Giriş

Bize Ebu Yemân, ona Şuayb, ona Zührî, ona da Urve b. Zübeyir şöyle rivayet etmiştir:
Hakîm b. Hizâm "Ey Allah'ın Rasulü, cahiliye döneminde, sılayı rahim, köle azat etme ve sadaka gibi yaptığım ibadet ve iyilikler hakkında ne buyurursunuz?" diye sordu. Hz. Peygamber (sav) de "daha önce yapmış olduğun hayırlar sayesinde İslam'a girdin." buyurdu.


    Öneri Formu
15331 B002220 Buhari, Büyu', 100

Bana Muhammed b. Abdullah b. Nümeyr ile Muhammed b. el-Alâ' Ebû Küreyb, onlara Ebû Muâviye, ona el-A'meş, ona Şekîk, ona da Huzeyfe (ra) şöyle anlatmış:

"Hz. Ömer'in yanında oturuyorduk. Hz. Ömer,
"- Rasûlullah'ın (sav) fitne hakkındaki sözünü, aynen O'nun söylediği gibi hanginiz hatırlıyor?" diye sordu. Hemen,
"- Ben hatırlıyorum" dedim. Hz. Ömer;
"- Sen de pek cesursun! Hz. Peygamber nasıl söylemişti?" dedi. Ben, Rasûlullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu işittim, dedim:
"Namaz kılmak, oruç tutmak, sadaka vermek, iyiliği emretmek ve kötülüğe mani olmak; insanın âilesi, malı, çocukları ve komşusu üzerinden karşılaştığı fitne ve sıkıntılara kefârettir."
Hz. Ömer;
"- Ben bunu kastetmiyorum; ben asıl deniz dalgaları gibi üst üste gelecek olan fitneleri kastediyorum" dedi. Bunun üzerine ben,
"- Onlardan sana ne, ey mü'minlerin emîri? Çünkü seninle onlar arasında kilitli bir kapı vardır" dedim. Hz. Ömer,
"- Kapı kırılacak mı, yoksa açılacak mı?" diye sordu.
"- Açılmayacak, aksine kırılacak" deyince Hz. Ömer,
"- Öyleyse bir daha asla kapanmayacak" diye hayıflandı.

Bilâhare biz Huzeyfe'ye dedik ki:
"- Ömer, kapıdan maksadın kim olduğunu biliyor muydu?"
"- Evet, tıpkı yarından önce bu gecenin olacağını bildiği gibi. Ben ona içinde mugalata bulunmayan bir hadîs rivâyet ettim" diye karşılık verdi.

Râvî diyor ki: Biz cesaret edip Huzeyfe'ye, kapıdan maksadın kim olduğunu soramadık. Mesrûk'tan rica ettik de, Huzeyfe'ye o sordu. Huzeyfe de, "Kapıdan maksat Ömer'dir" dedi.


    Öneri Formu
15419 M007268 Müslim, Fiten ve Eşrâtu's-Sâa, 26


Açıklama: Aşağıdaki tarik muallaktır; Leys ile Buhari arasında inkıta' vardır.

    Öneri Formu
15474 B005299 Buhari, Talak, 24


    Öneri Formu
15199 T002611 Tirmizi, İman, 5


    Öneri Formu
15391 B005279 Buhari, Talak, 14

Bize İbn Ebî Ömer, ona Abdullah b. Muâz es-San'ânî, ona Ma'mer, ona Âsım b. Ebî'n-Necûd, ona Ebû Vâil, ona da Muâz b. Cebel (ra) şöyle rivayet etmiştir:
"Bir yolculukta Rasûlullah (sav) ile beraberdim. Seyahat esnasında bir gün O’nun yakınında bulundum. Bunu fırsat bilerek; 'Ey Allah’ın Rasûlü; beni cennete sokacak ve cehennemden uzaklaştıracak bir amel söyle!' dedim. Şöyle cevap verdi: 'Benden büyük bir şey istedin. Ama bu, Allah’ın kolaylaştırdığı kimse için şüphesiz kolaydır: Allah’a kulluk yapar, O’na hiçbir şeyi ortak koşmazsın! Namazı kılar, zekâtı verir, Ramazan orucunu tutar, Kâbe’yi haccedersin!' Sonra Hz. Peygamber; Şimdi sana hayır kapılarını göstereyim mi? diye sordu ve şöyle devam etti: 'Oruç kalkandır. Suyun ateşi söndürdüğü gibi, sadaka da hataları yok eder. Bir de insanın gece karanlığında namaz kılmasıdır.' Sonra Hz. Peygamber şu âyetleri okudu: "Onlar, korku ve ümit içinde Rablerine ibadet etmek üzere yataklarından kalkarlar, kendilerine verdiğimiz rızıktan da Allah için harcarlar. Yaptıklarına karşılık onlar için ne mutluluklar saklandığını kimse bilmez. İman etmiş kimse, günaha batmış kimse gibi olur mu? Bunlar elbette eşit değildirler. İman edip dünya ve ahirete yararlı işler yapanlara, yapmış olduklarına karşılık, hazır olarak onları bekleyen, huzur içinde kalacakları cennetler vardır.(Secde, 32/16-19). Sonra, 'Sana işin esasını, direğini ve zirvesini söyleyeyim mi?' diye sordu. Ben de; 'Buyur, ey Allah’ın Rasûlü!' dedim. Şöyle devam etti: 'İşin başı İslâm’dır. Direği namazdır, zirvesi de cihâddır. Sana, bütün bunların can damarını haber vereyim mi? dedi. Ben yine; 'Buyur, ey Allah’ın elçisi!' dedim. Dilini göstererek; 'Buna sahip ol!' buyurdu. Ben; Ey Allah’ın elçisi, konuştuklarımızdan dolayı da hesaba çekilecek miyiz?' diye sordum. 'Anası ağlayasıca Muâz! İnsanları yüz üstü –veya burunları üzerinde, cehenneme sürükleyen, dillerinin hasadından başka bir şey midir?' dedi."

Ebû İsa şöyle dedi: Bu hadis, hasen-sahihtir.


    Öneri Formu
15213 T002616 Tirmizi, İman, 8

Bize Sadaka, ona İbn Uyeyne, ona İbn Ebu Necîh, ona Abdullah b. Kesir, ona Ebu Minhal, ona İbn Abbas (r. anhüma) şöyle rivayet etmiştir:

Peygamber (sav) Medine'­ye geldiğinde, Medine halkı selem yoluyla iki-üç sene vadeli hurma alışverişi yapıyorlardı. Peygamber, "Kim herhangi bir şeyde selem yoluyla alışveriş yaparsa ölçeği belirli, tartısı belirli, vadesi belirli olarak yapsın." buyurdu.

Bize Ali, ona Süfyân, ona İbn Ebu Necîh, "Belirli bir ölçekte, bilinen bir müddete kadar selef yapsın." şeklinde rivayet etmiştir.


    Öneri Formu
15454 B002240 Buhari, Selem, 2

Bize Abdullah b. Recâ, ona Şu'be, ona Hakem, ona İbrahim, ona da Esved şöyle rivayet etmiştir:

Âişe, Berîre'yi satın almak istedi, fakat efendileri velâyet hakkının mutlaka kendileri­ne ait olmasını şart koştular. Bunun üzerine Âişe bu durumu Peygamber'e (sav) bildirdi. Peygamber (sav) "sen Berîre'yi satın al ve hürriyete kavuştur. Çünkü velâyet hakkı sadece hürriyete kavuşturana aittir" buyurdu.

Peygamber'e bir et getirildi ve “bu, Berîre'ye sadaka verilen ettir” denildi. Bunun üzerine Peygamber (sav) "ona bir sadaka, bize de hediyedir" buyurdu.

Bize Âdem b. Ebu Iyâs, ona da Şu'be bu hadisi rivayet etmiş ve rivayetinde “Berîre kocasından boşanma konusunda serbest bırakıldı” eklemesi yer almıştır.


    Öneri Formu
15413 B005284 Buhari, Talak, 17


Açıklama: Metindeki نَاقَةً مُحَرَّمَةً ifadesi, şârih Hattâbi'ye göre binilmesi ve bir işte kullanılması yasak olan zekât devesi demektir (Avnu'l-Ma'bûd, VII, 112). Hal böyle iken, Hz. Aişe'nin bu türden bir deveyi kullanması tarafımızdan anlaşılamamıştır.

    Öneri Formu
15477 D002478 Ebu Davud, Cihad, 1


    Öneri Formu
15203 T002613 Tirmizi, İman, 6