541 Kayıt Bulundu.
Bize Yahya b. Yahya et-Temîmî, Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, Muhammed b. Abdullah b. Nümeyr ve Ebu Küreyb -hadisin lafzı Yahya'ya aittir- onlara Ebu Muaviye, ona A'meş (Süleyman b. Mihran), ona Şakîk (b. Seleme), ona da Habbâb b. Eret şöyle rivayet etmiştir: "Rasulullah'la (sav) birlikte Allah'ın rızasını umarak O'nun yolunda hicret ettik. Mükafatımızı vermek Allah'a aittir. Kimimiz bu dünyada mükafatını göremeden ahirete göçüp gitti. Mus'ab b. Umey de onlardan biridir. O Uhut savaşında şehit edilmişti, ancak küçük bir örtü dışında kendisini kefenleyebileceğimiz hiçbir şeyi yoktu. Örtüyü başına koyduğumuzda ayakları açıkta kalıyor, ayaklarına koyduğumuzda başı açıkta kalıyordu. Bunu üzerine Rasulullah (sav) 'Örtüyü baş tarafına koyun, ayak tarafını da (hoş kokulu) izhir otuyla kapatın' buyurdu. Kimimizin de bu dünyada meyvesi olgunlaştı, şimdi onları devşirmektedir."
Bize Yahya b. Yahya, ona Malik ona da İshak b. Abdullah, Enes b. Malik'ten şöyle işittiğini rivayet etmiştir: Ebu Talha, Medine'de Ensar'ın en zenginiydi. Malları içerisinde en çok sevdiği yer, Mescidin karşısında bulunan Beyrahâ denilen bahçesiydi. Rasulullah (sav) bahçeye girer ve orada bulunan tatlı sudan içerdi. "Sevdiğiniz şeylerden infak etmedikçe gerçek manada iyilik yapmış olmasınız" 3/92 ayeti nazil olunca Ebu Talha Rasulullah'ın (sav) yanına gelerek, Ey Allah'ın Rasulü! Şüphesiz Allah Teâlâ kitabında; "sevdiğiniz şeylerden infak etmedikçe gerçek manada iyilik yapmış olmasınız" 3/92 buyuruyor. Benim en çok sevdiğim malım Beyrahâ bahçesidir. O bahçeyi Allah için sadaka olarak veriyorum. Onunla Allah katında iyiliğe ulaşmayı ve benim için ahiret azığı olmasını umuyorum. Ey Allah'ın Rasulü, o bahçeyi Allah'ın uygun gördüğü yerde kullan dedi. Hz. Peygamber de (sav);"işte kazançlı mal budur" ya da "işte sevap kazandıran mal budur" dedikten sonra, "bahçe hakkında senin daha önce söylediklerini duymuştum. Ben onu kendi akrabalarına vermeni uygun görüyorum" dedi. Ebu Talha da öyle yapacağım, Ey Allah'ın Rasulü dedi. Ebu Talha bahçeyi akrabaları ve amcasının oğulları arasında taksim etti.
Bize Yahya b. Yahya ve Kuteybe b. Said, o ikisine Hammâd b. Zeyd, ona Yahya (b. Yahya), ona Hammâd b. Zeyd, ona Harun b. Riyâb, ona Kinâne b. Nuaym el-Adevî, ona da Kabîsa b. Muhârik el-Hilâlî şöyle nakletmiştir. "Birisine kefil oldum ve Hz. Peygamber'e (sav) bu konuda yardım istemek için geldim. Hz. Peygamber (sav) bana 'Zekat malları gelinceye kadar bekle, gelince sana ondan verilmesini isteyelim' dedikten sonra şöyle buyurdu: Ey Kabîsa! İstemek (dilenmek), şu üç kişi hariç kimseye helal değildir. İlki, birisinin sorumluluğunu yüklenen kişidir ki onu ödeyinceye kadar başkasından isteyebilir (dilenebilir). Ancak borcunu kapattıktan sonra istemeyi bırakmalıdır. İkincisi, kendisine bir afet isabet edip de malını kaybeden kişidir. Bu da geçimini sağlayıncaya ya da ayakta durabilecek hale gelinceye kadar dilenebilir. Üçüncüsü ise kendi kabilesinden üç kişinin 'Bu kişi gerçekten ihtiyaç sahibidir' diye tanıklık ettiği kişidir ki onun da geçimini sağlayıncaya veya ayakta durabilecek hale gelinceye kadar dilenmesi helal olur. Ey Kabîsa! Bunların dışında dilenen kimsenin aldıkları haramdır, o kişi haram yemiş olur."
Açıklama: İnsanlar iftar yapmakta acele ettikleri müddetçe hayır içinde olmaya devam edeceklerdir."
Bize Yahya b. Yahya, Said b. Mansur ve Kuteybe b. Said, ona Yahya, ona Ebu Avane, ona Katade, ona da Enes'in rivayet ettiğine göre Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurmuştur: "Âdemoğlunun iki vadi dolusu malı olsa, üçüncü bir vadi daha isterdi. Âdemoğlunun karnını topraktan başka bir şey dolduramaz. Allah, tövbe eden kimsenin tövbesini kabul eder."