Giriş

Bana Zekeriya b. Yahya, ona Zeyd b. Ahzem, ona Muâz b. Hişam, ona babası (Muâz b. Muâz), ona Katâde, ona Amr b. Dînâr, ona Tâvus, ona el-Hacûrî, ona da Abdullah b. Abbas'ın rivayet ettiğine göre Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur:

"Umra şeklinde mal hibe etmek caizdir."


Açıklama: UMRA: “bağışlayanın ya da lehine bağışta bulunulan kişinin hayatta olması kaydıyla yapılan bağış” manasına gelir. Araplar, “Şu evimi ömrüm/ömrün boyunca sana verdim; evim yaşadığım/yaşadığın sürece senin olsun” gibi sözlerle veya kısaca, “Şu evimi sana umrâ kıldım” diyerek şartlı bağışta bulunurlardı. Bu tür hibede bağışlayan hibeyi kendisinin veya bağışta bulunanın hayatta bulunacağı süre ile sınırlandırmayı amaçlamakta ve mevhûb lehin ölmesi durumunda o malın kendisine veya vârislerine dönmesini istemektedir. (H. Mehmet Günay, "Rukba" DİA: Diyanet İslam Ansiklopedisi İstanbul, 2008, 35:218-219.)

    Öneri Formu
29536 N003755 Nesai, Umrâ, 1

Bize Harun b. Muhammed b. Bekkâr b. Bilal, ona babası (Muhammed b. Bekkâr), ona Saîd b. Beşir, ona Amr b. Dînâr, ona Tâvus, ona da İbn Abbas'ın rivayet ettiğine göre Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur:

"Umra şeklinde mal hibe etmek caizdir."


Açıklama: UMRA: “bağışlayanın ya da lehine bağışta bulunulan kişinin hayatta olması kaydıyla yapılan bağış” manasına gelir. Araplar, “Şu evimi ömrüm/ömrün boyunca sana verdim; evim yaşadığım/yaşadığın sürece senin olsun” gibi sözlerle veya kısaca, “Şu evimi sana umrâ kıldım” diyerek şartlı bağışta bulunurlardı. Bu tür hibede bağışlayan hibeyi kendisinin veya bağışta bulunanın hayatta bulunacağı süre ile sınırlandırmayı amaçlamakta ve mevhûb lehin ölmesi durumunda o malın kendisine veya vârislerine dönmesini istemektedir. (H. Mehmet Günay, "Rukba" DİA: Diyanet İslam Ansiklopedisi İstanbul, 2008, 35:218-219.)

    Öneri Formu
29540 N003756 Nesai, Umrâ, 1

Bize Amr b. Ali, ona Ebu Davud, ona Bistâm b. Müslim, ona Malik b. Dinar, ona Atâ, ona da Cabir'in rivayet ettiğine göre, Rasulullah (sav), insanlara hitap etmiş ve şöyle buyurmuştur:

"Umra yoluyla bir malı hibe etmek caizdir"


Açıklama: UMRA: “bağışlayanın ya da lehine bağışta bulunulan kişinin hayatta olması kaydıyla yapılan bağış” manasına gelir. Araplar, “Şu evimi ömrüm/ömrün boyunca sana verdim; evim yaşadığım/yaşadığın sürece senin olsun” gibi sözlerle veya kısaca, “Şu evimi sana umrâ kıldım” diyerek şartlı bağışta bulunurlardı. Bu tür hibede bağışlayan hibeyi kendisinin veya bağışta bulunanın hayatta bulunacağı süre ile sınırlandırmayı amaçlamakta ve mevhûb lehin ölmesi durumunda o malın kendisine veya vârislerine dönmesini istemektedir. (H. Mehmet Günay, "Rukba" DİA: Diyanet İslam Ansiklopedisi İstanbul, 2008, 35:218-219.)

    Öneri Formu
29550 N003758 Nesai, Umrâ, 2

Bize Ahmed b. Harb, ona Ebu Muaviye, ona Haccâc, ona Ebu Zübeyir, ona Tâvus, ona da İbn Abbas'ın rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur:

"Umrâ, kendisine verilen için geçerlidir. Rukbâ da kendisine verilen için geçerlidir. Bağışından dönen kusmuğuna dönen gibidir."


Açıklama: UMRA: “bağışlayanın ya da lehine bağışta bulunulan kişinin hayatta olması kaydıyla yapılan bağış” manasına gelir. Araplar, “Şu evimi ömrüm/ömrün boyunca sana verdim; evim yaşadığım/yaşadığın sürece senin olsun” gibi sözlerle veya kısaca, “Şu evimi sana umrâ kıldım” diyerek şartlı bağışta bulunurlardı. Bu tür hibede bağışlayan hibeyi kendisinin veya bağışta bulunanın hayatta bulunacağı süre ile sınırlandırmayı amaçlamakta ve mevhûb lehin ölmesi durumunda o malın kendisine veya vârislerine dönmesini istemektedir. RUKBÂ: Câhiliye devrinde bilinen bir muamele olup Araplar bunu, “Şu evimi ben senden önce ölürsem senin ve vârislerinin olması, sen benden önce ölürsen tekrar bana dönmesi şartıyla bağışladım” veya kısaca, “Şu evimi sana rukbâ (habîse) kıldım” gibi ifadeler kullanarak yapıyorlardı. Kaynaklarda âdeta taraflardan her biri diğerinin ölümünü beklediği için bu işleme rukbâ denildiği belirtilir. (H. Mehmet Günay, "Rukba" DİA: Diyanet İslam Ansiklopedisi İstanbul, 2008, 35:218-219.)

    Öneri Formu
29562 N003740 Nesai, Rukbâ, 2

Bize Muhammed b. Ubeyd el-Kûfî, ona Abdullah b. Mübârek, ona Ma'mer, ona İbn Tâvus, ona babası (Tâvus b. Keysân), Hucr el-Mederî, ona da Zeyd b. Sabit'in rivâyet ettiğine göre, Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur:

"Umrâ yoluyla hibe caizdir."


Açıklama: UMRA: “bağışlayanın ya da lehine bağışta bulunulan kişinin hayatta olması kaydıyla yapılan bağış” manasına gelir. Araplar, “Şu evimi ömrüm/ömrün boyunca sana verdim; evim yaşadığım/yaşadığın sürece senin olsun” gibi sözlerle veya kısaca, “Şu evimi sana umrâ kıldım” diyerek şartlı bağışta bulunurlardı. Bu tür hibede bağışlayan hibeyi kendisinin veya bağışta bulunanın hayatta bulunacağı süre ile sınırlandırmayı amaçlamakta ve mevhûb lehin ölmesi durumunda o malın kendisine veya vârislerine dönmesini istemektedir. (H. Mehmet Günay, "Rukba" DİA: Diyanet İslam Ansiklopedisi İstanbul, 2008, 35:218-219.)

    Öneri Formu
29576 N003747 Nesai, Rukbâ, 2


    Öneri Formu
29558 N003642 Nesai, Vesâyâ, 1


    Öneri Formu
29463 N003639 Nesai, Ehbâs, 4


    Öneri Formu
29545 N003641 Nesai, Vesâyâ, 1


    Öneri Formu
29563 N003643 Nesai, Vesâyâ, 1


    Öneri Formu
29565 N003644 Nesai, Vesâyâ, 1