Bize Ubeyd b. İsmail, ona Ebu Üsame, ona Hişam, ona babası, Ebu Humeyd es-Sâidî’nin şöyle anlattığını rivayet etti: Rasulullah (sav) İbnü’l- Lutebiyye isimli birisini Süleym oğulları’nın zekâtlarını toplamak üzere görevlendirdi. İbnü’l- Lutebiyye, vazifesini yapıp geldiğinde, Rasul-i Ekrem (sav) onu hesaba çekti. İlgili memur, 'Şu sizin (zekât) malınızdır, bu da (bana verilen) hediyedir!' dedi. Rasul-i Ekrem, cevaben "Sen doğru söyleyen bir adam isen, babanın ve ananın evinde otursaydın da sana hediyen gelir miydi, görseydin!" dedi. Sonra Rasulullah (sav) bize bir konuşma yaptı. Allah’a hamd edip, O’nu güzel sıfatlarla övdükten sonra "İmdi" diyerek şöyle devam etti: "Ben içinizden birisini, Allah’ın bana havale buyurduğu bir işe memur tayin ediyorum, o da bana gelip 'Şu sizin (zekât) malınızdır, bu da bana verilen hediyedir!' diyor! Bu adam babasının ve anasının evinde otursaydı da kendisine hediyesi gelir miydi, yoksa gelmez miydi, bir kere görseydi! Allah'a yemin ederim ki, sizden bir kimse haksız yere bir şey alırsa, muhakkak o aldığı malı boynuna yüklenerek Allah’a kavuşacaktır. Sakın ben sizden herhangi birinizi inlemesi olan bir deveyi veya böğürmesi olan bir sığırı, ya da melemesi olan bir koyunu boynunda taşıyarak Allah’a kavuştuğunu görüp tanımayayım!" Bundan sonra Rasulullah (sav) iki elini koltuk altının beyazlığı görünceye kadar kaldırarak "Allah’ım! Tebliğ ettim mi?" dedi. Ben bunu gözümle gördüm, kulağımla işittim.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
27526, B006979
Hadis:
حَدَّثَنَا عُبَيْدُ بْنُ إِسْمَاعِيلَ حَدَّثَنَا أَبُو أُسَامَةَ عَنْ هِشَامٍ عَنْ أَبِيهِ عَنْ أَبِى حُمَيْدٍ السَّاعِدِىِّ قَالَ اسْتَعْمَلَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم رَجُلاً عَلَى صَدَقَاتِ بَنِى سُلَيْمٍ يُدْعَى ابْنَ اللُّتَبِيَّةِ ، فَلَمَّا جَاءَ حَاسَبَهُ قَالَ هَذَا مَالُكُمْ وَهَذَا هَدِيَّةٌ . فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم " فَهَلاَّ جَلَسْتَ فِى بَيْتِ أَبِيكَ وَأُمِّكَ ، حَتَّى تَأْتِيَكَ هَدِيَّتُكَ إِنْ كُنْتَ صَادِقًا " . ثُمَّ خَطَبَنَا فَحَمِدَ اللَّهَ وَأَثْنَى عَلَيْهِ ثُمَّ قَالَ: " أَمَّا بَعْدُ ، فَإِنِّى أَسْتَعْمِلُ الرَّجُلَ مِنْكُمْ عَلَى الْعَمَلِ مِمَّا وَلاَّنِى اللَّهُ ، فَيَأْتِى فَيَقُولُ هَذَا مَالُكُمْ وَهَذَا هَدِيَّةٌ أُهْدِيَتْ لِى . أَفَلاَ جَلَسَ فِى بَيْتِ أَبِيهِ وَأُمِّهِ حَتَّى تَأْتِيَهُ هَدِيَّتُهُ ، وَاللَّهِ لاَ يَأْخُذُ أَحَدٌ مِنْكُمْ شَيْئًا بِغَيْرِ حَقِّهِ ، إِلاَّ لَقِىَ اللَّهَ يَحْمِلُهُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ ، فَلأَعْرِفَنَّ أَحَدًا مِنْكُمْ لَقِىَ اللَّهَ يَحْمِلُ بَعِيرًا لَهُ رُغَاءٌ ، أَوْ بَقَرَةً لَهَا خُوَارٌ ، أَوْ شَاةً تَيْعَرُ " . ثُمَّ رَفَعَ يَدَهُ حَتَّى رُئِىَ بَيَاضُ إِبْطِهِ يَقُولُ " اللَّهُمَّ هَلْ بَلَّغْتُ " . بَصْرَ عَيْنِى وَسَمْعَ أُذُنِى .
Tercemesi:
Bize Ubeyd b. İsmail, ona Ebu Üsame, ona Hişam, ona babası, Ebu Humeyd es-Sâidî’nin şöyle anlattığını rivayet etti: Rasulullah (sav) İbnü’l- Lutebiyye isimli birisini Süleym oğulları’nın zekâtlarını toplamak üzere görevlendirdi. İbnü’l- Lutebiyye, vazifesini yapıp geldiğinde, Rasul-i Ekrem (sav) onu hesaba çekti. İlgili memur, 'Şu sizin (zekât) malınızdır, bu da (bana verilen) hediyedir!' dedi. Rasul-i Ekrem, cevaben "Sen doğru söyleyen bir adam isen, babanın ve ananın evinde otursaydın da sana hediyen gelir miydi, görseydin!" dedi. Sonra Rasulullah (sav) bize bir konuşma yaptı. Allah’a hamd edip, O’nu güzel sıfatlarla övdükten sonra "İmdi" diyerek şöyle devam etti: "Ben içinizden birisini, Allah’ın bana havale buyurduğu bir işe memur tayin ediyorum, o da bana gelip 'Şu sizin (zekât) malınızdır, bu da bana verilen hediyedir!' diyor! Bu adam babasının ve anasının evinde otursaydı da kendisine hediyesi gelir miydi, yoksa gelmez miydi, bir kere görseydi! Allah'a yemin ederim ki, sizden bir kimse haksız yere bir şey alırsa, muhakkak o aldığı malı boynuna yüklenerek Allah’a kavuşacaktır. Sakın ben sizden herhangi birinizi inlemesi olan bir deveyi veya böğürmesi olan bir sığırı, ya da melemesi olan bir koyunu boynunda taşıyarak Allah’a kavuştuğunu görüp tanımayayım!" Bundan sonra Rasulullah (sav) iki elini koltuk altının beyazlığı görünceye kadar kaldırarak "Allah’ım! Tebliğ ettim mi?" dedi. Ben bunu gözümle gördüm, kulağımla işittim.
Açıklama:
Memurun hediye alması, ganimet malından aşırmak/ kamu malını zimmete geçirmek şeklinde kabul edilmektedir. (Beyhakî, es-Sünenü’l-kübrâ, 10/233 [20474]) Diğer varyantlar: M004738; M004738; M004739; B002597; B006636; B007174; B007197; DM001711; DM002535; D002946.
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Hıyel 15, 2/666
Senetler:
1. Ebu Humeyd Abdurrahman b. Sa'd es-Sâ'îdî (Münzir b. Sa'd b. Malik)
2. Urve b. Zübeyr el-Esedî (Urve b. Zübeyr b. Avvam b. Huveylid b. Esed)
3. Ebu Münzir Hişam b. Urve el-Esedî (Hişam b. Urve b. Zübeyr b. Avvam)
4. Ebu Üsame Hammâd b. Üsame el-Kuraşî (Hammâd b. Üsame b. Zeyd)
5. Abdullah b. İsmail el-Hebari (Ubeyd b. İsmail)
Konular:
Hediye, işçilere hediye vermek
Hediye, memurun hediye alması
Hediye, Zekat memurunun hediye alması
Bize Ömer b. Hafs b. Ğiyâs, ona babası (Hafs b. Ğıyas), ona el-A'meş, ona Şekîk, ona da Huzeyfe şöyle dedi:
"Bizler Hz. Ömer'in yanında oturuyorduk. Bir ara Ömer, "Hz. Peygamber'in (sav) fitne hakkındaki sözlerini hanginiz ezberinde tutuyor?" diye sordu. Huzeyfe hemen, 'İnsanın âilesi, malı, evlâdı ve komşusu yüzünden uğrayacağı fitnelere namaz, sadaka, iyiliği emretme ve kötülüğe mani olma amelleri keffâret eder' hadisini rivâyet etti. Hz. Ömer, "Benim sana bunları sormuyorum. Ben, deniz dalgaları gibi dalgalanacak olan fitneleri soruyorum" dedi. Bunun üzerine Huzeyfe, "O fitnelerden sana bir zarar gelmez, ey mü'minlerin emîri. Çünkü seninle o fitneler arasında kilitli bir kapı vardır" dedi. Hz. Ömer, "O kapı kırılacak mı, yoksa açılacak mı?" diye sordu. Huzeyfe cevaben, "Aksine kırılacak" dedi. O zaman Hz. Ömer, "Öyleyse o kapı ebediyen kapanmayacak" dedi. Huzeyfe, "Evet" dedim.
Şekîk dedi ki: Biz Huzeyfe'ye, "Hz. Ömer kapıdan maksadın kim olduğunu biliyor muydu?" diye sorduk. Huzeyfe, "Evet, yarından evvel bu gecenin bulunduğunu bilmekte olduğum gibi (biliyordu). Çünkü ben ona içinde yalan yanlış hiçbir şey bulunmayan bir hadîs rivâyet ettim" dedi.
Şekîk ibn Seleme: Huzeyfe'ye, "O kapıdan maksat kimdir?" diye sormaya cesaret edemezdik de, bunu ona sormasını Mesrûk'dan rica ettik. Mesrûk da Huzeyfe'ye, "O kapıdan maksat kimdir" diye sordu. Huzeyfe cevaben, "Ömer'dir" dedi.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
27776, B007096
Hadis:
حَدَّثَنَا عُمَرُ بْنُ حَفْصِ بْنِ غِيَاثٍ حَدَّثَنَا أَبِى حَدَّثَنَا الأَعْمَشُ حَدَّثَنَا شَقِيقٌ سَمِعْتُ حُذَيْفَةَ يَقُولُ بَيْنَا نَحْنُ جُلُوسٌ عِنْدَ عُمَرَ قَالَ أَيُّكُمْ يَحْفَظُ قَوْلَ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم فِى الْفِتْنَةِ . قَالَ « فِتْنَةُ الرَّجُلِ فِى أَهْلِهِ وَمَالِهِ وَوَلَدِهِ وَجَارِهِ ، تُكَفِّرُهَا الصَّلاَةُ وَالصَّدَقَةُ وَالأَمْرُ بِالْمَعْرُوفِ وَالنَّهْىُ عَنِ الْمُنْكَرِ » . قَالَ لَيْسَ عَنْ هَذَا أَسْأَلُكَ ، وَلَكِنِ الَّتِى تَمُوجُ كَمَوْجِ الْبَحْرِ . قَالَ لَيْسَ عَلَيْكَ مِنْهَا بَأْسٌ يَا أَمِيرَ الْمُؤْمِنِينَ ، إِنَّ بَيْنَكَ وَبَيْنَهَا بَابًا مُغْلَقًا . قَالَ عُمَرُ أَيُكْسَرُ الْبَابُ أَمْ يُفْتَحُ قَالَ بَلْ يُكْسَرُ . قَالَ عُمَرُ إِذًا لاَ يُغْلَقَ أَبَدًا . قُلْتُ أَجَلْ . قُلْنَا لِحُذَيْفَةَ أَكَانَ عُمَرُ يَعْلَمُ الْبَابَ قَالَ نَعَمْ كَمَا أَعْلَمُ أَنَّ دُونَ غَدٍ لَيْلَةً ، وَذَلِكَ أَنِّى حَدَّثْتُهُ حَدِيثًا لَيْسَ بِالأَغَالِيطِ . فَهِبْنَا أَنْ نَسْأَلَهُ مَنِ الْبَابُ فَأَمَرْنَا مَسْرُوقًا فَسَأَلَهُ فَقَالَ مَنِ الْبَابُ قَالَ عُمَرُ .
Tercemesi:
Bize Ömer b. Hafs b. Ğiyâs, ona babası (Hafs b. Ğıyas), ona el-A'meş, ona Şekîk, ona da Huzeyfe şöyle dedi:
"Bizler Hz. Ömer'in yanında oturuyorduk. Bir ara Ömer, "Hz. Peygamber'in (sav) fitne hakkındaki sözlerini hanginiz ezberinde tutuyor?" diye sordu. Huzeyfe hemen, 'İnsanın âilesi, malı, evlâdı ve komşusu yüzünden uğrayacağı fitnelere namaz, sadaka, iyiliği emretme ve kötülüğe mani olma amelleri keffâret eder' hadisini rivâyet etti. Hz. Ömer, "Benim sana bunları sormuyorum. Ben, deniz dalgaları gibi dalgalanacak olan fitneleri soruyorum" dedi. Bunun üzerine Huzeyfe, "O fitnelerden sana bir zarar gelmez, ey mü'minlerin emîri. Çünkü seninle o fitneler arasında kilitli bir kapı vardır" dedi. Hz. Ömer, "O kapı kırılacak mı, yoksa açılacak mı?" diye sordu. Huzeyfe cevaben, "Aksine kırılacak" dedi. O zaman Hz. Ömer, "Öyleyse o kapı ebediyen kapanmayacak" dedi. Huzeyfe, "Evet" dedim.
Şekîk dedi ki: Biz Huzeyfe'ye, "Hz. Ömer kapıdan maksadın kim olduğunu biliyor muydu?" diye sorduk. Huzeyfe, "Evet, yarından evvel bu gecenin bulunduğunu bilmekte olduğum gibi (biliyordu). Çünkü ben ona içinde yalan yanlış hiçbir şey bulunmayan bir hadîs rivâyet ettim" dedi.
Şekîk ibn Seleme: Huzeyfe'ye, "O kapıdan maksat kimdir?" diye sormaya cesaret edemezdik de, bunu ona sormasını Mesrûk'dan rica ettik. Mesrûk da Huzeyfe'ye, "O kapıdan maksat kimdir" diye sordu. Huzeyfe cevaben, "Ömer'dir" dedi.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Fiten 17, 2/690
Senetler:
1. Ebu Abdullah Huzeyfe b. Yeman el-Absî (Huzeyfe b. Huseyl b. Cabir)
2. Ebu Vâil Şakik b. Seleme el-Esedî (Şakik b. Seleme)
3. Ebu Muhammed Süleyman b. Mihran el-A'meş (Süleyman b. Mihran)
4. Ebu Ömer Hafs b. Gıyas en-Nehaî (Hafs b. Gıyas b. Talk b. Muaviye b. Malik)
5. Ebu Hafs Ömer b. Hafs en-Nehaî (Ömer b. Hafs b. Giyas b. Talk b. Muaviye)
Konular:
Fitne, Fesat, İfsat, fitnecilik, bozgunculuk
Komşuluk, komşuluk ilişkileri
Yargı, keffaret
Açıklama: İlgili sened için bkz. N003337 numaralı hadis.
Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım:
اَ شِغَارَ فِى الإِسْلاَمِ
Öneri Formu
Hadis Id, No:
27806, N003338
Hadis:
أَخْبَرَنَا عَلِىُّ بْنُ مُحَمَّدِ بْنِ عَلِىٍّ قَالَ حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ كَثِيرٍ عَنِ الْفَزَارِىِّ عَنْ حُمَيْدٍ عَنْ أَنَسٍ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « لاَ جَلَبَ وَلاَ جَنَبَ وَلاَ شِغَارَ فِى الإِسْلاَمِ » . قَالَ أَبُو عَبْدِ الرَّحْمَنِ هَذَا خَطَأٌ فَاحِشٌ وَالصَّوَابُ حَدِيثُ بِشْرٍ .
Tercemesi:
Bize Ali b. Muhammed b. Ali (el-Mesîsî), ona Muhammed b. Kesir (es-Sekafî), ona (İbrahim b. Muhammed) el-Fezârî, ona Humeyd (b. Ebu Humeyd et-Tavîl), ona da Enes'i (b. Malik) (ra) rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "İslam'da zekat toplarken hayvanların, zekat memurunun yanına kadar sevk zorunluluğu da hayvanları, zekat memurunun uzağında bir yere götürmek de akrabaları karşılıklı mehir sayarak evlenme usulü de yoktur."
Ebu Abdurrahman (en-Nesâî) şöyle demiştir: "Hadisin bu senedi apaçık bir hatadır. Doğru olan sened, Bişr üzerinden gelen seneddir."
Açıklama:
İlgili sened için bkz. N003337 numaralı hadis.
Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım:
اَ شِغَارَ فِى الإِسْلاَمِ
Yazar, Kitap, Bölüm:
Nesâî, Sünen-i Nesâî, Nikah 60, /2303
Senetler:
1. Enes b. Malik el-Ensarî (Enes b. Malik b. Nadr b. Damdam b. Zeyd b. Haram)
2. Ebu Ubeyde Humeyd b. Ebu Humeyd et-Tavîl (Humeyd b. Tarhan)
3. Ebu İshak İbrahim b. Muhammed el-Fezârî (İbrahim b. Muhammed b. Hâris b. Esma b. Harice)
4. Ebu Yusuf Muhammed b. Kesir es-Sekafi (Muhammed b. Kesir b. Ebu Ata)
5. Ali b. Muhammed el-Messîsî (Ali b. Muhammed b. Ali b. Ebu Medâ)
Konular:
İbadet, Zekat
Nikah, şiğar şeklindeki
أَخْبَرَنَا حُمَيْدُ بْنُ مَسْعَدَةَ قَالَ حَدَّثَنَا بِشْرٌ قَالَ حَدَّثَنَا حُمَيْدٌ عَنِ الْحَسَنِ عَنْ عِمْرَانَ بْنِ حُصَيْنٍ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ « لاَ جَلَبَ وَلاَ جَنَبَ وَلاَ شِغَارَ فِى الإِسْلاَمِ وَمَنِ انْتَهَبَ نُهْبَةً فَلَيْسَ مِنَّا » .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
27805, N003337
Hadis:
أَخْبَرَنَا حُمَيْدُ بْنُ مَسْعَدَةَ قَالَ حَدَّثَنَا بِشْرٌ قَالَ حَدَّثَنَا حُمَيْدٌ عَنِ الْحَسَنِ عَنْ عِمْرَانَ بْنِ حُصَيْنٍ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ « لاَ جَلَبَ وَلاَ جَنَبَ وَلاَ شِغَارَ فِى الإِسْلاَمِ وَمَنِ انْتَهَبَ نُهْبَةً فَلَيْسَ مِنَّا » .
Tercemesi:
Bize Muhammed b. Mes'ade, ona Bişr (b. Mufaddal er-Rakâşi), ona Humeyd (b. Ebu Humeyd et-Tavîl), ona Hasan (el-Basrî), ona da İmran b. Husayn'ın (ra) rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "İslam'da zekat toplarken hayvanların, zekat memurunun yanına kadar sevk zorunluluğu da hayvanları, zekat memurunun uzağında bir yere götürmek de akrabaları karşılıklı mehir sayarak evlenme usulü de yoktur."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Nesâî, Sünen-i Nesâî, Nikah 60, /2303
Senetler:
1. Ebu Nüceyd İmran b. Husayn el-Ezdî (İmran b. Husayn b. Ubeyd b. Halef b. Abdünühüm)
2. Ebu Said Hasan el-Basrî (Hasan b. Yesâr)
3. Ebu Ubeyde Humeyd b. Ebu Humeyd et-Tavîl (Humeyd b. Tarhan)
4. Ebu İsmail Bişr b. Mufaddal er-Rakâşi (Bişr b. Mufaddal b. Lahik)
5. Humeyd b. Mes'ade es-Sami (Humeyd b. Mes'ade b. Mübarek)
Konular:
İbadet, Zekat
Nikah, şiğar şeklindeki
Bize Yahya, ona Leys, ona Ukayl, ona İbn Şihâb; (T) Bize Said b. Mervân, ona Muhammed b. Abdülaziz b. Ebu Rizme, ona Ebu Salih Selmûyeh, ona Abdullah, ona Yunus b. Yezîd, ona İbn Şihâb, ona Urve b. Zübeyr, ona da Nebî'nin (sav) hanımı Aişe şöyle rivayet etmiştir:
Rasulullah'a (sav) gelen vahyin ilki uykudaki sadık rüya şeklindeydi. Gördüğü bir rüya ertesi vakit mutlaka sabahın aydınlığı gibi apaçık gerçekleşirdi. Ardından ona yalnızlık sevdirildi. Hira mağarasına gider, ailesine dönmeden, orada gecelerce tehannüste bulunur, yani ibadet ederdi. Bunun için de yanına azık alırdı. Azığı bittikten sonra Hatice'nin yanına döner, aynı şekilde azık alırdı. Nihayet, o Hira mağarasında iken Hak, kendisine geldi. Melek, ona geldi ve ''oku'' dedi. Rasulullah (sav), ''ben okuma bilmem'' dedi. Rasulullah şöyle buyurdu: ''Melek, beni alıp takatim kesilene kadar sıktı, ardından bırakıp 'oku' dedi. Ben, 'okuma bilmem' dedim. Beni yine alıp ikinci kez takatim kesilene kadar sıktı, ardından bırakıp 'oku' dedi. Ben, 'okuma bilmem' dedim. Beni bir daha alıp takatim kesilene kadar üçüncü sefer sıktı, sonra bırakıp 'yaratan Rabbinin adıyla oku. O, insanı alakadan yarattı. Oku, Rabbin en büyük kerem sahibidir. O, kalemle öğretendir. İnsana bilmediğini öğretti' (Alak 96/ 1-5) dedi.'' Rasulullah (sav) korkudan titreyerek oradan döndü. Nihayet, Hatice'nin yanına girdi ve ''beni örtün, beni örtün'' dedi. Korku (hali) ondan gidene kadar kendisini örttüler. Hatice'ye, ''ey Hatice, bana ne oluyor, kendim için endişeleniyorum'' dedi (ve) olanı kendisine anlattı. Hatice, ''asla, sevin. Allah'a yemin olsun ki, o seni asla rezil-rüsvâ etmez. Ona yemin olsun ki sen, akrabayı ihmal etmez, doğru konuşur, muhtaçları gözetir, sadece sende olanı başkalarına infak eder, misafiri ağırlar, Hak'tan gelen sıkıntılara karşı insanlara yardım edersin'' dedi. Hatice onu aldı ve Varaka b. Nevfel'e götürdü ki o, Hatice'nin amcasının oğlu idi. Kendisi Cahiliye devrinde Hristiyan olmuş, Arapça yazabilen, İncil'i, Allah'ın yazmasını dilediği kadar Arapça olarak yazabilen biriydi. (Ayrıca) oldukça yaşlı olup gözleri görmezdi. Hatice, ''Ey amcamın oğlu, kardeşinin oğlunu dinle'' dedi. Varaka, ''Ey kardeşimin oğlu, ne görüyorsun'' dedi. Nebî (sav), gördüğünü ona anlattı. Varaka, ''Bu, Musa'ya indirilen Nâmûs'tur. Keşke, o zaman genç olup hayatta olabilsem'' dedi. (Varaka), başka şeyler de söyledi. Rasulullah (sav), ''onlar beni sürecekler mi'' dedi. Varaka, ''evet, senin getirdiğini getirene (muhakkak) eziyet edilmiştir. Senin zamanına (kadar) sağ kalabilirsem, sana her şeyimle yardım ederim'' dedi. (Ne var ki), çok geçmeden kendisi vefat etti. Vahiy de bir süre kesildi. (Bundan dolayı) Rasulullah (sav), üzüldü.
İbn Abbas Hadis metninde geçen ve 'sabahın aydınlığı' şeklinde tercüme edilen ''Fâliku'l-isbâh'', ifadesinin 'gündüz vaktinde güneş ışığı ve geceleyin ise ay ışığı' demek olduğunu söyledi.
Açıklama: Hz. Peygamberʼe (sav) ilk vahiy gelişiyle ilgili olarak aktarılan rivayetlerin bazılarında bu rivayette olduğu gibi Oʼnun intiharı düşündüğü bilgisi yer almaktadır. Ancak hadisin Arapça metnine bakıldığında intihar ile ilgili bölüm فِيمَا بَلَغَنَا yani "bize ulaştığına göre" ifadesiyle aktarılmaktadır. Bu konuya dair yapılan çalışmalarda ilgili bölümün bu rivayet sigasıyla nakledilmesi sebebiyle isnadında kopukluk olduğu ve sahihlik özelliğini kaybettiği ifade edilmektedir. Kadı İyâz (Kadı İyâz, eş-Şifâ, II, 104) ve Ayni (el-Aynî, Umdetuʼl-Kârî, I, 145) gibi alimlere göre bu tasarruf hadisin senedinde yer alan Maʼmer b. Râşidʼe aittir ve bilgiyi kimden aldığı belli değildir. Maʼmer muhtemelen ez-Zührîʼden konuya dair biri sahih diğeri zayıf iki rivayeti almış ve ikinci, yani zayıf rivayeti sahih rivayetin akabinde bu duruma işaret eden فِيمَا بَلَغَنَا lafzıyla aktarmıştır. Dolayısı ile rivayette yer alan intihar olayı sahih bir nakil olarak kabul edilmemektedir (Ayrıntılı bilgi için bkz.Kahraman, Hüseyin - Mehmet Şakar, Hz. Peygamber’in İlk Vahyin Akabinde İntiharı Düşünmesi ile İlgili Rivayetlerin Tahlil ve Tenkidi, Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2017, cilt: XXVI, sayı: 1, s. 151-189 .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
27545, B006982
Hadis:
حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ بُكَيْرٍ حَدَّثَنَا اللَّيْثُ عَنْ عُقَيْلٍ عَنِ ابْنِ شِهَابٍ . وَحَدَّثَنِى عَبْدُ اللَّهِ بْنُ مُحَمَّدٍ حَدَّثَنَا عَبْدُ الرَّزَّاقِ حَدَّثَنَا مَعْمَرٌ قَالَ الزُّهْرِىُّ فَأَخْبَرَنِى عُرْوَةُ عَنْ عَائِشَةَ - رضى الله عنها - أَنَّهَا قَالَتْ أَوَّلُ مَا بُدِئَ بِهِ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم مِنَ الْوَحْىِ الرُّؤْيَا الصَّادِقَةُ فِى النَّوْمِ ، فَكَانَ لاَ يَرَى رُؤْيَا إِلاَّ جَاءَتْ مِثْلَ فَلَقِ الصُّبْحِ ، فَكَانَ يَأْتِى حِرَاءً فَيَتَحَنَّثُ فِيهِ - وَهْوَ التَّعَبُّدُ - اللَّيَالِىَ ذَوَاتِ الْعَدَدِ ، وَيَتَزَوَّدُ لِذَلِكَ ثُمَّ يَرْجِعُ إِلَى خَدِيجَةَ فَتُزَوِّدُهُ لِمِثْلِهَا ، حَتَّى فَجِئَهُ الْحَقُّ وَهْوَ فِى غَارِ حِرَاءٍ فَجَاءَهُ الْمَلَكُ فِيهِ فَقَالَ اقْرَأْ . فَقَالَ لَهُ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « فَقُلْتُ مَا أَنَا بِقَارِئٍ فَأَخَذَنِى فَغَطَّنِى حَتَّى بَلَغَ مِنِّى الْجَهْدَ ثُمَّ أَرْسَلَنِى . فَقَالَ اقْرَأْ . فَقُلْتُ مَا أَنَا بِقَارِئٍ . فَأَخَذَنِى فَغَطَّنِى الثَّانِيَةَ حَتَّى بَلَغَ مِنِّى الْجَهْدَ ، ثُمَّ أَرْسَلَنِى فَقَالَ اقْرَأْ . فَقُلْتُ مَا أَنَا بِقَارِئٍ . فَغَطَّنِى الثَّالِثَةَ حَتَّى بَلَغَ مِنِّى الْجَهْدُ ، ثُمَّ أَرْسَلَنِى فَقَالَ اقْرَأْ بِاسْمِ رَبِّكَ الَّذِى خَلَقَ » . حَتَّى بَلَغَ ( مَا لَمْ يَعْلَمْ ) فَرَجَعَ بِهَا تَرْجُفُ بَوَادِرُهُ حَتَّى دَخَلَ عَلَى خَدِيجَةَ فَقَالَ « زَمِّلُونِى زَمِّلُونِى » . فَزَمَّلُوهُ حَتَّى ذَهَبَ عَنْهُ الرَّوْعُ فَقَالَ « يَا خَدِيجَةُ مَا لِى » . وَأَخْبَرَهَا الْخَبَرَ وَقَالَ « قَدْ خَشِيتُ عَلَى نَفْسِى » . فَقَالَتْ لَهُ كَلاَّ أَبْشِرْ ، فَوَاللَّهِ لاَ يُخْزِيكَ اللَّهُ أَبَدًا ، إِنَّكَ لَتَصِلُ الرَّحِمَ ، وَتَصْدُقُ الْحَدِيثَ ، وَتَحْمِلُ الْكَلَّ ، وَتَقْرِى الضَّيْفَ ، وَتُعِينُ عَلَى نَوَائِبِ الْحَقِّ . ثُمَّ انْطَلَقَتْ بِهِ خَدِيجَةُ حَتَّى أَتَتْ بِهِ وَرَقَةَ بْنَ نَوْفَلِ بْنِ أَسَدِ بْنِ عَبْدِ الْعُزَّى بْنِ قُصَىٍّ - وَهْوَ ابْنُ عَمِّ خَدِيجَةَ أَخُو أَبِيهَا ، وَكَانَ امْرَأً تَنَصَّرَ فِى الْجَاهِلِيَّةِ ، وَكَانَ يَكْتُبُ الْكِتَابَ الْعَرَبِىَّ فَيَكْتُبُ بِالْعَرَبِيَّةِ مِنَ الإِنْجِيلِ مَا شَاءَ اللَّهُ أَنْ يَكْتُبَ ، وَكَانَ شَيْخًا كَبِيرًا قَدْ عَمِىَ - فَقَالَتْ لَهُ خَدِيجَةُ أَىِ ابْنَ عَمِّ اسْمَعْ مِنِ ابْنِ أَخِيكَ . فَقَالَ وَرَقَةُ ابْنَ أَخِى مَاذَا تَرَى فَأَخْبَرَهُ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم مَا رَأَى فَقَالَ وَرَقَةُ هَذَا النَّامُوسُ الَّذِى أُنْزِلَ عَلَى مُوسَى ، يَا لَيْتَنِى فِيهَا جَذَعًا أَكُونُ حَيًّا ، حِينَ يُخْرِجُكَ قَوْمُكَ . فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « أَوَمُخْرِجِىَّ هُمْ » . فَقَالَ وَرَقَةُ نَعَمْ ، لَمْ يَأْتِ رَجُلٌ قَطُّ بِمَا جِئْتَ بِهِ إِلاَّ عُودِىَ ، وَإِنْ يُدْرِكْنِى يَوْمُكَ أَنْصُرْكَ نَصْرًا مُؤَزَّرًا . ثُمَّ لَمْ يَنْشَبْ وَرَقَةُ أَنْ تُوُفِّىَ ، وَفَتَرَ الْوَحْىُ فَتْرَةً حَتَّى حَزِنَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم فِيمَا بَلَغَنَا حُزْنًا غَدَا مِنْهُ مِرَارًا كَىْ يَتَرَدَّى مِنْ رُءُوسِ شَوَاهِقِ الْجِبَالِ ، فَكُلَّمَا أَوْفَى بِذِرْوَةِ جَبَلٍ لِكَىْ يُلْقِىَ مِنْهُ نَفْسَهُ ، تَبَدَّى لَهُ جِبْرِيلُ فَقَالَ يَا مُحَمَّدُ إِنَّكَ رَسُولُ اللَّهِ حَقًّا . فَيَسْكُنُ لِذَلِكَ جَأْشُهُ وَتَقِرُّ نَفْسُهُ فَيَرْجِعُ ، فَإِذَا طَالَتْ عَلَيْهِ فَتْرَةُ الْوَحْىِ غَدَا لِمِثْلِ ذَلِكَ ، فَإِذَا أَوْفَى بِذِرْوَةِ جَبَلٍ تَبَدَّى لَهُ جِبْرِيلُ فَقَالَ لَهُ مِثْلَ ذَلِكَ . قَالَ ابْنُ عَبَّاسٍ ( فَالِقُ الإِصْبَاحِ ) ضَوْءُ الشَّمْسِ بِالنَّهَارِ ، وَضَوْءُ الْقَمَرِ بِاللَّيْلِ .
Tercemesi:
Bize Yahya, ona Leys, ona Ukayl, ona İbn Şihâb; (T) Bize Said b. Mervân, ona Muhammed b. Abdülaziz b. Ebu Rizme, ona Ebu Salih Selmûyeh, ona Abdullah, ona Yunus b. Yezîd, ona İbn Şihâb, ona Urve b. Zübeyr, ona da Nebî'nin (sav) hanımı Aişe şöyle rivayet etmiştir:
Rasulullah'a (sav) gelen vahyin ilki uykudaki sadık rüya şeklindeydi. Gördüğü bir rüya ertesi vakit mutlaka sabahın aydınlığı gibi apaçık gerçekleşirdi. Ardından ona yalnızlık sevdirildi. Hira mağarasına gider, ailesine dönmeden, orada gecelerce tehannüste bulunur, yani ibadet ederdi. Bunun için de yanına azık alırdı. Azığı bittikten sonra Hatice'nin yanına döner, aynı şekilde azık alırdı. Nihayet, o Hira mağarasında iken Hak, kendisine geldi. Melek, ona geldi ve ''oku'' dedi. Rasulullah (sav), ''ben okuma bilmem'' dedi. Rasulullah şöyle buyurdu: ''Melek, beni alıp takatim kesilene kadar sıktı, ardından bırakıp 'oku' dedi. Ben, 'okuma bilmem' dedim. Beni yine alıp ikinci kez takatim kesilene kadar sıktı, ardından bırakıp 'oku' dedi. Ben, 'okuma bilmem' dedim. Beni bir daha alıp takatim kesilene kadar üçüncü sefer sıktı, sonra bırakıp 'yaratan Rabbinin adıyla oku. O, insanı alakadan yarattı. Oku, Rabbin en büyük kerem sahibidir. O, kalemle öğretendir. İnsana bilmediğini öğretti' (Alak 96/ 1-5) dedi.'' Rasulullah (sav) korkudan titreyerek oradan döndü. Nihayet, Hatice'nin yanına girdi ve ''beni örtün, beni örtün'' dedi. Korku (hali) ondan gidene kadar kendisini örttüler. Hatice'ye, ''ey Hatice, bana ne oluyor, kendim için endişeleniyorum'' dedi (ve) olanı kendisine anlattı. Hatice, ''asla, sevin. Allah'a yemin olsun ki, o seni asla rezil-rüsvâ etmez. Ona yemin olsun ki sen, akrabayı ihmal etmez, doğru konuşur, muhtaçları gözetir, sadece sende olanı başkalarına infak eder, misafiri ağırlar, Hak'tan gelen sıkıntılara karşı insanlara yardım edersin'' dedi. Hatice onu aldı ve Varaka b. Nevfel'e götürdü ki o, Hatice'nin amcasının oğlu idi. Kendisi Cahiliye devrinde Hristiyan olmuş, Arapça yazabilen, İncil'i, Allah'ın yazmasını dilediği kadar Arapça olarak yazabilen biriydi. (Ayrıca) oldukça yaşlı olup gözleri görmezdi. Hatice, ''Ey amcamın oğlu, kardeşinin oğlunu dinle'' dedi. Varaka, ''Ey kardeşimin oğlu, ne görüyorsun'' dedi. Nebî (sav), gördüğünü ona anlattı. Varaka, ''Bu, Musa'ya indirilen Nâmûs'tur. Keşke, o zaman genç olup hayatta olabilsem'' dedi. (Varaka), başka şeyler de söyledi. Rasulullah (sav), ''onlar beni sürecekler mi'' dedi. Varaka, ''evet, senin getirdiğini getirene (muhakkak) eziyet edilmiştir. Senin zamanına (kadar) sağ kalabilirsem, sana her şeyimle yardım ederim'' dedi. (Ne var ki), çok geçmeden kendisi vefat etti. Vahiy de bir süre kesildi. (Bundan dolayı) Rasulullah (sav), üzüldü.
İbn Abbas Hadis metninde geçen ve 'sabahın aydınlığı' şeklinde tercüme edilen ''Fâliku'l-isbâh'', ifadesinin 'gündüz vaktinde güneş ışığı ve geceleyin ise ay ışığı' demek olduğunu söyledi.
Açıklama:
Hz. Peygamberʼe (sav) ilk vahiy gelişiyle ilgili olarak aktarılan rivayetlerin bazılarında bu rivayette olduğu gibi Oʼnun intiharı düşündüğü bilgisi yer almaktadır. Ancak hadisin Arapça metnine bakıldığında intihar ile ilgili bölüm فِيمَا بَلَغَنَا yani "bize ulaştığına göre" ifadesiyle aktarılmaktadır. Bu konuya dair yapılan çalışmalarda ilgili bölümün bu rivayet sigasıyla nakledilmesi sebebiyle isnadında kopukluk olduğu ve sahihlik özelliğini kaybettiği ifade edilmektedir. Kadı İyâz (Kadı İyâz, eş-Şifâ, II, 104) ve Ayni (el-Aynî, Umdetuʼl-Kârî, I, 145) gibi alimlere göre bu tasarruf hadisin senedinde yer alan Maʼmer b. Râşidʼe aittir ve bilgiyi kimden aldığı belli değildir. Maʼmer muhtemelen ez-Zührîʼden konuya dair biri sahih diğeri zayıf iki rivayeti almış ve ikinci, yani zayıf rivayeti sahih rivayetin akabinde bu duruma işaret eden فِيمَا بَلَغَنَا lafzıyla aktarmıştır. Dolayısı ile rivayette yer alan intihar olayı sahih bir nakil olarak kabul edilmemektedir (Ayrıntılı bilgi için bkz.Kahraman, Hüseyin - Mehmet Şakar, Hz. Peygamber’in İlk Vahyin Akabinde İntiharı Düşünmesi ile İlgili Rivayetlerin Tahlil ve Tenkidi, Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2017, cilt: XXVI, sayı: 1, s. 151-189 .
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Ta'bîr 1, 2/667
Senetler:
1. Ümmü Abdullah Aişe bt. Ebu Bekir es-Sıddîk (Aişe bt. Abdullah b. Osman b. Âmir)
2. Urve b. Zübeyr el-Esedî (Urve b. Zübeyr b. Avvam b. Huveylid b. Esed)
3. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
4. Ebu Urve Mamer b. Raşid el-Ezdî (Mamer b. Râşid)
5. ُEbu Bekir Abdürrezzak b. Hemmam (Abdürrezzak b. Hemmam b. Nafi)
6. Ebu Cafer Abdullah b. Muhammed el-Cu'fî (Abdullah b. Muhammed b. Abdullah)
Konular:
Hz. Peygamber, vasıfları, şemaili, hasaisi
KTB, VAHİY
Siyer, Hz. Peygamber'in Hira günleri
Vahiy, başlangıcı
Vahiy, geliş şekilleri
Vahiy, vahyin kesilmesi
Öneri Formu
Hadis Id, No:
27498, B006959
Hadis:
حَدَّثَنَا قُتَيْبَةُ بْنُ سَعِيدٍ حَدَّثَنَا لَيْثٌ عَنِ ابْنِ شِهَابٍ عَنْ عُبَيْدِ اللَّهِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عُتْبَةَ عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ أَنَّهُ قَالَ اسْتَفْتَى سَعْدُ بْنُ عُبَادَةَ الأَنْصَارِىُّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فِى نَذْرٍ كَانَ عَلَى أُمِّهِ ، تُوُفِّيَتْ قَبْلَ أَنْ تَقْضِيَهُ ، فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « اقْضِهِ عَنْهَا » . وَقَالَ بَعْضُ النَّاسِ إِذَا بَلَغَتِ الإِبِلُ عِشْرِينَ ، فَفِيهَا أَرْبَعُ شِيَاهٍ ، فَإِنْ وَهَبَهَا قَبْلَ الْحَوْلِ أَوْ بَاعَهَا ، فِرَارًا وَاحْتِيَالاً لإِسْقَاطِ الزَّكَاةِ ، فَلاَ شَىْءَ عَلَيْهِ ، وَكَذَلِكَ إِنْ أَتْلَفَهَا فَمَاتَ ، فَلاَ شَىْءَ فِى مَالِهِ .
Tercemesi:
Bize Kuteybe b. Said (b. Cemil b. Tarif), ona Leys (b. Sa'd b. Abdurrahman), ona İbn Şihab (ez-Zührî), ona Ubeydullah b. Abdullh b. Utbe (b. Mesud b. Gafil), ona da İbn Abbas'ın rivayet ettiğine göre Sa'd b. Ubade el-Ensarî, annesinin adadığı ancak yerine getiremeden vefat ettiği adağı hakkında ne yapması gerektiğini Rasulullah'a (sav) sordu. Rasulullah da (sav) "O adağı annenin yerine sen gerçekleştir." buyurdu. Alimlerden birisi şöyle demiştir: Develerin sayısı yirmiye ulaşınca zekat olarak dört tane koyun vermek gerekir. Develerin üzerinden bir yıl geçmeden önce sahibi onları hibe eder veya zekat vermekten kaçmak ve zekat borcunu düşürmek amacıya onları satarsa zekat vermesi gerekmez. Hayvanları telef eder ve böylece hayvanlar da ölürse yine o kişinin bu hayvanların zekatını vermesi gerekmez.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Hıyel 3, 2/662
Senetler:
1. İbn Abbas Abdullah b. Abbas el-Kuraşî (Abdullah b. Abbas b. Abdülmuttalib b. Haşim b. Abdümenaf)
2. Ebu Abdullah Ubeydullah b. Abdullah el-Hüzeli (Ubeydullah b. Abdullah b. Utbe b. Mesud b. Gâfil)
3. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
4. Ebu Haris Leys b. Sa'd el-Fehmî (Leys b. Sa'd b. Abdurrahman)
5. Ebu Recâ Kuteybe b. Said es-Sekafi (Kuteybe b. Said b. Cemil b. Tarif)
Konular:
Adak, ölen kimsenin adağı
KTB, ADAK
Öneri Formu
Hadis Id, No:
27609, N001664
Hadis:
أَخْبَرَنَا هَارُونُ بْنُ مُحَمَّدِ بْنِ بَكَّارِ بْنِ بِلاَلٍ قَالَ حَدَّثَنَا مُحَمَّدٌ - يَعْنِى ابْنَ سُمَيْعٍ - قَالَ حَدَّثَنَا زَيْدٌ يَعْنِى ابْنَ وَاقِدٍ عَنْ كَثِيرِ بْنِ مُرَّةَ أَنَّ عُقْبَةَ بْنَ عَامِرٍ حَدَّثَهُمْ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ « إِنَّ الَّذِى يَجْهَرُ بِالْقُرْآنِ كَالَّذِى يَجْهَرُ بِالصَّدَقَةِ وَالَّذِى يُسِرُّ بِالْقُرْآنِ كَالَّذِى يُسِرُّ بِالصَّدَقَةِ » .
Tercemesi:
Bize Harun b. Muhammed b. Bekkâr b. Bilal, ona Muhammed b. Sümey', ona Zeyd b. Vakıd, ona Kesir b. Mürre, ona da Ukbe b. Âmir'den (ra) rivayet edildiğine göre, 'Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: "Kur'an'ı sessiz okuyanın durumu ise gizlice sadaka veren kimse gibidir. Kur'an'ı sesli okuyanın durumu sadakasını açıkça veren kimse gibidir."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Nesâî, Sünen-i Nesâî, Kıyâmü'l-leyl ve tatavvu'ü'n-nehâr 24, /2198
Senetler:
1. Ebu Amr Ukbe b. Âmir el-Cühenî (Ukbe b. Âmir b. Abs b. Amr b. Adî)
2. Ebu Şecere Kesir b. Mürra el-Hadramî (Kesir b. Mürre)
3. Zeyd b. Vakıd el-Kuraşi (Zeyd b. Vakıd)
4. Ebu Süfyan Muhammed b. İsa el-Kuraşî (Muhammed b. İsa b. Kasım b. Sümey')
5. Harun b. Muhammed el-Âmilî (Harun b. Muhammed b. Bekkâr b. Bilal)
Konular:
Kur'an, açıktan ve gizli okumak
أَخْبَرَنَا عَمْرُو بْنُ عُثْمَانَ وَمُحَمَّدُ بْنُ صَدَقَةَ قَالاَ حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ حَرْبٍ عَنِ الزُّبَيْدِىِّ عَنِ الزُّهْرِىِّ عَنْ سَالِمٍ عَنْ أَبِيهِ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم قَالَ « صَلاَةُ اللَّيْلِ مَثْنَى مَثْنَى فَإِذَا خِفْتَ الصُّبْحَ فَأَوْتِرْ بِوَاحِدَةٍ » .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
27615, N001669
Hadis:
أَخْبَرَنَا عَمْرُو بْنُ عُثْمَانَ وَمُحَمَّدُ بْنُ صَدَقَةَ قَالاَ حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ حَرْبٍ عَنِ الزُّبَيْدِىِّ عَنِ الزُّهْرِىِّ عَنْ سَالِمٍ عَنْ أَبِيهِ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم قَالَ « صَلاَةُ اللَّيْلِ مَثْنَى مَثْنَى فَإِذَا خِفْتَ الصُّبْحَ فَأَوْتِرْ بِوَاحِدَةٍ » .
Tercemesi:
Bize Amr b. Osman ve Muhammed b. Sadaka, o ikisine Muhammed b. Harb, ona ez-Zübeydi, ona ez-Zührî, ona da Salim'in (ra) babasından rivayet edildiğine göre, Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: "Gece namazı ikişer ikişer rekattır. Sabah vaktinin girmesinden korktuğun zaman bir rekât vitir kılıver."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Nesâî, Sünen-i Nesâî, Kıyâmü'l-leyl ve tatavvu'ü'n-nehâr 26, /2199
Senetler:
1. İbn Ömer Abdullah b. Ömer el-Adevî (Abdullah b. Ömer b. Hattab)
2. Ebu Ömer Salim b. Abdullah el-Adevî (Salim b. Abdullah b. Ömer b. Hattab)
3. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
4. Ebu Hüzeyl Muhammed b. Velid ez-Zübeydi (Muhammed b. Velid b. Amir)
5. Ebu Abdullah Muhammed b. Harb el-Havlani (Muhammed b. Harb b. Ebreş)
6. Muhammed b. Sadaka el-Cüblanî (Muhammed b. Sadaka)
Konular:
Namaz, gece namazı ve kılınışı
Vitir Namazı, Vitir namazı
Öneri Formu
Hadis Id, No:
27716, B007057
Hadis:
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عَرْعَرَةَ حَدَّثَنَا شُعْبَةُ عَنْ قَتَادَةَ عَنْ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ عَنْ أُسَيْدِ بْنِ حُضَيْرٍ أَنَّ رَجُلاً أَتَى النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم فَقَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ اسْتَعْمَلْتَ فُلاَنًا وَلَمْ تَسْتَعْمِلْنِى . قَالَ « إِنَّكُمْ سَتَرَوْنَ بَعْدِى أَثَرَةً ، فَاصْبِرُوا حَتَّى تَلْقَوْنِى » .
Tercemesi:
Bize Muhammed b. Arara, ona Şu'be, ona Katâde, ona Enes b. MaIik (ra), ona da Useyd b. Hudayr (ra) şöyle rivayet etti:
Ensâr'dan bir adam Peygamber(sav)'e geldi ve 'Ya Rasulallah! Falancayı vali yada zekat memuru olarak görevlendirdiniz, ama beni görevlendirmediniz beni de başkaları gibi görevlendirseniz dedi.
Rasulullah, ""Sizler benden sonra dünyevî konularda iltimaslar yapıldığını göreceksiniz. Ancak bana kavuşuncaya kadar sabrediniz." buyurdu.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Fiten 2, 2/683
Senetler:
1. Ebu Yahya Üseyd b. Hudayr el-Eşhelî (Üseyd b. Hudayr b. Simak b. Atik b. Rafi')
2. Enes b. Malik el-Ensarî (Enes b. Malik b. Nadr b. Damdam b. Zeyd b. Haram)
3. Ebu Hattab Katade b. Diame es-Sedusî (Katade b. Diame b. Katade)
4. Şube b. Haccâc el-Atekî (Şu'be b. Haccac b. Verd)
5. Ebu Amr Muhammed b. Arara el-Kuraşî (Muhammed b. Arara)
Konular:
Hz. Peygamber, gelecekten haber vermesi
Hz. Peygamber, tavsiyeleri
Hz. Peygamber, uyarıları
حَدَّثَنَا عُثْمَانُ بْنُ أَبِى شَيْبَةَ حَدَّثَنَا جَرِيرٌ عَنْ مَنْصُورٍ عَنْ سَالِمِ بْنِ أَبِى الْجَعْدِ حَدَّثَنَا أَنَسُ بْنُ مَالِكٍ - رضى الله عنه - قَالَ بَيْنَمَا أَنَا وَالنَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم خَارِجَانِ مِنَ الْمَسْجِدِ فَلَقِيَنَا رَجُلٌ عِنْدَ سُدَّةِ الْمَسْجِدِ فَقَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ مَتَى السَّاعَةُ قَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « مَا أَعْدَدْتَ لَهَا » فَكَأَنَّ الرَّجُلَ اسْتَكَانَ ثُمَّ قَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ مَا أَعْدَدْتُ لَهَا كَبِيرَ صِيَامٍ وَلاَ صَلاَةٍ وَلاَ صَدَقَةٍ ، وَلَكِنِّى أُحِبُّ اللَّهَ وَرَسُولَهُ . قَالَ « أَنْتَ مَعَ مَنْ أَحْبَبْتَ » .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
27958, B007153
Hadis:
حَدَّثَنَا عُثْمَانُ بْنُ أَبِى شَيْبَةَ حَدَّثَنَا جَرِيرٌ عَنْ مَنْصُورٍ عَنْ سَالِمِ بْنِ أَبِى الْجَعْدِ حَدَّثَنَا أَنَسُ بْنُ مَالِكٍ - رضى الله عنه - قَالَ بَيْنَمَا أَنَا وَالنَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم خَارِجَانِ مِنَ الْمَسْجِدِ فَلَقِيَنَا رَجُلٌ عِنْدَ سُدَّةِ الْمَسْجِدِ فَقَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ مَتَى السَّاعَةُ قَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « مَا أَعْدَدْتَ لَهَا » فَكَأَنَّ الرَّجُلَ اسْتَكَانَ ثُمَّ قَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ مَا أَعْدَدْتُ لَهَا كَبِيرَ صِيَامٍ وَلاَ صَلاَةٍ وَلاَ صَدَقَةٍ ، وَلَكِنِّى أُحِبُّ اللَّهَ وَرَسُولَهُ . قَالَ « أَنْتَ مَعَ مَنْ أَحْبَبْتَ » .
Tercemesi:
Bize Osman b. Ebî Şeybe, ona Cerîr, ona Mansur, ona Sâlim b. Ebî'l-Ca'd, ona da Enes b. Mâlik (ra) şöyle dedi: Ben ve Hz. Peygamber (sav) beraber mescitten çıktığımız sırada mescid kapısı üzerindeki gölgeliğin yanında bize bir adam yaklaştı, "Ey Allah'ın rasûlü, kıyamet ne zaman kopacak?" diye sordu. Hz. Peygamber "Sen kıyamet için ne hazırladın?" dedi. Adam başını eğdi, sonra "Oruç, namaz ve sadaka olarak fazla bir şey hazırlamadım ey Allah'ın rasûlü, ama ben Allah'ı ve rasûlünü çok seviyorum" dedi. Bunun üzerine Rasûlullah (sav), "Sen sevdiğin ile beraber olacaksın" buyurdu.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Ahkâm 10, 2/699
Senetler:
1. Enes b. Malik el-Ensarî (Enes b. Malik b. Nadr b. Damdam b. Zeyd b. Haram)
2. Salim b. Ebu Ca'd el-Eşceî (Salim b. Rafi')
3. Ebu Attab Mansur b. Mu'temir es-Sülemî (Mansur b. Mu'temir b. Abdullah)
4. Ebu Abdullah Cerir b. Abdulhamid ed-Dabbî (Cerir b. Abdülhamid b. Cerir b. Kurt b. Hilal b. Ekyes)
5. Ebu Hasan Osman b. Ebu Şeybe el-Absî (Osman b. Muhammed b. İbrahim)
Konular:
İman, Esasları, Ahirete, ahiret için çalışmak
Müslüman, peygamber sevgisi
Sevgi, kişi sevdiğiyle beraberdir