38 Kayıt Bulundu.
Bize Yezid b. Harun, ona Humeyd, ona Ebu Recâ, ona da Ebu Mühelleb'in rivayet ettiğine göre Ebu Musa bir hutbesinde şöyle dedi: "Bir ilim bilen kimse onu insanlara öğretsin, sakın bilgisinin olmadığı bir hususta söz söylemeye kalkışarak dinden uzaklaşmasın ve kendisini zorlayarak biliyormuş gibi göstermeye de kalkışmasın!"
Bize Muhammed b. Yusuf, ona Süfyân, ona el-A'meş, ona Salih b. Habbâb, ona Husayn b. Ukbe, ona Selmân'ın şöyle dediğini rivayet etti: Söylenmeyen [paylaşılmayan] ilim, kendisinden (Allah yolunda) hiçbir harcama yapılmayan hazineye benzer.
Bize Muhammed b. İsa, ona Abbâd b. el-Avvâm, ona Avf b. Ebu el-Âliye'nin şöyle dediğini rivayet etti: "İbn Abbas'a bir hususta soru sordum." O, "Ey Ebu el-Âliye, sen müftü mü olmak istiyorsun?" diye sordu. Ben, "Hayır, ama biz geride kalırken sizin (ölüp) gitmeyeceğinizden emin değilim" dedim. Bunun üzerine İbn Abbas: "Ebu el-Âliye doğru söyledi!" dedi.
Açıklama: Ebu el-Âliye, İbn Abbas'a soru sorarak bazı meselelerin bilinmesini, gizli kalmamasını sağlamaktadır. Zira sahâbî İbn Abbas'ın vereceği bilgilerin hem tabiîn hem de onlardan sonraki nesiller için önemi vardır.
Bize Ahmed b. Abdullah b. Yunus, ona Ebu Şihâb, ona A'meş ona İbrahim ona da Alkame şöyle rivayet etti: Abdullah (İbn Mesud) öldüğünde kendisine 'otursan da (bir ilim halkası kursan da) insanlara sünneti öğretsen!' denildi. Bunun üzerine O (şöhretten kaçındığı için) şöyle karşılık verdi: “İnsanların peşime takılmalarını mı istiyorsunuz?”