Giriş


Açıklama: Hadisin metninde geçen son cümle -yani Rasulullah'ın cevabı- farklı anlamlara yorulmuştur. Kimi alimler tercümedeki gibi anlarken kimileri "Zaten sen onların sayesinde İslam'a girdin" diye yorumlamışlardır.

    Öneri Formu
9713 B001436 Buhari, Zekat, 24


Açıklama: Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren değişik lafızlı kısım: اللهم اعط للمنفق خلفا وللمنسك تلفا

    Öneri Formu
9737 B001442 Buhari, Zekat, 27


    Öneri Formu
9710 B001434 Buhari, Zekat, 22


    Öneri Formu
9717 B001438 Buhari, Zekat, 25


    Öneri Formu
9720 B001440 Buhari, Zekat, 26

Bize Müsedded, ona Karrân b. Tammâm; (T)
Bize Abdullah b. Said, ona Ebu Halid -bu metnin lafızları ona aittir-, ona Abdullah b. Abdurrahman b. Ya'lâ, ona Osman b. Abdullah b. Evs, ona da dedesi, -Abdullah b. Said rivayetinde, ona da Evs b. Huzeyfe rivayet etmiştir: Sakîf Heyeti içinde Rasulullah'ın (sav) huzuruna geldik. Ahlâf sülalesi Muğîra b. Şube'ye misafir oldu. Beni Malikileri de Hz. Peygamber kendisine ait bir çadıra aldı. Müsedded; Evs, Sakîf'ten Rasulullah'a gelen bir heyetin içinde idi dedi. Efendimiz her gece yatsıdan sonra bize gelir ve -Ebu Said'in dediğine göre- ayak üstü durarak anlatırdı. Hatta uzun süre ayakta kalmaktan dolayı biraz bir ayağı üzerine biraz da diğeri üzerine yaslanırdı. Hz. Peygamber'in en çok anlattığı şey, kavmi olan Kureyş'ten gördüğü ezâ ve cefâ idi. Rasulullah şöyle derdi:
"Onlarla biz eşit değildik. Biz zayıf ve zelil idik (onlarsa kuvvetli idiler)" -Müsedded Mekke'de der- Medine'ye gelince harp nöbetleri onlarla bizim aramızda devam etti. "Kâh biz onlara galip geliyoruz kâh onlar bize." Bir gece Resul-i Ekrem her zamanki geldiği vakitten geç geldi. Biz, bu gece geç kaldın? dedik.
"Kur'an'dan (okuduğum) cüzüm aklıma geliverdi. Onu tamamlamadan gelmeyi istemedim," buyurdu. Rasulullah'ın (sav) ashabına; Kur'an'ı nasıl hizblere ayırıyorsunuz? diye sordum: Üç, beş, yedi, dokuz, on bir, on üç, mufassalları tek hizb (olarak) cevabını verdiler.
Ebû Davud dedi ki: Ebû Said'in rivayeti (Müsedded'inkinden) daha tamdır.


Açıklama: Sakîf, Tâif'te oturan bir kabiledir. Ahlâf ve Mâlik oğulları diye iki kola ayrılır. Heyet, Rasulullah'a (sav.) Tebük dönüşü hicrî 9. yıl Ramazan ayında geldi. Heyette ikisi Ahlâf'tan, üçü Malik'ten olmak üzere beş kişi vardı. Müslüman olmak için geldiklerini söylemişler, ancak namaz, zekât ve cihaddan muaf tutulmaları, putlarının yıkılmaması, fâiz, içki ve zinanın kendilerine serbest bırakılmalarını istiyorlardı. Uzun müzakerelerden sonra Hz. Peygamber, bu şartlardan hiçbirini kabul etmedi, onlar da mecburen Hz. Peygamber’in öngördüğü şartlarla anlaşma yapmaya rıza gösterdiler. Hz. Peygamber onlara, en gençleri olan Osman b. Ebî’l-Âs'ı Emir tayin etti. Ebû Süfyan ve Muğîre’yi de kabilenin putu Lât’ı yıkmakla görevlendirdi. Bu rivayette muayyen zamanlarda bir miktar Kur'an okumayı alışkanlık hâline getirmekten söz edilmektedir. Ancak bu muayyen zamanları, senenin muayyen zamanları diye uzun bir zaman aralığı olarak değil, her günün muayyen vakitleri diye anlamak gerekir.

    Öneri Formu
9745 D001393 Ebu Davud, Şehru Ramazan, 9

Bize Kuteybe, ona Cerir, ona A'meş, ona Ebu Vail, ona da Huzeyfe (ra) şöyle demiştir:

Ömer (ra) “Peygamber'in (sav) fitneden bahseden hadisini hanginiz ezberinde tutuyor?” diye sordu. Huzeyfe de­r ki: Ben “onu Rasulullah'ın (sav) dediği gibi ben ezberimde tutuyorum” dedim. Ömer “sen, O'na (Rasulullah'a) karşı çok cesursun. Peki nasıl­dır?” dedi. Huzeyfe der ki: (Rasulullah (sav):) "insanın ailesi, çocukları, komşusu yüzün­den uğradığı fitneyi namaz kılmak, sadaka vermek ve iyilik etmek ile örter" (buyurdu) dedim. -Ravi Süleyman (el-A'meş) der ki: Ebu Vâil (bu hadisi) "Namaz kılmak, sadaka vermek, iyiliği emretmek ve kötülükten alıkoymak..." şeklinde söylerdi.- Ömer “hayır; sormak iste­diğim bu fitne değil, ben denizin dalgalanması gibi dalgalanacak olan fitneyi sormak istiyorum” dedi. Huzeyfe der ki: ben “ey Müminlerin Emiri, o fitnenin seninle bir alakası yoktur. seninle onun arasında ki­litli bir kapı vardır” dedim. Ömer “kapı kırılacak mı, yoksa açılacak mı?” diye sordu. Huzeyfe der ki: ben “açılmayacak, kırılacak” dedim. Ömer “şüphesiz olan şu ki, o kapı kırıldığı zaman ebe­den (yani kıyamete kadar) kilitlenemez” dedi. Huzeyfe der ki: Ben “evet” dedim. Ravi (Şakîk) der ki: Sahabe der ki: Biz Huzeyfe'ye “kapı kimdir?” diye sormaktan çekinip Mesruk'a “bunu Huzeyfe'ye sen sor” dedik. Ravi (Şakîk) der ki: Mesruk bunu Huzeyfe'ye sordu. Huzeyfe “Ömer'dir” dedi. Ravi (Şakîk) der ki: Biz Huzeyfe'ye “peki Ömer se­nin kastettiğin kimsenin kendisi olduğunu biliyor muydu?” dedik. Huzeyfe “evet, yarından evvel bir gece bulunduğunu bildiği gibi biliyordu. Çünkü ben ona içinde yalan yanlış olmayan bir hadis söy­ledim” dedi.


    Öneri Formu
9711 B001435 Buhari, Zekat, 23


    Öneri Formu
9714 B001437 Buhari, Zekat, 25


    Öneri Formu
9719 B001439 Buhari, Zekat, 26


    Öneri Formu
9726 B001441 Buhari, Zekat, 26