1248 Kayıt Bulundu.
Bize Rabî' b. Yahya, ona Zâide, ona Hişam, ona Fatıma, ona da Esma şöyle demiştir: "Yemin olsun ki, Rasulullah (sav) güneş tutulması sebebiyle köle Azad etmeyi emretti."
Bize Abdullah b. Yusuf, ona Malik, ona Nâfi, ona da Abdullah b. Ömer'in (r.anhuma) rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Her kim bir köledeki hissesini bağışlayıp azat ederse ve kölenin, geri kalan değerini karşılayacak kadar bir malı bulunursa, kölenin piyasa değeri tespit edilir ve bu kişi diğer ortaklarına hisselerini verir ve onun hesabına köle hürriyetine kavuşmuş olur. Şayet, diğer ortakların hisselerini ödeyecek kadar malı bulunmazsa, köleden hissesi kadarı azat olmuş olur."
Bize Ubeyd b. İsmail, ona Ebu Usame, ona Übeydullah, ona Nâfi, ona Ona da İbn Ömer (r.anhuma) Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyrduğunu rivayet etmiştir: "Her kim bir köledeki payını bağışlayıp azat ederse ve o kölenin, bütün bedeline yetecek kadar bir malı bulunursa, o kölenin tamamen hürriyete kavuşturulması bu kişinin üzerine vaciptir. Eğer böyle bir malı yoksa köleye hissesini azat edenin huzurunda kölenin piyasa değeri belirlenir ve bu kişinin azat ettiği pay kadarı azat olmuş olur." Bize Müsedded, ona Bişr, ona Ubeydullah bu hadisi ihtisar ederek rivayet etmiştir.
Bize Yahya b. Hakîm, ona Osman b. Ömer, ona Malik b. Enes, ona Nafi, ona da İbn Ömer'den rivayet edildiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Kim bir köledeki hissesini azat eder ve kölenin (kalan) hissesine yetecek kadar malı var ise, kölenin piyasa değeri tespit edilir, o kimse ortaklarının hisselerini öder ve köle onun adına azat olur. Şayet o kimsenin, ortaklarının hisselerini karşılayacak kadar malı yok ise köleden hissesi kadarı azat edilmiş olur."
Bize Ka'nebî, ona Malik, ona Nafi', ona da Abdullah b. Ömer'den rivayet edildiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Kim bir köledeki hissesini azat eder ve kölenin (kalan) hissesine yetecek kadar malı var ise, kölenin piyasa değeri tespit edilir, o kimse ortaklarının hisselerini öder ve köle onun adına azat olur. Şayet o kimsenin, ortaklarının hisselerini karşılayacak kadar malı yok ise köleden hissesi kadarı azat edilmiş olur."
Bize İbrahim b. Musa er-Râzî, ona İsa b. Yunus, ona Ubeydullah, ona Nafi' ona da İbn Ömer'den rivayet olunduğuna göre; Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Bir kimse bir köledeki hissesini azat eder de kölenin bütün kıymetine yetecek kadar malı bulunursa, kölenin tamamını azat etmek ona vacip olur. Şayet malı yoksa, köleden, azat olan miktarı, âzâd olur."
Bize Amr b. Ali, ona Yezîd b. Zürey, ona Eyyûb, ona Nâfi, ona da İbn Ömer'in rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Bir kimse ortağı olduğu bir kölede kendi hissesini azat ederse ve diğer hisseleri alacak kadar da malı varsa, diğer ortakların hissesini de vererek köleyi tamamen azat etmesi gerekir."
Bana Ferve b. Ebu Mağrâ, ona Ali b. Müshir, ona Hişâm, ona babası (Urve b. Zübeyir), ona da Âişe (r.anha) şöyle demiştir: Arap kabilelerinin birinden siyahî bir kadın Müslüman oldu. O kadının mescitte küçük bir odası vardı. Âişe der ki: Bu kadın bize gelir, yanımızda konuşur, konuşması bittikten sonra da “Vuşâh günü Rabbimizin hayret edilecek işlerindendir. Bilin ki Rabbim, beni küfür beldesinden kurtarmıştır” der idi. Kadın bu mısraı çokça söyleyince Âişe ona “Vuşâh günü nedir?” diye sordu. Bunun üzerine o kadın şöyle anlattı: Hane halkımızdan bir kız çocuğu, üzerinde kırmızı tirşeler dizilmiş deriden bir kemer olduğu hâlde dışarı çıkmıştı. O meşin kemer üzerinden düştü, hemen ardından bir çaylak inip, onu semiz bir et parçası sanarak kapıp gitti. Hane halkı beni hırsızlıkla suçlayıp bana işkence ettiler. Hatta işi, benim ön tarafımda kemeri araştıracak dereceye vardırdılar. Onlar bu şekilde benim etrafımda iken ve ben de kederim içinde bunaldığım bir sırada, birden o çaylak tam başımızın üzerine geldi, sonra da o kemeri aşağıya attı. Bunun üzerine onlar hemen kemeri aldılar, ben de onlara “alın işte, ben yapmadığım halde, beni hırsızlıkla itham ettiğiniz şey” dedim.