95 Kayıt Bulundu.
(Ebu Zer) “Dostum bana şöyle buyurdu” dedi. Bunun üzerine ben “Senin dostun kimdir?” diye sordum, Ebu Zer “Hz. Peygamber (sav)” dedi ve şöyle rivayet etti: "Peygamber (sav) bana 'Ey Ebu Zer! Uhud Dağı'nı görüyor musun?' dedi. Ebu Zer der ki: Rasulullah bir ihtiyacı için beni oraya gönderecek zannederek, gündüzden ne kadar zaman kaldı diye güneşe baktım ve 'evet Uhud'u görüyorum' dedim. Rasulullah (sav) 'Uhud Dağı kadar altınım olsa, üç dinar hariç, bunun hepsini infâk etmek isterim' buyurdu. Halbuki şu insanlar ise hiç düşünmeden dünya malı topluyorlar. Allah'a yemin ederim ki, ben Allah'a kavuşuncaya kadar onlardan hiçbir dünya malı istemem ve onlara dine dair bir şey de sormam."
(Ebu Zer) “Dostum bana şöyle buyurdu” dedi. Bunun üzerine ben “Senin dostun kimdir?” diye sordum, Ebu Zer “Hz. Peygamber (sav)” dedi ve şöyle rivayet etti: "Peygamber (sav) bana 'Ey Ebu Zer! Uhud Dağı'nı görüyor musun?' dedi. Ebu Zer der ki: Rasulullah bir ihtiyacı için beni oraya gönderecek zannederek, gündüzden ne kadar zaman kaldı diye güneşe baktım ve 'evet Uhud'u görüyorum' dedim. Rasulullah (sav) 'Uhud Dağı kadar altınım olsa, üç dinar hariç, bunun hepsini infâk etmek isterim' buyurdu. Halbuki şu insanlar ise hiç düşünmeden dünya malı topluyorlar. Allah'a yemin ederim ki, ben Allah'a kavuşuncaya kadar onlardan hiçbir dünya malı istemem ve onlara dine dair bir şey de sormam."
Bize Ebu Mu’aviye, ona A’meş, ona da Şakik şöyle demiştir: "Muaviye, hasta olan dayısı Ebu Haşim b. Utbe’yi ziyarete gitti. Ravi der ki: Ebu Haşim ağladı. Bunun üzerine Muâviye ona 'Dayı, neden ağlıyorsun? Çektiğin acılara mı dayanamıyorsun, yoksa dünya (malına) olan düşkünlükten mi?' diye sordu. Ebu Haşim şöyle cevap verdi: Hayır asla ağrıdan değil. Ben Hz. Peygamber'in (sav) bize yaptığı bir tavsiyeden dolayı (onu tutmadığımız için ağlıyorum). Hz. Peygamber (sav) ‘Ey Ebu Haşim! Belki de sen bir topluluğun sahip olduğu maldan daha fazlasına kavuşacaksın. Ancak biriktirdiğin maldan bir hizmetçi ve Allah yolunda bir binek hayvanı sana yeter’ buyurmuştu. Ben şu anda çok mal biriktirdiğimi görüyorum."
Açıklama: inkıtadan dolayı zayıftır.
Bize Abdurrezzak, ona Süfyan, ona da A’meş ve Mansur Ebu Vail, “Muaviye, hasta olan Ebu Haşim b. Utbe’yi ziyarete gitti bu esnada Ebu Hâşim ağlıyordu” dedi ve bir önceki hadisin manasını aktardı.
Açıklama: hadisin tam metni için HM015749 numaralı rivayete bakınız.
(Ey inkârcılar!) Yeyiniz, (dünyadan) faydalanınız biraz! Gerçek şu ki, sizler suçlusunuz!
Bize Müslim, ona Hemmâm, ona İshak b. Abdullah b. Ebu Talha, ona da Enes şöyle demiştir: Peygamber (sav) yere bir takım çizgiler çizdi ve "şu çizgi insanın emeli, şu da ecelidir. İnsan böyle uzun vadeli emel peşindeyken, yakın eceli birden gelip onu buluverir" buyurdu.
Bize Süveyd, ona Abdullah, ona Yunus, ona Zührî, ona da Urve b. Zübeyir ve İbn Müseyyeb, onlara da Hakîm b. Hizam şöyle rivayet etmiştir: Rasulullah (sav) den dünyalık istedim bana verdi, sonra yine istedim, yine bana verdi, sonra yine istedim, yine verdi ve sonra şöyle buyurdu: "Ey Hakîm! Dünya malı tatlı ve yemyeşildir. Her kim bu dünyalığı tok gözlü olarak elde ederse kendisi için hayırlı ve bereketli kılınır. Kim de aç gözlü olarak alırsa kendisi için bereketli kılınmaz ve o kişi yiyip te doymayan kimse gibi olur. Veren el, alan elden daima hayırlıdır." Hakîm der ki: Ben “Ey Allah’ın Rasulü! Seni hak ile gönderen Allah’a yemin ederim ki dünyadan ayrılıncaya kadar kimseden bir şey istemeyeceğim” dedim. Sonra Ebu Bekir ganimetten payını vermek için Hakîm'i çağırırdı, fakat Hakîm kabul etmezdi. Sonra Ömer de ganimetten payını vermek için Hakîm'i çağırdı, onu da kabul etmedi. Bunun üzerine Ömer “Ey Müslümanlar topluluğu! Ben sizleri şahit tutarım ki ganimetten kendi payını ona teklif ediyorum, fakat o bunu almaya yanaşmıyor” dedi Hakîm, Rasulullah’tan (sav) sonra, kendisi vefat edinceye kadar halktan kimsenin malından bir şey istemedi. Tirmizî: Bu hadis sahihtir.
Nefsanî arzulara, (özellikle) kadınlara, oğullara, yığın yığın biriktirilmiş altın ve gümüşe, salma atlara, sağmal hayvanlara ve ekinlere karşı düşkünlük insanlara çekici kılındı. Bunlar, dünya hayatının geçici menfaatleridir. Halbuki varılacak güzel yer, Allah'ın katındadır.
Açıklama: كَيْفَ أَنْعَمُ "bu dünyada nasıl zevk içerisinde yaşayabilirim?" denilebilir.