Bize el-Fadl b. Hübâb el-Cümahî, ona Abdullâh b. Recâ el-Ğudânî, ona Şu'be, ona Alkame b. Mersed, ona Saîd b. Ubeyde, ona Ebû Abdurrahmân es-Sülemî, ona da Osmân'nın haber verdiğine göre Allâh'ın Elçisi (sav) şöyle buyurmuştur:
"En hayırlınız, Kur'ân'ı öğrenen ve öğreteninizdir."
[Ebû Abdurrahmân: İşte bu hadis, beni şu koltuğa bağladı, dedi.]
Öneri Formu
Hadis Id, No:
208704, İHS000118
Hadis:
- أَخْبَرَنَا الْفَضْلُ بْنُ الْحُبَابِ الْجُمَحِيُّ حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ رَجَاءٍ الْغُدَانِيُّ أَخْبَرَنَا شُعْبَةُ عَنْ عَلْقَمَةَ بْنِ مَرْثَدٍ عَنْ سَعْدِ بْنِ عُبَيْدَةَ عَنْ أَبِي عَبْدِ الرَّحْمَنِ السلمي عَنْ عُثْمَانَ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ:
"خَيْرُكُمْ مَنْ تَعَلَّمَ الْقُرْآنَ وَعَلَّمَهُ"
[قَالَ أَبُو عَبْدِ الرَّحْمَنِ: فَهَذَا الَّذِي أقعدني هذا المقعد.]
Tercemesi:
Bize el-Fadl b. Hübâb el-Cümahî, ona Abdullâh b. Recâ el-Ğudânî, ona Şu'be, ona Alkame b. Mersed, ona Saîd b. Ubeyde, ona Ebû Abdurrahmân es-Sülemî, ona da Osmân'nın haber verdiğine göre Allâh'ın Elçisi (sav) şöyle buyurmuştur:
"En hayırlınız, Kur'ân'ı öğrenen ve öğreteninizdir."
[Ebû Abdurrahmân: İşte bu hadis, beni şu koltuğa bağladı, dedi.]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Hibban, Sahih-i İbn Hibban, İlim 118, 1/324
Senetler:
()
Konular:
Hayırlı, en hayırlınız
Hayırlı, Kur'an'ı öğrenen ve öğretendir
Öneri Formu
Hadis Id, No:
208418, İHS000088
Hadis:
88 - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ إِسْحَاقَ الثَّقَفِيُّ، قَالَ: حَدَّثَنَا عَبْدُ الْأَعْلَى بْنُ حَمَّادٍ، قَالَ: حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ دَاوُدَ الْخُرَيْبِيُّ، قَالَ: سَمِعْتُ عَاصِمَ بْنَ رَجَاءِ بْنِ حَيْوَةَ، عَنْ دَاوُدَ بْنِ جَمِيلٍ، عَنْ كَثِيرِ بْنِ قَيْسٍ، قَالَ: كُنْتُ جَالِسًا مَعَ أَبِي الدَّرْدَاءِ فِي مَسْجِدِ دِمَشْقَ، فَأَتَاهُ رَجُلٌ، فَقَالَ: يَا أَبَا الدَّرْدَاءِ، إِنِّي أَتَيْتُكَ مِنْ مَدِينَةِ الرَّسُولِ فِي حَدِيثٍ بَلَغَنِي أَنَّكَ تُحَدِّثُهُ عَنْ رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ، فَقَالَ أَبُو الدَّرْدَاءِ: أَمَا جِئْتَ لِحَاجَةٍ، أَمَا جِئْتَ لِتِجَارَةٍ، أَمَا جِئْتَ إِلَّا لِهَذَا الْحَدِيثِ؟ قَالَ: نَعَمْ، قَالَ: فَإِنِّي سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ، يَقُولُ: «مَنْ سَلَكَ طَرِيقًا يَطْلُبُ فِيهِ عِلْمًا، سَلَكَ اللَّهُ بِهِ طَرِيقًا مِنْ طُرُقِ الْجَنَّةِ، وَالْمَلَائِكَةُ تَضَعُ أَجْنِحَتَهَا رِضًا لِطَالِبِ الْعِلْمِ، وَإِنَّ الْعَالِمَ يَسْتَغْفِرُ لَهُ مَنْ فِي السَّمَاوَاتِ، وَمَنْ فِي الْأَرْضِ، وَالْحِيتَانُ فِي الْمَاءِ، وَفَضْلُ الْعَالِمِ عَلَى الْعَابِدِ، كَفَضْلِ الْقَمَرِ لَيْلَةَ الْبَدْرِ عَلَى سَائِرِ الْكَوَاكِبِ، إِنَّ الْعُلَمَاءَ وَرَثَةُ الْأَنْبِيَاءِ، إِنَّ الْأَنْبِيَاءَ لَمْ يُوَرِّثُوا دِينَارًا وَلَا دِرْهَمًا، وَأَوْرَثُوا الْعِلْمَ، فَمَنْ أَخَذَهُ أَخَذَ بِحَظٍّ وَافِرٍ».
قَالَ أَبُو حَاتِمٍ رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُ: فِي هَذَا الْحَدِيثِ بَيَانٌ وَاضِحٌ أَنَّ الْعُلَمَاءَ الَّذِينَ لَهُمُ الْفَضْلُ الَّذِي ذَكَرْنَا، هُمُ الَّذِينَ يُعَلِّمُونَ عِلْمَ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ، دُونَ غَيْرِهِ مِنْ سَائِرِ الْعُلُومِ، أَلَا تَرَاهُ يَقُولُ: «الْعُلَمَاءُ وَرَثَةُ الْأَنْبِيَاءِ» وَالْأَنْبِيَاءُ لَمْ يُوَرِّثُوا إِلَّا الْعِلْمَ، وَعِلْمُ نَبِيِّنَا صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ سُنَّتُهُ، فَمَنْ تَعَرَّى عَنْ مَعْرِفَتِهَا لَمْ يَكُنْ مِنْ وَرَثَةِ الْأَنْبِيَاءِ.
Tercemesi:
Bize Muhammed b. İshak es-Sekafî, ona Abdülâlâ b. Hammad, ona Abdullah b. Davud el-Hureybî, ona Asım b. Recâ b. Hayve, ona Davud b. Cemil, ona Kesir b. Kays nakletti: Ebu'd-Derdâ ile birlikte Dımeşk Mescidi'nde oturuyordum. Bir adam geldi ve 'Ey Ebu'd-Derdâ! Gerçekten, sana, Rasulullah'tan (sav) naklettiğini öğrendiğim bir hadis için Rasul'ün şehrinden geldim' dedi. Ebu'd-Derdâ, 'Bir ihtiyaç, bir ticaret için değil de sadece bu hadis için mi geldin?' diye sorunca, adam 'Evet' dedi. Ebu'd-Derdâ şöyle dedi: Doğrusu ben, Rasulullah'ı (sav) şöyle derken duydum: "Kim, ilim talep öğreneceği bir yola girerse, Allah da onu cennet yollarından birine girdirir. Muhakkak melekler yaptığından hoşnut oldukları için ilim öğrenmek isteyen kimsenin üzerine kanatlarını gererler. Şüphesiz göktekiler, yerdekiler ve denizdeki balıklar alim için bağışlanma dilerler. Alimin âbide üstünlüğü, dolunay çıktığı gece, ayın diğer yıldızlara olan üstünlüğü gibidir. Şüphesiz, alimler, peygamberlerin mirasçılarıdırlar. Şüphesiz, Peygamberler ne dinar ne de dirhem bırakırlar. Onlar ilim bırakmıştır. O halde kim bu ilmi alırsa büyük bir pay almış olur."
Ebu Hatim (Allah ondan razı olsun) şöyle demiştir: Bu hadiste, izah ettiğimiz üstünlüğe sahip olan âlimlerin, diğer ilimleri değil de Nebi'nin (sav) ilmini öğrenen alimler olduğuna dair net bir açıklama bulunmaktadır. Hadisin, 'Alimler peygamberlerin mirasçılarıdır. Peygamberler ancak ilim bırakmıştır' dediğini görmez misin? Nebi'nin (sav) ilmi de onun sünnetidir. Kim sünneti bilmiyorsa peygamberlerin varislerinden değildir.
Açıklama:
Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım:
فَضْلَ الْعَالِمِ عَلَى الْعَابِدِ كَفَضْلِ الْقَمَرِ لَيْلَةَ الْبَدْرِ عَلَى سَائِرِ الْكَوَاكِبِ
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Hibban, Sahih-i İbn Hibban, İlim 88, 1/289
Senetler:
1. Ebu Derdâ Uveymir b. Malik el-Ensârî (Uveymir b. Zeyd b. Malik b. Kays b. Aişe b. Ümeyye)
Konular:
Bilgi, İlim, ilim öğrenmek için çabalayanlara melekler dua ederler
KTB, İLİM
Öneri Formu
Hadis Id, No:
208701, İHS000115
Hadis:
115 - أَخْبَرَنَا الْحَسَنُ بْنُ سُفْيَانَ حَدَّثَنَا حَبَّانُ أَنْبَأَنَا عَبْدُ اللَّهِ عَنْ مُوسَى بْنِ عَلِيِّ بْنِ رَبَاحٍ قَالَ سَمِعْتُ أَبِي يَقُولُ: سَمِعْتُ عُقْبَةَ بْنَ عَامِرٍ الْجُهَنِيَّ يَقُولُ خَرَجَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ وَنَحْنُ فِي الصُّفَّةِ فَقَالَ: "أَيُّكُمْ يُحِبُّ أَنْ يَغْدُوَ إِلَى بُطْحَانَ أَوِ الْعَقِيقِ فَيَأْتِيَ كُلَّ يَوْمٍ بِنَاقَتَيْنِ كَوْمَاوَيْنِ زَهْرَاوَيْنِ يَأْخُذُهُمَا فِي غَيْرِ إِثْمٍ وَلَا قَطِيعَةِ رَحِمٍ"؟ قَالُوا: كُلُّنَا يَا رَسُولَ اللَّهِ يُحِبُّ ذَلِكَ فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: "فَلَأَنْ يَغْدُوَ أَحَدُكُمْ إِلَى الْمَسْجِدِ فَيَتَعَلَّمَ آيَتَيْنِ مِنْ كِتَابِ اللَّهِ خَيْرٌ لَهُ مِنْ نَاقَتَيْنِ وَثَلَاثٌ خَيْرٌ مِنْ ثَلَاثٍ وَأَرْبَعٌ خَيْرٌ مِنْ عِدَادِهِنَّ مِنَ الإبل"
قَالَ أَبُو حَاتِمٍ: هَذَا الْخَبَرُ أُضْمِرَ فِيهِ كَلِمَةٌ وَهِيَ "لَوْ تَصَدَّقَ بِهَا" يُرِيدُ بِقَوْلِهِ فَيَتَعَلَّمَ آيَتَيْنِ مِنْ كِتَابِ اللَّهِ خَيْرٌ مِنْ نَاقَتَيْنِ وَثَلَاثٍ لَوْ تَصَدَّقَ بِهَا لِأَنَّ فَضْلَ تَعَلُّمِ آيَتَيْنِ مِنْ كِتَابِ اللَّهِ أَكْبَرُ مِنْ فَضْلِ نَاقَتَيْنِ وَثَلَاثٍ وَعِدَادِهِنَّ مِنَ الْإِبِلِ لَوْ تَصَدَّقَ بِهَا إِذْ مُحَالٌ أَنْ يُشَبِّهَ مَنْ تَعَلَّمَ آيَتَيْنِ مِنْ كِتَابِ اللَّهِ فِي الْأَجْرِ بِمَنْ نَالَ بَعْضَ حُطَامِ الدُّنْيَا فَصَحَّ بِمَا وصفت صحة ما ذكرت.
Tercemesi:
Bize el-Hasen İbn Süfyan haber verdi: Bize Hibban anlattı: Abdullah bize Musa İbn Uleyy İbn Rabah'tan anlattı: Babamı şöyle derken işittim: Ben Ukbe İbn Âmir el-Cühenî'yi şöyle derken işittim:
Allah'ın Elçisi (s.a.v.) biz suffa'dayken yanımıza çıktı ve: Hanginiz her gün günah işlemeksizin ve akrabalığı koparmaksızın Buthan'a ya da Akîk'a kadar gidip oradan iri hörgüçlü iki tane dişi deve getirmek ister? diye sordu. Ey Allah'ın Elçisi, hepimiz böyle bir şeyi isteriz, dedik. Bunun üzerine Allah'ın Elçisi (s.a.v.) dedi ki: Sizden birinizin bir mescide gidip Allah'ın kitabı'dan iki ayet öğrenmesi iki dişi deveden daha hayırlıdır; üç ayet öğrenmesi üç dişi deveden daha hayırlıdır; dört ayet öğrenmesi de aynı sayıdaki dişi develerden daha hayırlıdır.
Ebu Hatim dedi ki: Bu haberde 'Allah yolunda harcayacağı' ifadesi gizlenmiştir. Yani Allah'ın Elçisi (s.a.v.) demek istiyor ki, 'Allah'ın kitabı'dan iki ayet öğrenmesi Allah yolunda harcayacağı iki dişi deveden daha hayırlıdır; üç ayet…'. Çünkü Allah'ın kitabından iki ayet öğrenmenin değeri, iki, üç ve aynı sayıdaki Allah yolunda harcayacağı dişi develerden daha üstündür. Bu neden böyle olmalıdır çünkü Allah'ın kitabı'ndan iki ayet öğrenen kimsenin, dünayanın molozlarından birkaçını elde eden kimseye benzetilmesi mümkün değildir de ondan. Dolayısıyla benim getirdiğim bu açıklama yerindedir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Hibban, Sahih-i İbn Hibban, İlim 115, 1/321
Senetler:
1. Ebu Amr Ukbe b. Âmir el-Cühenî (Ukbe b. Âmir b. Abs b. Amr b. Adî)
Konular:
Öneri Formu
Hadis Id, No:
208710, İHS000122
Hadis:
122 - أَخْبَرَنَا الْحَسَنُ بْنُ سُفْيَانَ حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ حَدَّثَنَا أَبُو خَالِدٍ الْأَحْمَرُ عَنْ عَبْدِ الْحَمِيدِ بْنِ جَعْفَرٍ عَنْ سَعِيدِ بْنِ أَبِي سَعِيدٍ الْمَقْبُرِيِّ عَنْ أَبِي شُرَيْحٍ الْخُزَاعِيِّ قَالَ خَرَجَ عَلَيْنَا رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَقَالَ: "أَبْشِرُوا وَأَبْشِرُوا أَلَيْسَ تَشْهَدُونَ أَنْ لَا إِلَهَ إِلَّا اللَّهُ وَأَنِّي رَسُولُ اللَّهِ"؟ قَالُوا: نَعَمْ1 قَالَ: "فَإِنَّ هَذَا الْقُرْآنَ سَبَبٌ طَرَفُهُ بِيَدِ اللَّهِ وَطَرَفُهُ بِأَيْدِيكُمْ فَتَمَسَّكُوا به فإنكم لن تضلوا ولن تهلكوا بعده أبدا"
Tercemesi:
Bize el-Hasen İbn Süfyan haber verdi: Bize Ebu Bekr İbn Ebu Şeybe anlattı: Ebu Halid el-Ahmer bize Abdulhamid İbn Ca'fer'den o da Saîd İbn Ebu Saîd el-Makburî'den o da Ebu Şurayh el-Huzaî'den anlattı:
Allah'ın Elçisi (s.a.v.) yanımıza çıkıp şöyle buyurdu: Müjdeler olsun size! Müjdeler olsun size! Sizler Allah'tan başka ilah olmadığına ve benim Allah'ın Elçisi olduğuma tanıklık ediyor değil misiniz? Dediler ki: Evet, ediyoruz. Buyurdu ki: Bu kur'an bir ucu Allah'ın elinde diğer ucu sizin elinizde olan bir iptir. Dolayısıyla ona sıkı tutunun; böylece sapıklığa düşmez ve asla helak olmazsınız.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Hibban, Sahih-i İbn Hibban, İlim 122, 1/329
Senetler:
()
Konular:
Öneri Formu
Hadis Id, No:
208713, İHS000123
Hadis:
123 - أَخْبَرَنَا الْحَسَنُ بْنُ سُفْيَانَ حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ حَدَّثَنَا عَفَّانُ حَدَّثَنَا حَسَّانُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ عَنْ سَعِيدِ بْنِ مَسْرُوقٍ عَنْ يَزِيدَ بْنِ حَيَّانَ عَنْ زَيْدِ بْنِ أَرْقَمَ قَالَ: دَخَلْنَا عَلَيْهِ فَقُلْنَا لَهُ: لَقَدْ رَأَيْتَ خَيْرًا صَحِبْتَ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ وَصَلَّيْتَ خَلْفَهُ فَقَالَ: نَعَمْ وَإِنَّهُ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ خَطَبَنَا فَقَالَ: "إِنِّي تَارِكٌ فِيكُمْ كِتَابَ اللَّهِ هُوَ حَبْلُ اللَّهِ مَنِ اتَّبَعَهُ كَانَ عَلَى الْهُدَى وَمَنْ تركه كان على الضلالة"
Tercemesi:
Bize el-Hasen İbn Süfyan haber verdi: Bize Ebu Bekr İbn Ebu Şeybe anlattı: Bize Affan anlattı: Hassan İbn İbrahim bize Said İbn Mesrûk'tan o da Yezid İbn Hayyan'dan anlattı:
Zeyd İbn Erkam'ın yanına gittik ve ona dedik ki: Sen iyi günler gördün, Allah'ın elçisi (s.a.v.)'e arkadaşlık ettin ve onun arkasında namaz kıldın! Dedi ki: Evet, bir defasında O (s.a.v) bize bir hutbe vermiş ve şöyle demişti: Ben size Allah'ın kitabını bırakıyorum. Bu kitap Allah'ın ipidir, ona uyan doğru yolu bulmuş olur; onu terk eden kimse ise sapıklık içinde kalır.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Hibban, Sahih-i İbn Hibban, İlim 123, 1/331
Senetler:
()
Konular:
Öneri Formu
Hadis Id, No:
208714, İHS000124
Hadis:
124 - أَخْبَرَنَا الْحُسَيْنُ بْنُ مُحَمَّدِ بْنِ أَبِي مَعْشَرٍ بِحَرَّانَ حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ الْعَلَاءِ بْنِ كُرَيْبٍ حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ الْأَجْلَحِ عَنِ الْأَعْمَشِ عَنْ أَبِي سُفْيَانَ عَنْ جَابِرٍ عَنِ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قَالَ: "القرآن مشفع وماحل مُصَدَّقٌ مَنْ جَعَلَهُ إِمَامَهُ قَادَهُ إِلَى الْجَنَّةِ ومن جعلهخلف ظَهْرِهِ سَاقَهُ إِلَى النَّارِ"
قَالَ أَبُو حَاتِمٍ: هَذَا خَبَرٌ يُوهِمُ لَفْظُهُ مَنْ جَهِلَ صِنَاعَةَ الْعِلْمِ أَنَّ الْقُرْآنَ مَجْعُولٌ مَرْبُوبٌ وَلَيْسَ كَذَلِكَ لَكِنَّ لَفْظَهُ مِمَّا نَقُولُ فِي كُتُبِنَا إِنَّ الْعَرَبَ فِي لُغَتِهَا تُطْلِقُ اسْمَ الشَّيْءِ عَلَى سَبَبِهِ كَمَا تُطْلِقُ اسْمَ السَّبَبِ عَلَى الشَّيْءِ فَلَمَّا كَانَ الْعَمَلُ بِالْقُرْآنِ قَادَ صَاحِبَهُ إِلَى الْجَنَّةِ أُطْلِقَ اسْمُ ذَلِكَ الشَّيْءِ الَّذِي هُوَ الْعَمَلُ بِالْقُرْآنِ عَلَى سَبَبِهِ الَّذِي هُوَ الْقُرْآنُ لا أن القرآن يكون مخلوقا.
Tercemesi:
Bize el-Huseyn İbn Muhammed İbn Ebu Ma'şer Harran'da haber verdi: Bize Muhammed İbnu'l-Alâ İbn Kureyb anlattı: Abdullah İbnu'l-Eclah bize el-A'meş'den o da Ebu Süfyan'dan o da Cabir'den o da Peygamber (s.a.v.)'den anlattı:
Kur'an kendisine şefaat hakkı verilmiş bir şefaatçidir, doğrulanmış bir hasımdır; kim onu önüne alırsa kur'an onu Cennet'e götürür, kim onu arkasına alırsa kuran onu Ateş'e sürükler.
Ebu Hatim dedi ki: Bu hadisteki ifade, ilim sanatını bilmeyen kimselere kur'an'ın sonradan yapılmış ve yaratılmış olduğu yanılgısını verebilir. Ancak durum böyle değildir. Ne var ki hadisin bu ifadesi, bizim her zaman kitaplarımızda söylediğimiz gibi, Araplar bir şeye sebebinin adını verebilirler, tıpkı sebebe o şeyin adını verebildikleri gibi. Kur'an'la amel etmek kişiyi cennete kavuşturunca, bu şeyin adı yani kur'an'la amel etmek, sebebine yani kur'an'a verilmiştir. Dolayısıyla kur'an kesinlikle yaratılmış değildir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Hibban, Sahih-i İbn Hibban, İlim 124, 1/332
Senetler:
1. Cabir b. Abdullah el-Ensârî (Cabir b. Abdullah b. Amr b. Haram b. Salebe)
Konular: