842 Kayıt Bulundu.
Bize Muhammed b. Yahya, ona Heysem b. Cemil, ona Şerîk, ona Abdullah b. Muhammed b. Akîl ona da Rubeyyi' bt. Muavviz şöyle demiştir: Hz. Peygamber'e (sav) bir ibrik getirdim, "[Suyu] dök" dedi. Suyu döktüm, yüzünü ve kollarını yıkadı. Tekrar su aldı, başının önünü ve arkasını meshetti. Ayaklarını da üçer defa yıkadı.
Açıklama: Çeşitli hadislerde Hz. Peygamber'in abdest azalarını ikişer veya üçer kez yıkadığına dair bilgiler yer almaktadır. Hz. Peygamber'in bu farklı uygulamalarının tamamı sünnettir.
Bize Muhammed b. Râfi' ve el-Hulvânî, o ikisine Abdürrezzâk, ona İbn Cüreyc, ona İbn Şihâb, ona İsmail b. Muhammed b. Sa'd, ona da Hamza b. Muğîre, Abbâd'ın hadisinin benzerini zikretti ve şöyle dedi: Muğîre dedi ki: Abdurrahman'ı geriye doğru çekmek istedim. Hz. Peygamber "Bırak [namazı kıldırmaya devam etsin]" buyurdu.
Açıklama: Hadisin yine Sahih-i Müslim'de geçen Abbâd b. Ziyâd rivayetinden anlaşıldığı üzere hadiste Tebük Gazvesi sırasında yaşanan bir olay aktarılmaktadır. Abdurrahman b. Avf, Hz. Peygamber'in yanlarında bulunmadığı sırada cemaate namaz kıldırmaya başlamış, Hz. Peygamber abdest aldıktan sonra yanlarına geldiğinde ise Muğîre b. Şu'be, Abdurrahman'ı geriye çekmek istemiştir. Hz. Peygamber ise Abdurrahman'ın namazı kıldırmaya devam etmesini uygun görmüştür.
Bize Hişam b. Ammar, ona İsa b. Yunus, ona A'meş, ona Müslim b. Subeyh, ona Mesruk ona da Muğîre b. Şu'be şöyle demiştir: Hz. Peygamber (sav), ihtiyacını gidermek için uzaklaştı. Döndüğünde onu bir kapla karşıladım, suyu ona döktüm; önce ellerini yıkadı, sonra yüzünü yıkadı. Daha sonra kollarını yıkamaya yeltendi ama elbisesinin kolu dar idi. O da (sav) kollarını elbisesinin altından çıkarıp yıkadı. Sonra mestleri üzerine meshetti. Daha sonra da bize namaz kıldırdı.
Bize İshak b. İbrahim ed-Deberî, ona Abdurrezzak, ona İbn Cüreyc, ona İsmail b. Kesîr, ona Asım b. Lakît b. Sabra, ona da babası şöyle dedi: "Bir arkadaşımla beraber Rasûlullah'ın (sav) yanına gitmiştim, ama kendisini evde bulamadık. Hz. Âişe bize hurma ve asîde aşı (un, yağ, süt ve bal karışımından yapılan bir tatlı) ikram etti. O sırada da Hz. Peygamber çıkageldi. Hz. Âişe'ye, 'Misafirlere bir şeyler ikram ettin mi?' diye sordu. Biz cevaben 'Evet' dedik. Biz böyle oturduğumuz sırada, çoban koyunları getirmiş, ağıla sokmaya çalışıyordu, kucağında da yeni doğmuş bir kuzu vardı. Hz. Peygamber, "- Hayvan doğum yaptı mı?" diye sordu. Çoban, "- Evet" dedi. Rasûlullah (sav), "- Öyleyse bize bir koyun kes!" buyurdu. Sonra bize döndü ve, "- Bu koyunu sizin için kestiğimizi sanma -buradaki aynı manaya gelen fiili 'lâ tehsibenne' diye değil, 'lâ tehsebenne' diye kullandı-, bizim yüz tane koyunumuz var, bu sayının çoğalmasını istemiyoruz; bundan dolayı çobanın bir koyunu doğum yaptığında, ona koyunlardan birini kesmesini emrederiz" dedi. Ben dedim ki: "- Ey Allah'ın Rasûlü, bana abdesti anlat!" "- Abdest alırken suyu uzuvlara iyice ulaştır, parmaklarının arasını hilâlle, burnuna su aldığında eğer oruçlu değilsen suyu derinlere kadar ulaştır" buyurdu. "- Ey Allah'ın Rasûlü, benim bir karım var..." diyerek onun dilinin uzunluğundan ve kötü sözler söylediğinden bahsetti. Hz. Peygamber, "- Öyleyse boşa onu!" dedi. Ben, "- Ey Allah'ın Rasûlü, onun sohbeti iyidir, ayrıca çocukları da var" dedim. "- Öyleyse onu nikâhında tut, kendisine de dilini tutmasını emret. Eğer kendisinde bir hayır görürsen devam edersin. Sakın câriyeni döver gibi karını dövme!" buyurdu.
Bize Muhammed b. Ebân el-Isbahânî, ona Ali b. Hassân el-Attâr el-Basrî, ona Yahya b. Saîd el-Kattân, ona Kurra b. Halid, ona İsmail b. Kesîr, onaAsım b. Lakîut b. Sabra, ona da Müntefik oğullarının elçisi olan babasının anlattığına göre; kendisi ve bir arkadaşı Rasûlullah'ı (sav) görmek üzere Hzx. Âişe'nin evine gitmişler, ama Hz. Peygamber'i bulamamışlardı. Hz. Âişe onlara asîde aşı (un, yağ, süt ve baldan yapılan bir tatlı) ikram etti. Çok geçmeden Hz. Peygamber nefes nefese geldi, "- Misafirlere ikramda bulundun mu?" diye sordu. Biz cevaben "- Evet" dedik. Sonra ben, "- Ey Allah'ın Rasûlü, namaz..." dedim. Hz. Peygamber, "- Abdest alırken suyu uzuvlarına iyice ulaştır, parmaklarının arasını hilâlle, burnuna su çektiğinde eğer oruçlu değilsen suyu genzine kadar ulaştır" buyurdu. Sonra, "- Ey Allah'ın Rasûlü, benim bir karım var..." diyerek onun verdiği sıkıntılardan söz ettim. Hz. Peygamber, "- Öyleyse boşa onu!" buyurdu. Bu sefer ben, "- Ama onun sohbeti iyidir, ayrıca çocukları da var" deyince, "- Öyleyse ona nasihat et, eğer kendisinde bir hayır görürsen devam edersin. Ama sakın câriyeni döver gibi karını dövme!" buyurdu. Biz böyle konuşmaya devam ederken çoban koyunları ağıla sokmak üzere getirmişti, elinde de yeni doğmuş bir kuzu vardı. Hz. Peygamber, "- Koyun kuzuladı mı?" diye sordu. Çoban, "- Evet" deyince, Rasûlullah (sav), "- Öyleyse o kuzu yerine bir koyun kes!" dedi. Sonra bana döndü ve, "- Koyunu senin için kestiğimizi zannetme -burada Hz. Peygamber aynı manaya gelen kelimeyi 'lâ tehsebunne' diye değil, 'lâ tehsebenne' diye telaffuz etti-. Bizim yüz tane koyunumuz var, sürünün daha da çoğalmasını istemiyoruz, bu yüzden her doğum yapan hayvanın yerine bir koyun kesiyoruz" dedi.
Bize Ahmed b. Abdülvehhâb b. Necde el-Havtî ile Ebû Zeyd el-Havtî, onlara Ebû'l-Muğîre, ona Harîz b. Osman, ona Abdurrahman b. Meysere şöyle rivâyet etti: Ben, el-Mikdâm b. Ma'dîkerib'in şöyle söylediğini işittim: "Rasûlullah'a (sav) abdest suyu getirilmiş ve abdest almıştı: Önce üç defa ellerini yıkadı, sonra üç defa yüzünü yıkadı, sonra üç defa kollarını yıkadı, sonra üçer defa ağzına ve burnuna su verdi, sonra başı ile kulaklarının içini ve dışını meshetti, sonra da üç defa ayaklarını yıkadı."
Bize Muhammed b. el-Müsennâ, ona Ebû Âmie, ona Abdurrahman b. Verdân, ona Ebû Seleme b. Abdurrahman, ona da Humrân şöyle rivâyet etti: "Hz. Osman'ı abdest alırken gördüm; üç defa ellerini yıkadı, üç defa yüzünü ve üç defa da kollarını yıkadı. Üç kere de başını meshetti. Üç kere de ayaklarını yıkadı ve sonra da, 'Ben Rasûlullah'ın (sav) böyle abdest aldığını gördüm' dedi. Ayrıca, "Bundan daha kısa abdest alana da yeterlidir" buyurdu. Ebû Seleme'nin Humrân'da, bundan başka bir rivâyetinin olduğunu bilmiyoruz.