18878 Kayıt Bulundu.
Bize Kuteybe, ona Malik, ona Sümey, ona Ebu Salih, ona da Ebu Hureyre'den (ra) rivayet edildiğine göre, Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: "İmam 'gayril mağdubi aleyhim veladdalin' deyince; sizler 'âmin' deyiniz. Kimin, âmin demesi meleklerin âmin demesine uygun düşerse geçmiş günahları affedilir."
Bize Kuteybe, ona Ebu Avane, ona Musa b. Ebu Aişe, ona Said b. Cübeyr, ona da İbn Abbas "Vahyi çarçabucak almak için dilini kıpırdatma, onu topluca Sana öğretmek bize aittir" ayetleri hakkında şöyle demiştir: "Vahyin inişi Hz. Peygamber'e (sav) ağır gelir bu ağırlıktan dolayı (onu ezberlemek için) dudaklarını kımıldatırdı. Bunun üzerine Aziz ve Celil Allah 'Ey Peygamber! Sana inen vahyi acele belleyip ezberlemek için dilini kıpırdatma, çünkü onu senin kalbine yerleştirmek ve gerektiğinde okutturmak bizim işimizdir.' [Kıyame, 75/16-17] ayetlerini indirdi. İbn Abbas der ki: Onu kalbinde toplamak ve senin onu okuman bize aittir. 'O halde onu sana okuduğumuzda, sen okunuşunu takip et.' [Kıyame, 75/18] Yani sessizce dinle. 'Sonra onu açıklamak da Bize aittir.' [Kıyame, 75/19] Bundan sonra Cebrail geldiğin Hz. Peygamber (sav) önce onu dinler, yanından ayrıldıktan sonra o nasıl okutmuşsa öyle okurdu."
Bize Muhammed b. Mesleme ve Hâris b. Miskîn, onlara İbn Kasım, ona Malik, ona İbn Şihâb, ona Urve b. Zübeyir, ona Abdurrahman b. Abdulkârî, ona da Ömer b. Hattâb (ra) şöyle demiştir: Hişâm b. Hakim b. Hizâm'ı Furkân Suresi'ni, benim okuduğumdan başka lehçe üzerine okurken işittim. Halbuki o sureyi Rasulullah (sav) bana okutmuştu. Hemen müdahale etmeyi düşündüm ama vazgeçip namazını bitirmesini bekledim. Sonra ridâsından tutup onu çektim ve kendisini Rasulullah'a getirdim ve "bu adamın Furkân Suresi'ni, bana okuttuğundan farklı şekilde okuduğunu işittim" dedim. Rasulullah (sav) bana "onu serbest bırak" buyurdu, sonra ona hitaben "oku" buyurdu. O da okudu. Rasulullah (sav) "Bu sure bu şekilde indirildi" dedi. Sonra bana "oku" buyurdu. Ben de okudum. Rasulullah (sav) yine "bu şekilde indirildi. Şüphesiz ki, Kur'an yedi harf üzere indirilmiştir. Ondan kolayınıza geleni okuyunuz" buyurdu.
Bize Yunus b. Abdula'lâ, ona İbn Vehb, ona Yunus, ona İbn Şihâb, ona Urve b. Zübeyir, ona Misver b. Mahreme ve Abdurrahman b. Abdulkârî, onlara da Ömer b. Hattâb şöyle demiştir: Rasulullah (sav) henüz hayatta iken, ben Hişâm b. Hakîm'i Furkân Suresi'ni okurken işittim. Ve onun okuyuşuna kulak verip dinledim. Bir de baktım ki, Hişâm bu sureyi Rasulullah'ın bana okuttuğunun dışında bir çok harfle okudu. Az kalsın namazda ona müdahale edecektim, ancak selam verinceye kadar sabrettim. Selam verir vermez hemen elbisesinden yakalayıp "senden işittiğim şekilde ba sureyi okumayı sana kim okuttu" dedim. Hişâm "onu bana Rasulullah (sav) okuttu" dedi. Ben "yalan söyledin. Çünkü Rasulullah (sav) bu sureyi bana, senin okuduğundan başka bir şekilde okuttu" dedim sonra onu yakasından tutarak Rasûlullah'a götürdüm ve " ey Allah'ın Rasulu, bu adamın Furkân Sûresi'ni, Sen'in bana okuttuğundan farklı harflerle okurken işittim" dedim. Rasulullah (sav) bana "onu bırak" buyurdu. Ona da "oku ey Hişâm" diye emretti. O da, işittiğim şekilde Rasulullah'a okudu. Bunun üzerine Rasulullah (sav) "Bu şekilde indirildi" buyurdu. sonra "ey Ömer, sen de oku" buyurdu. Ben de bana okutmuş olduğu okuyuşla okudum. Bana da "Bu şekilde indirildi. Şüphesiz bu Kur'ân yedi harf üzerine indirilmiştir. Bunlardan hangisi kolayınıza gelirse, onu okuyunuz" buyurdu.