3644 Kayıt Bulundu.
Bize Hafs b. Ömer, ona Hemmâm, ona Katâde, ona Nadr b. Enes, ona Beşîr b. Nehîk, ona da Ebu Hureyre'nin (ra) rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur
"Umrâ caizdir"
Atâ b. Ebu Rebâh der ki: Ebu Hureyre hadisinin benzerini bana Câbir, Peygamber'den (sav) rivayet etmiştir.
Açıklama: UMRA: “bağışlayanın ya da lehine bağışta bulunulan kişinin hayatta olması kaydıyla yapılan bağış” manasına gelir. Araplar, “Şu evimi ömrüm/ömrün boyunca sana verdim; evim yaşadığım/yaşadığın sürece senin olsun” gibi sözlerle veya kısaca, “Şu evimi sana umrâ kıldım” diyerek şartlı bağışta bulunurlardı. Bu tür hibede bağışlayan hibeyi kendisinin veya bağışta bulunanın hayatta bulunacağı süre ile sınırlandırmayı amaçlamakta ve mevhûb lehin ölmesi durumunda o malın kendisine veya vârislerine dönmesini istemektedir. (H. Mehmet Günay, "Rukba" DİA: Diyanet İslam Ansiklopedisi İstanbul, 2008, 35:218-219.)
Bize Sadaka b. Fadl, ona ibn Uyeyne, ona ibn Münkedir, ona da Câbir şöyle rivayet etti:
Bizden birinin erkek çocuğu dünyaya geldi ve adını el-Kâsım koydu. Biz de sana 'Biz sana Ebü'l-Kâsım künyesini vermeyiz ve buna rıza da göstermeyiz!' dedik. O da Hz. Peygamber'e (sav) söyledi. Bunun üzerine Rasulullah (sav): "Sen oğluna Abdurrahman ismini ver!" buyurdu.
Bize Ebû Küreyb, ona İsmail b. İbrahim, ona Ebû Cehdam Musa b. Sâlim, ona Abdullah b. Ubeydullah b. Abbas, ona da İbn Abbas (ra) şöyle rivayet etmiştir:
"Rasûlullah (sav) kendisine gönderileni tebliğ ile memur bir kul idi. Şu üç şey dışında bizi asla diğer insanlardan ayırmadı: Bize abdesti güzelce almamızı, sadaka yemememizi ve eşeği ata çekmememizi emretti.
Ebû İsa şöyle demiştir: Bu konuda Ali'den de hadis nakledilmiştir. Bu, hasen-sahih bir hadistir. Bu hadisi Süfyân es-Sevrî, Ebu Cehdam'dan, o Ubeydullah b. Abdullah b. Abbas'tan, o da İbn Abbas'tan rivayet etmiştir.
Yine Tirmizî dedi ki: Ben Muhammed'in şöyle dediğini işittim: es-Sevrî'nin rivayet ettiği hadis, mahfûz değildir, es-Sevrî onda yanılmıştır. Sahih olan, İsmail b. Uleyye ve Abdülvâris b. Saîd'in, Ebu Cehdam'dan, onun Abdullah b. Ubeydullah b. Abbas'tan, onun da İbn Abbas'tan rivâyet ettiği hadistir.
Açıklama: Abdestin güzel bir şekilde alınması, sadece Hâşimîler için değil, bütün müslümanlar için gereklidir. Muhtemelen burada Hz. Peygamber, dinî emirleri kendi âilesinin kusursuz bir şekilde yerine getirmeleri için, özellikle yakınlarından, dikkatli olmalarını ısrarlı şekilde istemiştir. Eşeğin kısrakla çiftleştirilmesinden katır doğar. Halbuki at, o dönemin en önemli cihâd vasıtası idi. At cinsinin azalıp işe yaramayan katır türünün çoğaltılması, cihad için de engeldir. Cihada engel olacak bir uygulamadan en çok Hz. Peygamber’in âilesi uzak durmalıydı. Sadakanın Hz. Peygamber ve âilesi için helâl olmadığı, çeşitli hadîslerle ortaya konmuştur.
Bize Amr b. Mansûr, ona Asım b. Yusuf, ona Ebu Ahvas, ona Talha b. Yahya b. Talha, ona da Mücâhid, Âişe'nin şöyle dediğini rivayet etmiştir:
"Hz. Peygamber (sav) bir gün yanıma gelip 'Yanınızda (yiyecek) bir şey var mı?' diye sordu. Ben 'Hayır, (yok)' deyince de 'O halde ben oruç tutayım' buyurdu. Sonra bana hediye olarak hays denen bir yemeğin getirildiği başka bir gün daha yanıma uğradı. Hays (yemeğini) sevdiği için, ondan Hz. Peygamber'e (sav) de ayırmıştım. 'Yâ Rasulallah! Bana hays (yemeği) hediye edildi, ben de sana ondan ayırdım' dedim. Rasulullah (sav), 'Oruçlu olarak sabahlamıştım, ancak getir (yiyeyim)' buyurdu. Nebî (sav), o yemeği yedi. Ardından da 'Nafile oruç tutan kişinin misali, sadaka vermek üzere malını (cebincen) çıkaran kimse gibidir. Dilerse onu verir, dilerse (vermeyip, elinde) tutar' buyurdu."
Açıklama: Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: وَالْقُرْآنُ حُجَّةٌ لَكَ أَوْ عَلَيْكَ Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: الصدقة برهان