18878 Kayıt Bulundu.
Bize İshak, ona Abdürrezzak, ona Ma'mer, ona Sabit, ona da Enes (ra) şöyle rivayet etmiştir: Rasulullah (sav), kadınlardan biat aldığı zaman ölünün arkasından feryat ederek ağlamayacakları sözünü de almıştı. Bunun üzerine kadınlar 'Ey Allah'ın Rasulü! Cahiliye döneminde bazı kadınlar bizim ağlamamıza ortak olmuşlardı. Şimdi biz de onlara katılarak ağlayabilir miyiz?' diye sordular. Bunun üzerine Rasulullah (sav): "İslâm'da (ölünün ardından) toplu halde bir araya gelip ağlamak, bu konuda yardımlaşmak yoktur." buyurdu.
Açıklama: إِسْعَادَ:Vefat eden biri için komşuların ölen kimsenin yanında toplanıp birlikte ağlaşması.
Bize Amr b. Yezid, ona Behz b. Esed, ona Şube, ona Muhammed b. Münkedir, ona da Cabir (ra) şöyle rivayet etmiştir: Cabir'in babası (Abdullah), Uhud savaşında şehit olmuştu. Cabir dedi ki, babamın yüzündeki örtüyü açmak ve ağlamak istedim. İnsanlar bana engel oldular. Rasulullah (sav) ise beni engellemedi. Halam da ona ağlamaya başladı. Bunu üzerine Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: "Onun için ağlamayın, siz onu kaldırıncaya (öldüğü yerden kaldırıp defnedinceye) kadar melekler onu kanatlarıyla gölgelemeye devam ederler."
Bize Yunus b. Abdula'la, ona Abdullah b. Vehb, ona Muaviye b. Salih ve Yahya b. Said, ona Amre (bt. Abdurrahmân), ona da Aişe (r. anha) şöyle rivayet etmiştir: Zeyd b. Hârise, Cafer b. Ebu Talib ve Abdullah b. Revâha'nın (r. anhüm) (Mute'de) öldürüldükleri haberi geldiği zaman Rasulullah (sav), kendisinde hüzün görülür bir şekilde oturdu. Ben de kapının aralığından Rasulullah'ın durumunu takip ediyordum. Bu sırada bir adam Rasulullah'a (sav) geldi ve Cafer'in ailesindeki kadınlarının ağladıklarını söyledi. Rasulullah da o kimseye, "Git ve onları (yüksek sesle feryat ederek ağlamalarını) engelle" dedi. O adam gitti sonra tekrar gelerek 'Ben kadınları uyardım ancak onlar durmadılar' dedi. Rasulullah (sav) (tekrar) "Git ve onları (yüksek sesle feryat ederek ağlamalarını) engelle" buyurdu. Adam gitti, sonra geri gelerek (tekrar) 'Ben kadınları uyardım ancak onlar durmadılar' dedi. Bu sefer Rasulullah (sav) "Git ve o kadınların ağızlarına toprak saç!" buyurdu. Aişe (r. anha) de bunun üzerine şöyle dedi: 'Ben o adama, Allah senin burnunu toprağa sürtsün (zelil etsin)! Vallahi sen ne Rasulullah'ı (bulunduğu meşakkati ve hüznü içinde kendi haline) bıraktın, ne de sana verdiği emri yerine getirdin! diye çıkıştım.'
Bize Utbe b. Abdullah b. Utbe, ona Malik, ona Abdullah b. Abdullah b. Cebr b. Atik, ona Abdullah b. Abdullah'ın anne tarafından dedesi olan Atik b. Haris, ona da Cebr b. Atik şöyle rivayet etmiştir: "Peygamber (sav), Abdullah b. Sabit'i ziyarete geldi. O, ruhunu teslim etmek üzereydi. Seslendi fakat cevap vermeyince 'Varlığımız, Allah içindir, sonun da ona dönecek ve hesaba çekileceğiz' [Bakara, 2/156] ayetini okudu ve 'Ebu Rabi'nin ölümü üzerine Allah'a boyun eğdik' buyurdu. Kadınlar, yüksek sesle ağlamaya başladılar. İbn Atik onları susturmaya çalıştı. Rasulullah (sav) 'Bırak onları, vacip olunca kimse ağlamasın' buyurdu. Oradakiler 'Vacip olmak nedir? Ey Allah'ın Rasulü!' dediler. 'Ölümdür' buyurdu. Abdullah b. Sabit'in kızı 'Ey babacığım, senin şehit olduğunu umuyorum, çünkü sen şehitlik için her şeyi hazırlamıştın' dedi. Bunun üzerine Rasulullah da (sav) 'Allah ona niyetine göre ecrini vermiştir. Şehitlikten ne anlıyorsunuz?' buyurdu. Orada bulunanlar da 'Allah yolunda ölmek veya öldürülmektir' dediler. Bunun üzerine Rasulullah (sav) 'Allah yolunda öldürülmenin dışında şehitlik yedi çeşittir. Taun hastalığından ölen şehittir. İç hastalıklarından ölen şehittir. Suda boğularak ölen şehittir. Yıkıntı altında kalan şehittir. Zat'ül cenb (akciğer) hastalığından ölen şehittir. Yangında ölen şehittir. Doğum yaparken veya kadın hastalığından dolayı ölen kadın şehittir."