22 Kayıt Bulundu.
Bize Abdurrahman b. İbrahim ed-Dımaşkî, ona Muhammed b. Şuayb b. Şâbûr, ona Muâviye b. Sellâm, ona kardeşi, ona dedesi Ebû Sellâm, ona Abdurrahman b. Ğanm, ona da Ebû Malik el-Eş'arî'nin rivayet ettiğine göre Rasûlullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Abdesti eksiksiz almak imanın yarısıdır. 'Elhamdülillah' lafzı mizanı doldurur, 'Sübhanallah' ve 'Allahu ekber' lafızları gökleri ve yeri doldurur. Namaz (kılan için) nûrdur, zekât (veren için) bir delildir, sabır (sabreden için) ışıktır, Kur'an (emirlerine uyarsan) senin lehinde, ya da (uymazsan) aleyhinde bir delildir. Herkes sabahleyin kalkar, kendini satar; bazısı kendini kurtarır, bazısı da helak olur."
Açıklama: “Namaz nûrdur” cümlesi ile, muhtemelen namazın insanı kötülüklerden uzak tutması yahut namazın kıyâmet günü insan için nûr olacağı ve sahibine yol göstereceği kastedilmiştir. “Zekât delildir” cümlesi de, kıyâmet günü insana malını nereye harcadığı sorulduğunda, verdiği zekât ve sadakaların sahibi için delil ve belge yerine geçeceği şeklinde izah edilmiştir. “Sabır ışıktır” cümlesi ile, insanın sabırla kendini kontrol edebileceği anlaşılmaktadır. “İnsan kendini satar…” cümlesi bazı insanlar Allah’ın buyruklarına uyarlar ve neticede kendilerini cehennemden kurtarmış olurlar; ama bazıları da nefislerine kul olurlar ve neticede de kendilerini helâke atarlar demektir. Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: وَالْقُرْآنُ حُجَّةٌ لَكَ أَوْ عَلَيْكَ
Gerçekten müminler kurtuluşa ermiştir;
Şüphesiz Allah (hakkı açıklamak için) sivrisinek ve onun da ötesinde bir varlığı misal getirmekten çekinmez. İman etmişlere gelince, onlar böyle misallerin Rablerinden gelen hak ve gerçek olduğunu bilirler. Kâfir olanlara gelince: Allah böyle misal vermekle ne murat eder? derler. Allah onunla birçok kimseyi saptırır, birçoklarını da doğru yola yöneltir. Verdiği misallerle Allah ancak fâsıkları saptırır (çünkü bunlar birer imtihandır).
İman edenler Allah yolunda savaşırlar, inanmayanlar ise tâğut (bâtıl davalar ve şeytan) yolunda savaşırlar. O halde şeytanın dostlarına karşı savaşın; şüphe yok ki şeytanın kurduğu düzen zayıftır.
Açıklama: Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: فَقَاتِلُوا أَوْلِيَاء الشَّيْطَانِ إِنَّ كَيْدَ الشَّيْطَانِ كَانَ ضَعِيفًا
Bize Züheyr b. Harb, ona Yakub b. İbrahim, ona babası (İbrahim b. Sa'd), ona İbn Şihab, ona da Ebu Tufeyl Âmir b. Vasile şöyle rivayet etmiştir: Ömer'in Mekke'ye vali tayin ettiği Nâfi b. Abdülharis (ra) Usfan'da Ömer b. Hattab'a rastladı. Ömer ona “Vadi (Mekke) halkının başına, kimi vekil bıraktın?” diye sordu. Nâfî “İbn Ebza’yı vekil bıraktım” diye cevap verdi. Ömer “İbn Ebzâ kimdir?” diye sordu. Nâfî “bizim azatlılarımızdan biri” dedi. Ömer “sen Mekke halkı başında azatlı birisini mi bıraktın?” diye sordu. Nâfi “o gerçekten Allah Teala’nın kitabını devamlı okur, dini farzları bilir” diye cevap verdi. Bunun üzerine Ömer “sizin Peygamberiniz (sav) "Allah Teâlâ bu kitapla bazı toplulukları yükseltir, bazı toplulukları alçaltır" buyurmuştur” dedi.
Bize Abdullah b. Abdurrahman ed-Dârimî ve Ebu Bekir b. İshak, o ikisine Ebu Yeman, ona Şuayb, ona Zührî, ona da Âmir b. Vâsile el-Leysî “Nafi b. Abdulharis el-Huzaî Usfan'da Ömer b. el-Hattab ile karşılaştı” dedi ve hadisi İbrahim b. Sa'd'ın Zührî'den rivayet ettiği gibi rivayet etti.
Bize Ebu Mervan Muhammed b. Osman el-Osmanî, ona İbrahim b. Sa'd, ona İbn Şihab, ona da Ebu et-Tufeyl Âmir b. Vasile şöyle rivayet etmiştir: Ömer'in Mekke'ye vali tayin ettiği Nâfi b. Abdülharis (ra) Usfan'da Ömer b. Hattab'a rastladı. Ömer ona “Mekke halkının başına, kimi vekil bıraktın?” diye sordu. Nâfî “onların başına, İbn Ebza’yı vekil bıraktım” diye cevap verdi. Ömer “İbn Ebzâ kimdir?” diye sordu. Nâfî “İbn Ebzâ bizim azatlılarımızdandır” dedi. Ömer “sen Mekke halkı başında azatlı birisini mi bıraktın?” diye sordu. Nâfi “o gerçekten Allah Teala’nın kitabını devamlı okur, dini farzları bilir ve onunla hükmeder” diye cevap verdi.Bunun üzerine Ömer “sizin Peygamberiniz (sav) "Allah Teâlâ bu kitapla bazı toplulukları yükseltir, bazı toplulukları alçaltır" buyurmuştur” dedi.
Allah'ın kullarından dilediğine (peygamberlik) ihsan etmesini kıskandıkları için Allah'ın indirdiğini (Kur'an'ı) inkâr ederek kendilerini harcamaları ne kötü bir şeydir! Böylece onlar, gazap üstüne gazaba uğradılar. Ayrıca kâfirler için alçaltıcı bir azap vardır.
Bize Hakem b. Nâfi, ona Şuayb b. Ebu Hamza, ona Zühri, ona da Amir b. Vasile şöyle rivayet etmiştir: Hz. Ömer'in Mekke'ye vali olarak atadığı Nâfi b. Abdülhâris, Usfân'da Hz. Ömer b. Hattâb ile karşılaşıp ona selâm verdi. Hz. Ömer “Vadi (yani Mekke) ahalisinin başına, yerine kimi bıraktın?” diye sordu. Nafi de “onların başına İbn Ebzâ'yı bıraktım” cevabını verdi. Hz. Ömer “İbn Ebzâ da kim?” diye sordu. Nâfi “azatlılarımızdan birisi” dedi. Hz. Ömer “şimdi onların başına, yerine bir azatlı mı bıraktın” demiş. O da “ey Emirü'l-Müminin, o gerçekten Allah'ın Kitabı'nı okuyup anlayan, onunla amel eden, dinin hükümlerini bilen biridir” dedi. Bunun üzerine Hz. Ömer şöyle dedi: Şunu iyi bil ki, Rasulullah (sav) "Şüphesiz Allah bu Kitap'la bazı toplulukları yükseltir, bazılarını alçaltır" buyurdu.
Eğer biz onlara melekleri indirseydik, ölüler de onlarla konuşsaydı ve her şeyi toplayıp karşılarına getirseydik, Allah dilemedikçe yine de inanacak değillerdi; fakat çokları bunu bilmezler.