3645 Kayıt Bulundu.
Bize Yahya b. Yahya, Kuteybe b. Said ve Muhammed b. Übeyd el-Guberî, o ikisine Ebu Avane, ona Katade, ona da Enes'in rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu:
"Eğer bir Müslüman bir ağaç diker yahut ekin eker de ondan bir kuş veya insan yahut hayvan yerse, bundan dolayı ona mutlaka sadaka (sevabı) olur."
Bize Muhammed b. Minhal ed-Darîr ve Ümeyye b. Bistâm, onlara Yezid b. Zürey, ona Ravh b. Kasım , ona Alâ, ona babası (Abdurrahman b. Yakub), ona da Ebu Hureyre (ra) şöyle demiştir:
Rasullah'a (sav), "göklerde ve yerde olanlar Allah'ındır. İçinizdekini açıklasanız da gizleseniz de Allah sizi onunla hesaba çeker ve dilediğini bağışlar, dilediğine azap eder. Allah'ın her şeye gücü yeter" (Bakara 2/284) ayeti nazil olunca, ayetin bu içeriği, Rasulullah'ın (sav) ashabına çok ağır geldi. Hemen Rasulullah'a (sav) geldiler ve diz üstü çöküp “ey Allah'ın Rasulü! Namaz, oruç, cihat ve sadaka gibi güç yetirebildiğimiz bir takım amellerle mükellef tutulmuştuk. Şimdi ise sana bu ayet nazil oldu ve bizler buna güç yetiremiyoruz” dediler. Bunun üzerine Rasulullah (sav) "sizden önceki ehl-i kitabın dediği gibi 'işittik ve isyan ettik' mi diyeceksiniz? Bilakis, 'işittik ve itaat ettik. Bağışlamanı dileriz, ey Rabbimiz! Dönüş ancak sanadır' deyin" buyurdu. Onlar da “işittik ve itaat ettik. Bağışlamanı dileriz, ey Rabbimiz! Dönüş ancak sanadır” dediler. Böylece insanlar bu ayeti okuyup dilleri buna yatışınca Allah, bu ayetin ardından şu ayeti indirdi: "Peygamber ve ona inananlar, Rabbinden indirilene iman etti. Hepsi Allah'a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine iman etti. Allah'ın peygamberlerinden hiçbiri arasında ayırım yapmayız. İşittik, itaat ettik. Rabbimiz! Affını dileriz, dönüş ancak sanadır dediler." (Bakara 2/285) İnsanlar bu ayetin gereğini yerine getirince de Allah Teâlâ bu ayeti nesh etti. Ardından Allah Azze ve Celle : "Allah her şahsı, ancak gücünün yettiği ölçüde mükellef kılar. Herkesin kazandığı iyilik kendi lehine, ettiği kötülük de kendi aleyhinedir. Rabbimiz! Eğer unutacak veya yanılacak olursak bizi sorumlu tutma" (Bakara 2/286) ayetini indirdi ve bu duaya "evet" dedi. Daha sonra "Rabbimiz bizden öncekilere yüklediğin gibi, bize de ağır yük yükleme" (Bakara 2/286) duasına da "evet" buyurdu. En sonunda "Rabbimiz! Bize gücümüzün yetmeyeceği şeyi taşıtma, bizi affet, bizi bağışla, bize acı. Sen Mevla'mızsın! Kafirlere karşı bize yardım et." (Bakara 2/286) duasına da "evet" buyurdu.
Bize Muhammed b. Rumh b. Muhacir el-Mısrî, ona Leys, ona İbn Had, ona Abdullah b. Dinar, ona da Abdullah b. Ömer şöyle rivayet etmiştir:
"Rasulullah (sav) 'Ey kadınlar topluluğu! Sadaka veriniz, çokça istiğfar ediniz. Cehennemliklerin çoğunu kadınlardan gördüm' buyurdu. kadınların zekilerinden biri 'biz ne yaptık cehennemlikleri çoğu biz olduk?' diye sordu. Hz. Peygamber 'çok lanet ediyorsunuz. Kocalarınıza karşı nankörlük ediyorsunuz. Akıl ve dini noksan olanlardan sizin kadar akıllı kimseye galip geleni görmedim' buyurdu. O kadın 'ey Allah'ın Rasulü! Akıl ve din noksanlığı nedir?' diye sordu. Hz. Peygamber (sav) 'akıl noksanlığı iki kadının şehadetinin bir erkeğin şehadetine denk gelmesidir. (Hayız olduğunuzda) günlerce namaz kılamaması ve Ramazan'da oruç tutamaması. İşte bu da din eksikliğidir."
Bize Muhammed b. Abdullah b. Nümeyr, ona Ebu Halid b. Süleyman b. Hayyan, ona Sa'd b. Tarık, ona Rib'î, ona Huzeyfe şöyle rivayet etmiştir: Hz. Ömer'in yanında idik. Bize; hanginiz Hz. Peygamber'in (sav) fitneden söz ettiği bir hadisini işitti? diye sordu. Cemaat; hepimiz işittik! dediler. Hz. Ömer; herhalde siz, insanın ailesi ve komşuları hakkındaki fitnesini kastediyorsunuz diye sordu. Onlar da evet dediler. Hz. Ömer; o fitneye namaz, oruç ve sadaka kefaret olur. Hz. Peygamber'in deniz dalgaları gibi kuduran fitneden bahsettiğini hanginiz işitti? diye sorunca, cemaat sustu. Huzeyfe hemen ben! dedi. Hz. Ömer; evet sen, aferin sana! diye karşılık verdi. Huzeyfe de Rasulullah'ın (sav) şöyle söylediğini işittim dedi:
"Fitneler kalplere hasır çubukları gibi dal dal yerleştirilir. Hangi kalbe işlerse, orada siyah bir nokta hâsıl olur. Hangi kalp onu kabul etmezse, orada da beyaz bir nokta oluşur. Böylece iki kalp meydana gelmiş olur; bunlardan biri cilâlı taş gibi bembeyazdır, yer ve gök durduğu müddetçe fitne ona zarar veremez. Diğeri ise ters dönmüş testi gibi alacadır ne ma’rûfu tanır ne de münkeri reddeder. Sadece kalbine işleyen hevâ ve hevesini tanır!" Huzeyfe der ki: Hz. Ömer’e; fitnelerle senin aranda kapalı bir kapı vardır, bu kapının kırılması da yakındır dedim. Hz. Ömer; hay Allah hayrını versin, o kapı kırılacak mı? Keşke açılsaydı, belki tekrar kapanırdı! dedi. Hayır, aksine kırılacak! dedim ve ona bu kapı ile öldürülecek veya eceliyle ölecek olan bir adamın kastedildiğini, mugâlata olarak değil bir hadis olarak anlattım. Ebu Halid şöyle demiştir: Sa'd'e dedim ki: Esvedün mürbâdden ne demektir? Şöyle cevap verdi: Siyah üzerindeki beyazın şiddetli olmasıdır. el-Kûzu mucahhiyen nedir diye sordum. Ters dönmüş testidir dedi.
Açıklama: İlgili rivayet için bkz. M000241 numaralı hadis.
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, ona Abdullah b. Nümeyr ve Ebu Üsame, ona İsmail b. Ebu Halid, ona Kays ona da Cerir şöyle rivayet etmiştir:
"Rasulullah'a (sav) namaz kılmak, zekât vermek ve her müslümana karşı samimi olmak üzere biat ettim."
Açıklama: Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: أُمِرْتُ أَنْ أُقَاتِلَ النَّاسَ حَتَّى يَقُولُوا لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللَّهُ