Bize Haccac ve Ebu Kamil, onlara Leys b. Sa'd, ona Saîd b. Ebu Saîd, ona da Ebu Şureyh el-Adevî şöyle rivayet etmiştir: Ben bizzat kulaklarım ve gözlerimle Rasulullah'ı (sav) şöyle derken işittim ve gördüm: "Kim Allah'a ve ahiret gününe inanıyorsa komşusuna ikram etsin. Kim Allah'a ve ahiret gününe inanıyorsa misafirine ihtimam (câize) göstersin.” (Ashâb) “Ey Allah'ın Rasulü câize nedir?’” diye sordular. Hz. Peygamber (sav) “Bir gün ve bir gece misafire ikramda bulunmakta ihtimam hassas davranmaktır göstermektir. Misafirlik ise üç gündür. Bu süreden sonra kimse ikram hususunda zorlanmaz, günlük yaşantısını giderdiği miktarlar oranında misafire ikramda bulunması gönüllü olarak yapılan sadaka gibidir. Kim Allah'a ve ahiret gününe inanıyorsa ya hayır söylesin ya da sussun!" buyurdu.
Ebu Kâmil, 'Ev sahibini zor durumda bırakıncaya kadar orada kalmaz' dedi.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
65011, HM016488
Hadis:
حَدَّثَنَا حَجَّاجٌ وَأَبُو كَامِلٍ حَدَّثَنَا لَيْثٌ يَعْنِي ابْنَ سَعْدٍ قَالَ حَدَّثَنِي سَعِيدُ بْنُ أَبِي سَعِيدٍ عَنْ أَبِي شُرَيْحٍ الْعَدَوِيِّ أَنَّهُ قَالَ
سَمِعَتْ أُذُنَايَ وَأَبْصَرَتْ عَيْنَايَ حِينَ تَكَلَّمَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَقَالَ: " مَنْ كَانَ يُؤْمِنُ بِاللَّهِ وَالْيَوْمِ الْآخِرِ فَلْيُكْرِمْ جَارَهُ وَمَنْ كَانَ يُؤْمِنُ بِاللَّهِ وَالْيَوْمِ الْآخِرِ فَلْيُكْرِمْ ضَيْفَهُ جَائِزَتَهُ قَالُوا وَمَا جَائِزَتُهُ يَا رَسُولَ اللَّهِ قَالَ يَوْمٌ وَلَيْلَةٌ وَالضِّيَافَةُ ثَلَاثٌ فَمَا كَانَ وَرَاءَ ذَلِكَ فَهُوَ صَدَقَةٌ عَلَيْهِ وَقَالَ مَنْ كَانَ يُؤْمِنُ بِاللَّهِ وَالْيَوْمِ الْآخِرِ فَلْيَقُلْ خَيْرًا أَوْ لِيَصْمُتْ" وَقَالَ أَبُو كَامِلٍ وَلَا يَثْوِي عِنْدَهُ حَتَّى يُحْرِجَهُ
Tercemesi:
Bize Haccac ve Ebu Kamil, onlara Leys b. Sa'd, ona Saîd b. Ebu Saîd, ona da Ebu Şureyh el-Adevî şöyle rivayet etmiştir: Ben bizzat kulaklarım ve gözlerimle Rasulullah'ı (sav) şöyle derken işittim ve gördüm: "Kim Allah'a ve ahiret gününe inanıyorsa komşusuna ikram etsin. Kim Allah'a ve ahiret gününe inanıyorsa misafirine ihtimam (câize) göstersin.” (Ashâb) “Ey Allah'ın Rasulü câize nedir?’” diye sordular. Hz. Peygamber (sav) “Bir gün ve bir gece misafire ikramda bulunmakta ihtimam hassas davranmaktır göstermektir. Misafirlik ise üç gündür. Bu süreden sonra kimse ikram hususunda zorlanmaz, günlük yaşantısını giderdiği miktarlar oranında misafire ikramda bulunması gönüllü olarak yapılan sadaka gibidir. Kim Allah'a ve ahiret gününe inanıyorsa ya hayır söylesin ya da sussun!" buyurdu.
Ebu Kâmil, 'Ev sahibini zor durumda bırakıncaya kadar orada kalmaz' dedi.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ahmed b. Hanbel, Müsned-i Ahmed, Şüreyh el-Hüzaî 16488, 5/603
Senetler:
1. Ebu Şurayh Huveylid b. Şurayh el-Huzâî (Huveylid b. Amr b. Sahr b. Abdüluzzâ)
2. Ebu Sa'd Said b. Ebu Said el-Makburî (Said b. Keysan)
3. Ebu Haris Leys b. Sa'd el-Fehmî (Leys b. Sa'd b. Abdurrahman)
4. Ebu Kamil Muzaffer b. Müdrik el-Horasanî (Muzaffer b. Müdrik)
Konular:
Adab, misafirlik adabı
Ahlak, hayır söylemek ya da susmak
Haklar, komşu hakları
İkram, ikram etmek, paylaşmak
İyilik, komşuya iyilik etmek
Komşuluk, komşuluk ilişkileri
Misafirlik, kalma müddeti
Müslüman, mü'minin kişiliği Sadaka, çeşitleri
Öneri Formu
Hadis Id, No:
63360, HM015411
Hadis:
حَدَّثَنَا يَعْقُوبُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ بْنِ سَعْدٍ حَدَّثَنَا ابْنُ أَخِي ابْنِ شِهَابٍ عَنْ عَمِّهِ قَالَ أَخْبَرَنِي عُرْوَةُ بْنُ الزُّبَيْرِ
أَنَّ عِيَاضَ بْنَ غَنْمٍ وَهِشَامَ بْنَ حَكِيمِ بْنِ حِزَامٍ مَرَّا بِعَامِلِ حِمْصَ وَهُوَ يُشَمِّسُ أَنْبَاطًا فِي الشَّمْسِ فَقَالَ أَحَدُهُمَا لِلْعَامِلِ مَا هَذَا يَا فُلَانُ إِنِّي سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ يَقُولُ إِنَّ اللَّهَ تَبَارَكَ وَتَعَالَى يُعَذِّبُ الَّذِينَ يُعَذِّبُونَ النَّاسَ فِي الدُّنْيَا
Tercemesi:
Bize Yakup b. İbrahim b. Sa'd, ona İbn Ehî İbn Şihab (ez-Zührî), ona amcası, ona da Urve b. Zübeyr şöyle haber vermiştir: İyaz b. Ğanm ve Hişam b. Hâkim, Hıms'ta Nebtîleri cizyelerini ödemeleri için güneşte bekleten zekat memuruna (amil) uğramışlar, onlardan biri zekat memuruna bu da nedir böyle? dedi. Ben Rasulullah'ı (sav), "Dünyada insanlara işkence edenlere, Allah (Tebâreke ve Teala) azap edecektir." derken işittim dedi.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ahmed b. Hanbel, Müsned-i Ahmed, Hişâm b. Hakîm b. Hizâm 15411, 5/288
Senetler:
1. İyaz b. Ğanm el-Fihri (İyaz b. Ğanm b. Züheyr b. Ebu Şeddad b. Rabî'a)
1. Hişam b. Hakim el-Esedi (Hişam b. Hakim b. Hizam b. Huveylid b. Esed)
2. Urve b. Zübeyr el-Esedî (Urve b. Zübeyr b. Avvam b. Huveylid b. Esed)
3. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
4. Ebu Abdullah Muhammed b. Abdullah ez-Zührî (Muhammed b. Abdullah b. Müslim b. Ubeydullah)
5. Ebu Yusuf Yakub b. İbrahim el-Kuraşî (Yakub b. İbrahim b. Sa'd b. İbrahim b. Abdurrahman b. Avf)
Konular:
Allah İnancı, Allah'ın kulu ile ilişkisi
Eziyet, İnsanlara eziyet edene Allah eziyet edecektir
Öneri Formu
Hadis Id, No:
64428, HM017210
Hadis:
حَدَّثَنَا عَفَّانُ حَدَّثَنَا شُعْبَةُ قَالَ عَدِيُّ بْنُ ثَابِتٍ أَخْبَرَنِي قَالَ سَمِعْتُ عَبْدَ اللَّهِ بْنَ يَزِيدَ يُحَدِّثُ عَنْ أَبِي مَسْعُودٍ قُلْتُ
عَنْ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قَالَ عَنْ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قَالَ إِنَّ الْمُسْلِمَ إِذَا أَنْفَقَ عَلَى أَهْلِهِ نَفَقَةً وَهُوَ يَحْتَسِبُهَا كَانَتْ لَهُ صَدَقَةً
Tercemesi:
Bize Affan (b. Müslim), ona Şube (b. Haccac), ona Adî b. Sabit, ona Abdullah b. Yezid, ona da Ebu Mesud (Ukbe b. Amr) el-Ensârî, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu haber vermiştir: "Bir müslüman sevabını Allah'tan umarak ailesinin nafakasını karşılarsa bu onun için sadaka olur."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ahmed b. Hanbel, Müsned-i Ahmed, Ebu Mesud el-Bedrî el-Ensarî 17210, 5/825
Senetler:
1. Ebu Mesud el-Ensarî (Ukbe b. Amr b. Sa'lebe b. Esire b. Asire)
2. Ebu Ümeyye Abdullah b. Yezid el-Evsî (Abdullah b. Yezid b. Zeyd b. Husayn b. Amr)
3. Adî b. Sabit el-Ensarî (Adî b. Sabit b. Dinar)
4. Şube b. Haccâc el-Atekî (Şu'be b. Haccac b. Verd)
5. Ebu Osman Affân b. Müslim el-Bahilî (Affân b. Müslim b. Abdullah)
Konular:
Aile, ailede erkeğin hak ve sorumlulukları
Aile, Fertleri ve Sorumlulukları
KTB, SADAKA Sadaka, aileye yapılan harcama Sadaka, çeşitleri
Öneri Formu
Hadis Id, No:
64587, HM017299
Hadis:
حَدَّثَنَا أَبُو الْيَمَانِ أَنْبَأَنَا شُعَيْبٌ قَالَ حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ أَبِي حُسَيْنٍ حَدَّثَنَا شَهْرُ بْنُ حَوْشَبٍ عَنْ عَامِرٍ أَوْ أَبِي عَامِرٍ أَوْ أَبِي مَالِكٍ
أَنَّ النَّبِيَّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ بَيْنَمَا هُوَ جَالِسٌ فِي مَجْلِسٍ فِيهِ أَصْحَابُهُ جَاءَهُ جِبْرِيلُ عَلَيْهِ السَّلَام فِي غَيْرِ صُورَتِهِ يَحْسِبُهُ رَجُلًا مِنْ الْمُسْلِمِينَ فَسَلَّمَ عَلَيْهِ فَرَدَّ عَلَيْهِ السَّلَامَ ثُمَّ وَضَعَ جِبْرِيلُ يَدَهُ عَلَى رُكْبَتَيْ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ وَقَالَ لَهُ يَا رَسُولَ اللَّهِ مَا الْإِسْلَامُ فَقَالَ أَنْ تُسْلِمَ وَجْهَكَ لِلَّهِ وَأَنْ تَشْهَدَ أَنْ لَا إِلَهَ إِلَّا اللَّهُ وَأَنَّ مُحَمَّدًا عَبْدُهُ وَرَسُولُهُ وَتُقِيمَ الصَّلَاةَ وَتُؤْتِيَ الزَّكَاةَ قَالَ فَإِذَا فَعَلْتُ ذَلِكَ فَقَدْ أَسْلَمْتُ قَالَ نَعَمْ ثُمَّ قَالَ مَا الْإِيمَانُ قَالَ أَنْ تُؤْمِنَ بِاللَّهِ وَالْيَوْمِ الْآخِرِ وَالْمَلَائِكَةِ وَالْكِتَابِ وَالنَّبِيِّينَ وَالْمَوْتِ وَالْحَيَاةِ بَعْدَ الْمَوْتِ وَالْجَنَّةِ وَالنَّارِ وَالْحِسَابِ وَالْمِيزَانِ وَالْقَدَرِ كُلِّهِ خَيْرِهِ وَشَرِّهِ قَالَ فَإِذَا فَعَلْتُ ذَلِكَ فَقَدْ آمَنْتُ قَالَ نَعَمْ ثُمَّ قَالَ مَا الْإِحْسَانُ يَا رَسُولَ اللَّهِ قَالَ أَنْ تَعْبُدَ اللَّهَ كَأَنَّكَ تَرَاهُ فَإِنَّكَ إِنْ كُنْتَ لَا تَرَاهُ فَهُوَ يَرَاكَ قَالَ فَإِذَا فَعَلْتُ ذَلِكَ فَقَدْ أَحْسَنْتُ قَالَ نَعَمْ وَنَسْمَعُ رَجْعَ رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ إِلَيْهِ وَلَا يُرَى الَّذِي يُكَلِّمُهُ وَلَا يُسْمَعُ كَلَامُهُ قَالَ فَمَتَى السَّاعَةُ يَا رَسُولَ اللَّهِ فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ سُبْحَانَ اللَّهِ خَمْسٌ مِنْ الْغَيْبِ لَا يَعْلَمُهَا إِلَّا اللَّهُ عَزَّ وَجَلَّ
{ إِنَّ اللَّهَ عِنْدَهُ عِلْمُ السَّاعَةِ وَيُنَزِّلُ الْغَيْثَ وَيَعْلَمُ مَا فِي الْأَرْحَامِ وَمَا تَدْرِي نَفْسٌ مَاذَا تَكْسِبُ غَدًا وَمَا تَدْرِي نَفْسٌ بِأَيِّ أَرْضٍ تَمُوتُ إِنَّ اللَّهَ عَلِيمٌ خَبِيرٌ }
فَقَالَ السَّائِلُ يَا رَسُولَ اللَّهِ إِنْ شِئْتَ حَدَّثْتُكَ بِعَلَامَتَيْنِ تَكُونَانِ قَبْلَهَا فَقَالَ حَدِّثْنِي فَقَالَ إِذَا رَأَيْتَ الْأَمَةَ تَلِدُ رَبَّهَا وَيَطُولُ أَهْلُ الْبُنْيَانِ بِالْبُنْيَانِ وَعَادَ الْعَالَةُ الْحُفَاةُ رُءُوسَ النَّاسِ قَالَ وَمَنْ أُولَئِكَ يَا رَسُولَ اللَّهِ قَالَ الْعَرِيبُ قَالَ ثُمَّ وَلَّى فَلَمَّا لَمْ نَرَ طَرِيقَهُ بَعْدُ قَالَ سُبْحَانَ اللَّهِ ثَلَاثًا هَذَا جِبْرِيلُ جَاءَ لِيُعَلِّمَ النَّاسَ دِينَهُمْ وَالَّذِي نَفْسُ مُحَمَّدٍ بِيَدِهِ مَا جَاءَنِي قَطُّ إِلَّا وَأَنَا أَعْرِفُهُ إِلَّا أَنْ تَكُونَ هَذِهِ الْمَرَّةُ
Tercemesi:
Amir veya Ebu Amir veya Malik (radıyallahu anhu) Rasulullah (sav) sahabe ile beraber otururken Cibril (as) kendi sureti dışında bir suretle geldi. Rasulullah (sav) onu müslümanlardan biri zannetti. Cibril (as) Rasulullah'a selam verdi o da selamına karşılık verdi. Sonra Cibril ellerini Rasulullah'ın dizlerine koydu ve 'Ya Rasulullah, İslam nedir?' diye sordu.
Rasulullah (sav) "İslam; senin Allah'tan başka ilah olmadığına ve Muhammed'in de
Allah Rasulü olduğuna şehadet etmen, namaz kılman, zekat vermendir.
Cibril 'Böyle yaptığımda İslam olmuş olur muyum?' diye sordu Rasulullah (sav) "evet" dedi.
Cibril 'İman nedir?' diye sordu.
Rasulullah (sav) "Allah'a, Ahiret gününe, meleklere, kitaplara, peygamberlere, ölüme ve ölümden sonraki dirilişe iman etmen, (ayrıca) cennete, ceheneme, hesaba, mizana ve hayırla şer itibariyle kadere iman etmendir." dedi.
Cibril 'Böyle yaparsam iman etmiş olur muyum?' diye sordu Rasulullah
da "evet" dedi.
Sonra Cibril 'İhsan nedir, ya Rasulullah?' diye sordu. Rasulullah (sav) "İhsan; Allah'ı görür gibi (şuurlu bir şekilde) ibadet etmendir. Gerçekte sen Allah'ı görmüyorsan da (unutma,) O seni görüyor."
Cibril 'Böyle yaparsam ihsan etmiş olur muyum?' diye sordu.Rasulullah (sav) "evet" dedi.
Rasulullah (sav)'in döndüğünü duyduk fakat konuştuğu görülmedi ve söyledikleri işitilmedi.
Cebrail 'Saat/ kıyamet ne zaman, ya Rasulullah?' diye sordu.
Rasülullah (Sallallahii aleyhi ve sellem) buyurdu ki:
"Subhanallah, beş gayb hali var ki Allah'tan başkası bilmez, bunlar da: - Kıyamet,
- Yağmur yağdırması ve
- Rahimlerdeki cenin ile ilgili tüm bilgiler,
- Kişinin yarın ne kazanacağı ve
- Nerede öleceğine dair bütün bilgilerdir. (Unutmayın!) Allah' ın her
şeye gücü yeter."
Soru soran 'Ya Rasulullah, istersen sana kıyametten önce gerçekleşecek
iki alameti söyleyeyim.' dedi, Rasulullah (sav) "Bana anlat.' dedi. Cibril (as) 'Cariyenin efendisini doğurduğunu, insanların yüksek binalar yaptığını, çok fakir insanların başına geçtiğini gördüğün zaman.' dedi. Rasulullah (sav) "Bunlar kim, ey Allah'ın elçisi?" diye sordu. Cibril 'Bedevilerdir.' dedi.
Ravi (sahabi): 'Sonra gitti, nereye gittiğini göremedik.'
Rasulullah 3 defa "Subhanallah" dedikten sonra "Bu Cibrildir. İnsanlara dinlerini öğretmek için geldi. Muhammed'in nefsi elinde olan Allah'a yemin olsun ki bu gelmesi haricinde Cibril'in geldiğini bilmediğim olmamıştır." dedi.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ahmed b. Hanbel, Müsned-i Ahmed, Ebu Amir el-Eşari 17299, 5/848
Senetler:
1. Ebu Malik el-Eşarî (Ka'b b. Asım)
2. Ebu Amir Ubeydullah b. Vehb el-Eşarî (Abdullah b. Hânî)
3. ibn Ebu Amir, Amir b. Ebu Amir Eşari (Amir b. Ubeyd b. Vehb)
4. Şehr b. Havşeb el-Eşarî (Şehr b. Havşeb)
5. Abdullah b. Abdurrahman en-Nevfelî (Abdullah b. Abdurrahman b. Ebu Hüseyin b. Haris)
6. Şuayb b. Ebu Hamza el-Ümevi (Şuayb b. Dinar)
7. Ebu Yeman Hakem b. Nafi' el-Behrânî (Hakem b. Nafi')
Konular:
Bilgi, gayb olan konular ve muğayyebatı hamse
Din, Allah nezdinde makbul olan din İslam Dinidir
İhsan, ihsan nedir?
İman, imanın esasları
İman, İslam, İhsan
İnanç, Cibril Hadisi
İslam, İslamın Şartları
Kıyamet, alametleri
KTB, İMAN
Bize Affân, ona büdelâdan sayılan Ebu Halef Musa b. Halef, ona Yahya b. Ebu Kesîr, ona Zeyd b. Sellâm, ona da dedesi Memtûr, ona da Harîs el-Eş'arî'nin rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu:
"Aziz ve Celil Allah, Yahya b. Zekeriya'ya (as) beş kelimeyi (emri) uygulamasını ve İsrail oğullarına da bunları uygulamalarını emretmesini vahyetti. Ancak Yahya bunu iletmekte ağır kaldı. Bunun üzerine İsa (as) ona 'sana beş kelimeyi uygulaman ve İsrail oğullarına da uygulamalarını emretmen vahyedildi. Ya sen bu emri iletirsin ya da ben iletirim' dedi. Yahya da ona 'Ey kardeşim! Eğer bu konuda benim önüme geçersen, ben ya azaba uğrarım ya da yerin dibine geçirilirim' dedi. Sonra Yahya, Beytülmakdis'te İsrail oğullarını topladı. Mescid insanlarla dolup taştı. Yahya yüksek bir yere oturdu, Allah'a hamd etti ve şöyle dedi:"
"Şüphesiz Aziz ve Celil Allah bana beş kelimeyi uygulamamı ve size de uygulamanızı emretti: (1) Allah, kendisine kulluk etmenizi ve O'na hiçbir şeyi ortak koşmamanızı emretti. Bunun misali şöyledir: Bir adam kendi malıyla bir köle satın alıp ona çalışmasını söyler, fakat köle başkasına çalışır. Hanginiz böyle bir köleden memnun olur? Şüphesiz Allah sizi yarattı ve rızıklandırdı. O halde O'na ibadet edin ve O'na hiçbir şeyi ortak koşmayın. (2) Allah size namazı emretti. Şüphesiz kul namazda olduğu sürece, Allah, yüzünü ona çevirir. Öyleyse namaz kılarken yüzünüzü O’ndan çevirmeyin. (3) Allah size orucu emretti. Bunun misali, bir grup insan içinde misk dolu bir torba taşıyan adam gibidir. Herkes miskin kokusunu alır. Allah katında, oruçlunun ağız kokusu misk kokusundan daha güzeldir. (4) Allah size sadaka vermeyi emretti. Bunun misali, düşmanları tarafından esir alınıp elleri boynuna bağlanan bir adam gibidir. Onu öldürmek isterler. Adam onlara fidye vererek kendini kurtarır. Sadaka da böyledir, insanı azaptan kurtarır. (5) Allah size, kendisini çokça zikretmeyi emretti. Bunun misali, düşmanlarından kaçan ve sağlam bir kaleye sığınan bir adam gibidir. Şüphesiz kul, Allah’ı zikrettiğinde şeytandan korunmuş olur."
"Sonra Rasulullah (sav) 'ben de size beş şeyi emrediyorum: Cemaatten ayrılmayın, itaat edin, hicret edin, Allah yolunda cihad edin. Kim cemaatten bir karış ayrılırsa, İslam bağını boynundan çıkarıp atmış olur. Kim cahiliye davasıyla çağrıda bulunursa, cehennemin ortasında yerini almış olur' buyurdu. Sahabeler 'Ey Allah’ın Rasulü! Oruç tutsa, namaz kılsa ve kendini Müslüman saysa bile mi?' diye sordular. Rasulullah (sav) 'evet, oruç tutsa da, namaz kılsa da ve kendini Müslüman saysa da (eğer cahiliye davasıyla çağırırsa, yine de cehennemdedir). O hâlde Müslümanları, Müslümanlar, müminler ve Allah’ın kulları gibi Allah’ın onlara verdiği isimle çağırın' buyurdu."
"Aziz ve Celil Allah, Yahya b. Zekeriya'ya (as) beş kelimeyi (emri) uygulamasını ve İsrail oğullarına da bunları uygulamalarını emretmesini vahyetti. Ancak Yahya bunu iletmekte ağır kaldı. Bunun üzerine İsa (as) ona 'sana beş kelimeyi uygulaman ve İsrail oğullarına da uygulamalarını emretmen vahyedildi. Ya sen bu emri iletirsin ya da ben iletirim' dedi. Yahya da ona 'Ey kardeşim! Eğer bu konuda benim önüme geçersen, ben ya azaba uğrarım ya da yerin dibine geçirilirim' dedi. Sonra Yahya, Beytülmakdis'te İsrail oğullarını topladı. Mescid insanlarla dolup taştı. Yahya yüksek bir yere oturdu, Allah'a hamd etti ve şöyle dedi:"
"Şüphesiz Aziz ve Celil Allah bana beş kelimeyi uygulamamı ve size de uygulamanızı emretti: (1) Allah, kendisine kulluk etmenizi ve O'na hiçbir şeyi ortak koşmamanızı emretti. Bunun misali şöyledir: Bir adam kendi malıyla bir köle satın alıp ona çalışmasını söyler, fakat köle başkasına çalışır. Hanginiz böyle bir köleden memnun olur? Şüphesiz Allah sizi yarattı ve rızıklandırdı. O halde O'na ibadet edin ve O'na hiçbir şeyi ortak koşmayın. (2) Allah size namazı emretti. Şüphesiz kul namazda olduğu sürece, Allah, yüzünü ona çevirir. Öyleyse namaz kılarken yüzünüzü O’ndan çevirmeyin. (3) Allah size orucu emretti. Bunun misali, bir grup insan içinde misk dolu bir torba taşıyan adam gibidir. Herkes miskin kokusunu alır. Allah katında, oruçlunun ağız kokusu misk kokusundan daha güzeldir. (4) Allah size sadaka vermeyi emretti. Bunun misali, düşmanları tarafından esir alınıp elleri boynuna bağlanan bir adam gibidir. Onu öldürmek isterler. Adam onlara fidye vererek kendini kurtarır. Sadaka da böyledir, insanı azaptan kurtarır. (5) Allah size, kendisini çokça zikretmeyi emretti. Bunun misali, düşmanlarından kaçan ve sağlam bir kaleye sığınan bir adam gibidir. Şüphesiz kul, Allah’ı zikrettiğinde şeytandan korunmuş olur."
"Sonra Rasulullah (sav) 'ben de size beş şeyi emrediyorum: Cemaatten ayrılmayın, itaat edin, hicret edin, Allah yolunda cihad edin. Kim cemaatten bir karış ayrılırsa, İslam bağını boynundan çıkarıp atmış olur. Kim cahiliye davasıyla çağrıda bulunursa, cehennemin ortasında yerini almış olur' buyurdu. Sahabeler 'Ey Allah’ın Rasulü! Oruç tutsa, namaz kılsa ve kendini Müslüman saysa bile mi?' diye sordular. Rasulullah (sav) 'evet, oruç tutsa da, namaz kılsa da ve kendini Müslüman saysa da (eğer cahiliye davasıyla çağırırsa, yine de cehennemdedir). O hâlde Müslümanları, Müslümanlar, müminler ve Allah’ın kulları gibi Allah’ın onlara verdiği isimle çağırın' buyurdu."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ahmed b. Hanbel, Müsned-i Ahmed, Haris el-Eşari 17302, 5/849
Senetler:
()
Konular:
cahiliye, âdetleri
Cemaat, birlik olma
Cihad, cihada teşvik
Ehl-i kitap, Yahudi tasvirleri, Kur'an, Rasulullah ve Sahabenin
Önceki Ümmetler, İsrailoğulları
Peygamberler, Hz. İsa
Peygamberler, Hz. Yahya
Şeytan, sembolizmi, bağlanması
Şirk, şirk koşmak
Siyer, Hicret
Toplumsal Düzen, Cemaatten ayrılmak
Açıklama: Hadis sahih li gayrihi olup isnadı zayıftır. Abdullah b. Abdirrahman b. el-Hibbân el-Ensârî'den rivâyette bulunduğu nakledilen sadece Musâ b. Cübeyr vardır. O da Ensârî ve Medenî'dir.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
62683, HM016160
Hadis:
حَدَّثَنَا هَارُونُ بْنُ مَعْرُوفٍ (قَالَ عَبْد اللَّهِ وَسَمِعْتُهُ أَنَا مِنْ هَارُونَ) قَالَ حَدَّثَنَا ابْنُ وَهْبٍ قَالَ حَدَّثَنَا عَمْرُو بْنُ الْحَارِثِ أَنَّ مُوسَى بْنَ جُبَيْرٍ حَدَّثَهُ أَنَّ عَبْدَ اللَّهِ بْنَ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ الْحُبَابِ الْأَنْصَارِيَّ حَدَّثَهُ أَنَّ عَبْدَ اللَّهِ بْنَ أُنَيْسٍ حَدَّثَهُ
أَنَّهُمْ تَذَاكَرُوا هُوَ وَعُمَرُ بْنُ الْخَطَّابِ يَوْمًا الصَّدَقَةَ فَقَالَ عُمَرُ أَلَمْ تَسْمَعْ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ حِينَ ذَكَرَ غُلُولَ الصَّدَقَةِ إِنَّهُ مَنْ غَلَّ مِنْهَا بَعِيرًا أَوْ شَاةً أُتِيَ بِهِ يَحْمِلُهُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ قَالَ عَبْدُ اللَّهِ بْنُ أُنَيْسٍ بَلَى
Tercemesi:
Bize Harun b. Maruf (Ahmed b. Hanbel'in oğlu Abdullah bu hadisi ben de Harun'dan işittim demiştir), ona (Abdullah) b. Vehb, ona Amr b. Haris, ona Musa b. Cübeyr, ona Abdullah b. Abdurrahman b. Hubab el-Ensârî, ona da Abdullah b. Üneys şöyle haber vermiştir. Biz Ömer b. el-Hattab ile birlikte bir gün zekat konusunda müzakere ediyorduk. Ömer dedi ki; siz Hz. Peygamber'in (sav) zekatlara hıyanet konusu geçtiğinde şöyle dediğini duymadınız mı? "Kim zekat malından bir deve veya bir koyun çalarak ona hıyanet ederse kıyamet günü onu sırtında taşıyarak getirecektir." Bunun üzerine Abdullah b. Üneys tabi ki (duyduk) dedi.
Açıklama:
Hadis sahih li gayrihi olup isnadı zayıftır. Abdullah b. Abdirrahman b. el-Hibbân el-Ensârî'den rivâyette bulunduğu nakledilen sadece Musâ b. Cübeyr vardır. O da Ensârî ve Medenî'dir.
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ahmed b. Hanbel, Müsned-i Ahmed, Abdullah b. Uneys 16160, 5/513
Senetler:
1. Ebu Hafs Ömer b. Hattab el-Adevî (Ömer b. Hattab b. Nüfeyl b. Abdüluzza)
2. Ebu Yahya Abdullah b. Üneys (Abdullah b. Üneys b. Esʻad b. Haram b. Habib)
3. Abdullah b. Abdurrahman el-Ensari (Abdullah b. Abdurrahman b. Hubab b. Amr b. Abbad)
4. Musa b. Cübeyr el-Ensari (Musa b. Cübeyr)
5. Amr b. Haris el-Ensarî (Amr b. Haris b. Yakub)
6. Abdullah b. Vehb el-Kuraşî (Abdullah b. Vehb b. Müslim)
7. Ebu Ali Harun b. Maruf el-Mervezî (Harun b. Maruf)
Konular:
Kıyamet, ahvali
Yönetim, İstişare / Danışma Zekat, zekat alma veya verme adabı Zekat, zekat memuruna topladığı zekattan verilebilir mi?
Öneri Formu
Hadis Id, No:
65241, HM018103
Hadis:
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عُبَيْدٍ حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ إِسْحَاقَ عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ إِبْرَاهِيمَ عَنْ عُمَرِ بْنِ الْحَكَمِ بْنِ ثَوْبَانَ عَنْ أَبِي لَاسٍ الْخُزَاعِيِّ قَالَ
حَمَلَنَا رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ عَلَى إِبِلٍ مِنْ إِبِلِ الصَّدَقَةِ لِلْحَجِّ فَقُلْنَا يَا رَسُولَ اللَّهِ مَا نَرَى أَنْ تَحْمِلَنَا هَذِهِ قَالَ مَا مِنْ بَعِيرٍ لَنَا إِلَّا فِي ذُرْوَتِهِ شَيْطَانٌ فَاذْكُرُوا اسْمَ اللَّهِ عَلَيْهَا إِذَا رَكِبْتُمُوهَا كَمَا أَمَرْتُكُمْ ثُمَّ امْتَهِنُوهَا لِأَنْفُسِكُمْ فَإِنَّمَا يَحْمِلُ اللَّهُ عَزَّ وَجَلَّ
Tercemesi:
Bize Muhammed b. Ubeyd rivayet etti (ve şöyle dedi): Bize Muhammed b. İshak, Muhammed b. İbrahim’den, o Ömer b. el-Hakem b. Sevbân’dan, o Ebû Lâs el-Huzâ‘î’den şöyle dediğini rivayet etmiştir: Hz. Peygamber hac için bizi verilen sadaka develerinde taşımak istedi. “Ey Allah’ın resulü! Bizi bunların üzerinde taşımasan” dedik. Bunun üzerine “Her devenin sırtında bir şeytan bulunur. Binmek istediğiniz zaman size söylediğim gibi Allah’ın adını zikredin. Sonra kendiniz için eğin. Ona taşıma gücü veren Allah’tır.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ahmed b. Hanbel, Müsned-i Ahmed, Ebu Las el-Huzai 18103, 6/155
Senetler:
1. İbn Las el-Huzaî (Abdullah b. Anme)
2. Ebu Hafs Ömer b. Hakem el-Hicazi (Ömer b. Hakem b. Ebu Hakem)
3. Ebu Abdullah Muhammed b. İbrahim et-Teymî el-Kuraşî (Muhammed b. İbrahim b. Hâris b. Hâlid)
4. İbn İshak el-Kuraşî (Muhammed b. İshak b. Yesar b. Hıyar)
5. Ebu Abdullah Muhammed b. Ubeyd et-Tenafisî (Muhammed b. Ubeyd b. Abdurrahman)
Konular:
Adab, hayvana binme adabı
Besmele, her işe besmele ile başlamak
Şeytan, sembolizmi, bağlanması
Öneri Formu
Hadis Id, No:
65242, HM018104
Hadis:
حَدَّثَنَا يَعْقُوبُ حَدَّثَنَا أَبِي عَنْ ابْنِ إِسْحَاقَ حَدَّثَنِي مُحَمَّدُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ بْنِ الْحَارِثِ عَنْ عُمَرَ بْنِ الْحَكَمِ بْنِ ثَوْبَانَ وَكَانَ ثِقَةً عَنِ أَبُو لَاسٍ الْخُزَاعِيِّ قَالَ
حَمَلَنَا رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ عَلَى إِبِلٍ مِنْ إِبِلِ الصَّدَقَةِ ضِعَافٍ إِلَى الْحَجِّ قَالَ فَقُلْنَا لَهُ يَا رَسُولَ اللَّهِ إِنَّ هَذِهِ الْإِبِلَ ضِعَافٌ نَخْشَى أَنْ لَا تَحْمِلَنَا قَالَ فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ مَا مِنْ بَعِيرٍ إِلَّا فِي ذُرْوَتِهِ شَيْطَانٌ فَارْكَبُوهُنَّ وَاذْكُرُوا اسْمَ اللَّهِ عَلَيْهِنَّ كَمَا أُمِرْتُمْ ثُمَّ امْتَهِنُوهُنَّ لِأَنْفُسِكُمْ فَإِنَّمَا يَحْمِلُ اللَّهُ عَزَّ وَجَلَّ
Tercemesi:
Bize Yakub rivayet etti (ve şöyle dedi): Bize babam, İbn İshâk’tan rivayet etti ve şöyle dedi: Bana Muhammed b. İbrahim b. el-Hâris, Ömer b. el-Hakem b. Sevbân’dan rivayet etti. Güvenilir bir kişiydi. O da Ebû Lâs el-Huzâ‘î’den şöyle rivayet etti: Allah resulü (sav) bizi sadaka develerinden bazı zayıf develer ile hac için taşımak istemişti. Ona “Ey Allah’ın resulü! Bunlar zayıf develer, bizi taşıyamayacaklarından korkuyoruz” dedik. Hz. Peygamber (sav): “Her devenin üstünde bir şeytan bulunur. Develere bindiğiniz zaman size öğrettiğim gibi onların üzerine Allah’ın adını anın. Sonra onları kullanın. Onlar Allah’ın verdiği güç ile taşımaktadırlar” buyurdu.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ahmed b. Hanbel, Müsned-i Ahmed, Ebu Las el-Huzai 18104, 6/155
Senetler:
1. İbn Las el-Huzaî (Abdullah b. Anme)
2. Ebu Hafs Ömer b. Hakem el-Hicazi (Ömer b. Hakem b. Ebu Hakem)
3. Ebu Abdullah Muhammed b. İbrahim et-Teymî el-Kuraşî (Muhammed b. İbrahim b. Hâris b. Hâlid)
4. İbn İshak el-Kuraşî (Muhammed b. İshak b. Yesar b. Hıyar)
5. Ebu İshak İbrahim b. Sa'd ez-Zührî (İbrahim b. Sa'd b. İbrahim b. Abdurrahman b. Avf)
6. Ebu Yusuf Yakub b. İbrahim el-Kuraşî (Yakub b. İbrahim b. Sa'd b. İbrahim b. Abdurrahman b. Avf)
Konular:
Adab, hayvana binme adabı
Besmele, her işe besmele ile başlamak
Şeytan, sembolizmi, bağlanması
Öneri Formu
Hadis Id, No:
64536, HM017270
Hadis:
حَدَّثَنَا أَبُو النَّضْرِ قَالَ حَدَّثَنَا عَبْدُ الْحَمِيدِ يَعْنِي ابْنَ بَهْرَامَ قَالَ قَالَ شَهْرُ بْنُ حَوْشَبٍ قَالَ ابْنُ غَنْمٍ
لَمَّا دَخَلْنَا مَسْجِدَ الْجَابِيَةِ أَنَا وَأَبُو الدَّرْدَاءِ لَقِينَا عُبَادَةَ بْنَ الصَّامِتِ فَأَخَذَ يَمِينِي بِشِمَالِهِ وَشِمَالَ أَبِي الدَّرْدَاءِ بِيَمِينِهِ فَخَرَجَ يَمْشِي بَيْنَنَا وَنَحْنُ نَنْتَجِي وَاللَّهُ أَعْلَمُ بمَا نَتَنَاجَى وَذَاكَ قَوْلُهُ فَقَالَ عُبَادَةُ بْنُ الصَّامِتِ لَئِنْ طَالَ بِكُمَا عُمْرُ أَحَدِكُمَا أَوْ كِلَاكُمَا لَيُوشِكَنَّ أَنْ تَرَيَا الرَّجُلَ مِنْ ثَبَجِ الْمُسْلِمِينَ يَعْنِي مِنْ وَسَطٍ قَرَأَ الْقُرْآنَ عَلَى لِسَانِ مُحَمَّدٍ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَأَعَادَهُ وَأَبْدَاهُ وَأَحَلَّ حَلَالَهُ وَحَرَّمَ حَرَامَهُ وَنَزَلَ عِنْدَ مَنَازِلِهِ أَوْ قَرَأَهُ عَلَى لِسَانِ أَخِيهِ قِرَاءَةً عَلَى لِسَانِ مُحَمَّدٍ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَأَعَادَهُ وَأَبْدَاهُ وَأَحَلَّ حَلَالَهُ وَحَرَّمَ حَرَامَهُ وَنَزَلَ عِنْدَ مَنَازِلِهِ لَا يَحُورُ فِيكُمْ إِلَّا كَمَا يَحُورُ رَأْسُ الْحِمَارِ الْمَيِّتِ قَالَ فَبَيْنَا نَحْنُ كَذَلِكَ إِذْ طَلَعَ شَدَّادُ بْنُ أَوْسٍ وعَوْفُ بْنُ مَالِكٍ فَجَلَسَا إِلَيْنَا فَقَالَ شَدَّادٌ إِنَّ أَخْوَفَ مَا أَخَافُ عَلَيْكُمْ أَيُّهَا النَّاسُ لَمَا سَمِعْتُ مِنْ رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ يَقُولُ مِنْ الشَّهْوَةِ الْخَفِيَّةِ وَالشِّرْكِ فَقَالَ عُبَادَةُ بْنُ الصَّامِتِ وَأَبُو الدَّرْدَاءِ اللَّهُمَّ غَفْرًا أَوَلَمْ يَكُنْ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قَدْ حَدَّثَنَا أَنَّ الشَّيْطَانَ قَدْ يَئِسَ أَنْ يُعْبَدَ فِي جَزِيرَةِ الْعَرَبِ فَأَمَّا الشَّهْوَةُ الْخَفِيَّةُ فَقَدْ عَرَفْنَاهَا هِيَ شَهَوَاتُ الدُّنْيَا مِنْ نِسَائِهَا وَشَهَوَاتِهَا فَمَا هَذَا الشِّرْكُ الَّذِي تُخَوِّفُنَا بِهِ يَا شَدَّادُ فَقَالَ شَدَّادٌ أَرَأَيْتُكُمْ لَوْ رَأَيْتُمْ رَجُلًا يُصَلِّي لِرَجُلٍ أَوْ يَصُومُ لَهُ أَوْ يَتَصَدَّقُ لَهُ أَتَرَوْنَ أَنَّهُ قَدْ أَشْرَكَ قَالُوا نَعَمْ وَاللَّهِ إِنَّهُ مَنْ صَلَّى لِرَجُلٍ أَوْ صَامَ لَهُ أَوْ تَصَدَّقَ لَهُ لَقَدْ أَشْرَكَ فَقَالَ شَدَّادٌ فَإِنِّي قَدْ سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ يَقُولُ مَنْ صَلَّى يُرَائِي فَقَدْ أَشْرَكَ وَمَنْ صَامَ يُرَائِي فَقَدْ أَشْرَكَ وَمَنْ تَصَدَّقَ يُرَائِي فَقَدْ أَشْرَكَ فَقَالَ عَوْفُ بْنُ مَالِكٍ عِنْدَ ذَلِكَ أَفَلَا يَعْمِدُ إِلَى مَا ابْتُغِيَ فِيهِ وَجْهُهُ مِنْ ذَلِكَ الْعَمَلِ كُلِّهِ فَيَقْبَلَ مَا خَلَصَ لَهُ وَيَدَعَ مَا يُشْرَكُ بِهِ فَقَالَ شَدَّادٌ عِنْدَ ذَلِكَ فَإِنِّي قَدْ سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ يَقُولُ إِنَّ اللَّهَ عَزَّ وَجَلَّ يَقُولُ أَنَا خَيْرُ قَسِيمٍ لِمَنْ أَشْرَكَ بِي مَنْ أَشْرَكَ بِي شَيْئًا فَإِنَّ حَشْدَهُ عَمَلَهُ قَلِيلَهُ وَكَثِيرَهُ لِشَرِيكِهِ الَّذِي أَشْرَكَ بِهِ وَأَنَا عَنْهُ غَنِيٌّ
Tercemesi:
İbn Hanbel'in, Ebü'n-Nadr-Abdülhamid (İbn Behram)-Şehr b. Havşeb-İbn Ganem isnadıyla aktardığına göre, İbn Ganem anlatıyor:
"Ben ve Ebü'd-Derdâ' Câbiye Mescidine girdiğimizde orada Ubade b. es-Sâmit'le karşılaştık. Ubâde, sol eliyle benim elimden, sağ eliyle Ebü'd-derdâ'nın elinden tuttu. Dışarı çıktık, aramızda sessizce konuşarak yürümeye başladık. O kadar sessiz konuşuyorduk ki, ne konuştuğumuzu Allah'tan başkası bilemezdi. Bu sırada Ubâde b. es-Sâmit dedi ki: 'İkinizden biri veya her ikiniz uzun yaşarsanız, öyle kişi(ler) göreceksiniz ki, Müslümanların arasında, yani ortalık yerde Muhammed (a.s.)’ın kendi lehçesine uygun bir kıraatle Kuran okuyacaklar.
Bu adamlar Kuran okumaya bir başlayacaklar, yetmedi bi' daha okuyacaklar. Onlar nasıl inmişse helali o şekilde helal; haramı o şekilde haram sayacaklar ya da bu adamlar Muhammed (a.s.)’ın dilinden (duyulan) kıraatlerden birine uygun olarak (bir başka kardeş (bir lehçeye) göre Kuran okuyacaklar. Onlar nasıl inmişse helali o şekilde helal; haramı o şekilde haram sayacaklar. Fakat gel gör ki, aranızda ölmüş eşeğin kellesinin dönüp durduğu gibi (boş ve ruhsuz bir şekilde) dönüp duracaklar.
Biz böyle konuşurken, Şeddâd b. Evs ve Avf b. Malik çıka geldiler. Yanımıza oturdular. Şeddâd konuşmaya başladı 'Ey ahali! Sizin başınıza gelecek bir şeyden o kadar endişe ediyorum ki, Allah'ın Resulü'nden bizzat duymuştum. (Bir zaman sonra bu topraklarda) gizli ihtirasların, yasak aşkların ve şirkin kol gezeceğini söylüyordu. Ubâde ve Ebü'd-Derdâ lafa atıldı: 'Aman Allah'ım! Allah bizim yüzümüze baksın, merhamet! Allah'ın Resulü Şeytanın Arap Yarımadasında bir daha asla tanrı edinilmekten ümidini yitirdiğinden bahsetmemiş miydi? Gizli ihtiraslar dediğin şey kadınlara ve dünyanın aldatıcı zevklerine müptela olmaktır. Bunlar, çok çirkin şeyler olsa da, bizim başımıza gelmesinden korktuğun şirk, bunların neresinde? Be Şeddâd!’
Şeddâd ‘Bir adamın hatırı için namaz kılan, onun bunun gözüne gireyim, diye oruç tutup sadaka dağıtana ne demeli? Bunun yaptığı şey şirk değil de nedir?’ diye çıkıştı. Hep beraber 'Doğru diyorsun, Allah biliyor ya, insan birilerinin hatırı için namaz kılsa, oruç tutsa ya da sadaka verse şirke girmiş olur’ dedik. Şeddâd 'Ben Allah'ın Resulünden duydum. Riyakârca namaz kılan şirke girmiştir. Riyakârca oruç tutan şirke girmiştir. Riyakârca sadaka veren şirke girmiştir’ diyordu. Bu sırada Avf b. Malik sözü aldı: 'İnsan bütün bu ibadetlerle Allah'ın rızasını kazanmaya yönelmiş olmuyor mu? Allah sırf kendi rızası gözetilerek yapılan ibadetleri kabul eder; şirk karıştırılmış ibadetleri reddeder'
Şeddâd (kabul etmez bir tavırla) 'Allah'ın Resulünden duymuştum, diyordu ki: 'Allah, 'Ben, insanların zatıma ortak koştukları sahte tanrıların üzerindeyim. Tapınılmaya en layık benim. Benim şu ya da bu şekilde ortağım varmış gibi davrananın, bütün amel ve ibadetleri, azı da çoğu da sahte tanrısınındır. Ben onun bu ibadetini kabul etmem' diye buyuruyor.'”
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ahmed b. Hanbel, Müsned-i Ahmed, Şeddad b. Evs 17270, 5/839
Senetler:
()
Konular:
İHLAS VE SAMİMİYET
Şirk, Şirk- Müşrik
Öneri Formu
Hadis Id, No:
64543, HM017275
Hadis:
حَدَّثَنَا الْوَلِيدُ بْنُ مُسْلِمٍ حَدَّثَنَا ثَوْرُ بْنُ يَزِيدَ حَدَّثَنَا خَالِدُ بْنُ مَعْدَانَ قَالَ حَدَّثَنَا عَبْدُ الرَّحْمَنِ بْنُ عَمْرٍو السُّلَمِيُّ وَحُجْرُ بْنُ حُجْرٍ قَالَا
أَتَيْنَا الْعِرْبَاضَ بْنَ سَارِيَةَ وَهُوَ مِمَّنْ نَزَلَ فِيهِ
{ وَلَا عَلَى الَّذِينَ إِذَا مَا أَتَوْكَ لِتَحْمِلَهُمْ قُلْتَ لَا أَجِدُ مَا أَحْمِلُكُمْ عَلَيْهِ }
فَسَلَّمْنَا وَقُلْنَا أَتَيْنَاكَ زَائِرِينَ وَعَائِدِينَ وَمُقْتَبِسِينَ فَقَالَ عِرْبَاضٌ صَلَّى بِنَا رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ الصُّبْحَ ذَاتَ يَوْمٍ ثُمَّ أَقْبَلَ عَلَيْنَا فَوَعَظَنَا مَوْعِظَةً بَلِيغَةً ذَرَفَتْ مِنْهَا الْعُيُونُ وَوَجِلَتْ مِنْهَا الْقُلُوبُ فَقَالَ قَائِلٌ يَا رَسُولَ اللَّهِ كَأَنَّ هَذِهِ مَوْعِظَةُ مُوَدِّعٍ فَمَاذَا تَعْهَدُ إِلَيْنَا فَقَالَ أُوصِيكُمْ بِتَقْوَى اللَّهِ وَالسَّمْعِ وَالطَّاعَةِ وَإِنْ كَانَ عَبْدًا حَبَشِيًّا فَإِنَّهُ مَنْ يَعِشْ مِنْكُمْ بَعْدِي فَسَيَرَى اخْتِلَافًا كَثِيرًا فَعَلَيْكُمْ بِسُنَّتِي وَسُنَّةِ الْخُلَفَاءِ الرَّاشِدِينَ الْمَهْدِيِّينَ فَتَمَسَّكُوا بِهَا وَعَضُّوا عَلَيْهَا بِالنَّوَاجِذِ وَإِيَّاكُمْ وَمُحْدَثَاتِ الْأُمُورِ فَإِنَّ كُلَّ مُحْدَثَةٍ بِدْعَةٌ وَكُلَّ بِدْعَةٍ ضَلَالَةٌ
Tercemesi:
Abdurrahman b. Amr es-Sülemi ve Hucr b. Hucr el-Kelâi'den: İrbad b. Sariye'nin (Radıyallahü anh) yanına geldik, kendisi hakkında şu
ayet inmişti:
'Bir de bineğe bindirmen için sana geldiklerinde, "size bindirecek şey bulamıyorum" dediğin zaman, infak edecekleri bir şey bulamadıkları için göz yaşı içinde geri dönenlere sorumluluk yoktur.'(Tevbe 9/92).
Bu sahabiye selam verdik ve dedik ki:
'Biz seni ziyarete geldik, senden istifade edeceğiz ve tekrar dönüp
(duyduklarımızı) nakledeceğiz. '
Bunun üzerine İrbad bize şunları anlattı:
Rasûlullah (Sallallahü aleyhi ve sellem) bir gün sabah namazını kıldırdı ve mübarek yüzünü bize döndürdü. Sonra gözleri yaşartan ve kalpleri titreten mükemmel bir nasihatte bulundu.
Biri dedi ki:
~Ey Allah'ın Rasü1ü! Sanki veda konuşması yaptın, bize ne tavsiye
edersin ?'
Rasülullah: "Allah'a karşı takva sahibi olmanızı, başınızdaki Habeşli bir zenci köle de olsa (adil olduğu sürece emirlerine) kulak verip itaat etmenizi isterim. Benden sonra sizden yaşayan kişi birçok ihtilaflar görecek. Bu durumda benim sünnetime ve hidayette olan üstün önderlerin sünnetine sarılın, onlara yapışın, (hatta öyle ki) azı dişlerinizle (tutar gibi) onlara sıkıca tutunun. Yeni çıkan görüşler/icraatlar hakkında dikkatli olun! Her yeni şey bid'at (yani İslam'a aykırı) olabilir. Her bid'at ise sapıklıktır."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ahmed b. Hanbel, Müsned-i Ahmed, İrbâd b. Sâriye 17275, 5/842
Senetler:
1. Ebu Necih İrbad b. Sariye es-Sülemî (İrbad b. Sariye)
2. Hucr b. Hucr el-Kila'î (Hucr b. Hucr)
2. Abdurrahman b. Amr es-Sülemi (Abdurrahman b. Amr b. Abese)
3. Ebu Abdullah Halid b. Ma'dân el-Kilâ'î (Halid b. Ma'dân b. Ebu Küreyb)
4. Ebu Halid Sevr b. Yezid er-Rahbî (Sevr b. Yezid b. Ziyad)
5. Ebu Abbas Velid b. Müslim el-Kuraşî (Velid b. Müslim)
Konular:
Hadis Rivayeti
Hz. Peygamber, gelecekten haber vermesi
Hz. Peygamber, tavsiyeleri
İtaat, Allah'a ve Rasûlüne itaat
Sahâbe, sahabe ve tabiunun fazileti
Sünnet, bağlayıcılığı
Sünnet, raşid halifelerin
Sünnet, sünnete uymak