Öneri Formu
Hadis Id, No:
233431, EYM003656
Hadis:
حَدَّثَنَا هَارُونُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ، حَدَّثَنَا ابْنُ أَبِي فُدَيْكٍ، عَنْ عِيسَى الْحَنَّاطِ، عَنْ أَبِي الزِّنَادِ، عَنْ أَنَسٍ، أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قَالَ: "الْحَسَدُ يَأْكُلُ الْحَسَنَاتِ كَمَا تَأْكُلُ النَّارُ الْحَطَبَ، وَالصَّدَقَةُ تُطْفِئُ الْخَطِيئَةَ كَمَا يُطْفِئُ الْمَاءُ النَّارَ، وَالصَّلَاةُ نُورُ الْمُؤْمِنِ، وَالصِّيَامُ جُنَّةٌ مِنَ النَّارِ"
Tercemesi:
Bize Hârun b. Abdullah nakletti, ona İbn Ebû Fudeyk, ona İsâ el-Hannât, ona Ebu'z-Zinâd, ona da Enes (ra), Resulullah'ın (sav) şöyle dediğini nakletti: "Ateşin odunu yiyip bitirdiği gibi haset de iyilikleri yer bitirir. Suyun ateşi söndürdüğü gibi sadaka da günahı ortadan yok eder. Namaz müminin aydınlığıdır. Oruç ateşe karşı bir kalkandır."
Açıklama:
Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım:
الْحَسَدُ يَأْكُلُ الْحَسَنَاتِ كَمَا تَأْكُلُ النَّارُ الْحَطَبَ
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ebû Ya'lâ el-Mevsılî, Müsned-i Ebû Ya'la, Enes b. Malik 3656, 6/330
Senetler:
1. Enes b. Malik el-Ensarî (Enes b. Malik b. Nadr b. Damdam b. Zeyd b. Haram)
Konular:
Kıskançlık, Haset, iyilikleri yok eder
Öneri Formu
Hadis Id, No:
232661, İHS003366
Hadis:
3366 - أَخْبَرَنَا ابْنُ الْجُنَيْدِ، بِبُسْتَ، حَدَّثَنَا قُتَيْبَةُ، حَدَّثَنَا أَبُو عَوَانَةَ، عَنْ سِمَاكٍ، عَنْ مُصْعَبِ بْنِ سَعْدٍ، قَالَ: دَخَلَ ابْنُ عُمَرَ عَلَى ابْنِ عَامِرٍ يَعُودُهُ، فَقَالَ: يَا ابْنَ عُمَرَ أَلَا تَدْعُوا لِي، فَقَالَ ابْنُ عُمَرَ: سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ، يَقُولُ: «لَا تُقْبَلُ صَلَاةٌ إِلَّا بِطَهُورٍ، وَلَا صَدَقَةٌ مِنْ غُلُولٍ»، وَقَدْ كُنْتُ عَلَى الْبَصْرَةِ
Tercemesi:
Bize İbnü'l-Cüneyd, Büst'te haber verdi: Bize Kuteybe anlattı: Ebû Avâne bize Simâk'tan, o da Mus'ab İbn Sa'd'dan anlattı:
İbn Ömer, İbn Âmir'i hastalığında ziyaret etmişti; dedi ki: Ey İbn Ömer, bana dua eder misin? Bunun üzerine İbn Ömer şöyle yanıt verdi: Ben, Allâh'ın Elçisi (sas)'i şöyle derken işittim: Abdestsiz kılınan namaz ve çalıntı parayla verilen sadaka, kabul edilmez. İbn Ömer: Sen, Basra valisiydin!
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Hibban, Sahih-i İbn Hibban, Zekât 3366, 8/152
Senetler:
0. İbn Ömer Abdullah b. Ömer el-Adevî (Abdullah b. Ömer b. Hattab)
Konular:
KTB, NAMAZ,
KTB, SADAKA
Namaz, abdestsiz namaz olmaz Sadaka, sadakayı helal maldan vermek
Öneri Formu
Hadis Id, No:
232676, İHS003381
Hadis:
3381 - أَخْبَرَنَا ابْنُ قُتَيْبَةَ، قَالَ: حَدَّثَنَا ابْنُ أَبِي السَّرِيِّ، قَالَ: حَدَّثَنَا عَبْدُ الرَّزَّاقِ، قَالَ: أَخْبَرَنَا مَعْمَرٌ، عَنْ هَمَّامِ بْنِ مُنَبِّهٍ، عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ، قَالَ: قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: «كُلُّ سُلَامَى مِنَ النَّاسِ عَلَيْهِ صَدَقَةٌ: كُلَّ يَوْمٍ تَطْلُعُ عَلَيْهِ الشَّمْسُ يَعْدِلُ بَيْنَ اثْنَيْنِ، وَيُعِينُ الرَّجُلَ فِي دَابَّتِهِ، وَيَحْمِلُهُ عَلَيْهَا، وَيَرْفَعُ لَهُ عَلَيْهَا مَتَاعَهُ، وَيُمِيطُ الْأَذَى عَنِ الطَّرِيقِ صَدَقَةٌ»
Tercemesi:
Bize İbn Kuteybe haber verdi: Bize İbn Ebu's-Serî anlattı: Bize Abdurrazzâk anlattı: Ma'mer bize, Hemmâm İbn Münebbih'ten, o da Ebû Hureyre'den haber verdi:
Allâh'ın Elçisi (s.a.v.) şöyle buyurdu: İnsanlardaki her parmak kemiği için verilmesi gereken bir sadaka vardır: Kişinin, güneşin doğmasıyla başlayan her gün; iki kişinin arasında eşit davranması, bir adama bineği konusunda yardım etmesi, bineğine binmesine yardımcı olması, eşyasını kaldırıp adama vermesi ve gelip geçenlere zarar verecek bir şeyi yoldan uzaklaştırması sadakadır.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Hibban, Sahih-i İbn Hibban, Zekât 3381, 8/174
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
Konular:
Sadaka, çeşitleri
Öneri Formu
Hadis Id, No:
232658, İHS003363
Hadis:
3363 - أَخْبَرَنَا زَكَرِيَّا بْنُ يَحْيَى بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ السَّاجِيُّ، بِالْبَصْرَةِ، حَدَّثَنَا عَبْدُ الْوَاحِدِ بْنُ غِيَاثٍ، حَدَّثَنَا حَمَّادُ بْنُ سَلَمَةَ، عَنْ عَاصِمِ بْنِ بَهْدَلَةَ، عَنْ أَبِي صَالِحٍ، عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ، أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ، قَالَ: «خَيْرُ الصَّدَقَةِ مَا كَانَ عَنْ ظَهْرِ غِنًى، وَالْيَدُ الْعُلْيَا خَيْرٌ مِنَ الْيَدِ السُّفْلَى، وَلْيَبْدَأْ أَحَدُكُمْ بِمَنْ يَعُولُ، تَقُولُ امْرَأَتُهُ: أَنْفِقْ عَلَيَّ، وَتَقُولُ أُمُّ وَلَدِهِ: إِلَى مَنْ تَكِلُنِي؟، وَيَقُولُ لَهُ عَبْدُهُ: أَطْعِمْنِي وَاسْتَعْمِلْنِي»
قَالَ أَبُو حَاتِمٍ: قَوْلُهُ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: «الْيَدُ الْعُلْيَا خَيْرٌ مِنَ الْيَدِ السُّفْلَى» عِنْدِي أَنَّ الْيَدَ الْمُتَصَدِّقَةَ أَفْضَلُ مِنَ الْيَدِ السَّائِلَةِ، لَا الْآخِذَةِ دُونَ السُّؤَالِ، إِذْ مُحَالٌ أَنْ تَكُونَ الْيَدُ الَّتِي أُبِيحَ لَهَا اسْتِعْمَالُ فِعْلٍ بِاسْتِعْمَالِهِ أَحْسَنَ مِنْ آخَرَ فُرِضَ عَلَيْهِ إِتْيَانُ شَيْءٍ، فَأَتَى بِهِ أَوْ تَقَرَّبَ إِلَى بَارِئِهِ مُتَنَفِّلًا فِيهِ، وَرُبَّمَا كَانَ الْمُعْطِي فِي إِتْيَانِهِ ذَلِكَ أَقَلَّ تَحْصِيلًا فِي الْأَسْبَابِ مِنَ الَّذِي أَتَى بِمَا أُبِيحَ لَهُ، وَرُبَّمَا كَانَ هَذَا الْآخِذُ بِمَا أُبِيحَ لَهُ أَفْضَلَ وَأَوْرَعَ مِنَ الَّذِي يُعْطِي، فَلَمَّا اسْتَحَالَ هَذَا عَلَى الْإِطْلَاقِ دُونَ التَّحْصِيلِ بِالتَّفْضِيلِ صَحَّ أَنَّ مَعْنَاهُ أَنَّ الْمُتَصَدِّقَ أَفْضَلُ مِنَ الَّذِي يَسْأَلُهَا
Tercemesi:
- Bize Zekeriyyâ İbn Yahyâ İbn Abdurrahmân es-Sâcî, Basra'da haber verdi: Bize Abdülvâhid İbn Ğıyâs anlattı: Hammâd İbn Seleme bize Âsım İbn Behdelete'den, o da Ebû Sâlih'ten, o da Ebû Hureyre'den, Allâh'ın Elçisi (sas)'in şöyle buyurduğunu anlattı: Sadakanın hayırlısı, ihtiyaç fazlasından verilendir; üstteki el, alttaki elden hayırlıdır. İçinizden biri, sadaka vereceği zaman, ailesinden başlasın! Hanımı: Bana harca, der; çocuğunun annesi olan cariyesi: Beni kime bırakıyorsun, der; kölesi de: Beni doyur, bana iş ver, der.
Ebû Hâtim (İbn Hibbân): Allâh'ın Elçisi (sas)'in: Üstteki el alttaki elden üstündür, sözünün bana göre anlamı şudur: Sadaka veren el, dilenen elden üstündür; dilenmeksizin alan elden değil. Çünkü dilenmek gibi yapılmasında bir sakınca bulunmayan bir şeyi yapan bir elin; bir farzı yerine getiren veya gönüllü olarak sadaka vermek suretiyle yaratıcısına yaklaşmaya çalışan bir elden daha ziyanda olmasına imkân yoktur. Veren kişi, bu işi yaparken kurallara, yapmasında kendisine bir sakınca bulunmayan bir işi yapandan daha az uymuş olsa bile; ve yine kendisi için almakta bir sakınca bulunmayan bir şeyi alan bu kişi, verenden daha üstün ve Allah'tan daha çok korkan biri olsa bile. Dolayısıyla, tüm bunlar dikkate alındığında, ayrıntıya girmeden genelleme yapmanın imkânsızlığı karşısında, doğrusunun şöyle olduğu anlaşılmıştır: Sadaka veren el dilenen elden üstündür.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Hibban, Sahih-i İbn Hibban, Zekât 3363, 8/149
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
Konular:
Öneri Formu
Hadis Id, No:
232659, İHS003364
Hadis:
3364 - أَخْبَرَنَا جَعْفَرُ بْنُ أَحْمَدَ بْنِ صُلَيْحٍ الْعَابِدُ، بِوَاسِطَ، حَدَّثَنَا أَحْمَدُ بْنُ الْمِقْدَامِ، حَدَّثَنَا فُضَيْلُ بْنُ سُلَيْمَانَ، حَدَّثَنَا مُوسَى بْنُ عُقْبَةَ، عَنْ نَافِعٍ، عَنِ ابْنِ عُمَرَ، أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ، قَالَ: «الْيَدُ الْعُلْيَا خَيْرٌ مِنَ الْيَدِ السُّفْلَى، وَالْيَدُ الْعُلْيَا الْمُنْفِقَةُ وَالْيَدُ السُّفْلَى السَّائِلَةُ»
Tercemesi:
Bize Ca'fer İbn Ahmed İbn Suleyh el-Âbid, Vâsıt'ta haber verdi: Bize Ahmed İbnü'l-Mıkdâm anlattı: Bize Fudayl İbn Süleymân anlattı: Mûsâ İbn Ukbe bize Nâfi'den, o da İbn Ömer'den Allâh'ın Elçisi (sas)'in şöyle buyurduğunu anlattı:
Üstteki el, alttaki elden üstündür; üstteki el sadaka veren, alttaki el ise dilenen eldir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Hibban, Sahih-i İbn Hibban, Zekât 3364, 8/151
Senetler:
1. İbn Ömer Abdullah b. Ömer el-Adevî (Abdullah b. Ömer b. Hattab)
Konular:
Öneri Formu
Hadis Id, No:
232662, İHS003367
Hadis:
3367 - أَخْبَرَنَا ابْنُ سَلْمٍ، حَدَّثَنَا حَرْمَلَةُ بْنُ يَحْيَى، حَدَّثَنَا ابْنُ وَهْبٍ، قَالَ: سَمِعْتُ عَمْرَو بْنَ الْحَارِثِ، يَقُولُ: حَدَّثَنِي دَرَّاجٌ أَبُو السَّمْحِ، عَنِ ابْنِ حُجَيْرَةَ، عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ، قَالَ: قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: «مَنْ جَمَعَ مَالًا حَرَامًا ثُمَّ تَصَدَّقَ بِهِ لَمْ يَكُنْ لَهُ فِيهِ أَجْرٌ، وَكَانَ إِصْرُهُ عَلَيْهِ»
Tercemesi:
Bize İbn Selm haber verdi: Bize Harmele İbn Yahyâ anlattı: Bize İbn Vehb anlattı: Amr İbnü'l-Hâris'ten duydum: Derrâc Ebu's-Semh bana İbn Huceyre'den, o da Ebû Hureyre'den anlattı:
Allâh'ın Elçisi (sas) buyurdu ki: Kim, haramdan bir servet yığarsa, sonra bundan sadaka verirse, kendisine hiçbir sevap yazılmaz; vebâli de kendi boynunadır.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Hibban, Sahih-i İbn Hibban, Zekât 3367, 8/153
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
Konular:
Öneri Formu
Hadis Id, No:
232663, İHS003368
Hadis:
3368 - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ الْحَسَنِ بْنِ قُتَيْبَةَ، حَدَّثَنَا يَزِيدُ بْنُ خَالِدِ بْنِ مَوْهَبٍ، حَدَّثَنَا اللَّيْثُ بْنُ سَعْدٍ، عَنْ أَبِي الزُّبَيْرِ، عَنْ جَابِرٍ، عَنْ رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ، أَنَّهُ دَخَلَ عَلَى أُمِّ مُبَشِّرٍ الْأَنْصَارِيَّةِ فِي نَخْلٍ لَهَا، فَقَالَ لَهَا النَّبِيُّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: «مَنْ غَرَسَ هَذَا النَّخْلَ؟ أَمُسْلِمٌ أُمْ كَافِرٌ»؟ فَقَالَتْ: بَلْ مُسْلِمٌ، فَقَالَ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: «لَا يَغْرِسُ الْمُسْلِمُ غَرْسًا وَلَا يَزْرَعُ زَرْعًا، فَيَأْكُلُ مِنْهُ إِنْسَانٌ وَلَا دَابَّةٌ وَلَا شَيْءٌ إِلَّا كَانَتْ لَهُ صَدَقَةٌ»
Tercemesi:
Bize Muhammed İbnü'l-Hasen İbn Kuteybe haber verdi: Bize Yezîd İbn Hâlid İbn Mevheb anlattı: El-Leys İbn Sa'd bize, Ebu'z-Zübeyr'den, o da Câbir'den, o da Allâh'ın Elçisi (sas)'den anlattı:
Allâh'ın Elçisi (sas), Ümmü Mübeşşer el-Ensârî'yi, kendisine ait bir hurmalıkta görmeye gitti. Peygamber (sas) ona şöyle dedi: Bu hurma ağaçlarını kim dikti; bir Müslüman mı yoksa bir kâfir mi? O da: Hayır bir Müslüman dikti, dedi. Bunun üzerine Peygamber (sas) buyurdu ki: Müslüman bir kişi, bir ağaç dikmez ya da bir ekin ekmez ki, ondan bir insanın veya bir hayvanın veya herhangi bir canlının yedikleri, kendisine sadaka olmasın.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Hibban, Sahih-i İbn Hibban, Zekât 3368, 8/154
Senetler:
1. Cabir b. Abdullah el-Ensârî (Cabir b. Abdullah b. Amr b. Haram b. Salebe)
Konular:
Öneri Formu
Hadis Id, No:
232672, İHS003377
Hadis:
3377 - أَخْبَرَنَا ابْنُ سَلْمٍ، حَدَّثَنَا حَرْمَلَةُ، حَدَّثَنَا ابْنُ وَهْبٍ، أَخْبَرَنِي عَمْرُو بْنُ الْحَارِثِ، أَنَّ سَعِيدَ بْنَ أَبِي هِلَالٍ حَدَّثَهُ، عَنْ أَبِي سَعِيدٍ الْمَهْرِيُّ، عَنْ أَبِي ذَرٍّ، أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قَالَ: «لَيْسَ مِنْ نَفْسِ ابْنِ آدَمَ إِلَّا عَلَيْهَا صَدَقَةٌ فِي كُلِّ يَوْمٍ طَلَعَتْ فِيهِ الشَّمْسُ»، قِيلَ: يَا رَسُولَ اللَّهِ، وَمِنْ أَيْنَ لَنَا صَدَقَةٌ نَتَصَدَّقُ بِهَا؟، فَقَالَ: «إِنَّ أَبْوَابَ الْخَيْرِ لَكَثِيرَةٌ: التَّسْبِيحُ، وَالتَّحْمِيدُ، وَالتَّكْبِيرُ، وَالتَّهْلِيلُ، وَالْأَمْرُ بِالْمَعْرُوفِ وَالنَّهْيُ عَنِ الْمُنْكَرِ، وَتُمِيطُ الْأَذَى عَنِ الطَّرِيقِ، وَتُسْمِعُ الْأَصَمَّ، وَتَهْدِي الْأَعْمَى، وَتُدِلُّ الْمُسْتَدِلَّ عَلَى حَاجَتِهِ، وَتَسْعَى بِشِدَّةِ سَاقَيْكَ مَعَ اللَّهْفَانِ الْمُسْتَغِيثِ، وَتَحْمِلُ بِشِدَّةِ ذِرَاعَيْكَ مَعَ الضَّعِيفِ، فَهَذَا كُلُّهُ صَدَقَةٌ مِنْكَ عَلَى نَفْسِكَ»
Tercemesi:
Bize İbn Selm haber verdi: Bize Harmele anlattı: Bize İbn Vehb anlattı: Amr İbnü'l-Hâris bana Saîd İbn Ebû Hilâl'in kendisine, Ebû Saîd el-Mehrî'den, onun da Ebû Zer'den, Allâh'ın Elçisi (sas)'in şöyle buyurduğunu haber verdi:
Hiçbir ademoğlu yok ki üzerine güneşin doğduğu her gün, sadaka vermek zorunluluğu olmasın. Ey Allâh'ın Elçisi, denildi, nerden bulalım da sadaka verelim? Bunun üzerine Allâh'ın Elçisi (sas) şöyle dedi: Hayır yapmanın yolları çoktur: Allâh'ı tespih etmek, O'na hamd etmek, O'nu yüceltmek; marûfu emretmek, münkerden sakındırmak; gelip geçene zarar verecek bir şeyi yoldan kaldırman, sağıra anlatman, köre rehberlik etmen, ihtiyacı olana ihtiyacını nasıl gidereceğini göstermen; yardıma hasret, çaresiz birinin imdadına, ayaklarının tüm gücüyle koşman ve kollarının tüm gücüyle zayıfın yükünü taşımandır. İşte bunların tümü kendi kendine yapacağın bir sadakadır.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Hibban, Sahih-i İbn Hibban, Zekât 3377, 8/171
Senetler:
1. Ebu Zer el-Ğıfârî (Cündüb b. Abdullah b. Cünade)
Konular:
Öneri Formu
Hadis Id, No:
232714, İHS003419
Hadis:
3419 - أَخْبَرَنَا ابْنُ قُتَيْبَةَ، حَدَّثَنَا ابْنُ أَبِي السَّرِيِّ، حَدَّثَنَا عَبْدُ الرَّزَّاقِ، أَخْبَرَنَا مَعْمَرٌ، عَنِ الزُّهْرِيِّ، أَخْبَرَنِي حُمَيْدُ بْنُ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ عَوْفٍ، عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ، قَالَ: قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: «مَنْ أَنْفَقَ زَوْجَيْنِ فِي سَبِيلِ اللَّهِ دُعِيَ مِنْ أَبْوَابِ الْجَنَّةِ، وَلِلْجَنَّةِ أَبْوَابٌ، فَمَنْ كَانَ مِنْ أَهْلِ الصَّلَاةِ دُعِيَ مِنْ أَبْوَابِ الصَّلَاةِ، وَمَنْ كَانَ مِنْ أَهْلِ الصَّدَقَةِ دُعِيَ مِنْ أَبْوَابِ الصَّدَقَةِ، وَمَنْ كَانَ مِنْ أَهْلِ الْجِهَادِ دُعِيَ مِنْ أَبْوَابِ الْجِهَادِ، وَمَنْ كَانَ مِنْ أَهْلِ الصِّيَامِ دُعِيَ مِنْ بَابِ الرَّيَّانِ»، فَقَالَ أَبُو بَكْرٍ: يَا رَسُولَ اللَّهِ، مَا عَلَى أَحَدٍ مِنْ ضَرُورَةٍ مِنْ أَيِّهَا دُعِيَ، فَهَلْ يُدْعَى أَحَدٌ مِنْهَا كُلِّهَا يَا رَسُولَ اللَّهِ؟، قَالَ: «نَعَمْ، وَأَرْجُو أَنْ تَكُونَ مِنْهُمْ»
قَالَ أَبُو حَاتِمٍ: «عَسَى» مِنَ اللَّهِ وَاجِبٌ وَأَرْجُو مِنَ النَّبِيِّ حَقٌّ
Tercemesi:
Bize Muhammed İbnu'l-Hasan İbn Kuteybe haber verdi: Bize İbn Ebu's-Serî anlattı: Bize Abdurrezzâk anlattı: Ma'mer bize ez-Zührî'den haber verdi: Humeyd İbn Abdurrahmân İbn Avf bana Ebû Hureyre'den haber verdi:
Allâh'ın Elçisi (sas) şöyle buyurdu: Kim Allâh yolunda bir çift harcamada bulunursa, Cennet kapılarından çağırılır. Cennet'in kapıları vardır: Namaz ehli olan namaza kapılarından, sadaka ehli olan sadaka kapılarından, cihat ehli olan da cihat kapılarından çağırılır. Oruç ehli olan ise, Reyyân kapısından çağırılır. Bunun üzerine Ebû Bekr dedi ki: Ey Allâh'ın Elçisi, bir kimsenin bunlardan sadece biri tarafından çağrılması bir zorunluluk mu? Hepsinden aynı anda çağırılan bir kimse olamaz mı? Şöyle cevapladı: Olur, diliyorum sen onlardan biri olasın.
Ebû Hâtim (İbn Hibbân): 'عسى' (:umulur), Allâh Teâlâ tarafından kullanıldığında, kesin bir gereklilik ifade eder. 'أرجو' (:diliyorum), Peygamber (sas) tarafından kullanıldığında, bir gerçeği ifade eder.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Hibban, Sahih-i İbn Hibban, Savm 3419, 8/207
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
Konular: