10609 Kayıt Bulundu.
Bize Abdullah b. Yusuf, ona Malik b. Enes, ona İbn Şihâb, ona Salim b. Abdullah, ona babası (Abdullah b. Ömer) şöyle rivayet etmiştir: Rasûlullah (sav) Ensâr'dan bir adamın yanından geçerken, utangaç olan kardeşine böyle olmaması için nasihat ettiğini işitti. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav), "Onu rahat bırak! Haya imandandır" buyurdu.
Açıklama: Bu rivayette 'nasihat ettiğini işitti' şeklinde tercüme edilen bağlam bilgisi (B006118) nolu rivayette 'kardeşini azarladı' şeklinde yer almaktadır. Dolayısıyla abinin yaptığı şey, nasihat etmek deği de, azarlamak olarak düşünülürse hadis daha doğru anlaşılacaktır.
Bize Adem b. Ebu İyas, ona Şube, ona Abdullah b. Ebu Sefer ve İsmail, onlara Şa'bî ona da Abdullah b. Amr'ın (r.anhüma) rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: "Müslüman, dilinden ve elinden (gelecek zarardan) Müslümanların güvende olduğu kimsedir. Muhacir de Allah'ın yasakladığını terk eden kimsedir." [Ebu Abdullah (Buharî şöyle demiştir: Ebu Muaviye bu hadisi şöyle nakletmiştir: Bize Davud ona da Âmir şöyle rivayet etti: Abdullah'ı Hz. Peygamber'den (sav) naklederken duydum. Abdula'lâ ise şöyle nakletmiştir: Bize Davud, ona Âmir ona da Abdullah Hz. Peygamber'den (sav) rivayet etti.]
Bize Said b. Yahya b. Said el-Kuraşî, ona babası (Yahya b. Said), ona Ebu Bürde b. Abdullah b. Ebu Bürde ona da Ebu Bürde'nin naklettiğine göre Ebu Musa (ra) şöyle demiştir: Hz. Peygamber'e 'Ey Allah'ın Rasulü! Müslümanların hangisi en faziletlidir?' diye sordular. Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: "Müslümanların dilinden ve elinden (gelecek zarardan) güvende olduğu kimsedir."
Bize Haccac b. Minhal, ona Şu'be, ona Adîy b. Sabit, ona Abdullah b. Yezid, ona da Ebu Mesud'un rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Kişinin, karşılığını Allah'tan umarak ailesi için yaptığı harcama, kendisi için sadakadır."
Bize İsmail, ona kardeşi (Abdülhamid b. Ebu Üveys), ona İbn Ebu Zi'b, ona Saîd el-Makburî, ona da Ebu Hüreyre şöyle rivayet etmiştir: "Rasulullah'tan (sav) iki kap (dolusu ilim) ezberledim. Birisini yaydım, diğerini ise yayarsam şu boğazım kesiliverir."
Bize Abdullah b. Muhammed, ona Süfyan, ona Amr, ona da Said b. Cübeyr şöyle demiştir: İbn Abbas'a “Nevf el-Bikâlî, rivayette bahsi geçen Musa’nın, peygamber olan Hz. Musa değil başka bir Musa olduğunu söylüyor” dedim. İbn Abbas “Allah'ın düşmanı yalan söylemiş” dedi. Bize Übey b. Ka'b'ın rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Musa Peygamber İsrailoğulları arasında konuşma yapmak için ayağa kalktı. O sırada kendisine “insanların en bilgili olanı kimdir?” diye soruldu. Musa “benim” dedi. Yüce Allah onu kınadı. Çünkü bu konuda ona bilgi vermemişti. Allah ona 'iki denizin birleştiği yerde kullarımdan biri var, o senden daha çok bilgilidir' buyurdu. Bunun üzerine Musa 'ya Rab, ona nasıl ulaşabilirim?' diye sordu. Allah 'sepetin içine bir balık koy, onu nerede kaybedersen o kulum da oradadır' buyurdu. Hz. Musa, hizmetçisi Yuşa b. Nun’u da berberine alarak, sepetin içine bir balık koyup yola çıktılar. Bir kayalığa gelince başlarını koyup uyudular. Balık sepetten çıktı ve denize doğru kendine bir yol açarak ilerleyip gitti. Böyle bir yolun açılmasına Musa ve hizmetçisi çok şaşırdılar. Gece ve gündüzlerinin kalan kısmında yola devam ettiler. Sabah olunca Musa hizmetçisi Yuşa’ya “öğle yemeğimizi getir, bu seyahat bizi çok yordu” dedi. Hz. Musa emredildiği yeri geçene kadar herhangi bir yorgunluk hissetmemişti. Hizmetçisi ona 'gördün mü, kayalıkta dinlendiğimizde balığı nasıl da unuttum' dedi. Hz. Musa 'istediğimiz de buydu' dedi ve izlerini takip edip geldikleri yerden geriye döndüler. Kayalığa vardıklarında elbisesine bürünmüş bir adam gördüler. Hz. Musa ona selam verdi. Hızır 'senin diyarında bu selam nereden?' diye sordu. Hz. Musa 'ben Musa’yım' diye cevap verdi. Hızır (as) 'İsrail oğullarının Musa’sı mı?' diye sordu. O da 'evet' dedi. 'Sana öğretilen ilimden bana da öğretmen için sana tabi olayım mı?' diye sordu. (Hızır) 'sen bana sabredemezsin. Ey Musa ben de Allah’ın bana verdiği öyle bir bilgi var ki, sen onu bilmezsin. Sen de Allah’ın sana öğrettiği ama benim bilmediğim şeyleri biliyorsun” dedi. Hz. Musa “inşallah benim sabırlı olduğumu ve emrine isyan etmeyeceğimi göreceksin' dedi. Sahilde yürümeye başladılar, binecek bir gemileri yoktu. Oradan bir gemi geçti. Kendilerini taşımaları için gemicilerle konuştular, Hızır onlara tanıdık çıktığı için onları gemiye ücretsiz aldılar. Bir serçe gelip geminin kenarına kondu ve denizden bir iki yudum aldı. Hızır 'benim ilmimle senin ilmin, Allah’ın ilmini bu serçenin denizden aldığı bir yudum kadar eksiltmez' dedi. Ondan sonra geminin tahtalarından birini söktü. Musa 'bizi gemilerine hiçbir ücret talep etmeden alan insanların gemilerini mi batıracaksın?” dedi. Hızır “ben sana, benimle birlikte sabredemezsin demedim mi?' dedi. Hz. Musa 'unuttuğum şey için beni kınama' buyurdu. Hz. Musa’nın ona ilk karşı çıkışı unutma sebebiyleydi. Yollarına devam ettiler. Diğer çocuklarla oynayan bir çocuk gördüler. Hızır (as) çocuğun başından tutup onu kopardı. Musa 'tertemiz bir canı haksız yere mi öldürüyorsun?' diye şaşkınlıkla sorunca Hızır 'ben sana, benimle sabredemezsin demedim mi?' diye cevap verdi." İbn Uyeyne der ki: Bu ikincisi birincisinden daha bilinçli bir itirazdı. "Sonra yollarına devam ettiler. Bir köye vardılar ve ahaliden yemek istediler. Ahali onları misafir etmek istemedi. Yolda yıkılmak üzere olan bir duvar buldular. Hızır o duvarı düzeltti. Eliyle sıvazlayıp düzeltiverdi. Hz. Musa ona “istesen bunun için bir ücret alabilirdin' dedi. Hızır 'İşte bu birbirimizden ayrılmamız demektir” diye karşılık verdi.' Hz. Peygamber (sav) "Allah, Musa’ya rahmet eylesin. Keşke sabretseydi de aralarında geçecek olaylar anlatılsaydı." buyurdu.
Bize Müsedded, ona Yahya, ona Şube, ona Katâde, ona da Enes'in rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: Ve aynı şekilde Hüseyin el-Muallim’in Katâde vasıtası ile Enes’ten nakline göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: "Kendisi için istediğini kardeşi için de istemedikçe hiçbiriniz (tam olarak) iman etmiş olmaz."
Bize Ubeydullah b. Musa, ona Hanzala b. Ebu Süfyan, ona İkrime b. Halid, ona da İbn Ömer (r.ah.) Hz. Peygamber’in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etti: "İslam beş şey üzerine kurulmuştur: Allah’tan başka ilah olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Resulü olduğuna şehadet etmek, namaz kılmak, zekât vermek, haccetmek ve ramazan orucunu tutmak."
Bize Said b. Ufeyr, ona Leys, ona Abdurrahman b. Halid, ona İbn Şihâb, ona Salim ve Ebu Bekir b. Süleyman b. Ebu Hasme, onlara da Abdullah b. Amr şöyle söylemiştir: Hz. Peygamber (sav), ömrünün son zamanlarında bize yatsı namazını kıldırdı. Selam verince kalkıp şöyle buyurdu: "Bu geceyi iyi belleyin, not edin. Bundan yüz sene sonra şu an yeryüzünde yaşayan hiç kimse (hayatta) kalmayacaktır."