173 Kayıt Bulundu.
Bize Abdullah b. Abdülvehhâb, ona İbn Uleyye, ona Eyyûb, ona da Abdullah b. Ebu Müleyke şöyle rivayet etti: Hz. Peygamber’e (sav) dîbâc kumaşından altın düğmeli birçok kaftan hediye edilmişti. Hz. Peygamber, bu kaftanları sahabilerinden bazıları arasında taksim etti. Ve onlardan birini Mahrame için ayırdı. Mahrame yanına gelince "Bunu senin için sakladım" dedi. Ravi Eyyûb kendi elbisesiyle işaret edip “Hz. Peygamber bu sözü söylerken kaftanı Mahrame'ye böyle gösteriyordu. Mahrame'nin huyunda bir sertlik vardı” demiştir. Bu hadîsi Hammad b. Zeyd, Eyyûb'dan rivayet etti. Hâtim b. Verdân da şöyle dedi: Bize Eyyûb’un İbn Ebu Muleyke’den nakline göre Misver rivayetine şu cümle ile başlamıştır: "Hz. Peygamber'e (sav) birçok kaftan gelmişti."
Açıklama: Aşağıdaki tarik muallaktır. Hammad b. Zeyd ile Buhari arasında inkita' vardır.
Bize Bişr b. Muhammed, ona Abdullah, ona Ma'mer b. Hemmâm b. Münebbih, ona da Ebu Hureyre'nin rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Zandan sakının. Şüphesiz ki zan, sözün en yalan olanıdır. Birbirinizin kusurlarına kulak vermeyin, birbirinizin gizli hallerini araştırmayın; birbirinize haset etmeyin, birbirinize sırt çevirmeyin, birbirinize buğzetmeyin. Ey Allah'ın kulları! kardeş olunuz!"
Bize Abdullah b. Yusuf, ona Malik, ona İbn Şihab, ona da Enes b. Malik'in rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Birbirinize kin gütmeyiniz, birbirinize haset etmeyiniz, birbirinize sırt dönmeyiniz. Ey Allah'ın kulları! Kardeş olunuz. Bir müslümanın, müslüman kardeşine üç günden fazla küs durması helal değildir."
Bize Ebu Nu'mân, ona Mu'temir b. Süleyman, ona babası (Süleyman b. Tarhan), ona Ebu Osman, ona da Abdurrahman b. Ebu Bekir şöyle rivayet etmiştir: Ashâb-ı suffa fakir insanlardı. Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştu: "Kimin evinde iki kişilik yemek varsa, üçüncü kişiyi; kimin yanında dört kişilik yemek varsa, beşinci ve altıncıyı götürsün." Ebu Bekir ashâb-ı suffa'dan üç kişiyi, Hz. Peygamber (sav) de on kişiyi eve götürmüştü. Bizim ev halkı; ben, babam, annem, eşim ve hem bizim evde hem de Ebu Bekir'lerin evinde hizmet eden bir hizmetçiden ibaretti. (Ravilerden Ebu Osman) Abdurrahman’ın ‘benim eşim’ ifadesini zikredip zikretmediğini bilmiyorum demiştir. Abdurrahman şöyle demiştir: (Babam) Ebu Bekir, Hz. Peygamber'in (sav) evinde akşam yemeği yedi. Sonra yatsı namazı kılınıncaya kadar orada kaldı. Ardından döndü ve Hz. Peygamber'in (sav) akşam yemeği yemesine kadar orada kaldı. Gece belli bir vakit geçince evine geldi. (Ebu Bekir’in) Eşi ona 'Seni konuklarının yanında durmaktan alıkoyan nedir?' diye sordu. (Ebu Bekir de) 'Onlara hala yemek vermedin mi?' diye karşılık verdi. 'Onlara yemek verdim; ama sen gelmeden yemek istemediler' dedi. Abdurrahman şöyle dedi: Ben gidip saklandım. Babam Ebu Bekir 'Hay cahil!' dedi ve sövüp saydı. Sonra 'Boğazınızdan geçmesin, yeyin!' diyerek sitem etti. Ebu Bekir 'Vallahi ben bu yemekten asla yemem!' diye yemin etti. Abdurrahman şöyle dedi: Vallahi biz yemeğe el uzattığımızda her lokma alışımızda yemek artıyordu. Nihayet doydular. Yemek ise yenmeden önceki miktarından daha fazla idi. Ebu Bekir, yemeğe baktı, yemek olduğu gibi duruyordu, hatta öncekinden daha fazla idi. Eşine 'Ey Firas oğullarının kızı! Bu da ne böyle?' diye sordu. Eşi 'Gözümün nuruna yemin olsun! Bu yemek, önceki halinden üç kat daha fazla' dedi. Ebu Bekir yemekten yedi ve yeminini kastederek 'Bu ettiğim yemin şeytandandır' dedi ve bir lokma daha yedi. Sonra yemeği Hz. Peygamber'e (sav) götürdü. Yemek onun yanında sabaha kadar kaldı. Bir kavimle aramızda bir anlaşma vardı. Anlaşmanın vakti geldi. On iki kişiden her biriyle birlikte başka adamlar da vardı. Her biri ile birlikte kaç kişi olduğunu Allah bilir. Hepsi gelip bu yemekten yediler. (Ravi Ebu Osman) 'Böyle yahut benzer lafızlarla bildirmiştir' demiştir.
Bize Abdulcebbar b. Alâi el-Attar ve Said b. Abdurrahman, onlara Süfyan b. Uyeyne , ona Zuhri, ona da Enes, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Birbirinizle ilgiyi kesmeyin, birbirinize sırt çevirmeyin, birbirinize kin beslemeyin, kıskançlık yapmayın, Allah’ın kulları! kardeş olunuz. Müslümanın, Müslüman kardeşine üç günden fazla dargın durması helal değildir." [ Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. Bu konuda Ebû Bekir es Sıddık, Zübeyr b. Avvam, İbn Mes’ûd ve Ebû Hüreyre’den de hadis rivâyet edilmiştir.]
Bize Muhammed b. Alâ, ona Ebu Muaviye; (T) Bize İbn Müsenna, ona Ebu Muaviye, ona el-A'meş, ona İbrahim et-Teymî, ona babası ona Ebu Mesud el-Ensârî şöyle söylemiştir: Ben kölemi dövüyordum. Arkamdan; "şunu bil ki ey Ebu Mesud!" şeklinde bir ses işittim. İbn Müsenna iki defa diye rivayet etti. "Allah'ın sana olan gücü senin bu köleye olan gücünden çok daha fazladır." (Sesin geldiği tarafa doğru) dönüp baktım bir de ne göreyim; Hz. Peygamber (sav) bunun üzerine Allah rızası için bu köle hürdür, Ya Rasulallah dedim. Rasulullah (sav); "sen bunu yapmasaydın cehennem ateşi seni saracaktı" buyurdu. Ya da "sana cehennem ateşi dokunacaktı" buyurdu.
Açıklama: Hadiste geçen Allah'ın ruhu ifadesini Hattâbî, Kur'ân'ı Kerîm olarak tevil etmiştir. (Meâlimü's-sünen, III, 165; Avnu'l-ma'bûd, IX, 322) Kitâbu'l-büyu'da nakledilen ve bu konuyla doğrudan irtibatı görülmeyen bu rivayet birçok nüshada yer almadığı gibi Münzirî'de de yer almamaktadır. Ayrıca Ebu Davud'un Lü'lüî nüshasında bulunmadığı, İbn Dâse nüshasında olduğu belirtilmiştir.
Açıklama: Hadiste geçen Allah'ın ruhu ifadesini Hattâbî, Kur'ân'ı Kerîm olarak tevil etmiştir. (Meâlimü's-sünen, III, 165; Avnu'l-ma'bûd, IX, 322) Kitâbu'l-büyu'da nakledilen ve bu konuyla doğrudan irtibatı görülmeyen bu rivayet birçok nüshada yer almadığı gibi Münzirî'de de yer almamaktadır. Ayrıca Ebu Davud'un Lü'lüî nüshasında bulunmadığı, İbn Dâse nüshasında olduğu belirtilmiştir.