3645 Kayıt Bulundu.
Bana Muhammed b. Hatim ve Abdurrahman b. Bişr, onlara Behz, ona Şube, ona Muhammed b. Osman b. Abdullah b. Mevheb ve babası Osman, onlara Musa b. Talha, ona Ebu Eyyüb el-Ensari Hz. Peygamber'den bu hadisin bir benzerini rivayet etmiştir.
İlgili hadis şöyle: Hz. Peygamber (sav) bir seferde iken bir bedevi çıkageldi. Devesinin yedeğini yahut yularını tuttu ve Ey Allah'ın Rasulü! -yahut Ey Muhammed!- Beni cennete yaklaştıracak, cehennemden uzaklaştıracak bir şey söyle bana! dedi. Hz. Peygamber (sav) bir süre sustu, sonra ashabına baktı ve "muvaffak oldu -doğru soruyu buldu-" dedi ve o kişiye "nasıl (ne) sormuştun?" diye sordu. O adam sorusunu tekrarladı. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav); "Allah'a ibadet eder, ona hiçbir şeyi ortak koşmaz, namaz kılar, zekât verir ve akraba ile bağını sıkı tutarsın. Haydi deveyi bırak!" buyurdu.
Bize İbn Nümeyr, ona babası (Abdullah b. Nümeyr), ona Abdülmelik, ona Ata, ona da Cabir'in rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu:
"Bir Müslüman bir ağaç dikerse, o ağaçtan yenilen her şey, mutlaka onun için sadakadır. O ağaçtan çalınan her şey, onun için sadakadır. Yabani hayvanların, hatta kuşların yediği dahi onun için sadakadır. Kısaca herhangi birisinin o ağaçtan azalttığı her şey onun için mutlaka sadaka olur."
Bize Kuteybe b. Said, ona Leys; (T)
Bize Muhammed b. Rumh, ona Leys, ona Ebu Zübeyr, ona Cabir şöyle rivayet etmiştir: Peygamber (sav) hurmalığında bulunan Ümmü Mübeşşir el-Ensâriyye'nin yanına girerek ona; "bu hurmalığı kim dikti. Müslüman mı, kafir mi" diye sordu. Ümmü Mübeşşir; Müslüman (dikti) cevabını verdi. Bunun üzerine Rasulullah (sav) şöyle buyurdu:
"Eğer bir müslüman bir ağaç diker veya ekin eker de ondan bir insan yahut hayvan veya başka bir şey yerse, bu onun için mutlaka sadaka olur."
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, Muhammed b. el-Müsenna ve Muhammed b. Beşşâr -lafızları birbirine yakın bir halde- rivayet ettiler. Ebu Bekir şöyle dedi: Bize Gunder, ona Şu'be rivayet etti. Diğer ikisi (yani Muhammed b. el-Müsenna ve Muhammed b. Beşşâr) şöyle dediler: Bize Muhammed b. Cafer, ona Şube, ona da Ebu Cemre rivayet etti. İbn Abbas'ın huzurunda onunla insanlar arasında tercümanlık yapıyordum. Bir kadın gelip ona testi şırasının (nebiz) hükmünü sordu. İbn Abbas şöyle dedi: Abdülkays heyeti Rasulullah'a (sav) geldiklerinde Rasulullah (sav) onlara; "bu heyet veya bu topluluk kimlerdir?" diye sormuştu. Onlar Rebîa kabilesi dediler. Rasulullah (sav); "hoş geldiniz ey topluluk veya ey heyet, Allah sizi utandırmasın ve pişman etmesin" buyurdu. Onlar; Ey Allah'ın Rasulü! Sana uzak bir yerden geldik. Aramızda Mudar kabilesi kafirlerinin obaları var. Biz ancak (senin) yanına haram aylarda gelebiliyoruz. Bize geride bıraktıklarımıza haber vereceğimiz ve sayesinde cennete gireceğimiz kesin emirleri söyler misin? dediler. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) onlara dört şeyi emredip, dört şeyi yasakladı. Onlara Allah'a iman etmeyi emretti ve "Allah'a iman etmek ne demektir, bilir misiniz?" diye sordu. Onlar; Allah ve Rasulü daha iyi bilir’ dediler. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav); "Allah'tan başka ilah olmadığına ve Muhammed'in onun elçisi olduğuna şahitlik etmektir" buyurdu. Onlara şehadetin yanında zekât vermeyi, Ramazan orucu tutmayı ve ganimetin beşte birini vermeyi emretti. Onları (şıra taşımak için kullanılan) dübbâ (içi oyulmuş kuru kabaktan yapılan kap), hantem (topraktan yapılmış içki fıçısı) ve müzeffetten (zift ile sıvanmış fıçı) nehyetti.
Şube; sanırım nakîr (içi oyulmuş hurma ağacından yapılan kap) demiştir.
Şube; Mukayyer (ziftlenmiş kap) demiş de olabilir dedi. Ardından "bunu iyice belleyin ve ardınızda bıraktığınız kimselere de anlatın" buyurdu.
Ebu Bekir rivayetinde "sizden sonrakilere" demiştir ve onun rivayetinde mukayyer kelimesi yoktur.