3656 Kayıt Bulundu.
Bize Abdurrahman b. İbrahim ed-Dımaşkî, ona Muhammed b. Şuayb b. Şâbûr, ona Muâviye b. Sellâm, ona kardeşi, ona dedesi Ebû Sellâm, ona Abdurrahman b. Ğanm, ona da Ebû Malik el-Eş'arî'nin rivayet ettiğine göre Rasûlullah (sav) şöyle buyurmuştur:
"Abdesti eksiksiz almak imanın yarısıdır. 'Elhamdülillah' lafzı mizanı doldurur, 'Sübhanallah' ve 'Allahu ekber' lafızları gökleri ve yeri doldurur. Namaz (kılan için) nûrdur, zekât (veren için) bir delildir, sabır (sabreden için) ışıktır, Kur'an (emirlerine uyarsan) senin lehinde, ya da (uymazsan) aleyhinde bir delildir. Herkes sabahleyin kalkar, kendini satar; bazısı kendini kurtarır, bazısı da helak olur."
Açıklama: “Namaz nûrdur” cümlesi ile, muhtemelen namazın insanı kötülüklerden uzak tutması yahut namazın kıyâmet günü insan için nûr olacağı ve sahibine yol göstereceği kastedilmiştir. “Zekât delildir” cümlesi de, kıyâmet günü insana malını nereye harcadığı sorulduğunda, verdiği zekât ve sadakaların sahibi için delil ve belge yerine geçeceği şeklinde izah edilmiştir. “Sabır ışıktır” cümlesi ile, insanın sabırla kendini kontrol edebileceği anlaşılmaktadır. “İnsan kendini satar…” cümlesi bazı insanlar Allah’ın buyruklarına uyarlar ve neticede kendilerini cehennemden kurtarmış olurlar; ama bazıları da nefislerine kul olurlar ve neticede de kendilerini helâke atarlar demektir. Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: وَالْقُرْآنُ حُجَّةٌ لَكَ أَوْ عَلَيْكَ
Bize Muhammed b. Müsenna, ona İbn Ebu Adî, ona İbn Avn, ona Mücahid, ona Abdurrahman b. Ebu Leyla'nın rivayet ettiğine göre Ka'b b. Ucre (ra) şöyle demiştir:
"Artık içinizde her kim hasta olur yahut başında bir eziyet bulunursa ona oruç, sadaka yahut kurbandan birisi ile fidye gerekir" (Bakara, 2/196) ayeti benim hakkımda inmiştir.
"Ka'b der ki:Hz. Peygamber'in (sav) yanına gittim, bana 'yaklaş' dedi. Ben de yaklaştım. Yine 'yaklaş' buyurdu. Ben de yaklaştım. Rasulullah (sav) 'başındaki bitler seni rahatsız ediyor mu?' buyurdu. İbn Avn dedi ki: Zannederim Ka'b, 'evet' dedi. (Ka'b) der ki: Bunun üzerine Rasulullah (sav) bana oruç, sadaka yahut da kolayıma gelen bir kurban kesmek suretiyle bir fidye vermemi tavsiye buyurdu."
Bize İbn Nümeyr, ona babası (Abdullah b. Nümeyr), ona Seyf, ona Mücahid, ona Abdurrahman b. Ebu Leyla, ona da Ka'b b. Ucre (ra) rivayet etmiştir:
"Ka'b b. Ucre'nin başından aşağı bitler akarken Rasulullah (sav), onun yanı başında durdu ve 'Bitlerin seni rahatsız ediyor mu?' buyurdu. (Ka'b der ki:) Ben de 'Evet' dedim. Bunun üzerine 'O halde başını tıraş et' buyurdu. Ka'b der ki: 'Sizden her kim hasta olursa yahut başından bir rahatsızlığı varsa, oruç veya sadaka veya kurban olmak üzere fidye gerekir.' (Bakara, 2/196) ayeti benim hakkımda nazil oldu. Bunun üzerine Rasulullah (sav) bana 'Ya üç gün oruç tut, yahut bir ferakı (yaklaşık 7 litre yiyecek) altı yoksula sadaka olarak paylaştır, yahut da kolayına gelen bir kurban kes' buyurdu."
Bize Hişam b. Ammar, ona Sadaka b. Hâlid, ona Osman b. Ebu Âtike, ona Ali b. Yezid, ona el-Kasım, ona da Ebu Umâme’nin rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurdu:
"Kabzedilmeden önce bu ilmi öğrenmeye bakınız. Onun kabzedilmesi ise kaldırılmasıdır. Bu arada orta parmağı ile şehadet parmaklarını şöylece birleştirdi, sonra da şöyle buyurdu: Âlim ve müteallim (öğrenci) ecirde ortaktırlar. Sair insanlarda ise hayır yoktur."