3644 Kayıt Bulundu.
Bize Âdem, ona Şu’be, ona Ebu Bekir b. Hafs, Salim b. Abdullah b. Ömer’in şöyle anlattığını rivayet etti: Bir kerre Hz. Peygamber (sav) babam Ömer’e (ra)ipek yâhud siyerâ (ibrişimle karışık alaca bezden yapılmış) bir elbise gönderdi. Sonra Hz. Peygamber bu elbiseyi Ömer’in üzerinde gördü ve şöyle dedi: “Ben bu elbiseyi sana giymen için göndermedim. Bu ipekli elbiseyi ancak ahirette nasibi olmayan erkek giyer. Ben ancak bunu sana satıp da faydalanasın diye gönderdim.”
(Buhârî: "yani onu satman için gönderdim" açıklaması yapmaktadır.)
Açıklama: Şerhlerde "Siyerâ" kelimesinin; sıfır çizgili ipekten dokunmuş bürde (gömlek), saf ipekten yapılmış hulle (elbise) anlamları üzerinde durmaktadır. Bu tür ipekten yapılan elbise müslüman erkeklere haram olduğu anlamı çıkmaktadır. Kastallânî, Ahmed b. Muhammed, İrşadü's-sârî li şerhi sahihi'l-Buhârî, (Mısır: Matbaatü'l-kübrâ, 1323), 4/40. Ayrıca rivayetin farklı tariklerinde "istimta' ha" (ondan faydalanman için) izahı yerine Hz. Peygamber'in (sav) "...kadınların giysin veya onu satarak ve kazancını infak etmen için sana gönderdim" dediği Hz. Ömer'in de onu çarşıda sattırdığı nakledilmektedir. Nesâî, Ebû Abdurrahman Ahmed b. Şuayb, Sünen el-Kübrâ, thk. Hasen Abdülmünım eş-Şiblî (Beyrut: Müessetü'r-risâle, 1421/2001), 8/392. Bu hususta Buhârî rivayeti siyakına uygun şekilde nakletmiş ve mefhum rivayet yerine bu açıklamayı rivayeti tefsir yerine kendi nakletmiştir. Ancak bazı kayıtlarda bu kumaşı Hz. Ömer'in Mekke'de anne bir kardeşlerinden Osman b. Hakîm'e hediye ettiği kaydı ile bu rivayetler çelimektedir.bkz. Kastallânî, Ahmed b. Muhammed b. Abdilmelik, İrşadü's-sârî li şerhi sahihi buhârî, (Mısır, Matbaatü'l-kübrâ el-Emiriyye, 1323), 2/163.
Açıklama: İlgili rivayet için bkz. D002213 numaralı hadis.
Bize el-Hasan b. Ali, ona Yahya b. Adem, ona İbn İdris, ona Muhammed b. İshak, ona Ma'mer b. Abdullah b. Hanzala, ona Yusuf b. Abdullah b. Selam, ona da Huveyle bt. Malik b. Sa'lebe rivayet etmiştir:
Kocam Evs b. es-Sâmit bana zıhâr yapmıştı. Ben de Hz. Peygamber’e gidip şikâyette bulundum. Hz. Peygamber, "Allah'tan kork, o senin amcanın oğludur" diyerek kocam adına benimle tartışıyordu. Ben de bu tartışmaya devam ettim. Nihayet Yüce Allah; "Kocası hakkında seninle mücadele eden kadının sözünü muhakkak Allah işitmiştir" (Mücadele, 1) mealindeki ayetin, zıhârın kefaretini açıklayan bölüme kadar olan kısmı nazil oldu. Bunun üzerine Hz. Peygamber," kocan bir köle âzâd eder" buyurdu. Ben, bulamaz deyince "öyleyse peş peşe iki ay oruç tutar" dedi. Ben; Ey Allah’ın Rasulü; o yaşlı biridir, oruç tutamaz dedim.
"O halde altmış fakiri doyursun!" buyurdu. Ben yine 0nun tasadduk edecek malı yoktur dedim. O sırada Hz. Peygamber'e bir arak (60 sa') hurma getirilmişti. Ben dedim ki Ey Allah'ın Rasulü, başka bir arak hurma da ben bulabilirim dedim. Hz. Peygamber, "iyi yaparsın! Git, bunları altmış fakire dağıt, sonra da amcanın oğluna dön!" buyurdu.
(Hadisin ravisi Yahya b. Âdem); "Bir arak, altmış sa’dır dedi.
Ebû Davud dedi ki: Bu meselede benim görüşüm şudur: Huveyle, kocasının iznini almadan onun keffâretini ödemiştir. (Huveyle'nin kocası da) Ubade b. es-Samit'in erkek kardeşidir.