Giriş

Bize İbn Kesîr, ona Süfyan, ona A'meş, ona Hasan b. Amr ve Fıtr, onlara Mücahid, ona da Abdullah b. Amr'ın rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: Süfyan der ki: Süleyman bu hadisi merfu olarak (Hz. Peygamber'e (sav) dayandırarak) rivayet etmedi. Hasan ve Fıtr ise merfu olarak rivayet etmiştir.

"Akrabalarıyla ilişkisini karşılıklı olarak sürdüren (gerçekten) sılayı rahim yapmış sayılmaz. Asıl sılayı rahim yapan, kendisiyle ilişkisi kesilmiş akrabalarıyla irtibat kuran (ve onlara iyilik eden) kimsedir."


    Öneri Formu
11015 D001697 Ebu Davud, Zekât, 45


    Öneri Formu
11009 D001691 Ebu Davud, Zekât, 45


    Öneri Formu
11011 D001693 Ebu Davud, Zekât, 45


    Öneri Formu
11012 D001694 Ebu Davud, Zekât, 45


    Öneri Formu
11013 D001695 Ebu Davud, Zekât, 45


    Öneri Formu
11014 D001696 Ebu Davud, Zekât, 45


    Öneri Formu
11016 D001698 Ebu Davud, Zekât, 46

Bize Müsedded, ona Yahya, ona da Şube, önceki hadisle aynı manada rivayet ettiler. Bu rivayete göre Rasulullah (sav) üç defa, "onu bir yıl boyunca ilan et!" buyurmuş. Sonra da ravi, Hz. Peygamber Übey b. Ka'b'a bu ilan işini bir sene boyunca yap mı dedi, yoksa üç sene boyunca yap mı demek istedi, hatırlamıyorum dedi.


Açıklama: Bulunan bir malın sahibini bulmak için saklanması gereken süre konusu, kanaatimizce biraz da dönemin şartları ve örf ile ilgilidir. Bu sürenin daha uzun veya kısa olmasında bir sakınca bulunmasa gerektir. Maksat, malın asıl sahibini bulmak için gerekli çabayı göstermektir. Nitekim Hanefî fukahası da asıl sahibinin artık kaybettiği malı aramayacak zannı hasıl oluncaya kadar ilan etmek gerektiği kanaatindedir. Bir insanın kaybettiği malı arama zamanı da malın azlığına ve çokluğuna göre farklılık gösterir. Malı bulan kişi belli süre geçtiği halde asıl sahibi ortaya çıkmamışsa muhayyerdir; isterse malı muhafazaya devam eder, isterse hâkime teslim eder, şayet fakir biriyse kendisi de kullanabilir. Eğer zenginse onu kendisinin kullanması câiz olmaz. Zengin birinin onu kendisi için kullanabilmesi, ancak hâkimin izniyle mümkün olur. Çünkü bulunan bir malın asıl sahibi ortaya çıkmazsa, esas olan onun tasadduk edilmesidir; tasaddukun mahalli de zengin biri değil, fakir insandır. Şayet bulunan mal çok fazla olursa, hazineye konması gerekir. Kayıp bir malı bulan kişinin onu alıp saklaması, bazen mubah, bazen vacip, bazen de haram olur. Alınmadığı takdirde telef olacağı korkusu bulunmayan bir malı alıp saklamak mubah, zayi olacağından korkulan malı sahibi adına saklamak vacip, sahibine vermeyip iktisab ve intifa niyetiyle almak da haramdır.

    Öneri Formu
11051 D001702 Ebu Davud, Lukata, 1

Bize Müsedded, ona İsmail, ona Eyyüb, ona Abdullah b. Ebu Müleyke, ona da Esma bt. Ebu Bekir (ra) rivayet etmiştir: Rasulullah'a (sav) dedim ki: Ey Allah'ın Rasulü, benim, kocam Zübeyr'in evine getirdiğinden başka benim hiçbir malım yok, ondan verebilir miyim?
"Ver! Cimrilik yapma, sonra sana da cimrilik yapılır," buyurdu.


    Öneri Formu
11017 D001699 Ebu Davud, Zekât, 46

Bize Müsedded, ona İsmail, ona Eyyüb, ona Abdullah b. Ebu Müleyke'nin rivayet ettiğine göre; "Hz. Aişe (ra) bazı fakirlerden söz etmişti."
Ebû Davud dedi ki: Abdullah b. Ebu Müleyke'den başkalarının rivayetine göre, bazı sadakalardan söz etmişti-. Rasulullah (sav) ona, "ver! Sayma, yoksa sana da sayıyla verilir," buyurdu.


    Öneri Formu
11018 D001700 Ebu Davud, Zekât, 46