3656 Kayıt Bulundu.
Bana Ebu Tahir, ona (Abdullah) İbn Vehb, ona Malik b. Enes, ona Rabia, ona el-Kasım, ona da Hz. Ayşe'nin şöyle anlattığını rivayet etti: Berîre ile ilgili üç durumdan dolayı üç şer'i hüküm sabit oldu. (Bunlardan biri şuydu): Halk ona sadaka veriyor, o da (bunu) bize hediye ediyordu. Ben, bu meseleyi Hz. Peygamber’e (sav) açtım da bana; "o, Berîre'ye sadaka; sizin için de hediyedir. Dolayısıyla onu yiyin" buyurdu.
Ebu Tâhir'in bu rivayetine göre Hz. Peygamber; "o Berîre'den bize hediyedir" demiştir.
Bize Abdurrahman b. Sellam el-Cumahi, ona er-Rabi' b. Müslim, ona Muhammed b. Ziyad, Ebu Hureyre'nin şöyle anlattığını rivayet etti:
"Hz. Peygamber (sav), bir yiyecek getirildiği zaman onu sorar; hediyedir denilirse ondan yer, sadakadır denilirse yemezdi."
Açıklama: Söz konusu rivayet için bkz. M002492 numaralı hadis.
Bize Asım b. Nadr et-Teymî, ona el-Mu'temir, ona Ubeydullah(T) Bize Kuteybe b. Said, ona Leys, ona İbn Aclân, onlara Sumey, ona Ebu Salih, ona Ebu Hüreyre'nin söylediğine göre (Bu rivayet Kuteybe'ye aittir) fakir muhacirler Rasulullah'a (sav) gelerek 'Malları çok olan kimseler yüksek dereceleri ve kalıcı nimetleri kazınıp gittiler' dediler. Allah Rasulü "Bu Nasıl oldu?" buyurdu. Fakir muhacirler 'Onlar bizim gibi namaz kılıyor, bizim gibi oruç tutuyorlar. Diğer taraftan bizler sadaka veremediğimiz halde onlar sadaka verebiliyorlar, köle azat edemediğimiz halde köle azat edebiliyorlar' dediler. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu:
"Sizden öncekilerin (derecelerine) erişebileceğiniz hatta sizden sonra gelenleri geçebileceğiniz, sizin yaptığınızı yapanların dışında hiç hiç kimsenin sizin kazandığınız gibi sevap kazanamayacağı bir şeyi size öğreteyim mi?" buyurdu. Onlar 'Elbette, ey Allah'ın Rasulü dediler. Bunun üzerine Hz. Peygamber:
"Her bir namazdan sonra otuz üçer defa Subhanallah, Allahu Ekber ve Elhamdülilllah deyiniz" buyurdu.
Ebu Salih rivayetinde dedi ki: Sonra fakir muhacirlerin Rasulullah'a (sav) gelerek 'Varlıklı kardeşlerimiz bizim yaptığımızı işittiler, onlar da yaptıklarımızın aynısını yaptılar' dediler. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu:
"İşte bu Allah'ın lütfudur, onu dilediği kimseye verir."
Bu hadisi Kuteybe'den başkaları Leys'ten, o İbn Aclân'dan, o da Sümeyy'den şu ziyadeyle nakletmektedir: Ben yakınlarımdan birine bu hadisi zikrettim. O da bana 'Sen yanıldın' dedi. 'O ancak otuz üç defa sübhanallah, otuz üç defa elhamdülillah, otuz üç defa da Allahu ekber. dersin' dedi.
Bunun üzerine ben Ebu Salih'e döndüm, ona bunu söyleyince o elimden tutarak: 'Allahu ekber, sübhanallah ve'l-hamdülillah, Allahu ekber subhanallah ve'l-hamdulillah, diye hepsini otuz üçer defa tamamlayıncaya kadar söylersin' dedi.
İbn Aclân dedi ki; Ben bu hadisi Recâ b. Hayve'ye rivayet ettim. O da bana aynısını, kendisine Ebu Salih'in, ona Ebu Hüreyre'nin, Rasulullah'dan (sav) naklettiğini söyledi.
Bize Abdullah b. Mesleme, ona Malik, ona amcası Ebu Süheyl b. Malik, ona da Talha b. Ubeydullah şöyle rivayet etti:
"Necid ahalisinden saçları dağınık bir adam Hz. Peygamber'e geldi. Adamın sesinin uğultusu duyuluyor ancak ne dediği anlaşılmıyordu. Nihayet yaklaştı ve İslam'ı sordu. Hz. Peygamber, 'gündüz ve gece beş vakit namaz kılmaktır' buyurdu. Adam, bunlardan başka yapmam gereken bir şey var mı? diye sordu. Hz. Peygamber de 'hayır, ama nafile namaz kılabilirsin' buyurdu. Hz. Peygamber, Ramazan orucundan bahsetti. Adam, 'başka yapmam gereken bir şey var mı?' diye sordu. Hz. Peygamber, 'hayır, ama nafile oruç tutabilirsin' dedi. Hz. Peygamber, zekâttan bahsetti. Adam 'bundan başka yapmam gereken bir şey var mı?' diye sordu. Hz. Peygamber de 'sadaka verebilirsin' buyurdu. Bunun üzerine adam, 'vallahi, bunların ne fazlasını ne de eksiğini yaparım' diyerek kalkıp gitti. Ardından Hz. Peygamber (sav) de, 'eğer sözünde durursa, kurtulur' buyurdu."
Bize Hişam b. Ammar, ona Sadaka b. Halid, ona Osman b. Ebu Âtike el-Ezdî, ona Umeyr b. Hani el-Ansî, ona da Ebu Hureyre, Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etti:
"Mescide kim, ne niyetle gelirse nasibi ondan ibarettir."
Bize Muhammed b. Beşşâr, ona Yahya, ona Ubeydullah, ona Hubeyb b. Abdurrahman, ona Hafs b. Asım, ona da Ebu Hureyre'nin rivayet ettiğine göre Peygamber (sav) şöyle buyurdu:
"Yedi kimseyi Allah kendi gölgesinden başka gölge bulunmayan kıyamet gününde, gölgesinde barındıracaktır. Bunlar: Adaletli devlet reisi, Rabb'ine ibadet ederek yetişen genç, gönlü mescidlere bağlı kimse, birbirlerini Allah rızası için seven ve buluşmaları da ayrılmaları da bu sevgiye dayalı olan iki şahıs, itibarlı ve güzel bir kadın kendisiyle beraber olmak isteyince 'Ben Allah'tan korkarım' diyerek buna yanaşmayan erkek, sağ elinin verdiğini sol eli bilmeyecek kadar gizli sadaka veren adam, tenhâda Allah'ı anıp gözleri yaşla dolan kişidir."