3653 Kayıt Bulundu.
Bize Ebü'l-Yemân, ona Şuayb, ona ez-Zührî, ona Urve b. Zübeyr, ona Hakîm b. Hizâm'ın naklettiğine göre o, Hz. Peygamber'e (sav) şöyle söylemiştir: 'Ey Allah'ın Rasulü! Bana bazı işlerin hükmünü söyler misin? Ben cahiliye devrinde akrabalarımla ilgilenme, köle azat etme ve sadaka verme türünden bir takım iyi işler yapardım. Bu iyiliklerin benim için bir sevabı var mıdır?' Hakîm dedi ki: Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: "Sen geçmişteki yapmış olduğun iyilikler vesilesiyle Müslüman oldun." Buhari dedi ki: 'أَتَحَنَّثُ' (etehannesü) kelimesi Ebu Yeman'dan 'أَتَحَنَّتُ' (etehannetü) olarak da nakledilmiştir. Mamer, Salih ve İbn Müsâfir bu kelimeyi 'أَتَحَنَّثُ' (etehannesü) şeklinde söylemişlerdir. İbn İshak 'التَّحَنُّثُ' (İbadet etmek, Allah'a yakınlaşmak) kelimesinin 'التَّبَرُّرُ' (Kendini temize çıkartmak) anlamında olduğunu ifade etmiştir. Bu üç kişiye Hişâm da babasından (Urve) nakletmiş olduğu rivayetle mütabaat etmiştir.
Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile Mamer b. Raşid arasında inkıta vardır.
Bize Ebü'l-Yemân, ona Şuayb, ona ez-Zührî, ona Urve b. Zübeyr, ona Hakîm b. Hizâm'ın naklettiğine göre o, Hz. Peygamber'e (sav) şöyle söylemiştir: 'Ey Allah'ın Rasulü! Bana bazı işlerin hükmünü söyler misin? Ben cahiliye devrinde akrabalarımla ilgilenme, köle azat etme ve sadaka verme türünden bir takım iyi işler yapardım. Bu iyiliklerin benim için bir sevabı var mıdır?' Hakîm dedi ki: Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: "Sen geçmişteki yapmış olduğun iyilikler vesilesiyle Müslüman oldun." Buhari dedi ki: 'أَتَحَنَّثُ' (etehannesü) kelimesi Ebu Yeman'dan 'أَتَحَنَّتُ' (etehannetü) olarak da nakledilmiştir. Mamer, Salih ve İbn Müsâfir bu kelimeyi 'أَتَحَنَّثُ' (etehannesü) şeklinde söylemişlerdir. İbn İshak 'التَّحَنُّثُ' (İbadet etmek, Allah'a yakınlaşmak) kelimesinin 'التَّبَرُّرُ' (Kendini temize çıkartmak) anlamında olduğunu ifade etmiştir. Bu üç kişiye Hişâm da babasından (Urve) nakletmiş olduğu rivayetle mütabaat etmiştir.
Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile Salih b. Keysan arasında inkıta vardır.
Bize Ebü'l-Yemân, ona Şuayb, ona ez-Zührî, ona Urve b. Zübeyr, ona Hakîm b. Hizâm'ın naklettiğine göre o, Hz. Peygamber'e (sav) şöyle söylemiştir: 'Ey Allah'ın Rasulü! Bana bazı işlerin hükmünü söyler misin? Ben cahiliye devrinde akrabalarımla ilgilenme, köle azat etme ve sadaka verme türünden bir takım iyi işler yapardım. Bu iyiliklerin benim için bir sevabı var mıdır?' Hakîm dedi ki: Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: "Sen geçmişteki yapmış olduğun iyilikler vesilesiyle Müslüman oldun." Buhari dedi ki: 'أَتَحَنَّثُ' (etehannesü) kelimesi Ebu Yeman'dan 'أَتَحَنَّتُ' (etehannesü) olarak da nakledilmiştir. Mamer, Salih ve İbn Müsâfir bu kelimeyi 'أَتَحَنَّثُ' (etehannesü) şeklinde söylemişlerdir. İbn İshak 'التَّحَنُّثُ' (İbadet etmek, Allah'a yakınlaşmak) kelimesinin 'التَّبَرُّرُ' (Kendini temize çıkartmak) anlamında olduğunu ifade etmiştir. Bu üç kişiye Hişâm da babasından (Urve) nakletmiş olduğu rivayetle mütabaat etmiştir.
Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile Abdurrahman b. Halid arasında inkıta vardır.
Bize Ebü'l-Yemân, ona Şuayb, ona ez-Zührî, ona Urve b. Zübeyr, ona Hakîm b. Hizâm'ın naklettiğine göre o, Hz. Peygamber'e (sav) şöyle söylemiştir: 'Ey Allah'ın Rasulü! Bana bazı işlerin hükmünü söyler misin? Ben cahiliye devrinde akrabalarımla ilgilenme, köle azat etme ve sadaka verme türünden bir takım iyi işler yapardım. Bu iyiliklerin benim için bir sevabı var mıdır?' Hakîm dedi ki: Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: "Sen geçmişteki yapmış olduğun iyilikler vesilesiyle Müslüman oldun." Buhari dedi ki: 'أَتَحَنَّثُ' (etehannesü) kelimesi Ebu Yeman'dan 'أَتَحَنَّتُ' (etehannetü) olarak da nakledilmiştir. Mamer, Salih ve İbn Müsâfir bu kelimeyi 'أَتَحَنَّثُ' (etehannesü) şeklinde söylemişlerdir. İbn İshak 'التَّحَنُّثُ' (İbadet etmek, Allah'a yakınlaşmak) kelimesinin 'التَّبَرُّرُ' (Kendini temize çıkartmak) anlamında olduğunu ifade etmiştir. Bu üç kişiye Hişâm da babasından (Urve) nakletmiş olduğu rivayetle mütabaat etmiştir.
Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile Hişam b. Urve arasında inkıta vardır.
Bize Ebu Tahir, ona Abdullah b. Vehb, ona Yunus, ona İbn Şihab, ona Ebu Seleme b. Abdurrahman, ona Ebu Said el-Hudrî;(T)
Bize Harmele b. Yahya ve Ahmed b. Abdurrahman el-Fihrî, o ikisine İbn Vehb, ona Yunus, ona İbn Şihab, ona da Ebu Seleme b. Abdurrahman ve Dahhak el-Hemedanî'nin rivayet ettiğine göre Ebu Said el-Hudrî şöyle demiştir:
"Bir keresinde Rasulullah (sav) ganimet taksim ederken yanında bulunuyorduk. Bu sırada yanına Temim oğulları kabilesinden Zülhüveysıra isimli biri geldi ve 'Ey Allah'ın Rasulü! (Ganimetleri taksim ederken) adil ol!' dedi. Rasulullah (sav) 'Yazıklar olsun sana! Ben de adil değilsem başka kim adil olabilir ki. Eğer adil olmasaydım sen büsbütün kaybederdin' buyurdu. Ömer b. Hattab (ra) 'İzin ver. Şunun boynunu vurayım' dedi. Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: Ona dokunma. Onun öyle arkadaşları vardır ki sizden birisi onların kıldığı namaza ve oruca bakınca, kendi namazını ve orucunu azımsar. Onun bu arkadaşları, Kur'an okur ancak, okudukları Kur'an boğazlarından aşağı geçmez ve okun avı (deldikten sonra) çıkıp gittiği gibi İslam'dan çıkarlar. Bu okun ucundaki demirli kısma bakılır (ama avdan ona bulaşan) hiçbir şey bulunamaz. Sonra okun ucunun üst kısmına bakılır, yine (avdan ona bulaşan) hiçbir şey bulunamaz. Sonra okun çubuğuna bakılır, ama yine (avdan ona bulaşan) hiçbir şey olmadığı görülür. Son olarak okun (en son kısmındaki) tüylere bakılır. Ancak okun delip geçtiği dışkı ve kandan hiçbir şey bulunamaz. Bunların alameti aralarında bulunan siyah bir adamdır. Bu adamın pazılarından birisi kadın göğsü veya titreyen bir et parçası gibidir. Onlar, Müslümanlar arasında ihtilaflar baş gösterdiğinde ortaya çıkacaklar."
Ebu Said der ki: Ben bu hadisi Rasulullah'tan (sav) işittiğime ve Ali b. Ebu Talib'in (ra) onlarla savaştığına tanıklık ederim. O savaşırken ben de yanındaydım. Sözü edilen adamın aranmasını emretmiş, adam bulunmuş ve getirilmişti. Baktım ki adam tam da Rasulullah'ın (sav) anlattığı şekildeydi.
Bize Ebu Tahir, ona Abdullah b. Vehb, ona Yunus, ona İbn Şihab, ona Ebu Seleme b. Abdurrahman, ona Ebu Said el-Hudrî;(T)
Bize Harmele b. Yahya ve Ahmed b. Abdurrahman el-Fihrî, o ikisine İbn Vehb, ona Yunus, ona İbn Şihab, ona da Ebu Seleme b. Abdurrahman ve Dahhak el-Hemedanî'nin rivayet ettiğine göre Ebu Said el-Hudrî şöyle demiştir:
"Bir keresinde Rasulullah (sav) ganimet taksim ederken yanında bulunuyorduk. Bu sırada yanına Temim oğulları kabilesinden Zülhüveysıra isimli biri geldi ve 'Ey Allah'ın Rasulü! (Ganimetleri taksim ederken) adil ol!' dedi. Rasulullah (sav) 'Yazıklar olsun sana! Ben de adil değilsem başka kim adil olabilir ki. Eğer adil olmasaydım sen büsbütün kaybederdin' buyurdu. Ömer b. Hattab (ra) 'İzin ver. Şunun boynunu vurayım' dedi. Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: Ona dokunma. Onun öyle arkadaşları vardır ki sizden birisi onların kıldığı namaza ve oruca bakınca, kendi namazını ve orucunu azımsar. Onun bu arkadaşları, Kur'an okur ancak, okudukları Kur'an boğazlarından aşağı geçmez ve okun avı (deldikten sonra) çıkıp gittiği gibi İslam'dan çıkarlar. Bu okun ucundaki demirli kısma bakılır (ama avdan ona bulaşan) hiçbir şey bulunamaz. Sonra okun ucunun üst kısmına bakılır, yine (avdan ona bulaşan) hiçbir şey bulunamaz. Sonra okun çubuğuna bakılır, ama yine (avdan ona bulaşan) hiçbir şey olmadığı görülür. Son olarak okun (en son kısmındaki) tüylere bakılır. Ancak okun delip geçtiği dışkı ve kandan hiçbir şey bulunamaz. Bunların alameti aralarında bulunan siyah bir adamdır. Bu adamın pazılarından birisi kadın göğsü veya titreyen bir et parçası gibidir. Onlar, Müslümanlar arasında ihtilaflar baş gösterdiğinde ortaya çıkacaklar."
Ebu Said der ki: Ben bu hadisi Rasulullah'tan (sav) işittiğime ve Ali b. Ebu Talib'in (ra) onlarla savaştığına tanıklık ederim. O savaşırken ben de yanındaydım. Sözü edilen adamın aranmasını emretmiş, adam bulunmuş ve getirilmişti. Baktım ki adam tam da Rasulullah'ın (sav) anlattığı şekildeydi.
Bize Ebu Tahir, ona Abdullah b. Vehb, ona Yunus, ona İbn Şihab, ona Ebu Seleme b. Abdurrahman, ona Ebu Said el-Hudrî;(T)
Bize Harmele b. Yahya ve Ahmed b. Abdurrahman el-Fihrî, o ikisine İbn Vehb, ona Yunus, ona İbn Şihab, ona da Ebu Seleme b. Abdurrahman ve Dahhak el-Hemedanî'nin rivayet ettiğine göre Ebu Said el-Hudrî şöyle demiştir:
"Bir keresinde Rasulullah (sav) ganimet taksim ederken yanında bulunuyorduk. Bu sırada yanına Temim oğulları kabilesinden Zülhüveysıra isimli biri geldi ve 'Ey Allah'ın Rasulü! (Ganimetleri taksim ederken) adil ol!' dedi. Rasulullah (sav) 'Yazıklar olsun sana! Ben de adil değilsem başka kim adil olabilir ki. Eğer adil olmasaydım sen büsbütün kaybederdin' buyurdu. Ömer b. Hattab (ra) 'İzin ver. Şunun boynunu vurayım' dedi. Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: Ona dokunma. Onun öyle arkadaşları vardır ki sizden birisi onların kıldığı namaza ve oruca bakınca, kendi namazını ve orucunu azımsar. Onun bu arkadaşları, Kur'an okur ancak, okudukları Kur'an boğazlarından aşağı geçmez ve okun avı (deldikten sonra) çıkıp gittiği gibi İslam'dan çıkarlar. Bu okun ucundaki demirli kısma bakılır (ama avdan ona bulaşan) hiçbir şey bulunamaz. Sonra okun ucunun üst kısmına bakılır, yine (avdan ona bulaşan) hiçbir şey bulunamaz. Sonra okun çubuğuna bakılır, ama yine (avdan ona bulaşan) hiçbir şey olmadığı görülür. Son olarak okun (en son kısmındaki) tüylere bakılır. Ancak okun delip geçtiği dışkı ve kandan hiçbir şey bulunamaz. Bunların alameti aralarında bulunan siyah bir adamdır. Bu adamın pazılarından birisi kadın göğsü veya titreyen bir et parçası gibidir. Onlar, Müslümanlar arasında ihtilaflar baş gösterdiğinde ortaya çıkacaklar."
Ebu Said der ki: Ben bu hadisi Rasulullah'tan (sav) işittiğime ve Ali b. Ebu Talib'in (ra) onlarla savaştığına tanıklık ederim. O savaşırken ben de yanındaydım. Sözü edilen adamın aranmasını emretmiş, adam bulunmuş ve getirilmişti. Baktım ki adam tam da Rasulullah'ın (sav) anlattığı şekildeydi.
Bize Osman b. Ebu Şeybe ve İshak b. İbrahim, onlara Cerîr, ona Mansur, ona Salim b. Ebu Ca'd, ona da Enes b. Mâlik şöyle rivayet etti:
(Bir defa) ben ve Rasulullah (sav) mescitten çıkıyorduk. Bize mescidin eşiğinde bir adam rastladı. Ey Allah’ın Rasulü (sav)! Kıyamet ne zaman kopacak? diye sordu. Rasulullah (sav) : "Sen onun için ne hazırladın?" dedi. Adam sanki tevazu göstererek Ey Allah’ın Rasulü! Ben onun için çok namaz, oruç ve sadaka hazırlamadım. Ancak ben Allah'ı ve Rasulü'nü severim, dedi. (Rasulullah) "O halde sen sevdiklerinle berabersin!" buyurdular.