3653 Kayıt Bulundu.
Bize Ebu'l-Yemân, ona Şuayb, ona Zührî, ona Humeyd b. Abdurrahman b. Avf ona Ebu Hüreyre'nin söylediğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur:
"Allah yolunda çifter çifter infakta bulunan kimse, cennetin kapılarından 'Ey Allah'ın kulu! İşte burası senin (dünyada) infak ettiklerinden daha hayırlıdır' diye çağrılacaktır. Namazını (vaktinde) kılanlar namaz kapısından, cihad edenler cihad kapısından, sadaka ehlinden olanlar sadaka kapısından, orucunu tutanlar ise oruç kapısından ve reyyân kapısından çağrılacaktır."
Ebu Bekir: 'Cennetin bu kapılardan çağrılan kimselerin, bu çağrıya illa karşılık verme mecburiyetleri de yoktur' dedi ve Hz. Peygamber'e 'Ey Allah'ın Rasulü (sav)! Bu kapıların tamamında çağrılacak bir kimse var mıdır?' diye sordu: Hz. Peygamber de cevaben: "Evet vardır. Senin de o kimselerden olmanı ümit etmekteyim" buyurdu.
Açıklama: Hadisin sonunda yer alan Hz. Ebû Bekir'e ait " مَا عَلَى هَذَا الَّذِى يُدْعَى مِنْ تِلْكَ الأَبْوَابِ مِنْ ضَرُورَةٍ" ifadesini farklı şekilde tercüme etme ihtimali olmakla birlikte, cümle başındaki ليس ما gibi düşünülerek, sonundaki من ifadesi de beyaniyye alınarak tercüme edilmiştir. ما istifhamiyye alınarak "Bu kapılardan çağrılan kimselerin yapması gereken nedir?" şeklinde de tercüme edilebilir. Veya farklı şekilde de düşünülebilir. İfade hadisin bağlamından da nispeten kopuk gibi görünmektedir. (Görebildiğimiz kadarıyla)
Açıklama: Burada zikredilen kapların hepsi de içine konulan sıvıyı emen bir maddeden yapılmışlardı. Yasaklanmasının sebebi de, bu kapların daha önce şarap için kullanılmış olmasıdır. Kaplar, daha önce emdiği şarabı, bilahare içine konulan sıvı bir maddeye kusacağı için onu da haram kılar. Dolayısıyla bu tür kaplara şıra ve benzeri sıvı maddelerin konulması yasaklanmıştır. Ancak bu yasak, bilâhare Büreyde hadîsi ile kaldırılmıştır.
Bize Âdem b. Ebu İyâs, ona Şu'be, ona el-A'meş, ona Zekvân, ona da Ebu Saîd el-Hudrî'nin (ra) rivâyet ettiğine göre Rasûlullah (sav) şöyle buyurdu:
"Ashâbıma sövmeyiniz. Şayet sizden biriniz Uhud Dağı kadar altın tasadduk etse dahi, ashâbımdan birinin bir müddünün (832 gr) yahut onun yarısının bile seviyesine ulaşamaz."
Bu hadîsi el-A'meş'ten rivayet etmekte Cerîr, Abdullah b. Dâvûd, Ebû-Muâviye ve Muhâdır mutâbaat etmişlerdir.
Açıklama: Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: لاَ تَسُبُّوا أَصْحَابِى
Bize Züheyr b. Harb, ona Cerîr, ona Umâre b. Ka'kâ, ona Ebu Zur'a, ona da Ebu Hureyre (ra) şöyle demiştir:
Hz. Peygamber'in (sav) Temîm oğulları hakkında söylediği üç şeyi duyduktan sonra onlara olan sevgim daim oldu. Rasulullah onlar hakkında "ümmetimin Deccâl'a karşı en güçlü direniş gösterenleridir" buyurdu. Âişe'nin elinde Temîm oğullarından esir bir cariye vardı. Rasulullah (sav), Âişe'ye: "Bu kadını azat et, çünkü o İsmail'in neslindendir" buyurdu. Yine onların zekat malları geldiğinde Hz. Peygamber (sav) "bu mallar bizim kavmin ya da kavmimin sadakalarıdır" buyurdu.
Bize Sadaka b. Fadl, ona, İbn Uyeyne, ona İbn Ebu Necîh, ona Mücahid, ona Ebu Ma'mer, ona da Abdullah b. Mesud (ra) şöyle demiştir.
Rasûlullah (sav) zamanında ay ikiye yarıldı, bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) "şâhit olun!" buyurdu.
Bize Hişâm b. Ammar, ona Sadaka b. Halid, ona Zeyd b. Vâkıd, ona Büsr b. Ubeydullah, ona Âizullah Ebu İdris, ona da Ebü'd-Derdâ şöyle söylemiştir:
Ben Hz. Peygamber'in (sav) yanında oturuyordum. Bu sırada Ebubekir, elbisesinin eteğini diz kapakları açılıncaya kadar toplamış olarak çıkageldi. Hz. Peygamber (sav) bize: "Arkadaşınız mutlaka biriyle çekişmiş" buyurdu.
Ebubekir selam verdi ve 'Ya Rasulallah! Benimle Hattâb oğlu arasında bir şey (bir çekişme) oldu. Ben bu çekişmede aşırı gittim. Sonra pişman oldum ve kendisinden beni affetmesini istedim. Fakat Ömer kabul etmedi. Ben de sana geldim, dedi.
Bunun üzerine Rasulullah (sav) üç kere:
"Allah seni bağışlasın Ey Ebubekir!" dedi
Sonra Ömer de bu dargınlıktan pişman oldu, Ebubekir'in evine gitti ve 'Ebubekir burada mı?' diye sordu. Hayır, burada değil diyerek cevap vermeleri üzerine, Ömer de Hz. Peygamber'in (sav) huzuruna geldi ve O'na selam verdi.
Bu sırada Peygamber'in yüzü (öfkelendiği için) değişmeye başladı. Bu durumdan Ebubekir endişe etti ve iki dizi üzerine çökerek iki kez 'Ya Rasulallah! Vallahi bu işte Ömer'den ziyade ben ileri gittim' dedi.
Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu:
"Şüphesiz Allah beni size peygamber olarak gönderdi. Siz 'yalan söylüyorsun' dediniz. Ebubekir ise; 'Doğru söylüyorsun' dedi ve bana canı ile, malı ile yardımcı oldu. Şimdi sizler benim bu dostumu bana bırakın." Allah Resulü bu sözü iki kez tekrarladı.
Ebü'd-Derdâ; 'Bundan sonra Ebubekir hiç incitilmedi' demiştir.
Bize Ahmed b. Yunus, ona İbrahim b. Sa'd, ona İbn Şihâb, ona Âmir b. Sa'd, ona da babası (Sa'd b. Ebu Vakkâs) şöyle rivayet etmiştir:
Veda haccında, ölümcül ağrılar içinde kıvrandığım bir sırada Hz. Peygamber (sav) ziyaretime geldi. O'na “ey Allah'ın Rasulü, gördüğün gibi ağrılar içinde kıvranıyorum. Ben varlıklı bir insanım. Kızımdan başka da kimim kimsem yok. Servetimin üçte ikisini sadaka olarak versem olur mu?” dedim. Hz. Peygamber (sav) "olmaz" buyurdu. Ben “o zaman yarısını vereyim” dedim. Ben “o zaman üçte birini vereyim” dedim. Hz. Peygamber (sav) "Üçte biri bile çok ya, neyse olur. Varislerini zengin bırakman onları, başkalarına el açan yoksullar olarak ardında bırakmandan daha iyidir. Allah rızası için yaptığın tüm harcamaların mükafatını alacaksın. Hatta hanımının ağzına koyduğun bir lokmanın bile" Ben “ey Allah'ın Rasulü, ben arkadaşlarımdan geride (Mekke'de) mi kalacağım?” dedim. Bana "Hayır sen asla geride kalmayacaksın. Allah'ın rızasını kazanacak çok işler yapacak (kadar ömrün uzun olacak), bu sayede derece ve değerini artıracaksın. Belki de, kimileri senden fayda görecek, kimileri de zarar" buyurdu ve "Allah'ım! Ashabımın hicretlerini tamamlamalarını nasip et. Onları hicret ettikleri yurda gerisin geriye döndürme" diye dua etti. Ancak şu bahtsız Sa'd b. Havle dışında (kimse Mekke'de ölmedi). Hz. Peygamber onun Mekke'de ölmesinden dolayı hüzünlenirdi.
Bize Sadaka, ona İbn Uyeyne, ona Ebu Musa, ona Hasan, ona da Ebu Bekre şöyle demiştir:
Ben, Hz. Peygamber'i (sav) minberde, yanında Hasan olduğu hâlde, bir insanlara, bir de Hasan'a bakıp "Benim bu oğlum (torunum), şeref sahibi bir efendidir. Umulur ki Allah onun sayesinde iki Müslüman topluluğunun arasını düzeltir" buyururken dinledim.
Bize Yahya b. Maîn ve Sadaka, onlara Muhammed b. Cafer, ona Şu'be, ona Vâkid b. Muhammed, ona babası, ona da İbn Ömer (r.anhuma), Ebu Bekir'in şöyle dediğini rivayet etmiştir:
Ey insanlar! Muhammed'e (sav) hürmetinizi, onun ev halkı hususunda da gözetip muhafaza ediniz.