Giriş

Bize Muhammed b. Abdila’la, ona Hâlid, ona Şu’be, ona Süleyman rivayet etmiştir. Süleyman el-A'meş , Zekvân'ı Ebû Hureyre'den naklederken işittim, dedi. Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Her kim kendini bir dağdan aşağı atıp da intihar ederse, o kimse cehennem ateşi içinde sonsuza kadar kendisini yüksekten aşağıya atar. Her kim zehir içerek kendisini öldürürse, o kimse de, cehennem ateşi içinde sonsuza kadar elindeki zehiri içip durur. Her kim de kendisini bir demir parçası ile öldürürse, cehennem ateşi içinde elindeki demirle sonsuza kadar karnını deşer durur ."


Açıklama: Ebu Hureyre'den gelen rivayetlerdeki farklılıkları bir araya getirmiş olan bu rivayette dağdan atmak, zehir içmek ve bir çisimle karnını deşmek şeklindeki üç tarz da zikredilmiş; ceza olarak da aynı şekilde Cehennemde sonsuz bir cezalandırmadan bahsedilmiştir. Oysaki bu, kelime-i şahadet getiren her müslümanın eninde sonunda cennete gideceği inancı ile çelişmektedir. Bu durumda söz politikası ile izah edilebilecek olan tergib-terhib sadedinde zikrkedilen bir beyan olarak değerlendirilmelidir.

    Öneri Formu
18966 N001967 Nesai, Cenâiz, 68

Bize Süleyman b. Mansur el-Belhi, ona Ebü’l-Ahvas (T), Bize Hennad b. es-Serri, ona Ebü’l-Ahvas, ona Eş’as, ona Muaviye b. Süveyd, Bera b. Azib’in şöyle dediğini rivayet etti: Hz. Peygamber bize yedi şeyi emredip yedi şeyi de yasakladı. Hastayı ziyaret etmeyi, aksırana (yerhamukellah diyerek) hayır duasında bulunmayı, ettiği yemini bozmamayı, mazluma yardım etmeyi, selamı yaymayı, davet edenin davetine icabet etmeyi, cenaze törenine katılıp namazını kılmayı emretti. Altın yüzük takmayı, gümüş kaplar kullanmayı, ipek eğer yastıklarını, ibrişimli kumaşları (kassi), parlak atlası (istebrak), ipekli elbise ve halis ipek (dibac) giymeyi yasak etti.


    Öneri Formu
271324 N001941-2 Nesai, Cenâiz, 53


Açıklama: Geçmiş dönemlere ait bir olayı hikâyesi olması muhtemel olan bu rivâyette, ölünce yakılmasını vasiyet eden adamın, öldükten sonra dirilmekten ve Allah’ın kudretinden kuşku duyduğu anlaşılmaktadır. Burada bilinçli bir inkârdan değil, cehâletten söz edilebilir. Adam, yakılıp külleri dağıtılırsa belki bir daha diriltilmez ve ceza da görmez diye düşünmekte ve bunu da Allah korkusundan dolayı yapmaktadır. Eğer inkâr kastı olsaydı, adamın kendisini yakmalarını vasiyet etmesinin anlamı kalmazdı. Bu rivâyet her şeyden önce bize, hangi günahı işlersek işleyelim, Allah’ın rahmetinden ümidimizi kesmememiz gerektiğini anlatmaktadır. Bununla birlikte amellerimize güvenip kurtulduğumuz zehâbına da kapılmamak gerekir.

    Öneri Formu
19520 N002081 Nesai, Cenâiz, 117


    Öneri Formu
19513 N002080 Nesai, Cenâiz, 117


    Öneri Formu
19525 N002083 Nesai, Cenâiz, 118

Bize Ali b. Hucr, ona İsmail, ona Şerîk -İbn Ebû Nemir-, ona Atâ, ona Hz. Aişe (r.anha) şöyle rivayet etmiştir: Rasulullah (sav), benim yanımda her kaldığında gecenin sonunda Bakî mezarlığına gider ve şöyle derdi: "Selam size mümin kavmin yurdu! Biz ve siz gelecekte buluşmak üzere sözleştik, biz birbirimize vekil olacağız. Allah'ın dilemesiyle biz de size katılacağız. Allah'ım! Bakîu'l-garkad mezarlığında yatanları bağışla."


Açıklama: Buluşmak için sözleşmeden kasıt, kıyamet gününde birlikte olmaktır. vekil olmaktan ise birbirlerine hüsn-i şehadet yapmak gibi unsurlar kastedilmiş olmalıdır (Sindî, Haşiye Süneni Nesâî, IV, 94).

    Öneri Formu
19314 N002041 Nesai, Cenâiz, 103

Bize Yusuf b. Saîd, ona Haccâc, ona İbn Cüreyc, ona Abdullah b. Ebû Müleyke, ona Muhammed b. Kays b. Mahreme rivayet ettiğine göre Hz. Aişe (r.anha) şöyle demiştir: "Size kendim ve Hz. Peygamber (sav) hakkında bir şey anlatayım mı?" "Elbette anlat" dediler. Bunun üzerine şunları anlattı: Hz. Peygamber'in (sav) kalma sırası bana geldiği bir gece, yana dönüp ayakkabılarını ayaklarının yanına koydu. Elbisesinin bir tarafını yatağa yaydı. Çok geçmeden benim uyuduğumu hissetti. Sonra yavaşça ayakkabılarını giydi ve yavaşça üst elbisesini aldı. Kapıyı usulca açtı ve yavaşça çıktı. Ben de elbisemi aldım örtümü başıma alıp örtündüm. İzarımı giydim ve peşinden çıktım. Allah Rasulü, Bakî mezarlığına geldi. Elini üç defa kaldırıp uzunca tuttu. Sonra geri döndü, ben de geri döndüm. Hızla yürümeye başladı ben de hızla yürüdüm. Koşar adım yürümeye başladı ben de aynısı yaptım. Daha da hızlı gitti ben de daha fazla hızlandım. Ondan önce eve girdim ve hemen yattım. Gelir gelmez: "Aişe! Neyin var? Nefes nefese kalmışsın" dedi. Ben "Bir şey yok" dedim. "Ya sen anlat ya da Latîf ve Habîr olan Allah bana haber verir" dedim. Ben "Ey Allah'ın resulü! Anam babam sana feda olsun!" dedim ve olayı ona anlattım. "Önümde gördüğüm karaltı sendin" buyurdu. Ben "evet" dedim. Göğsümden beni bir kere itti ve canımı acıttı "Allah ve Resulünün sana haksızlık edeceğini mi sandın?" buyurdu. "İnsanlar ne saklarsa saklasınlar Allah onu bilir" dedim. Hz. Peygamber: "Gördüğün zaman Cebrail bana geldi ve yanıma girmedi. Çünkü elbiselerini çıkarmıştın. Bana seslendi ve senden gizlendi. Ona cevap verdim ve onu senden gizledim. Uyuduğunu sandığım için seni uyandırmak istemedim. Korkmandan endişe ettim. Bana Bakî mezarlığına gelip orada yatan müminler için istiğar etmemi emretti." Ben "Oraya gittim de ne diyeyim ey Allah'ın resulü?" diye sordum. Şöyle buyurdu: "Selam olsun size Ey mümin ve müslüman diyarının halkı! Allah önce gidenlerimize ve sonradan geleceklere rahmet etsin. Biz de Allah'ın izniyle size katılacağız."


    Öneri Formu
19260 N002039 Nesai, Cenâiz, 103

Bize Ubeydullah b. Saîd, ona Haremî b. Umâra, ona Şu'be, ona Alkame b. Mersed, ona Süleyman b. Büreyde, ona babası Büreyde şöyle rivayet etmiştir: Rasulullah (sav) mezarlara uğradığı zaman şöyle derdi: "Selam size ey diyarın mümin ve müslüman halkı! Allah'ın dilemesiyle bizler de sizin aranıza katılacağız. Siz bizden önce gittiniz, biz de sizi takip edeceğiz. Allah'tan bizim ve sizin için bağışlanma dilerim."


    Öneri Formu
19317 N002042 Nesai, Cenâiz, 103

Bize Kuteybe, ona Mâlik ve Muğîre, onlara Ebu Zinâd, ona A’rec, ona da Ebu Hureyre’nin (ra) rivâyet ettiğine göre Rasûlullah (sav) şöyle buyurdu: "Kuyruk sokumundaki küçük bir kemik parçası (acbu’z-zeneb) hariç, Âdem oğullarının bütün bedenini toprak yiyip tüketecektir. İnsan o kemikten yaratıdı ve yine o kemikten var edilip diriltilecektir." [Muğîre hadisinde "(ابْنِ آدَمَ)Âdem oğlu" şeklinde tekil ifade kullanmıştır.]


    Öneri Formu
19509 N002079 Nesai, Cenâiz, 117

Bize Mahmud b. Ğaylân, ona Vekî, Vehb b. Cerîr ve Ebu Davud, onlara Şu’be, ona Muğîre b. Numan, ona Saîd b. Cübeyr, ona da İbn Abbas (r.anhuma) şöyle demiştir: Rasulullah (sav.) öğüt vermek üzere kalktı ve şöyle dedi: "Ey insanlar! Sizler Azîz ve Celîl olan Allah’ın huzurunda çıplak olarak toplanacaksınız. –Ebu Davud “yalınayak ve sünnetsiz” diye, Vekî ve Vehb ise “çıplak ve sünnetsiz” diye rivayet etti-.Nitekim Yüce Allah “Bütün varlığı başlangıçta nasıl kolayca yaratmışsak, onları aynı şekilde tekrar dirilteceğiz.” (Enbiyâ, 104) buyurmuştur. Kıyamet günü kendisine elbise giydirilecek olan ilk insan Hz. İbrahim’dir. O gün ümmetimden bazı kişiler getirilecek ve sol tarafta alıkonacak. Ben “ey Rabbim, onlar benim ashabımdır” diyeceğim. Ama bana “sen bunların senden sonra neler ihdas ettiklerini bilmiyorsun!” denilir. Bunun üzerine ben de, o salih kulun (Hz. İsa’nın) söylediği gibi söylerim: “Aralarında bulunduğum müddetçe onların hallerine, ne durumda olduklarına şâhit idim. Fakat beni vefat ettirip aralarından çıkardıktan sonra onları görüp gözetleyen sadece sen kaldın. Zaten sen her şeyi hakkıyla görensin. Onlara azap edersen, şüphesiz onlar senin kullarındır. Eğer onları bağışlarsan muhakkak ki sen kudreti daima üstün gelen, her işi ve hükmü hikmetli ve sağlam olansın.” (Mâide, 117-118) O zaman bana “Sen onlardan ayrıldığın zamandan beri onlar gerisin geriye dönmeye devam ettiler” denilir." Ebu Davud’un rivayetinde: "Sen onlardan ayrıldığın zamandan itibaren onlar topuklarının üzerinde geriye döndüler" ifadesi vardır.


    Öneri Formu
19557 N002089 Nesai, Cenâiz, 119