119 Kayıt Bulundu.
Giriş
Bize Yahya b. Yahya, ona Malik (b. Enes), ona İbn Şihab (ez-Zührî), ona da A'rec'in (Abdurrahman b. Hürmüz) rivayet ettiğine göre Ebu Hureyre şöyle rivayet etti: "Yemeklerin en kötüsü, zenginlerin davet edilip yoksulların davet edilmediği düğün yemeğidir. Kim (bunun dışındaki düğün yemeği) davetine icabet etmezse muhakkak Allah ve Rasulüne isyan etmiştir."
Bize Ubeydullah b. Sa’d b. İbrahim, ona Yakub, ona babası (İbrahim b. Sa'd), ona Salih b. Keysan, ona A‘rec, ona da Ebu Hureyre’nin rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: "Cennetle cehennem çekişip rablerine müracaat ettiler. Cennet 'Ey Rabbim! Neden hep bana sadece insanların zayıf ve düşkünleri giriyor' dedi. Cehennem de 'Ben de büyüklenen zorba kimseler için seçildim' dedi. Yüce Allah cennete 'Sen benim rahmetimsin' buyurdu. Cehenneme 'Sen benim azabımsın, dilediğim kişiye seninle azap ederim. Her ikinizin de dolmaya hakkı vardır' buyurdu. Cennete gelince Allah yarattıklarından kimseye zulmetmez. Cehennem için de Allah dilediği kişileri yaratır. Bunlar oraya atıldığında cehennem 'Daha yok mu?' diye üç defa sorar. Sonunda Allah ona ayağını koyar ve Cehennem dolar. Sonra ağzı dürülüp kapanır ve 'yeter, yeter, yeter' der."
Bize Abdurrezzâk, ona Ma'mer, ona Eyyûb, ona Ebu Kilâbe, ona da İbn Abbâs’tan rivayet edildiğine göre Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Aziz ve Celil Rabbim, bu gece bana, (Râvi der ki:) zannediyorum ki rüyada, en güzel surette geldi, ve 'Ey Muhammed, mele-i a'lâ (yüce melek topluluğu) hangi konuda tartışıyor, bilir misin?' buyurdu. Ben 'Hayır, bilmiyorum' dedim. Rabbim elini iki omzumun arasına koydu, serinliğini göğsümde (yahut boğazımda) hissettim. Bunun üzerine göklerde ve yerde olan her şeyi bildim. Sonra bana 'Ey Muhammed, mele-i a'lâ hangi konuda tartışıyor, bilir misin?' buyurdu. Ben 'Evet, kefaretler ve dereceler hakkında' dedim. 'Kefâretler ve dereceler nedir?' buyurdu. 'Kefaretler: Mescitlerde oturup (namazı) beklemek, cemaate yürüyerek gitmek, Zorluklara (soğuğa) rağmen abdesti tam almaktır. Kim bunları yaparsa, hayır üzere yaşar, hayır üzere ölür ve annesinin kendisini doğurduğu gün gibi günahlarından arınır. (Rabbim bana) 'Ey Muhammed, namaz kıldığında şöyle dua et' buyurdu: Allah’ım! Senden hayırları yapmayı, kötülükleri terk etmeyi, miskinleri sevmeyi dilerim. Eğer kullarına bir fitne dilersen, beni fitneye düşürmeden yanına almanı isterim. Dereceler ise: Yemek yedirmek, Selamı yaymak, İnsanlar uykuda iken gece namazı kılmaktır."
Bize İbn Ebu Ömer (el-Adenî), Süfyan (b. Uyeyne), ona ez-Zührî'ye sordum: Ey Ebu Bekir! Şu hadis nasıldır? Yemeğin en kötüsü zenginlerin yemeğidir. Zührî güldü de bu hadis yemeğin en kötüsü zenginlerin yemeğidir şeklinde değildir cevabını verdi. Süfyan dedi ki: Babam zengindi. Bu hadisi işittiğim zaman ürktüm de onu Zührî'ye sordum. Zührî de şunu söyledi: Abdurrahman el-A'rec bana Ebu Hureyre'yi şöyle derken işittiğini rivayet etti: "Yemeğin en kötüsü davet yemeğidir." Sonra ravi hadisi, Malik'in hadisi tarzında zikretmiştir. Ebu Hureyre şöyle demiştir: "Yemeğin en kötüsü, zenginlerin davet edilip de fakirlerin çağrılmadığı davet yemeğidir. Davete gelmeyen ise Allah'a ve Rasulüne isyan etmiştir."
Açıklama: Malik'in rivayeti için bk. M003521.
Bize Yahya b. Kaza'a, ona Mâlik, ona Sevr b. Zeyd, ona Ebu Ğays, ona da Ebu Hureyre'nin (ra) rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle demiştir: "Dul kadınların ve fakirlerin nafakalarım kazanmaya koşan müslüman kimse, Allah yolunda savaşan mücahid gibidir, veya geceyi namazla geçiren, gündüz oruçlu abid bir kimse gibidir."
Bize Abdullah b. Mesleme, ona Malik, ona Sevr b. Zeyd, ona Ebu Ğays, ona da Ebu Hureyre'nin (ra) söylediğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Dul kadınların ve yoksulların ihtiyaçlarını karşılamak için koşturan kimse, Allah yolunda cihat eden kimse gibidir." Buhari'nin hocası Ka'nebî, şöyle dediğini sanıyorum diye ibareyi şüphe ile söylemiştir: "(Dul kadınların ve yoksulların ihtiyaçlarını karşılamak için koşturan kişi) hiç gevşeklik göstermeden nafile namaz kılan ve hiç iftar etmeden oruç tutan kimse gibidir."
Bize İbn Ebu Meryem, ona Muhammed b. Cafer, ona Şerîk b. Ebu Nemr, ona Atâ b. Yesâr ve Abdurrahman b. Ebu Amre el-Ensârî, onlara da Ebu Hureyre (ra) rivayet ettiğine göre Hz. peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Miskin (yoksul), insanların, eline bir hurma, iki hurma, bir lokma, iki lokma verip gönderdiği kimse değildir. Asıl miskin (ihtiyacı olduğu halde insanlara el açıp istemekten çekinip iffetli kalmağa çalışan kimsedir. İsterseniz şu ayeti okuyun:" “Vereceğiniz sadakalar, öncelikle kendilerini Allah yoluna adayan, bu sebeple yeryüzünde maişet için dolaşma imkânı bulamayan fakirler içindir. İffet ve hayaları sebebiyle halktan bir talepte bulunmadıklarından cahiller onları zengin zanneder. Sen ise onları simalarından tanırsın. Hele yüzsüzlük edip de insanlardan ısrarla bir şey istemezler.” (Bakara, 273)
Bize İbn Ebu Meryem, ona Muhammed b. Cafer, ona Şerîk b. Ebu Nemr, ona Atâ b. Yesâr ve Abdurrahman b. Ebu Amre el-Ensârî, onlara da Ebu Hureyre (ra) rivayet ettiğine göre Hz. peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Miskin (yoksul), insanların, eline bir hurma, iki hurma, bir lokma, iki lokma verip gönderdiği kimse değildir. Asıl miskin (ihtiyacı olduğu halde insanlara el açıp istemekten çekinip iffetli kalmağa çalışan kimsedir. İsterseniz şu ayeti okuyun:" “Vereceğiniz sadakalar, öncelikle kendilerini Allah yoluna adayan, bu sebeple yeryüzünde maişet için dolaşma imkânı bulamayan fakirler içindir. İffet ve hayaları sebebiyle halktan bir talepte bulunmadıklarından cahiller onları zengin zanneder. Sen ise onları simalarından tanırsın. Hele yüzsüzlük edip de insanlardan ısrarla bir şey istemezler.” (Bakara, 273)