129 Kayıt Bulundu.
Bize Kuteybe b. Said, ona Leys; (T) Bize Muhammed b. Rumh, ona el-Leys, ona İbn Şihab, ona Urve b. ez-Zübeyr, ona da Abdullah b. ez-Zübeyr'in anlattığına göre; Ensardan bir adam, Hz. Peygamber'in (sav) huzurunda, Harre'de halkın hurma bahçelerini suladıkları bir ark yüzünden Zübeyr'e çatmıştı. Ensarî Zübeyr'e; suyu serbest bırak aksın demiş ama Zübeyr kabul etmemişti. Bu yüzden Hz. Peygamber'in (sav) huzurunda tartışmaya başladılar. Bunun üzerine Rasulullah (sav) Zübeyr'e; "ya Zübeyr! Önce kendin sula, sonra komşularına da suyu gönder" buyurdu. Ensârî Hz. Peygamber'in bu sözüne kızdı ve Zübeyr senin halanın oğlu olduğu için mi böyle hüküm veriyorsun dedi. Bu söz üzerine Rasulullah'ın (sav) yüzünün rengi attı ve Zübeyr'e dönüp; "ya Zübeyr! Sen bahçeni sula! Sonra suyu tut, hurma ağaçlarının köklerine ulaşmadan bırakma" dedi. Bilahare Zübeyr şöyle dedi: Vallahi ben, "hayır, rabbine and olsun ki, aralarında çıkan anlaşmazlık hususunda seni hakem kılıp sonra da verdiğin hükümden içlerinde hiçbir sıkıntı duymaksızın onu kabullenmedikçe ve boyun eğip teslim olmadıkça iman etmiş olmazlar" (Nisâ, 4/68) mealindeki ayetin bu olay üzerine nazil olduğunu zannediyorum.
Bize Yahya b. Süleyman, ona İbn Vehb, ona Yunus, ona İbn Şihâb, ona Ubeydullah b. Abdullah, ona da İbn Abbas şöyle rivayet etmiştir: "Hastalığı iyice ağırlaştığında Hz. Peygamber (sav) 'bana bir sahife getirin, sizlere, ondan sonra sapmayacağınız bir şey yazdırayım' buyurdu. Hz. Ömer 'Hz. Peygamber'in (sav) hastalığı çok ilerledi, yanımızda Allah'ın kitabı vardır, o bize yeter' dedi. (Odadakiler) tartışmaya başladılar, derken sesler yükseldi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) de, 'yanımdan çekilin, huzurumda çekişmek yakışık almaz' buyurdu." İbn Abbâs dışarı çıkarken şöyle diyordu: “Gerçekten en büyük felâket, Rasulullah ile yazmak istediği şeyin arasına engel olunmasıydı.”
Bize Abdullah b. Muhammed, ona Hişâm b. Yusuf ezberinden yazdırmış, ona Ma'mer, ona Zührî şöyle söylemiştir: Velid b. Abdülmelik bana 'Ali b. Ebu Talib'in Aişe'ye iftira atanlar arasında olduğuna dair bir bilgi sana ulaştı mı?' diye sordu. Ben de ona 'Hayır! Ancak senin kavminden Ebu Seleme b. Abdurrahman ve Ebu Bekir b. Abdurrahman b. Haris, Hz. Aişe'nin 'Hz. Ali'nin kendisi hakkında konuşmadığı' bilgisini kendilerine anlattığını bana haber verdiler' diyerek cevap verdim.
Bize Ebu Ma'mer Abdullah b. Amr, ona Abdulvâris (el-Anberî), ona Ebu Cülâs Ukbe b. Seyyâr ona da Ali b. Şemmâh şöyle rivayet etmiştir: "Mervan (b. Hakem)'in Ebu Hureyre'ye 'Cenaze namazı kıldırırken Hz. Peygamber'den (sav) ne duydun?' diye sorduğuna şahit oldum. Ebu Hureyre 'Bu dediklerinden sonra mı hala bana soruyorsun?' deyince, Mervan 'Evet' diye cevapladı. Zira ikisi arasında bu konuşmadan önce kısa bir münakaşa olmuştu. Ebu Hureyre 'Allah'ım! Sen onun Rabbisin. Onu sen yarattın, İslam'la şereflendirdin. Ruhunu da sen aldın. Onun gizlisini de açığını da en iyi sen bilirsin. Senin huzurunda şefaatçi olarak bulunmaktayız, onun günahlarını bağışla' buyurduğunu nakletti." [Ebû Davud şöyle demiştir: Şu'be, Ali b. Şemmâh'ın adını Osman b. Şemmâs diye söyleyerek yanılmıştır. Ayrıca Ahmed b. İbrahim'in Ahmed b. Hanbel'e şöyle dediğini duydum: Ben Hammad b. Zeyd'in hangi meclisine katıldıysam, Abdulvâris (el-Anberî) ile Cafer b. Süleyman'dan hadis rivayet etmeyi yasaklamıştır.]
Bize Abdullah b. Muhammed, ona Hişâm b. Yusuf ezberinden yazdırmış, ona Ma'mer, ona Zührî şöyle söylemiştir: Velid b. Abdülmelik bana 'Ali b. Ebu Talib'in Aişe'ye iftira atanlar arasında olduğuna dair bir bilgi sana ulaştı mı?' diye sordu. Ben de ona 'Hayır! Ancak senin kavminden Ebu Seleme b. Abdurrahman ve Ebu Bekir b. Abdurrahman b. Haris, Hz. Aişe'nin 'Hz. Ali'nin kendisi hakkında konuşmadığı' bilgisini kendilerine anlattığını bana haber verdiler' diyerek cevap verdim.