13 Kayıt Bulundu.
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, ona Mervan b. Muaviye, ona Abdullah b. Abdurrahman et-Tâifî, ona da Meymune bt. Kerdem el-Yesâriyye şöyle demiştir: "Meymune, babası ile birlikte iken Hz. Peygamber (sav) ile karşılaştı. Babası 'Ben, Büvâne'de deve kurban etmek üzere adakta bulundum' dedi. Hz. Peygamber (sav) 'Orada put var mı?' diye sordu. Babası 'Hayır (yok)' dedi. Hz. Peygamber de (sav) 'öyleyse adağını yerine getir' buyurdu." [Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, ona İbn Dükeyn, ona Abdullah b. Abdurrahman, ona Yezid b. Miksem, ona Meymune bt. Kerdem, Hz. Peygamber'den (sav) bu hadisin bir benzerini rivayet etmiştir.]
Açıklama: Abdullah b. Abdurrahman ile Meymune bt. Kerdem arasında inkıta' vardır.
Bize Hasan b. Ali ve Muhammed b. el-Müsenna -mana ile- onlara Yezid b. Harun, ona Taif ehlinden Abdullah b. Yezid b. Miksem es-Sekafiyye, ona Sâre bt. Miksem'in rivayet ettiğine göre; Meymune bt. Kerdem şöyle demiş: Babamla birlikte ben de Rasulullah'ın (sav) veda haccına katılmıştım. Hz. Peygamber devesinin üzerinde iken babamın O'na yaklaştığını gördüm. Rasulullah (sav) durdu ve onu dinlemeye başladı. Hz. Peygamber'in elinde sıbyan mektebi hocalarının elindeki çubuk gibi küçük bir çubuk vardı. Bedevîlerin ve halkın; tabtabiyye, tabtabiyye, tabtabiyye dediklerini işittim. Babam Hz. Peygamber'e yaklaşıp ayağına sarıldı. Rasulullah (sav) ona mâni olmadı, durdu ve babamı dinlemeye başladı. Babam şöyle konuştu: Ben, isrân ordusunda bulundum. - İbnu'l-Müsennâ, Ğisrân ordusu dedi-. Tarık b. el-Murakka’; Karşılığını vermek şartıyla bana mızrak verecek biri yok mu? diyordu. Ben de onun karşılığı nedir? diye sordum. Dünyaya gelecek olan ilk kızımı ona vereceğim dedi. Bunun üzerine ben mızrağımı ona verdim. Sonra ayrıldım. Bilâhare onun bir kızının dünyaya geldiğini ve kızın büyüdüğünü öğrendim. Kendisine gidip; Ailemi (yani karımı) hazırlayıp bana ver! dedim. Adam ise, aramızdaki anlaşmanın dışında kendisine ayrıca bir mehir vermedikçe kızını vermeyeceğine yemin etti. Ben de ona, daha önceki anlaşmamızın dışında bir mehir vermeyeceğime yemin ettim. Bunun üzerine Rasulullah (sav); "O kadın bugün hangi yaşlardadır?" diye sordu. (Babam), ihtiyarlık çağını görmüştür dedi. O zaman Hz. Peygamber, "öyleyse bence onun peşini bırakmalısın!" buyurdu. (Babam Kerdem) der ki: Rasulullah'ın (sav) bu sözü beni korkuttu. Kendisine doğru baktım. Bendeki korkuyu anlayınca "ne sen ne de arkadaşın günah işlemiş olur!" buyurdu [Ebû Davud dedi ki: Katîr kelimesi, ihtiyarlık yaşına erdi demektir.]
Açıklama: “Tab!.. Tab!..” ifâdesi kinâî bir lafızdır. Elindeki değneği göstererek “çekilin!.. dikkat edin!..” anlamında bir sözdür. Değneği taşa vurunca çıkardığı sesten kinâyedir. Araplar bu sese tabtabiyye derlerdi. Bunun, yürürken ayakların çıkardığı sesten kinâye olduğu da söylenmiştir. Buna göre de, insanların koşarak Hz. Peygamber’e yaklaşmaya çalışmaları kastedilmiştir. Hz. Peygamber’in yanındakiler, Rasûlullah’ın (sav) elindeki şeyin ne olduğunu bildirmek için “tabtabiyye, tabtabiyye” diye söylüyorlardı. Bu rivayet, dünyaya gelmemiş bir kızı birine nikâhlamanın câiz olmadığını ifade etmektedir. Böyle bir nikâh kıyılacak olsa bile fasittir. Nitekim Hz. Peygamber Kerdem’e o kadını boşamasını değil, onunla evlenmekten vazgeçmesini tavsiye etmiştir. Eğer önceki sözleşme nikâh yerine geçmiş olsaydı, Hz. Peygamber’in ondan vazgeçmesini değil, onu boşamasını emretmesi gerekirdi.
Bize Hasan b. Ali, ona Yezid b. Harub, ona Taif halkından olan Abdullah b. Yezid b. Miksem es-Sekafî, ona Sâre bt. Müslim es-Sekafî, ona da Meymune bt. Kerdem şöyle demiştir: "Babamla birlikte Rasulullah'ın (sav) yaptığı hac kafilesinde yola çıktık. Rasulullah’ı (sav) gördüm ve insanların 'İşte Rasulullah! işte Rasulullah!' dediklerini işittim. Gözümü ona dikmiş bakıyordum. Babam ona yaklaştı. Peygamber (sav), devesi üzerindeydi. Elinde, kıraat hocalarının kullandığı gibi bir değnek vardı. Bedevilerin ve halkın, Peygamber’in gelişi karşısında hayranlıkla 'ṭabṭabiyye! ṭabṭabiyye!' diye haykırdıklarını işittim. (Babam) Rasulullah’a yaklaşarak ayağından tuttu. Rasulullah ona yöneldi, durdu ve onu kulak verdi. Babam 'Ey Allah’ın Rasulü! Ben, eğer bir erkek çocuğum olursa, onun adına Senâya geçitlerinden birinde, Buvâne tepesinde bir miktar koyun kurban etmeyi adamıştım' dedi. [Ravi der ki: Sanırım, Meymûne 'elli koyun' demişti.] Rasulullah (sav) 'Orada (o bölgede) putlardan bir şey var mı?' buyurdu. Babam 'Hayır' dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) 'O hâlde Allah için adadığını yerine getir' buyurdu. Babam koyunları bir araya getirdi ve kesmeye başladı. Ancak bir koyun kaçtı. Onun peşinden koştu ve 'Allah’ım! adadığımı yerine getirmeyi bana nasip et' diyerek o koyunu da yakaladı ve kesti."
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, ona Mervan b. Muaviye, ona Abdullah b. Abdurrahman et-Tâifî, ona da Meymune bint. Kerdem el-Yesâriyye şöyle demiştir: Kendisi babasının gözetimindeyken, babası Hz. Peygamber (sav) ile karşılaştı ve: "Ben, Büvâne'de deve kurban etmek üzere adakta bulundum." Hz. Peygamber (sav): "Orada put var mı?" dedi. Babası: "Hayır (yok)" dedi. Hz. Peygamber de (sav) "Öyleyse adağını yerine getir" buyurdu. Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, ona (Fadl) b. Dükeyn, ona Abdullah b. Abdurrahman, ona Yezid b. Miksem, ona Meymune bint. Kerdem, Hz. Peygamber'den (sav) bu hadisin bir benzerini rivayet etmiştir.
Açıklama: mütabileriyle sahihtir.
Açıklama: İsnad inkitadan dolayı zayıftır. Amr b. Şuayb, İbneti Kerdeme'den hadis işitmemiştir. Ricalin gerisi sikadır.