3662 Kayıt Bulundu.
					
					
					
					
				 Giriş
            
			
			
                       
           
            
			
            
            
			
	
			
			
	
			
				
					 Giriş
				
			
			
	
            
        
Bize İshak, ona Yezid, ona Verkâ, ona Sümeyy, ona Ebu Salih, ona da Ebu Hüreyre'nin söylediğine göre ashaptan bir topluluk Hz. Peygamber'e (sav) gelip 'Ey Allah'ın Resulü! malları çok olan kimseler yüksek dereceleri ve kalıcı nimetleri kazınıp gittiler' dediler. Hz. Peygamber (sav), "Bu nasıl oldu?" buyurdu. Ashap, 'Onlar bizim kıldığımız gibi namaz kıldılar. Bizim cihad ettiğimiz gibi cihad ettiler. Mallarının fazlasını infak ettiler. Bizim ise malımız yoktur' dediler. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu:
"Sizden öncekilerin (derecelerine) erişebileceğiniz hatta sizden sonra gelenleri geçebileceğiniz bir şeyi size haber vereyim mi? Sizin yaptığınızı yapanların dışında hiç hiç kimse sizin kazandığınız sevaplar gibi gibi (sevapla) gelmez. Her namazın akabinde on defa Sübhanallah, on defa Elhamdülillah, on defa da Allahu Ekber deyiniz."
Bu rivayeti, Sümeyy'den Ubeydullah b. Ömer de naklederek mutabaat etmiştir.
Bu rivayeti, İbn Aclan hem Sümeyy'den hem de Reca b. Hayve'den rivayet etmiştir.
Bu rivayeti, Cerîr, ona Abdülaziz b. Rüfey', ona Ebu Salih, ona da Ebu'd-Derdâ isnadıyla nakletmiştir.
Bu rivayeti, Süheyl, ona babası, ona da Ebu Hüreyre, Hz. Peygamber'den (sav) nakletmiştir.
Açıklama: Aşağıdaki tarik muallaktır. Buhari ile Süheyl arasında inkıta' vardır.
Bize İshak, ona Yezid, ona Verkâ, ona Sümeyy, ona Ebu Salih, ona da Ebu Hüreyre'nin söylediğine göre ashaptan bir topluluk Hz. Peygamber'e (sav) gelip 'Ey Allah'ın Resulü! malları çok olan kimseler yüksek dereceleri ve kalıcı nimetleri kazınıp gittiler' dediler. Hz. Peygamber (sav), "Bu nasıl oldu?" buyurdu. Ashap, 'Onlar bizim kıldığımız gibi namaz kıldılar. Bizim cihad ettiğimiz gibi cihad ettiler. Mallarının fazlasını infak ettiler. Bizim ise malımız yoktur' dediler. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu:
"Sizden öncekilerin (derecelerine) erişebileceğiniz hatta sizden sonra gelenleri geçebileceğiniz bir şeyi size haber vereyim mi? Sizin yaptığınızı yapanların dışında hiç hiç kimse sizin kazandığınız sevaplar gibi gibi (sevapla) gelmez. Her namazın akabinde on defa Sübhanallah, on defa Elhamdülillah, on defa da Allahu Ekber deyiniz."
Bu rivayeti, Sümeyy'den Ubeydullah b. Ömer de naklederek mutabaat etmiştir.
Bu rivayeti, İbn Aclan hem Sümeyy'den hem de Reca b. Hayve'den rivayet etmiştir.
Bu rivayeti, Cerîr, ona Abdülaziz b. Rüfey', ona Ebu Salih, ona da Ebu'd-Derdâ isnadıyla nakletmiştir.
Bu rivayeti, Süheyl, ona babası, ona da Ebu Hüreyre, Hz. Peygamber'den (sav) nakletmiştir.
Açıklama: Aşağıdaki tarik muallaktır. Buhari ile Cerir arasında inkıta' vardır.
Bize Ömer b. Hafs, ona babası, ona A'meş, ona Zeyd b. Vehb, ona da Ebu Zerr Rebeze denilen yerde yemin ederek şöyle söylemiştir: Ben bir yatsı vaktinde Nebi (sav) ile beraber Medine'nin dışındaki Harre denilen  yerde yürüyordum. Karşımıza Uhud dağı çıkınca Rasul-i Ekrem (sav) şöyle buyurdu: 
"Ey Ebu Zerr! Ben Uhud dağının benim için altın olmasını ve borç ödemek için hazırladığım bir dinar hariç yanımda bu altınların olduğu halde bir veya üç gece geçmesini asla arzu etmezdim. Muhakkak bu altınları Allah'ın kullarına şöyle, şöyle, şöyle harcar infak ederdim." 
Ravi dedi ki Ebu Zerr "Şöyle, şöyle, şöyle" sözleriyle Hz. Peygamber'in ne kastettiğini eliyle bize gösterdi. Sonra Rasulullah (sav) yine "Ey Ebu Zerr!" diye seslendi. Ben de 'Buyur Ey Allah'ın Rasulü!' dedim. O da (sav) "Mallarını şöyle, şöyle (hayırda) harcayanlar hariç malı çok olanların sevapları azdır." buyurdu. Sonra Rasulullah (sav) bana "Ey Ebu Zerr! Ben dönünceye kadar yerinde kal, hiçbir yere ayrılma!" dedi. Yanımdan ayrıldı ve gözden kayboldu. Bu sırada ben bir ses işittim de Rasulullah'ın (sav) bir tehlikeye maruz kalmasından endişe ederek O'nun yanına doğru gitmek istedim. Sonra Rasulullah'ın (sav) sözünü hatırladım ve yerimde bekledim. Rasulullah (sav) gelince 'Ey Allah'ın Rasulü! Ben bir ses işittim 
 ve senin bir tehlikeye maruz kalmandan korktum. Yanına da gelmek istedim ancak bana söylediğin sözü hatırlayarak yerimde bekledim.' dedim. Bunun üzerine Nebi (sav) bana; 
"Bu, Cibril idi. Bana geldi ve ümmetimden Allah'a hiçbir şeyi ortak koşmaksızın ölen kimsenin cennete gireceğini haber verdi." buyurdu. Ben 'Ey Allah'ın Rasulü! O kul zina etse ve hırsızlık yapsa da mı' dedim. Hz. Peygamber (sav) "Zina etmiş olsa da, hırsızlık yapmış olsa da!" buyurdu.
Ravi A'meş, Zeyd b. Vehb'e 'Bana bu hadisin ravisinin Ebu'd-Derdâ olduğu haberi ulaştı' dedi. Bunun üzerine Zeyd 'Şehadetle yemin ederim ki, bu hadisi bana Rebeze köyünde muhakkak Ebu Zerr rivayet etti' dedi. A'meş 'Ebu Salih de bana Ebu'd-Derdâ'dan bunun benzerini rivayet etti' dedi.
Ebu Şihâb'ın A'meş'ten rivayetine göre Hz. Peygamber (sav) "O altının yanımda üç günden fazla kalmasını istemezdim" demiştim.
Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile Ebu Şihâb arasında inkıta vardır.
Bize Asım b. Nadr et-Teymî, ona el-Mu'temir, ona Ubeydullah(T) Bize Kuteybe b. Said, ona Leys, ona İbn Aclân, onlara Sumey, ona Ebu Salih, ona Ebu Hüreyre'nin söylediğine göre (Bu rivayet Kuteybe'ye aittir) fakir muhacirler Rasulullah'a (sav) gelerek 'Malları çok olan kimseler yüksek dereceleri ve kalıcı nimetleri kazınıp gittiler' dediler. Allah Rasulü "Bu Nasıl oldu?" buyurdu. Fakir muhacirler 'Onlar bizim gibi namaz kılıyor, bizim gibi oruç tutuyorlar. Diğer taraftan bizler sadaka veremediğimiz halde onlar sadaka verebiliyorlar, köle azat edemediğimiz halde köle azat edebiliyorlar' dediler. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu:
"Sizden öncekilerin (derecelerine) erişebileceğiniz hatta sizden sonra gelenleri geçebileceğiniz, sizin yaptığınızı yapanların dışında hiç hiç kimsenin sizin kazandığınız gibi sevap kazanamayacağı bir şeyi size öğreteyim mi?"  buyurdu. Onlar 'Elbette, ey Allah'ın Rasulü dediler. Bunun üzerine Hz. Peygamber:
"Her bir namazdan sonra otuz üçer defa Subhanallah, Allahu Ekber ve Elhamdülilllah deyiniz" buyurdu.
Ebu Salih rivayetinde dedi ki: Sonra fakir muhacirlerin Rasulullah'a (sav) gelerek 'Varlıklı kardeşlerimiz bizim yaptığımızı işittiler, onlar da yaptıklarımızın aynısını yaptılar' dediler. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: 
"İşte bu Allah'ın lütfudur, onu dilediği kimseye verir."
Bu hadisi Kuteybe'den başkaları Leys'ten, o İbn Aclân'dan, o da Sümeyy'den şu ziyadeyle nakletmektedir: Ben yakınlarımdan birine bu hadisi zikrettim. O da bana 'Sen yanıldın' dedi. 'O ancak otuz üç defa sübhanallah, otuz üç defa elhamdülillah, otuz üç defa da Allahu ekber. dersin' dedi.  
Bunun üzerine ben Ebu Salih'e döndüm, ona bunu söyleyince o elimden tutarak: 'Allahu ekber, sübhanallah ve'l-hamdülillah, Allahu ekber subhanallah ve'l-hamdulillah, diye hepsini otuz üçer defa tamamlayıncaya kadar söylersin' dedi. 
İbn Aclân dedi ki; Ben bu hadisi Recâ b. Hayve'ye rivayet ettim. O da bana aynısını, kendisine Ebu Salih'in, ona Ebu Hüreyre'nin, Rasulullah'dan (sav) naklettiğini söyledi.
Bize Asım b. Nadr et-Teymî, ona el-Mu'temir, ona Ubeydullah(T) Bize Kuteybe b. Said, ona Leys, ona İbn Aclân, onlara Sumey, ona Ebu Salih, ona Ebu Hüreyre'nin söylediğine göre (Bu rivayet Kuteybe'ye aittir) fakir muhacirler Rasulullah'a (sav) gelerek 'Malları çok olan kimseler yüksek dereceleri ve kalıcı nimetleri kazınıp gittiler' dediler. Allah Rasulü "Bu Nasıl oldu?" buyurdu. Fakir muhacirler 'Onlar bizim gibi namaz kılıyor, bizim gibi oruç tutuyorlar. Diğer taraftan bizler sadaka veremediğimiz halde onlar sadaka verebiliyorlar, köle azat edemediğimiz halde köle azat edebiliyorlar' dediler. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu:
"Sizden öncekilerin (derecelerine) erişebileceğiniz hatta sizden sonra gelenleri geçebileceğiniz, sizin yaptığınızı yapanların dışında hiç hiç kimsenin sizin kazandığınız gibi sevap kazanamayacağı bir şeyi size öğreteyim mi?"  buyurdu. Onlar 'Elbette, ey Allah'ın Rasulü dediler. Bunun üzerine Hz. Peygamber:
"Her bir namazdan sonra otuz üçer defa Subhanallah, Allahu Ekber ve Elhamdülilllah deyiniz" buyurdu.
Ebu Salih rivayetinde dedi ki: Sonra fakir muhacirlerin Rasulullah'a (sav) gelerek 'Varlıklı kardeşlerimiz bizim yaptığımızı işittiler, onlar da yaptıklarımızın aynısını yaptılar' dediler. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: 
"İşte bu Allah'ın lütfudur, onu dilediği kimseye verir."
Bu hadisi Kuteybe'den başkaları Leys'ten, o İbn Aclân'dan, o da Sümeyy'den şu ziyadeyle nakletmektedir: Ben yakınlarımdan birine bu hadisi zikrettim. O da bana 'Sen yanıldın' dedi. 'O ancak otuz üç defa sübhanallah, otuz üç defa elhamdülillah, otuz üç defa da Allahu ekber. dersin' dedi.  
Bunun üzerine ben Ebu Salih'e döndüm, ona bunu söyleyince o elimden tutarak: 'Allahu ekber, sübhanallah ve'l-hamdülillah, Allahu ekber subhanallah ve'l-hamdulillah, diye hepsini otuz üçer defa tamamlayıncaya kadar söylersin' dedi. 
İbn Aclân dedi ki 'Ben bu hadisi Recâ b. Hayve'ye rivayet ettim. O da bana aynısını, kendisine Ebu Salih'in, ona Ebu Hüreyre'nin, Rasulullah'dan (sav) naklettiğini söyledi.
Bize Ömer b. Hafs, ona babası, ona A'meş, ona Zeyd b. Vehb, ona da Ebu Zerr Rebeze denilen yerde yemin ederek şöyle söylemiştir: Ben bir yatsı vaktinde Nebi (sav) ile beraber Medine'nin dışındaki Harre denilen yerde yürüyordum. Karşımıza Uhud dağı çıkınca Rasul-i Ekrem (sav) şöyle buyurdu:
"Ey Ebu Zerr! Ben Uhud dağının benim için altın olmasını ve borç ödemek için hazırladığım bir dinar hariç yanımda bu altınların olduğu halde bir veya üç gece geçmesini asla arzu etmezdim. Muhakkak bu altınları Allah'ın kullarına şöyle, şöyle, şöyle harcar infak ederdim."
Ravi dedi ki Ebu Zerr "Şöyle, şöyle, şöyle" sözleriyle Hz. Peygamber'in ne kastettiğini eliyle bize gösterdi. Sonra Rasulullah (sav) yine "Ey Ebu Zerr!" diye seslendi. Ben de 'Buyur Ey Allah'ın Rasulü!' dedim. O da (sav) "Mallarını şöyle, şöyle (hayırda) harcayanlar hariç malı çok olanların sevapları azdır." buyurdu. Sonra Rasulullah (sav) bana "Ey Ebu Zerr! Ben dönünceye kadar yerinde kal, hiçbir yere ayrılma!" dedi. Yanımdan ayrıldı ve gözden kayboldu. Bu sırada ben bir ses işittim de Rasulullah'ın (sav) bir tehlikeye maruz kalmasından endişe ederek O'nun yanına doğru gitmek istedim. Sonra Rasulullah'ın (sav) sözünü hatırladım ve yerimde bekledim. Rasulullah (sav) gelince 'Ey Allah'ın Rasulü! Ben bir ses işittim
ve senin bir tehlikeye maruz kalmandan korktum. Yanına da gelmek istedim ancak bana söylediğin sözü hatırlayarak yerimde bekledim.' dedim. Bunun üzerine Nebi (sav) bana;
"Bu, Cibril idi. Bana geldi ve ümmetimden Allah'a hiçbir şeyi ortak koşmaksızın ölen kimsenin cennete gireceğini haber verdi." buyurdu. Ben 'Ey Allah'ın Rasulü! O kul zina etse ve hırsızlık yapsa da mı' dedim. Hz. Peygamber (sav) "Zina etmiş olsa da, hırsızlık yapmış olsa da!" buyurdu.
Ravi A'meş, Zeyd b. Vehb'e 'Bana bu hadisin ravisinin Ebu'd-Derdâ olduğu haberi ulaştı' dedi. Bunun üzerine Zeyd 'Şehadetle yemin ederim ki, bu hadisi bana Rebeze köyünde muhakkak Ebu Zerr rivayet etti' dedi. A'meş 'Ebu Salih de bana Ebu'd-Derdâ'dan bunun benzerini rivayet etti' dedi.
Ebu Şihâb'ın A'meş'ten rivayetine göre Hz. Peygamber (sav) "O altının yanımda üç günden fazla kalmasını istemezdim" demiştim.