10609 Kayıt Bulundu.
Bize Hâmid b. Ömer, ona Bişr, ona Âsım, ona Vâkid, ona babası (Muhammed b. Zeyd), ona İbn Ömer veya İbn Amr şöyle rivayet etmiştir: "Hz. Peygamber (sav) parmaklarını birbirine geçirdi."
Bize Abdullah b. Yusuf, ona Malik, ona Salih b. Keysân, ona Urve b. Zübeyr, ona da müminlerin annesi Âişe şöyle rivayet etmiştir: "Allah namazı ilk olarak farz kıldığı zaman, ikamet halinde de yolculuk halinde de ikişer rekât olarak farz kıldı. Yolculuk halindeki namaz olduğu gibi bırakıldı, ikamet halindeki namaza ilave edildi."
Bize Ahmed b. Yunus, ona Âsım b. Muhammed, ona Vâkid b. Muhammed, ona Muhammed b. Münkedir şöyle rivayet etti: "Cabir, tek parça olarak izârını boynunun ense tarafına bağlayıp namaz kıldı. Birisi ona: Bir tek izâr içinde namaz kılıyorsun öyle mi? dedi. Cabir: 'Ben bunu, senin gibi bir ahmak beni görsün diye böyle yaptım. Nebi (sav) zamanında hangimizin (altlı üstlü) iki elbisesi vardı ki? dedi."
Bize Mutarrif Ebu Musab, ona Abdurrahman b. Ebu Mevâlî, ona da Muhammed b. Münkedir şöyle rivayet etmiştir: Cabir b. Abdullah’ı bir tek elbise içinde namaz kılarken gördüm ve o şöyle dedi: "Nebi’yi (sav) de bir tek elbise içinde namaz kılarken gördüm."
Bize Ubeydullah b. Musa, ona Hişam b. Urve, ona babası (Urve b. Zübeyr), ona da Ömer b. Ebu Seleme şöyle rivayet etti: "Nebi (sav) iki ucunu çapraz bağladığı tek parça elbise içinde namaz kılmıştır."
Bize Muhammed b. Müsennâ, ona Yahya, ona Hişam, ona babası (Urve b. Zübeyr), ona da Ömer b. Ebu Seleme şöyle rivayet etti: "Nebi (sav) Ümmü Seleme’nin evinde bir tek elbise içerisinde namaz kılmıştır. Elbisenin iki ucunu omuzunun üzerine atmıştı."
Bize Yahya b. Bukeyr, ona Leys, ona Yunus, ona İbn Şihab, ona Enes b. Malik, ona da Ebu Zer'in rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Ben Mekke’de iken evimin tavanı açıldı. Cebrail inerek göğsümü açtı. Sonra onu Zemzem suyu ile yıkadı. Sonra hikmet ve iman ile dolu altından bir leğen getirdi. Onun içindekileri benim göğsüme boşalttıktan sonra göğsümü kapattı. Sonra elimi tutup beni dünya semasına yükseltti. Ben dünya semasına gelince Cebrail semanın bekçisine “aç”, dedi. O “kim” diye sordu. Cebrail “bu Cebrail’dir” dedi. Bekçi “yanında kimse var mı?” dedi. Cebrail “evet, Muhammed (sav) var”, dedi. Bekçi “”ona davet gönderildi mi?” dedi. Cebrail “evet” dedi. Kapıyı açınca biz de dünya semasının üstüne çıktık. İki tarafında da karartılar bulunan, sağına baktığı zaman gülen, soluna baktığı zaman ağlayan, oturmakta olan bir adam gördük. O adam “salih Nebi’ye ve salih evlada merhaba” dedi. Ben Cebrail’e: “bu kim?” dedim. Cebrâil “o Âdem’dir. Sağ ve sol tarafındaki bu karartılar ise onun evlatlarının ruhlarıdır. Bunların sağda bulunanları cennetlikler, sol tarafında bulunanları ise cehennemliklerdir. Bundan dolayı sağ tarafına baktığı vakit güler, sol tarafına doğru bakınca ağlar” dedi. Nihayet beni ikinci semaya yükseltti. Bekçisine “aç” dedi. Bekçisi de birincisinin dediğinin aynısını ona söyledi ve sonra kapıyı açtı." Enes der ki: (Ebu Zer) Hz. Peygamber'in (sav), semalarda Âdem, İdris, Musa, İsa ve İbrahim (Allah’ın salat ve selamları üzerlerine olsun) ile karşılaştığını söyledi ancak konumlarının nasıl olduğunu zikretmedi. Sadece, Âdem’i dünya semasında, İbrahim’i de altıncı semada gördüğünü zikretti. Enes der ki: “Cebrail, Nebi (sav) ile birlikte İdris’in yanından geçince İdris “salih Nebi’ye ve salih kardeşe merhaba” dedi. Rasulullah (sav) "Ben “bu kim?” dedim. Cebrail “bu İdris’tir” dedi. Sonra Musa’nın yanından geçtik. O da “salih Nebi’ye ve salih kardeşe merhaba” dedi. Ben “bu kim?” dedim. Cebrail “bu Musa’dır” dedi. Sonra İsa’nın yanından geçtim. O da “salih kardeşe ve salih Nebi’ye merhaba” dedi. Ben “bu kim?” dedim. O “bu İsa’dır” dedi. Sonra İbrahim’in yanından geçtim. O da “salih Nebi’ye ve salih evlada merhaba” dedi. Ben “bu kim?” dedim. O “bu İbrahim’dir (as)” dedi." İbn Şihab der ki: Bana İbn Hazm, ona da İbn Abbas ve Ebu Habbe el-Ensarî'nin haber verdiğine göre Nebi (sav) şöyle buyurmuştur: "Sonra beni alıp yükselttiler. Hatta kalemlerin cızırtısını duyacağım bir yüksekliğe kadar çıktım." İbn Hazm ile Enes b. Malik der ki: Nebi (sav) şöyle buyurmuştur: "Allah ümmetime elli vakit namaz farz kıldı. Ben de bu farz ile birlikte döndüm. Musa’nın yanından geçerken o “Allah senin için ümmetine neyi farz kıldı” dedi. Ben “elli vakit namaz farz kıldı” dedim. O “Rabb'ine dön, şüphesiz senin ümmetinin buna gücü yetmez” dedi. Ben de Rabbime döndüm yarısını kaldırdı. Musa’nın yanına geri geldiğimde “yarısını kaldırdı” dedim. O “Rabbine dön, çünkü senin ümmetinin (buna) gücü yetmez” dedi. Ben de Rabbime müracaat edince, o kalanın yarısını da kaldırdı. Ona geri geldiğimde yine “Rabbine dön, senin ümmetinin buna gücü yetmez” dedi. Ben de ona müracaat ettim. Rabbim “Onlara, elli vaktin değerinde olan beş vakti farz kıldım. Söz benim katımda değişikliğe uğramaz” dedi. Musa’nın yanına döndüğümde bana “Rabb'ine müracaat et” dedi. Ben de “Rabbimden hayâ ettim” dedim. Sonra Cebrail beni Sidretü’l müntehâ’ya kadar alıp götürdü. Onu mahiyetlerini bilemediğim renkler bürüdü. Sonra beni cennete soktular. Cennette sıra sıra dizilmiş inciler vardı, toprağı da miskti."
Bize Ubeyd b. İsmail, ona Ebu Usâme, ona Hişâm, ona babası (Urve b. Zübeyr), ona Ömer b. Ebu Seleme şöyle rivayet etmiştir: "Ben, Rasulullah’ı (sav) Ümmü Seleme’nin evinde tek bir örtü bürünmüş, elbisenin iki ucunu da omuzları üzerine koymuş halde namaz kılarken gördüm."
Bize Abdullah b. Yusuf, ona Malik, ona İbn Şihab, ona Said b. Müseyyeb, ona da Ebu Hureyre şöyle rivayet etti: Birisi Rasulullah’a (sav) bir tek elbise içinde namaz kılmaya dair soru sorunca Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: "Her birinizin (altlı-üstlü) elbisesi var mı ki?"