sizi işlediğiniz amellerden sorguya çekecek. Sakın benden sonra birbirlerinizin boynunu vurarak küfre -yahut dalalete- geri dönmeyin. Dikkat edin! Burada bulunanlar, sözlerimi burada olmayanlara ulaştırsın! Olabilir ki, kendisine ulaştırılan kimseler burada duyanlardan daha anlayışlıdırlar." Sonra da şöyle dedi: "Dikkat edin! Tebliğ ettim mi?" [Ravilerden İbn Habib rivayetinde, "Mudar kabilesinin Receb'i" ifadesini kullandı.] [Ebu Bekir b. Ebu Şeybe rivayetinde de "benden sonra küfre dönmeyin" lafzı vardır.]
Ne sizin kuruntularınız ne de ehl-i kitabın kuruntuları (gerçektir); kim bir kötülük, yaparsa onun cezasını görür ve kendisi için Allah'tan başka dost da, yardımcı da bulamaz.
Bize Süfyân b. Vekî, ona İsa b. Yunus, ona Ebu Bekir b. Ebu Meryem; (T) Bize Abdullah b. Abdurrahman, ona Amr b. Avn, ona İbn Mübârek, ona Ebu Bekir b. Ebu Meryem, ona Damra b. Habîb, ona da Şeddâd b. Evs, Hz. Peygamber (sav)'in şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Akıllı kimse, nefsini hor gören ve ölüm sonrası için çalışandır. Aciz ise, nefsinin arzularına uyan ve Allah'tan temennide bulunandır." Ebu İsa der ki: Bu, hasen bir hadistir. "Nefsini hor gören" demek, kıyamet gününde hesaba çekilmeden önce bu dünyada kendisini hesaba çekmek demektir. Ömer b. Hattâb'ın "hesaba çekilmenizden önce kendinizi hesaba çekin. En büyük hesap günü için hazırlık yapın. Kıyamet günü hesap, ancak bu dünyada kendisini hesaba çekene kolay gelir" dediği rivayet edilmiştir. Meymûn b. Mihrân'ın da, "kul, ortağını, yemeğinin ve elbisesinin nereden (geldiğine dair) hesaba çektiği gibi kendisini de bu dünyada hesaba çekmedikçe takva sahibi olmaz" dediği rivayet edilmiştir.
Bize Yezid b. Harun, ona Hemmam b. Yahya, ona Kasım b. Abdülvahid el-Mekkî, ona Abdullah b. Muhammed b. Akîl, ona da Cabir b. Abdullah şöyle demiştir: "Bir adamın Rasulullah'tan (sav) duyduğu bir hadis bana ulaştı. Bunun üzerine bir deve satın aldım ve yükümü ona sardım. Bir ay boyunca yolculuk yaptım, sonunda Şam'da onun yanına geldim. Bir de baktım ki Abdullah b. Üneys ordadır. Kapıcısına, “Cabir'in kapıda olduğunu ona söyle” dedim. “Abdullah'ın oğlu mu?” diye sordu, “Evet” dedim. Abdullah çıktı, elbisesini yere serdi, birbirimizin boynuna sarıldık. Ona “Senin kısas hakkında Rasulullah'tan (sav) işittiğin ve naklettiğin bir hadis bana ulaştı fakat senin yada benim ölmemden önce onu senden dinleyememekten endişe ettim” dedim. Bunun üzerine o, şöyle dedi: Allah Rasulünü işittim “İnsanlar yada kullar kıyamet günü çıplak, sünnetsiz ve bühm olarak toplanacaktır” buyurdu. Biz “Bühm nedir?” diye sorduk. Peygamber (sav) “yanlarında hiç bir şey olmadan” dedi ve şöyle devam etti: (Sonra Allah onlara) yakından duyacakları bir ses ile “ben Melik'im (her şeyin malikiyim), ben Deyyan'ım (herkesin ve her amelin karşılığını verenim). Cehennem ehlinden birinin cennet ehlinden alacağını alıp hak sahibine vermedikçe cehennem ehli cehenneme giremez. Cennet ehlinden birinin cehennem ehlinden -bir tokat bile olsa- alacağını alıp hak sahibine vermedikçe cennet ehli de cennete giremez” buyurdu. Biz “çıplak, sünnetsiz ve dünyalık hiç bir şeye sahip olmadan Allah'ın huzunuza nasıl çıkacağız” dedik. Hz. Peygamber (sav) “iyilikler ve kötülüklerle” dedi."
Açıklama: el-Kâsım b. Abdilvehhâb el-Mekkî'nin durumu hakkında Ebû Hâtim'e sorulmuş o da cevaben hadisi yazılır demiştir. Hadisi huccet/delil olur mu diye sorulduğunda ise Süfyân ve Şu'be'nin hadisi delil olur demiştir. Şuayb Arnavut'un belirttiğine göre el-Kâsım b. Abdilvehhâb el-Mekkî hakkında herhangi bir cerh bulamamıştır.