3644 Kayıt Bulundu.
Bize Yakub b. İbrahim, ona İsmail b. Uleyye, ona Hâlid el-Hazzâ, ona İbn Eşva', ona eş-Şa'bî, ona Muğîre b. Şu'be'nin kâtibi şöyle nakletmiştir:
Muâviye, Muğîre b. Şu'be'ye, "Bana Hz. Peygamber'den (sav) duyduğun bir hadisi yazıp gönder" diye bir mektup yazdı. Muğîre de ona şu hadisi yazıp gönderdi:
Hz. Peygamber'i (sav) şöyle derken işittim:
"Allah sizin şu üç huyunuzu sevmez: Dedikodu, savurganlık ve çok soru sormak."
Bize Muhammed b. Ğureyr ez-Zührî, ona Yakub b. İbrahim, ona babası (İbrahim b. Sa'd), ona Salih b. Keysân, ona İbn Şihâb, ona Âmir b. Sa'd, ona da babası (Sa'd b. Ebî Vakkas) şöyle demiştir:
(Müellefe-i kulûbdan) bir guruba Rasûlullah (sav) ganimetten mal veriyordu. O sırada ben de orada bulunuyordum. Rasûlullah (sav), o guruptan bir adama hiçbir şey vermedi, halbuki gurupta benim en çok beğendiğim kişi o adamdı. Ben hemen kalktım, Rasûlullah'ın (sav) yanına gittim ve kulağına şöyle fısıldadım: Falan adama neden bir şey vermedin? Vallahi ben onun mü'min olduğuna inanıyorum. Hz. Peygamber, "Yahut müslim olduğuna" buyurdu. Kısa bir süre sustum, sonra o adam hakkında bildiğim şeyler bana galip geldi ve tekrar; falan adama neden bir şey vermedin ey Allah'ın Resûlü? Vallahi ben onun mü'min olduğuna inanıyorum, dedim. Hz. Peygamber (sav) yine, "Yahut müslim olduğuna" buyurdu. Yine kısa bir süre sustum, sonra o adam hakkında bildiğim şeylerden dolayı dayanamayıp tekrar, falan adama neden bir şey vermedin ey Allah'ın resûlü? Vallahi ben onun mü'min olduğuna inanıyorum, dedim. Hz. Peygamber tekrar, "Yahut müslim olduğuna" diye söyledi. Yani "mümin" kelimesi yerine "müslim" dememi istiyordu. Sonra Hz. Peygamber şöyle buyurdu: "Ben bir adamı diğerlerinden daha çok sevdiğim halde, Cenâb-ı Hakk'ın onu yüzüstü cehenneme atacağından endişe ederek ondan başkalarına ikramda bulunurum."
Yakub, babası İbrahim'den, o Salih'den, o da İsmail b. Muhammed'den rivâyet ettiğine göre, babası Muhammed bu hadîsi rivâyet ederken şunu da söylemiş: Rasûlullah (sav) elini boynumla omuzum arasında birleştirdi ve sonra bana şöyle dedi: "Bana bak ey Sa'd! Ben bir adamı diğerlerinden daha çok sevdiğim halde..."
Ebu Abdullah el-Buhârî dedi ki: {Fekübkibû} kelimesi (Şuarâ, 94), "Ters çevrildiler" anlamına gelir. {Mukibben} kelimesi de (Mülk, 67/22), "Yüz üstü sürüklenmek" demektir. İnsanın yaptığı fiil başka birine etki etmediği zaman "ekebbe'r-reculu" (yani adam yüz üstü düştü) diye if'âl bâbından kullanılır. Fiil başkasına etki ettiği zaman ise "kebbe" diye sülasîden kullanılır ve Allah onu yüz üstü yere çaldı, ben onu yüz üstü yere attım manasına gelir.
Bize Selh b. Bekkâr, ona Vüheyb, ona Amr b. Yahya, ona Abbas es-Sâidî, ona da Ebu Humeyd es-Sâidî şöyle demiştir:
Biz, Peygamber'in (sav) beraberinde Tebük gazvesine gittik. Peygamber Vâdî'l-Kurâ'ya vardığı zaman, kendi bahçesinde çalışan bir kadınla karşılaştı. Peygamber (sav) sahabilerine: "Şu bahçedeki hurmayı tahmin ediniz" buyurdu. (Biz de tahminde bulunduk.) Rasulullah da on vesk olduğuna dair tahmin de bulundu. Ardından bahçenin sahibi olan kadına: "(Hurma toplarken) buradan kaç kilo hurma çıkacağını say!" buyurdu. Tebük'e geldiğimizde Peygamber (sav): "Dikkat ediniz! Bu gece muhakkak şiddetli bir rüzgar esecek. Sakın kimse bulunduğu yerden ayağa kalkmasın! Yanında devesi olan da devesini sıkı bağlasın!" buyurdu. Bu emir üzerine biz de develerimizi sıkı bağladık. Ve gece şiddetli bir rüzgar esti. O sırada birisi ayağa kalkmıştı. Rüzgar onu Tayy Dağı'na sürükledi.
Bu sefer sırasında Eyle Meliki, Peygamber'e (Düldül adlı) beyaz bir katır hediye etmiş ve bir bürde giydirmişti. Peygamber de bu Melik'e deniz kenarındaki belde halkı için bir mektup yazdırmıştı. Dönüşte Peygamber Vâdî'l-Kurâ'ya gelince, hurmalık sahibesi olan kadına: "Bahçen ne kadar hurma verdi?" diye sordu. O: Allah Elçisi'nin tahmini doğrultusunda on vesk getirdi, dedi. Sonra Peygamber: "Ben Medine'ye (yetişmek için) acele edeceğim. Sizden her kim benim yanımda Medine'ye varmak isterse acele etsin!" buyurdu.
(Ravi der ki:) İbn Bekkâr burada bir söz söyledi ki, ma'nâsı şöyledir: Peygamber Medine'ye yaklaşıp, uzaktan görünce de (eliyle işaret edip): "Bu Tâbe'dir". buyurdu. Uhud'u görünce de: "Bu dağcağız bizleri sever, biz de onu severiz" buyurdu. Sonra da: "Sizlere Ensar mahallelerinin en hayırlısını haber vereyim, istemez misiniz" buyurdu. Sahabîler: “Evet, haber ver” dediler. Rasulullah: "Neccâr oğulları yurdu, sonra Abdu'l-Eşhel oğulları yurdu, sonra Sâide oğulları yurdu, veya Hâris b. Hazrec oğulları yurdu ve bütün Ensâr yurtlarında hayır vardır" buyurdu.
Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile Süleyman b. Bilal arasında inkita vardır.