3646 Kayıt Bulundu.
Açıklama: Elbani bu hadisin zayıf olduğunu, ancak merfu kısmının hasen olduğunu ifade etmiştir
Bize Ubeydullah b. Abdülkerim, ona Hişam b. Halid, ona Halid b. Yezid, ona Ebu Hatim, ona Hişam b. Halid, ona Halid b. Yezid b. Ebu Malik, ona babası, ona da Enes b. Malik'ten rivayet edildiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurdu, demiştir:
"İsra gecesi Cennet'in kapısı üzerinde “Sadaka karşılığı on misli (sevap) vardır. Borç karşılığında) ise on sekiz misli (sevap) vardır” ifadesinin yazılı olduğunu gördüm. Bunun üzerine Cebrail'e “Borç vermenin sadakadan üstün olmasının hikmeti nedir?” diye sordum. Cebrail dedi ki: Çünkü sadaka dileyen kişi bazen elinde bulunduğu halde dilenir. Fakat borç isteyen kimse, ancak ihtiyaçtan dolayı borçlanmak ister."
Bize Kuteybe b. Saîd, ona Muhammed b. Abdullah el-Ensârî, ona İbn Avn, ona Nâfi, ona da İbn Ömer şöyle rivayet emiştir:
Ömer b. Hattâb'ın payına Hayber'den bir arazi düşmüştü. Bu arazi hakkında nasıl tasarrufta bulunacağı konusunda fikir sormak üzere Hz. Peygamber'e gelip “Hayber'de öyle bir araziye sâhip oldum ki, bundan daha güzel bir mala sahip olmamışımdır. Şimdi bana bu mal hakkında ne emredersin?” dedi. Rasulullah (sav) "istersen mülkiyetini kendinde bırakır, mahsulünü de sadaka verirsin" buyurdu. Râvî der ki: Ömer de araziyi satılamaz, hibe edilemez, miras yapılamaz şekilde vakfetti ve gelirini de fakirlere, yakınlara, köle ve esirleri hürriyete kavuşmasına, ve Allah yolunda çalışanlara, yolculara ve zayıflara sadaka yaptı. Yine vakfın işlerini yürüten kimsenin de vakfın mülkiyetine dokunmadan yalnız gelirinden örfe uygun bir şekilde yemesine ve dostuna yedirmesine bir çekince koymadı.
İbn Avn der ki: Ben bu hadisi İbn Şîrîn'e rivayet ettim, “gayre müteessilin mâlen (mal ve sermaye yapmaksızın” dedi.