Açıklama: Hadiste geçen "أَطَّتْ" ifadesi, develerin ağır yük altında kaldıklarında çıkardıkları inilti manasına gelen "الْأَطِيطِ" kelimesinden (türetilmiştir.) Ancak semanın böyle bir ses çıkarmasının hakikatte mümkün olmadığı, burada bir mecaz olduğu ve kastedilen şeyin de gökyüzünde meleklerin çok bulunması sebebiyle, Allah'ın azamet ve kudretine yapılan vurgu olduğu söylenmiştir. Ancak Ali el-Kârî, hem naklî olarak geldiği (Hz. Peygamber'in bu sesi duyduğunu söylemesi) hem de aklen mümkün gözüktüğü için, bu ifadeyi hakikat olarak almanın da mümkün olduğunu belirtmiş ve bu sesin, semanın Allah'ı tesbih ve sena ederken çıkardığı ses olabileceğini söylemiştir. (Bkz. Mübarekfuri, Tuhfetü'l-ahvezî, X, 495)
Öneri Formu
Hadis Id, No:
216337, BM003925
Hadis:
3925 - وَحَدَّثَنَاهُ عَمْرُو بْنُ عَلِيٍّ، قَالَ: نَا أَبُو أَحْمَدَ، عَنْ إِسْرَائِيلَ، جَمِيعًا ذَكَرَا ذَلِكَ عَنْ إِبْرَاهِيمَ بْنِ الْمُهَاجِرِ، عَنْ مُجَاهِدٍ، عَنْ مُوَرِّقٍ، عَنْ أَبِي ذَرٍّ، رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُ، قَالَ: قَالَ: رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: «إِنِّي لَأَرَى مَا لَا تَرَوْنَ وَأَسْمَعُ مَا لَا تَسْمَعُونَ أَطَّتْ - يَعْنِي السَّمَاءَ - مَا فِيهَا مَوْضِعُ أَرْبَعِ أَصَابِعَ إِلَّا وَمَلَكٌ وَاضِعٌ جَبْهَتَهُ سَاجِدًا لِلَّهِ وَلَوْ تَعْلَمُونَ مَا أَعْلَمُ لَضَحِكْتُمْ قَلِيلًا وَلَبَكَيْتُمْ كَثِيرًا» قَالَ: «وَلَوَدِدْتُ أَنِّي شَجَرَةٌ تُعْضَدُ» وَهَذَا الْحَدِيثُ لَا نَعْلَمُهُ يُرْوَى عَنْ أَبِي ذَرٍّ إِلَّا مِنْ هَذَا الْوَجْهِ، وَلَا نَعْلَمُ لَهُ طَرِيقًا غَيْرَ هَذَا الطَّرِيقِ، وَلَا نَعْلَمُ رَوَى مُجَاهِدٌ، عَنْ مُوَرِّقٍ، عَنْ أَبِي ذَرٍّ إِلَّا هَذَيْنِ الْحَدِيثَيْنِ، قَالَ أَحْمَدُ: وَأَحْسَبُ أَنَّ هَذَا الْكَلَامَ الْأَخِيرَ مِنْ قَوْلِ أَبِي ذَرٍّ أَعْنِي «لَوَدِدْتُ أَنِّي شَجَرَةٌ تُعْضَدُ»
Tercemesi:
ona da Ebû Zer, Hz. Peygamber (s.a.v.)'in şöyle dediğini nakletmiştir: Ben sizin görmediklerinizi görür, duymadıklarınızı duyarım. -Gökyüzünü kastederek- (Az önce üzerindeki ağırlık sebebiyle) inledi. Gökyüzünün her bir tarafı, Allah'a secde etmek üzere alnını /yüzünü yere koyan meleklerle doludur. Şayet bildiklerimi bilseydiniz, az güler, çok ağlardınız. Sonra sözlerine şöyle devam etti: Vallahi, kesilip (yok olan) bir ağaç olmayı çok isterdim. Bu hadisi Ebu Zerr'den sadece bu senedle bilmekteyiz. Bunun dışında bir başka senedini de bilmiyoruz. Mücahid - Müverrık - Ebu Zer senediyle bildiğimiz sadece bu iki hadis vardır. Ahmed (b. Hanbel), "Vallahi, kesilip (yok olan) bir ağaç olmayı çok isterdim" şeklindeki sözü kastederek şöyle demiştir: Bu son ifade, Ebu Zer'e ait olsa gerektir.
Açıklama:
Hadiste geçen "أَطَّتْ" ifadesi, develerin ağır yük altında kaldıklarında çıkardıkları inilti manasına gelen "الْأَطِيطِ" kelimesinden (türetilmiştir.) Ancak semanın böyle bir ses çıkarmasının hakikatte mümkün olmadığı, burada bir mecaz olduğu ve kastedilen şeyin de gökyüzünde meleklerin çok bulunması sebebiyle, Allah'ın azamet ve kudretine yapılan vurgu olduğu söylenmiştir. Ancak Ali el-Kârî, hem naklî olarak geldiği (Hz. Peygamber'in bu sesi duyduğunu söylemesi) hem de aklen mümkün gözüktüğü için, bu ifadeyi hakikat olarak almanın da mümkün olduğunu belirtmiş ve bu sesin, semanın Allah'ı tesbih ve sena ederken çıkardığı ses olabileceğini söylemiştir. (Bkz. Mübarekfuri, Tuhfetü'l-ahvezî, X, 495)
Yazar, Kitap, Bölüm:
Bezzâr, Müsned-i Bezzâr, Ebu Zer el-Ğıfârî ani'n-Nebî 3925, 9/357
Senetler:
1. Ebu Zer el-Ğıfârî (Cündüb b. Abdullah b. Cünade)
2. Ebu Mu'temir Müverrik b. Müşemric el-Icli (Müverrik b. Müşemric b. Abdullah)
3. Ebu Haccac Mücahid b. Cebr el-Kuraşî (Mücahid b. Cebr)
4. İbrahim b. Muhacir el-Becelî (İbrahim b. Muhacir b. Cabir)
5. Ebu Yusuf İsrail b. Yunus es-Sebîî (İsrail b. Yunus b. Ebu İshak)
6. Ebu Ahmed Muhammed b. Abdullah ez-Zübeyrî (Muhammed b. Abdullah b. Zübeyr b. Ömer b. Dirhem)
6. Ubeydullah b. Musa el-Absi (Ubeydullah b. Musa b. Bazam)
7. Ebu Yakub Yusuf b. Musa er-Râzi (Yusuf b. Musa b. Râşid b. Bilal)
7. Hüseyin b. Mehdi el-Eyli (Hüseyin b. Mehdi b. Malik)
7. Ebu Hafs Amr b. Ali el-Fellâs (Amr b. Ali b. Bahr b. Kenîz)
Konular:
Adab, gülme adabı
Bilgi, Hz. Peygamber'in verdiği gaybi haberler
Hz. Peygamber, uyarıları