163 Kayıt Bulundu.
Bize Muhammed b. Müsennâ, ona Velîd b. Müslim, ona İbn Cabir, ona Büsr b. Übeydullah el-Hadramî, ona Ebu İdris el-Havlânî, ona da Huzeyfe b. Yemân şöyle demiştir: İnsanlar, Rasulullah'a (sav) gelecekte olacak olan hayırlı olayları sorardı, bense bana erişmesinden tedirgin olarak, kötü olayları sorardım. Bu endişe ile bir defasında “Ey Allah'ın Rasulü, biz vaktiyle bir cahiliye ve kötülük ortamında idik. Sonra Allah bize şu hayrı (İslam'ı) getirdi. Bu hayırdan sonra bir kötülük ve fitne var mıdır?” diye sordum. Rasulullah (sav) "evet vardır" buyurdu. Ben “o şer ve fitneden sonra bir hayır var mıdır?” dedim. Rasulullah (sav) "evet, bir hayır vardır. Fakat onun içinde bir duman bulunacak" buyurdu. Ben “o hayrın dumanı nedir?” dedim. Rasulullah (sav) "o devirde bir grup, benim yoluma (sünnetime) aykırı bir yol tutacak. Sen onların tutumlarının bir kısmını onaylayacak, bir kısmını da hoş karşılamayacaksın" buyurdu. Ben “bu karışık hayır devrinden sonra, yine bir kötülük devri gelecek midir?” dedim. Rasulullah (sav) "evet gelecektir. O devirde birtakım davetçiler halkı cehennem kapılarına çağıracak. Her kim onların davetine uyarsa, onu cehenneme atacaklar" buyurdu. Ben “ey Allah'ın Rasulü bu davetçileri bize tarif etsen” dedim. Rasulullah (sav) "onlar bizim içimizden birileri olup bizim dilimizle konuşurlar" buyurdu. Ben “o döneme kadar yaşarsam bana nasıl hareket etmemi emredersin?” dedim. Rasulullah (sav) "İslam toplumundan ayrılma ve onların devlet başkanlarına itaat et" buyurdu. “Onların bir topluluğu ve başlarında bir devlet reisi yoksa?” dedim. Rasulullah (sav) "bir ağaç kökünü kemirerek yaşamaya mal olsa da o grupların hepsinden ayrıl ve ölüm erişinceye kadar bu ayrılık üzere bulun" buyurdu.
Bize Muhammed b. Abdullah b. Nümeyr, ona babası (Abdullah b. Nümeyr), ona Muhammed b. İshak, ona Abdüsselâm, ona Zührî, ona Muhammed b. Cübeyr b. Mut'im, ona da babası (Cübeyr b. Mut'im) şöyle rivayet etmiştir: Allah, sözümü işitip onu başkalarına ulaştıranın yüzünü nurlandırsın. Nice dinî bilgi taşıyan vardır ki esasında din bilgini (fakîh) değildir. Nice dinî bilgi taşıyan da onu kendisinden daha kavrayışlı kimseye ulaştırır. Müslüman kimse, kalbinde üç şey bulunduğu müddetçe ihanet etmez. Allah için samimiyetle amel etmek, Müslümanların yöneticilerine karşı samimi olmak ve Müslüman topluluğunda bulunmak. Zira onların dua ve bereketi her daim arkalarında olur."
Bize Vasıl b. Abdulala, ona İbn Fudayl, ona el-A'meş rivayet etmiş ve "sanki Hz. Peygamber topluluğu sever gibiydi, demiştir."
Bize Ali b. Ca'd, ona Şu'be, ona Eyyûb, ona İbn Sîrîn, ona Abîde, ona da Alî (ra) şöyle demiştir: Bundan evvel hüküm veregeldiğiniz gibi hüküm veriniz. Şüphesiz ben insanların arasında ortak bir hüküm oluşuncaya ya da dostlarımın vefat ettiği gibi vefat edene kadar (Ebu Bekir ve Ömer'in hükmüne) muhalefeti çirkin görürüm. İbn Şîrîn, Hz. Ali'ye nispet edilen (ve Hz. Ebu Bekir ve Ömer'e muhalefet içeren) haberlerinin genelinin uydurma olduğu görüşündedir.
Bize Ahmed b. Hâlid, ona Muhammed b. İshak, ona Zühri, ona Muhammed b. Cübeyr b. Mu t'im, ona da babası (Mut'im b. Adiyy) şöyle demiştir: Rasulullah (sav) Mina'da Hayf mevkiinde ayağa kalktı ve şöyle buyurdu: "Allah, sözümü duyup ezberleyen, sonra da onu duymamış olana nakleden kulun yüzünü ağartsın. Nice dinî bilgi taşıyan vardır ki esasında din bilgini (fakîh) değildir. Nice dinî bilgi taşıyan da onu kendisinden daha kavrayışlı kimseye ulaştırır. Müslüman kimse, kalbinde üç şey bulunduğu müddetçe ihanet etmez. Allah için samimiyetle amel etmek, Müslümanların yöneticilerine karşı samimi olmak ve Müslüman topluluğunda bulunmak. Zira onların dua ve bereketi her daim arkalarında olur."