Bize Muhammed b. Yusuf, ona Ebu Hasan Ahmed b. Yezid b. İbrahim el-Harrânî, ona Züheyr b. Muaviye, ona Ebu İshak, ona da Berâ b. Âzib şöyle demiştir:
Ebu Bekir es-Sıddık, babamın evine gelerek ondan bir semer satın aldı ve Azib'e, “oğlunu benimle gönder, semeri taşısın” dedi. Ben de semeri Ebu Bekir'in yanında semeri taşıdım. Babam parasını alarak Ebu Bekir'le birlikte dışarı çıktı ve Ebu Bekir'e “ey Ebu Bekir, Allah Resulü (sav) ile beraber gittiğiniz hicret gecesinde neler yaşadığınızı bana anlat” dedi. Ebu Bekir şöyle dedi: Evet, bütün gece yürüdük. Nihayet gün ortası oldu. Yol ıssızlaştı. Artık kimse geçmez oldu. Karşımızda gölgesi henüz kaybolmamış uzun bir kaya yükseldi, gölgesinde konakladık. Kayanın dibine girip Hz. Peygamber'in (sav) gölgede uyuyabileceği bir yeri elimle düzelttim. Sonra buraya bir post serdim ve “ey Allah'ın Rasulü, buyur uyu, ben çevreni kolaçan ederim” dedim. Efendimiz uykuya daldı. Çevresini gözlüyordum ki, bir de ne göreyim koyunlarını otlatan bir çoban bizim yaptığımız gibi gölgeye sığınmak için koyunlarıyla kayaya doğru geliyor. Karşısına çıkıp, “delikanlı, sen kimin çobanısın?” diye sordum. “Medineli” yahut “Mekkeli birinin çobanıyım” dedi. “Koyunlarında süt var mı?” diye sordum. “var” dedi. “benim için süt sağar mısın?” diye sordum. “sağarım” dedi ve bir koyun yakaladı. Çobana “koyunun memesini iyi temizle de kıl, toprak, toz olmasın” dedim. -Ravi der ki: Berâ, hadisi naklederken, tıpkı Ebu Bekir'in anlatımında olduğu gibi ellerini silkeledi.- Çoban, benim için tahtadan bir kaba bir miktar süt sağdı. Yanımda bir de matara vardı. Bu matarayı, Peygamber Efendimiz (sav) su içsin, abdest alsın diye taşıyordum. Peygamber Efendimizin yanına geldim. Uyandırmaya kıyamadım. Uyanmasını bekledim. Dibi soğusun diye sütün üzerine biraz su ilave ettim. (Efendimiz uyanınca) “Ey Allah'ın Rasulü, bu sütten iç” dedim. Ben razı olana kadar içti. Sonra bana "yolculuk vakti gelmedi mi?" diye sordu. “Evet, geldi” dedim. Güneş tepeden biraz uzaklaştıktan sonra öğleyin yola koyulduk. Sürâka b. Malik bizi takip ediyordu. Ben “ey Allah'ın Rasulü, bize yetişecek” dedim. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) "üzülme, Allah bizimledir" dedi. Allah Rasulü (sav), Sürâka'ya beddua ediyordu. Bu esnada Sürâka'nın atı, taş gibi toprağa, gövdesine kadar saplandı. -taş gibi toprağa ifadesi Râvi Züheyr'e ait.- Sürâka “görüyorum ki bana beddua ettiniz. Benim için dua edin, ben vallahi sizi arayan herkesi geri çevireyim” dedi. Allah'ın Rasulü (sav) dua etti, Sürâka kurtuldu. Hemen geri döndü ve rastladığı herkesi “ben buraları yeterince aradım” diyerek geri çevirdi. Böylece bize verdiği sözde durmuş oldu.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
34352, B003615
Hadis:
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ يُوسُفَ حَدَّثَنَا أَحْمَدُ بْنُ يَزِيدَ بْنِ إِبْرَاهِيمَ أَبُو الْحَسَنِ الْحَرَّانِىُّ حَدَّثَنَا زُهَيْرُ بْنُ مُعَاوِيَةَ حَدَّثَنَا أَبُو إِسْحَاقَ سَمِعْتُ الْبَرَاءَ بْنَ عَازِبٍ يَقُولُ جَاءَ أَبُو بَكْرٍ - رضى الله عنه - إِلَى أَبِى فِى مَنْزِلِهِ ، فَاشْتَرَى مِنْهُ رَحْلاً فَقَالَ لِعَازِبٍ ابْعَثِ ابْنَكَ يَحْمِلْهُ مَعِى . قَالَ فَحَمَلْتُهُ مَعَهُ ، وَخَرَجَ أَبِى يَنْتَقِدُ ثَمَنَهُ ، فَقَالَ لَهُ أَبِى يَا أَبَا بَكْرٍ حَدِّثْنِى كَيْفَ صَنَعْتُمَا حِينَ سَرَيْتَ مَعَ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ نَعَمْ أَسْرَيْنَا لَيْلَتَنَا ، وَمِنَ الْغَدِ حَتَّى قَامَ قَائِمُ الظَّهِيرَةِ ، وَخَلاَ الطَّرِيقُ لاَ يَمُرُّ فِيهِ أَحَدٌ ، فَرُفِعَتْ لَنَا صَخْرَةٌ طَوِيلَةٌ ، لَهَا ظِلٌّ لَمْ تَأْتِ عَلَيْهِ الشَّمْسُ فَنَزَلْنَا عِنْدَهُ ، وَسَوَّيْتُ لِلنَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم مَكَانًا بِيَدِى يَنَامُ عَلَيْهِ ، وَبَسَطْتُ فِيهِ فَرْوَةً ، وَقُلْتُ نَمْ يَا رَسُولَ اللَّهِ ، وَأَنَا أَنْفُضُ لَكَ مَا حَوْلَكَ . فَنَامَ وَخَرَجْتُ أَنْفُضُ مَا حَوْلَهُ ، فَإِذَا أَنَا بِرَاعٍ مُقْبِلٍ بِغَنَمِهِ إِلَى الصَّخْرَةِ يُرِيدُ مِنْهَا مِثْلَ الَّذِى أَرَدْنَا فَقُلْتُ لِمَنْ أَنْتَ يَا غُلاَمُ فَقَالَ لِرَجُلٍ مِنْ أَهْلِ الْمَدِينَةِ أَوْ مَكَّةَ . قُلْتُ أَفِى غَنَمِكَ لَبَنٌ قَالَ نَعَمُ . قُلْتُ أَفَتَحْلُبُ قَالَ نَعَمْ . فَأَخَذَ شَاةً . فَقُلْتُ انْفُضِ الضَّرْعَ مِنَ التُّرَابِ وَالشَّعَرِ وَالْقَذَى . قَالَ فَرَأَيْتُ الْبَرَاءَ يَضْرِبُ إِحْدَى يَدَيْهِ عَلَى الأُخْرَى يَنْفُضُ ، فَحَلَبَ فِى قَعْبٍ كُثْبَةً مِنْ لَبَنٍ ، وَمَعِى إِدَاوَةٌ حَمَلْتُهَا لِلنَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم يَرْتَوِى مِنْهَا ، يَشْرَبُ وَيَتَوَضَّأُ ، فَأَتَيْتُ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم فَكَرِهْتُ أَنْ أُوقِظَهُ ، فَوَافَقْتُهُ حِينَ اسْتَيْقَظَ ، فَصَبَبْتُ مِنَ الْمَاءِ عَلَى اللَّبَنِ حَتَّى بَرَدَ أَسْفَلُهُ ، فَقُلْتُ اشْرَبْ يَا رَسُولَ اللَّهِ - قَالَ - فَشَرِبَ ، حَتَّى رَضِيتُ ثُمَّ قَالَ « أَلَمْ يَأْنِ لِلرَّحِيلِ » . قُلْتُ بَلَى - قَالَ - فَارْتَحَلْنَا بَعْدَ مَا مَالَتِ الشَّمْشُ ، وَاتَّبَعَنَا سُرَاقَةُ بْنُ مَالِكٍ ، فَقُلْتُ أُتِينَا يَا رَسُولَ اللَّهِ . فَقَالَ « لاَ تَحْزَنْ ، إِنَّ اللَّهَ مَعَنَا » . فَدَعَا عَلَيْهِ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم فَارْتَطَمَتْ بِهِ فَرَسُهُ إِلَى بَطْنِهَا - أُرَى فِى جَلَدٍ مِنَ الأَرْضِ ، شَكَّ زُهَيْرٌ - فَقَالَ إِنِّى أُرَاكُمَا قَدْ دَعَوْتُمَا عَلَىَّ فَادْعُوَا لِى ، فَاللَّهُ لَكُمَا أَنْ أَرُدَّ عَنْكُمَا الطَّلَبَ . فَدَعَا لَهُ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم فَنَجَا فَجَعَلَ لاَ يَلْقَى أَحَدًا إِلاَّ قَالَ كَفَيْتُكُمْ مَا هُنَا . فَلاَ يَلْقَى أَحَدًا إِلاَّ رَدَّهُ . قَالَ وَوَفَى لَنَا .
Tercemesi:
Bize Muhammed b. Yusuf, ona Ebu Hasan Ahmed b. Yezid b. İbrahim el-Harrânî, ona Züheyr b. Muaviye, ona Ebu İshak, ona da Berâ b. Âzib şöyle demiştir:
Ebu Bekir es-Sıddık, babamın evine gelerek ondan bir semer satın aldı ve Azib'e, “oğlunu benimle gönder, semeri taşısın” dedi. Ben de semeri Ebu Bekir'in yanında semeri taşıdım. Babam parasını alarak Ebu Bekir'le birlikte dışarı çıktı ve Ebu Bekir'e “ey Ebu Bekir, Allah Resulü (sav) ile beraber gittiğiniz hicret gecesinde neler yaşadığınızı bana anlat” dedi. Ebu Bekir şöyle dedi: Evet, bütün gece yürüdük. Nihayet gün ortası oldu. Yol ıssızlaştı. Artık kimse geçmez oldu. Karşımızda gölgesi henüz kaybolmamış uzun bir kaya yükseldi, gölgesinde konakladık. Kayanın dibine girip Hz. Peygamber'in (sav) gölgede uyuyabileceği bir yeri elimle düzelttim. Sonra buraya bir post serdim ve “ey Allah'ın Rasulü, buyur uyu, ben çevreni kolaçan ederim” dedim. Efendimiz uykuya daldı. Çevresini gözlüyordum ki, bir de ne göreyim koyunlarını otlatan bir çoban bizim yaptığımız gibi gölgeye sığınmak için koyunlarıyla kayaya doğru geliyor. Karşısına çıkıp, “delikanlı, sen kimin çobanısın?” diye sordum. “Medineli” yahut “Mekkeli birinin çobanıyım” dedi. “Koyunlarında süt var mı?” diye sordum. “var” dedi. “benim için süt sağar mısın?” diye sordum. “sağarım” dedi ve bir koyun yakaladı. Çobana “koyunun memesini iyi temizle de kıl, toprak, toz olmasın” dedim. -Ravi der ki: Berâ, hadisi naklederken, tıpkı Ebu Bekir'in anlatımında olduğu gibi ellerini silkeledi.- Çoban, benim için tahtadan bir kaba bir miktar süt sağdı. Yanımda bir de matara vardı. Bu matarayı, Peygamber Efendimiz (sav) su içsin, abdest alsın diye taşıyordum. Peygamber Efendimizin yanına geldim. Uyandırmaya kıyamadım. Uyanmasını bekledim. Dibi soğusun diye sütün üzerine biraz su ilave ettim. (Efendimiz uyanınca) “Ey Allah'ın Rasulü, bu sütten iç” dedim. Ben razı olana kadar içti. Sonra bana "yolculuk vakti gelmedi mi?" diye sordu. “Evet, geldi” dedim. Güneş tepeden biraz uzaklaştıktan sonra öğleyin yola koyulduk. Sürâka b. Malik bizi takip ediyordu. Ben “ey Allah'ın Rasulü, bize yetişecek” dedim. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) "üzülme, Allah bizimledir" dedi. Allah Rasulü (sav), Sürâka'ya beddua ediyordu. Bu esnada Sürâka'nın atı, taş gibi toprağa, gövdesine kadar saplandı. -taş gibi toprağa ifadesi Râvi Züheyr'e ait.- Sürâka “görüyorum ki bana beddua ettiniz. Benim için dua edin, ben vallahi sizi arayan herkesi geri çevireyim” dedi. Allah'ın Rasulü (sav) dua etti, Sürâka kurtuldu. Hemen geri döndü ve rastladığı herkesi “ben buraları yeterince aradım” diyerek geri çevirdi. Böylece bize verdiği sözde durmuş oldu.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Menâkıb 25, 1/925
Senetler:
1. Ebu Bekir es-Sıddîk (Abdullah b. Osman b. Amir b. Amr b. Ka'b)
2. Ebu Umare Bera b. Azib el-Ensarî (Bera b. Azib b. Haris b.Adî b. Cüşem)
3. Ebu İshak es-Sebiî (Amr b. Abdullah b. Ubeyd)
4. Züheyr b. Muaviye el-Cu'fî (Züheyr b. Muaviye b. Hadîc b. Rahîl b. Züheyr b. Hayseme)
5. Ebu Hasan Ahmed b. Yezid el-Vertenîs (Ahmed b. Yezid b. İbrahim b.)
6. Muhammed b. Yusuf el-Buhari (Muhammed b. Yusuf)
Konular:
Müslüman, peygamber sevgisi