1902 Kayıt Bulundu.
Giriş
Bize Mâlik, ona da Yahya b. Saîd'in rivayet ettiğine göre Ömer b. el-Hattâb, yağ ile ekmek yerken bir bedeviyi davet etmişti. Bedevi, yemekten yemeye ve bir ekmekle tabağın dibindeki yağı almaya başlamıştı. Ömer, ona "Sen yoksul birine benziyorsun" dedi. Adam, "Vallahi, bu güne kadar hiç yağ yemedim ve onun yendiğini de görmedim" dedi. Bunun üzerine Ömer, "İnsanlar bolluğa kavuşana kadar artık ben de yağ yemeyeceğim" dedi.
Açıklama: Yahya b. Said ile Ömer b. Hattab arasında inkıta' vardır.
Bize Malik, ona İbn Şihab, ona Ubeydullah b. Abdullah, ona da Abdullah b. Ömer, Rasulullah’ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etti: "Biriniz yerken sağ eliyle yesin, içerken de sağ eliyle içsin. Çünkü şeytan soluyla yer ve soluyla içer."
Bize Mâlik, ona Süheyl b. Ebu Sâlih, ona babası [Ebû Salih es-Semmân], ona da Ebu Hüreyre'nin rivayet ettiğine göre Rasulullah'a (sav) bir kafir misafir olmuştu. Rasulullah (sav), onun için koyun sağılmasını emretti. Koyun sağıldı, misafir sütü içti. Sonra başka bir koyun daha sağıldı. Misafir onu da içti. Sonra bir tane daha derken tam yedi tane koyunun sütünü içti. Sabah vakti bu misafir müslüman oldu. Rasulullah (sav) yine onun için koyun sağılmasını emretti. Bir kere sağıldı, sütü içti. Bir koyun daha sağıldı. Ancak bu koyunun sütünü bitiremedi. Rasulullah (sav), şöyle buyurdu: "Mümin bir mideyi, kafir ise yedi mideyi [doyurmak için] içer."
Bana Malik, ona Nâfi, ona Zeyd b. Abdullah b. Ömer b. Hattâb, ona Abdullah b. Abdurrahman b. Ebu Bekir es-Sıddık, ona da Peygamber'in (sav) eşi Ümmü Seleme'nin rivayetine göre Resulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Gümüş kaptan içen kişinin karnına cehennem ateşi yuvarlamıştır."
Bize Mâlik, ona Saîd b. Ebu Saîd el-Makburî, ona da Ebu Şüreyh el-Ka'bî'nin rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Her kim Allah'a ve ahiret gününe iman ediyorsa ya hayır söylesin yahut sussun. Her kim Allah'a ve âhiret gününe iman ediyorsa komşusuna iyi davransın. Her kim Allah ve âhiret gününe iman ediyorsa misafirine ikram etsin. Misafir bir gün izzet ve ikramla ağırlanır. Normal bir şekilde ağırlanması ise üç gündür. Üç günden sonrası [ev sahibinden misafirine] sadakadır. Misafirin ev sahibini sıkıntıda bırakacak kadar uzun süre kalması helal olmaz."
Bize Ebu Hazim b. Dînar, ona da Sehl b. Sa'd el-Ensarî şöyle rivayet etmiştir: Rasulullah'a (sav) bir içecek ikram edilmişti. O esnada sağında bir çocuk, solunda ise yaşlı sahabiler oturuyordu. Hz. Peygamber birkaç yudum içtikten sonra sağındaki çocuğa, "Önce şu yaşlılara vermeme müsaade eder misin?" diye sordu. Çocuk, 'Hayır, ya Rasulallah! Vallahi, sizden gelen bu nasibimi hiç kimseye vermem' dedi. Bunun üzerine Rasulullah (sav) içeceği çocuğa verdi.
Açıklama: İsnad zincirinde yer alan "Malik b. Enes", müellifin kendisi olduğu için tercümeye dahil edilmemiştir.
Bize Mâlik, ona Yahyâ b. Saîd, ona da Saîd b. Müseyyeb şöyle söylemiştir: İlk misafir kabul eden, ilk sünnet olan, ilk bıyık kesen ve saçında ilk ak gören insan, İbrahim’dir (as). Hz. İbrahim saçının ağardığını görünce “Allah'ım! Bu, neye alamettir?” dedi. Yüce Allah (cc), “Kemal işareti, ya İbrahim” buyurdu. O (as) da “Kemalimi artır, ya Rabbi” diye dua etti. Yahya dedi ki: İmam Malik’in şöyle söylediğini işittim: Bıyık, dudağı çevreleyen et görününceye kadar kısaltılır. Bir müslüman bıyığın diğer yerlerini kesmeyerek kendi haline bırakır.
Bana (Yahya), ona Mâlik (b. Enes), ona da İshâk b. Abdullah b. Ebu Talha, Enes b. Mâlik(in şöyle anlattığını rivayet etmiştir: "Üvey babam) Ebu Talha: 'Rasulullah'ın (sav) sesinin zayıf çıktığını duydum. Aç olduğunu anladım. Elinde (O'na ikram edebileceğimiz) bir şey var mı?' diye (hanımı) Ümmü Süleym'e sordu. O da: 'Evet var.' karşılığını verdi ve birkaç parça arpa ekmeği çıkardı. Bir örtü alıp bir tarafıyla ekmekleri sardı, görünmeyecek şekilde elime verdi, örtünün geri kalan kısmını vücuduma sardı ve beni Rasulullah'a (sav) gönderdi. Ben ekmeği götürdüğümde Rasulullah'ı (sav) mescitte insanlarla birlikte oturuyorken buldum. Onların başlarına dikildim. Rasulullah (sav): 'Seni Ebu Talha mı gönderdi?" diye sordu. 'Evet' dedim. 'Yemek için mi?" diye tekrar sordu. 'Evet' cevabını verdim. Bunun üzerine Peygamber (sav) yanındakilere: 'Haydi kalkın gidelim!' buyurdu. Rasulullah (sav) kalkıp yola koyuldu. Ben (hızlıca) önden gittim ve Ebu Talha'nın yanına gelip ona (durumu) haber verdim. Ebu Talha: 'Ey Ümmü Süleym, Rasulullah (sav) yanında birileriyle geldi. Kendilerine verecek (yeterli) yemeğimiz de yok.' dedi. Ümmü Süleym: 'Allah ve Rasulü (her şeyi bizden) daha iyi bilir' karşılığını verdi. Ebu Talha Rasulullah'ı (sav) karşılamaya çıktı. Rasulullah'ı (sav) ve onunla birlikte gelenleri karşıladı. Allah Rasulü (sav): 'Haydı, neyin varsa getir bakalım ey Ümmü Süleym.' buyurdu. Bunun üzerine Ümmü Süleym (hemen) ekmeği getirdi. Rasulullah (sav) ekmeğin küçük parçalara bölünmesini istedi. Ümmü Süleym tulumdan yağ sıkıp (ekmeğin üzerine dökerek) ekmeğe katık yaptı. Rasulullah (sav) (ekmekle yapılan) bu yemek için Allah (cc) ne dilediyse dua etti ve: 'On kişiyi içeri alın.' buyurdu. Ebu Talha onları içeri aldı. Onlar yiyip karınlarını doyurdu ve çıktı. 'On kişiyi daha içeri alın.' buyurdu. Ebu Talha onları da içeri aldı. Bunlar da yiyip karınlarını doyurduktan sonra çıktılar. Hz. Peygamber (sav) tekrar: 'On kişiyi daha içeri alın' buyurdu. Ebu Talha bir on kişi daha içeri aldı. Bu on kişi de yiyip karınlarını doyurp çıktı. Hz. Peygamber (sav) yine: 'On kişiyi daha içeri alın' buyurdu. Böylece oraya gelenlerin hepsi (hazırlanan yemekten) yedi ve karınları doydu. (Yemeğe katılan) Topluluk, yetmiş veya seksen kişiydi."