Açıklama: Hadiste geçen ve 'ihtiyaçtan sonra arda kalandan' şeklinde tercüme ettiğimiz 'مَا كَانَ عَنْ ظَهْرِ غِنًى' ibaresi, kişinin 'kendisinin ve ailesinin ihtiyaçlarını gördükten sonra kalan maldan vereceği sadaka' şeklinde anlaşılmıştır. Zira borcu olan bir kimsenin önce borcunu ödemesi, diğer ihtiyaçlarını gidermesi ve bakmakla yükümlü olduğu kimseleri başkasına muhtaç etmeyerek onların ihtiyaçlarını giderdikten sonra kalan miktardan sadaka vermesi gerektiği kaydedilmiştir. Bkz. Aynî, Umdetü'l-Kârî, Beyrut: Dâru İhyâi't-Türâsi'l-Arabî, VIII, 293.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
16771, B005356
Hadis:
حَدَّثَنَا سَعِيدُ بْنُ عُفَيْرٍ قَالَ حَدَّثَنِى اللَّيْثُ قَالَ حَدَّثَنِى عَبْدُ الرَّحْمَنِ بْنُ خَالِدِ بْنِ مُسَافِرٍ عَنِ ابْنِ شِهَابٍ عَنِ ابْنِ الْمُسَيَّبِ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ « خَيْرُ الصَّدَقَةِ مَا كَانَ عَنْ ظَهْرِ غِنًى ، وَابْدَأْ بِمَنْ تَعُولُ » .
Tercemesi:
Bize Said b. Ufeyr, ona Leys b. Sa'd el-Fehmî, ona Abdurrahman b. Halid b. Müsafir, ona İbn Şihab ez-Zührî, ona Said İbn Müseyyeb, ona da Ebu Hureyre'nin (ra) haber verdiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Sadakanın en hayırlısı, ihtiyaçtan sonra arda kalandan verilen sadakadır. Sen sadaka vermeye bakmakla yükümlü olduğun kimselerden başla."
Açıklama:
Hadiste geçen ve 'ihtiyaçtan sonra arda kalandan' şeklinde tercüme ettiğimiz 'مَا كَانَ عَنْ ظَهْرِ غِنًى' ibaresi, kişinin 'kendisinin ve ailesinin ihtiyaçlarını gördükten sonra kalan maldan vereceği sadaka' şeklinde anlaşılmıştır. Zira borcu olan bir kimsenin önce borcunu ödemesi, diğer ihtiyaçlarını gidermesi ve bakmakla yükümlü olduğu kimseleri başkasına muhtaç etmeyerek onların ihtiyaçlarını giderdikten sonra kalan miktardan sadaka vermesi gerektiği kaydedilmiştir. Bkz. Aynî, Umdetü'l-Kârî, Beyrut: Dâru İhyâi't-Türâsi'l-Arabî, VIII, 293.
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Nafakat 2, 2/384
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Said b. Müseyyeb el-Kuraşî (Said b. Müseyyeb b. Hazn b. Ebu Vehb)
3. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
4. Abdurrahman b. Halid el-Fehmi (Abdurrahman b. Halid b. Müsafir)
5. Ebu Haris Leys b. Sa'd el-Fehmî (Leys b. Sa'd b. Abdurrahman)
6. Ebu Osman Said b. Ufeyr el-Ensari (Said b. Kesir b. Ufeyr b. Müslim)
Konular:
KTB, SADAKA Sadaka, paylaşmaya önce yakınlardan başlamak Sadaka, verilecek yerler
Öneri Formu
Hadis Id, No:
16797, B005369
Hadis:
حَدَّثَنَا مُوسَى بْنُ إِسْمَاعِيلَ حَدَّثَنَا وُهَيْبٌ أَخْبَرَنَا هِشَامٌ عَنْ أَبِيهِ عَنْ زَيْنَبَ ابْنَةِ أَبِى سَلَمَةَ عَنْ أُمِّ سَلَمَةَ قُلْتُ يَا رَسُولَ اللَّهِ هَلْ لِى مِنْ أَجْرٍ فِى بَنِى أَبِى سَلَمَةَ أَنْ أُنْفِقَ عَلَيْهِمْ ، وَلَسْتُ بِتَارِكَتِهِمْ هَكَذَا وَهَكَذَا ، إِنَّمَا هُمْ بَنِىَّ . قَالَ « نَعَمْ لَكِ أَجْرُ مَا أَنْفَقْتِ عَلَيْهِمْ » .
Tercemesi:
Bize Musa b. İsmail, ona Vüheyb (b. Halid), ona Hişam (b. Urve),ona babası Urve (b. Zübeyr), ona da Zeynep bt. Ebu Seleme, Ümmü Seleme'nin şöyle dediğini rivayet etti:
Ey Allah'ın Rasulü (sav)! Ebu Seleme'nin çocuklarına bir şeyler infak edersem bana sevap var mıdır? Ben onları şu ve şu durumlarda (muhtaç) bırakacak değilim. Çünkü onlar benim de evladımdır, dedim.
Rasulullah (sav):'Evet, onlara yaptığın harcamanın sevabı sana vardır' buyurdu.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Nafakat 14, 2/387
Senetler:
1. Ümmü Seleme Zevcü'n Nebi (Hind bt. Huzeyfe b. Muğire)
2. Zeyneb bt. Ebu Seleme (Zeyneb bt. Ebu Seleme b. Abdülesed b. Hilal b. Abdullah)
3. Urve b. Zübeyr el-Esedî (Urve b. Zübeyr b. Avvam b. Huveylid b. Esed)
4. Ebu Münzir Hişam b. Urve el-Esedî (Hişam b. Urve b. Zübeyr b. Avvam)
5. Ebu Bekir Vüheyb b. Hâlid el-Bâhilî (Vüheyb b. Hâlid b. Aclân)
6. Ebu Seleme Musa b. İsmail et-Tebûzeki (Musa b. İsmail)
Konular:
Geçim, ailenin geçimini sağlamak, başkasına el açmamak İnfak, kadının kocasının malından harcaması
Bize Muhammed b. Beşşâr, ona, Ebu Davud et-Tayâlisî, ona Ebân b. Yezid, ona Yahya b. Ebu Kesir, ona Zeyd b. Sellâm, ona Ebu Sellâm, ona da Hâris el-Eş’arî, Nebi’den (sav) şuna yakın ve bu manada şu hadisi rivayet etmiştir:
"Şüphesiz Allah (cc), Zekariya oğlu Yahya’ya (as), gereğince amel etmesi, İsrailoğullarına tebliğ edip onların da amel etmeleri için beş şeyi emretmişti: Yahya (as), neredeyse bu emri yerine getirmekte gecikecekken, İsa (as) ona şöyle dedi: 'Allah (cc) senden gereğince amel etmen, İsrailoğullarına da amel etmeleri için beş şeyi onlara emretmeni istemişti. Ya onlara, bu emirleri sen tebliğ edersin ya da ben yaparım.' Bunun üzerine Yahya (as), 'Eğer benden önce onları sen söyleyecek olursan, yerin dibine geçirilmekten yahut da azaba uğratılmaktan korkarım' deyip insanları Beyt’ül-Makdis’te topladı. Mescid ağzına kadar dolup taştı, hatta insanlar balkonlara çıktılar. Yahya dedi ki: 'Allah bana gereğince amel etmem, size de gereğince amel etmenizi bildirmek üzere, şu beş şeyi emretti:
'Onlardan ilki, Allah’a hiçbir şeyi ortak koşmaksızın O'na ibadet etmenizdir. Şüphesiz Allah’a ortak koşanın misali, kendi öz malından altın ya da gümüş mukabilinde bir köle satın alıp da ona 'Bu benim evim, bu da benim işimdir. Sen işini yap, bana da (kazandığından) öde' demesi, o kölenin ise çalışıp, ödemesini efendisinden başkasına yapması gibidir. Sizden hanginiz kölesinin böyle davranmasını arzu eder?
Allah size namazı da emretti. Namaz kılarken sağa sola dönüp bakmayın. Zira Allah, kulu namazdayken yüzünü başka tarafa çevirmediği sürece, yüzünü kuluna çevirir.
Size oruç tutmanızı da emrediyorum. Bunun misali ise, bir topluluk arasında olup, beraberinde herkesin kokusundan çok hoşlandığı içinde misk bulunan küçük bir kese taşıyan bir adama benzer. Şüphesiz oruçlu kimsenin ağız kokusu, Allah katında misk kokusundan daha hoştur.
Size sadaka vermenizi de emrediyorum. Bunun misali de şuna benzer: Bir adamı düşmanı esir alıp, elini boynuna bağlar ve boynunu da vurmak üzere onu herkesin önüne getirir. O adam onlara 'Ben az çok elimde ne varsa canımın fidyesi olarak verip kurtulmak istiyorum' der ve fidyeyle canını onların ellerinden kurtarır.
Sizlere Allah’ı anmanızı da emrediyorum. Bunun misali de, düşmanın peşinden koşarak takip ettiği bir adama benzer. Bu kimse kaçarken, son derece sağlam bir kaleye ulaşır ve onlardan kendisini kurtarır. İşte kul da kendisini şeytandan ancak Allah’ı anmakla koruyabilir.”
Nebi (sav) da şöyle buyurmuştur: "Ben de sizlere Allah’ın bana emretmiş olduğu şu beş şeyi emrediyorum: Dinleyip itaat etmek, cihad etmek, hicret etmek ve cemaatle birlikte bulunmak. Zira kim cemaatten bir karış kadar ayrılacak olursa, dönmesi durumu hariç, boynundan İslam’ın (güven) ipini çıkarmış olur. Cahiliyye davası güden kimse ise cehennemde diz üstü çökecektir. Bir adam 'Ey Allah’ın Rasulü! Namaz kılsa da oruç tutsa da mı?' diye sorunca, Rasulullah (sav) 'Namaz kılsa da oruç tutsa da!' buyurdu ve 'O halde ey Allah'ın kulları! Siz, sizleri müslümanlar, müminler olarak isimlendiren Allah’ın davasını güdünüz' buyurdu." Ebu İsa dedi ki: Bu, hasen-sahih-garip bir hadistir. Ebu Sellâm el-Habeşî’nin adı Mamtûr'dur. Bu hadisi Ali b. el-Mübarek de Yahya b. Ebu Kesir’den rivayet etmiştir.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
16669, T002864
Hadis:
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ بَشَّارٍ حَدَّثَنَا أَبُو دَاوُدَ الطَّيَالِسِىُّ حَدَّثَنَا أَبَانُ بْنُ يَزِيدَ عَنْ يَحْيَى بْنِ أَبِى كَثِيرٍ عَنْ زَيْدِ بْنِ سَلاَّمٍ عَنْ أَبِى سَلاَّمٍ عَنِ الْحَارِثِ الأَشْعَرِىِّ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم نَحْوَهُ بِمَعْنَاهُ قَالَ:
"إِنَّ اللَّهَ أَمَرَ يَحْيَى بْنَ زَكَرِيَّا بِخَمْسِ كَلِمَاتٍ أَنْ يَعْمَلَ بِهَا وَيَأْمُرَ بَنِى إِسْرَائِيلَ أَنْ يَعْمَلُوا بِهَا. وَإِنَّهُ كَادَ أَنْ يُبْطِئَ بِهَا. فَقَالَ عِيسَى إِنَّ اللَّهَ أَمَرَكَ بِخَمْسِ كَلِمَاتٍ لِتَعْمَلَ بِهَا وَتَأْمُرَ بَنِى إِسْرَائِيلَ أَنْ يَعْمَلُوا بِهَا، فَإِمَّا أَنْ تَأْمُرَهُمْ وَإِمَّا أَنَا آمُرُهُمْ. فَقَالَ يَحْيَى أَخْشَى إِنْ سَبَقْتَنِى بِهَا أَنْ يُخْسَفَ بِى أَوْ أُعَذَّبَ. فَجَمَعَ النَّاسَ فِى بَيْتِ الْمَقْدِسِ فَامْتَلأَ الْمَسْجِدُ وَتعَدُوا عَلَى الشُّرَفِ. فَقَالَ إِنَّ اللَّهَ أَمَرَنِى بِخَمْسِ كَلِمَاتٍ أَنْ أَعْمَلَ بِهِنَّ وَآمُرَكُمْ أَنْ تَعْمَلُوا بِهِنَّ:
أَوَّلُهُنَّ أَنْ تَعْبُدُوا اللَّهَ وَلاَ تُشْرِكُوا بِهِ شَيْئًا. وَإِنَّ مَثَلَ مَنْ أَشْرَكَ بِاللَّهِ كَمَثَلِ رَجُلٍ اشْتَرَى عَبْدًا مِنْ خَالِصِ مَالِهِ بِذَهَبٍ أَوْ وَرِقٍ. فَقَالَ هَذِهِ دَارِى وَهَذَا عَمَلِى، فَاعْمَلْ وَأَدِّ إِلَىَّ. فَكَانَ يَعْمَلُ وَيُؤَدِّى إِلَى غَيْرِ سَيِّدِهِ. فَأَيُّكُمْ يَرْضَى أَنْ يَكُونَ عَبْدُهُ كَذَلِكَ؟
وَإِنَّ اللَّهَ أَمَرَكُمْ بِالصَّلاَةِ. فَإِذَا صَلَّيْتُمْ فَلاَ تَلْتَفِتُوا، فَإِنَّ اللَّهَ يَنْصِبُ وَجْهَهُ لِوَجْهِ عَبْدِهِ فِى صَلاَتِهِ مَا لَمْ يَلْتَفِتْ.
وَآمُرُكُمْ بِالصِّيَامِ. فَإِنَّ مَثَلَ ذَلِكَ كَمَثَلِ رَجُلٍ فِى عِصَابَةٍ مَعَهُ صُرَّةٌ فِيهَا مِسْكٌ، فَكُلُّهُمْ يَعْجَبُ أَوْ يُعْجِبُهُ رِيحُهَا. وَإِنَّ رِيحَ الصَّائِمِ أَطْيَبُ عِنْدَ اللَّهِ مِنْ رِيحِ الْمِسْكِ.
وَآمُرُكُمْ بِالصَّدَقَةِ. فَإِنَّ مَثَلَ ذَلِكَ كَمَثَلِ رَجُلٍ أَسَرَهُ الْعَدُوُّ فَأَوْثَقُوا يَدَهُ إِلَى عُنُقِهِ وَقَدَّمُوهُ لِيَضْرِبُوا عُنُقَهُ فَقَالَ أَنَا أَفْدِيهِ مِنْكُمْ بِالْقَلِيلِ وَالْكَثِيرِ، فَفَدَى نَفْسَهُ مِنْهُمْ.
وَآمُرُكُمْ أَنْ تَذْكُرُوا اللَّهَ. فَإِنَّ مَثَلَ ذَلِكَ كَمَثَلِ رَجُلٍ خَرَجَ الْعَدُوُّ فِى أَثَرِهِ سِرَاعًا، حَتَّى إِذَا أَتَى عَلَى حِصْنٍ حَصِينٍ فَأَحْرَزَ نَفْسَهُ مِنْهُمْ. كَذَلِكَ الْعَبْدُ لاَ يُحْرِزُ نَفْسَهُ مِنَ الشَّيْطَانِ إِلاَّ بِذِكْرِ اللَّهِ."
قَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم: "وَأَنَا آمُرُكُمْ بِخَمْسٍ اللَّهُ أَمَرَنِى بِهِنَّ السَّمْعُ وَالطَّاعَةُ وَالْجِهَادُ وَالْهِجْرَةُ وَالْجَمَاعَةُ. فَإِنَّهُ مَنْ فَارَقَ الْجَمَاعَةَ قِيدَ شِبْرٍ فَقَدْ خَلَعَ رِبْقَةَ الإِسْلاَمِ مِنْ عُنُقِهِ إِلاَّ أَنْ يَرْجِعَ. وَمَنِ ادَّعَى دَعْوَى الْجَاهِلِيَّةِ فَإِنَّهُ مِنْ جُثَا جَهَنَّمَ. فَقَالَ رَجُلٌ يَا رَسُولَ اللَّهِ وَإِنْ صَلَّى وَصَامَ؟ قَالَ وَإِنْ صَلَّى وَصَامَ. فَادْعُوا بِدَعْوَى اللَّهِ الَّذِى سَمَّاكُمُ الْمُسْلِمِينَ الْمُؤْمِنِينَ عِبَادَ اللَّهِ." قَالَ أَبُو عِيسَى: هَذَا حَدِيثٌ حَسَنٌ صَحِيحٌ غَرِيبٌ. وَأَبُو سَلاَّمٍ الْحَبَشِىُّ اسْمُهُ مَمْطُورٌ. وَقَدْ رَوَاهُ عَلِىُّ بْنُ الْمُبَارَكِ عَنْ يَحْيَى بْنِ أَبِى كَثِيرٍ.
Tercemesi:
Bize Muhammed b. Beşşâr, ona, Ebu Davud et-Tayâlisî, ona Ebân b. Yezid, ona Yahya b. Ebu Kesir, ona Zeyd b. Sellâm, ona Ebu Sellâm, ona da Hâris el-Eş’arî, Nebi’den (sav) şuna yakın ve bu manada şu hadisi rivayet etmiştir:
"Şüphesiz Allah (cc), Zekariya oğlu Yahya’ya (as), gereğince amel etmesi, İsrailoğullarına tebliğ edip onların da amel etmeleri için beş şeyi emretmişti: Yahya (as), neredeyse bu emri yerine getirmekte gecikecekken, İsa (as) ona şöyle dedi: 'Allah (cc) senden gereğince amel etmen, İsrailoğullarına da amel etmeleri için beş şeyi onlara emretmeni istemişti. Ya onlara, bu emirleri sen tebliğ edersin ya da ben yaparım.' Bunun üzerine Yahya (as), 'Eğer benden önce onları sen söyleyecek olursan, yerin dibine geçirilmekten yahut da azaba uğratılmaktan korkarım' deyip insanları Beyt’ül-Makdis’te topladı. Mescid ağzına kadar dolup taştı, hatta insanlar balkonlara çıktılar. Yahya dedi ki: 'Allah bana gereğince amel etmem, size de gereğince amel etmenizi bildirmek üzere, şu beş şeyi emretti:
'Onlardan ilki, Allah’a hiçbir şeyi ortak koşmaksızın O'na ibadet etmenizdir. Şüphesiz Allah’a ortak koşanın misali, kendi öz malından altın ya da gümüş mukabilinde bir köle satın alıp da ona 'Bu benim evim, bu da benim işimdir. Sen işini yap, bana da (kazandığından) öde' demesi, o kölenin ise çalışıp, ödemesini efendisinden başkasına yapması gibidir. Sizden hanginiz kölesinin böyle davranmasını arzu eder?
Allah size namazı da emretti. Namaz kılarken sağa sola dönüp bakmayın. Zira Allah, kulu namazdayken yüzünü başka tarafa çevirmediği sürece, yüzünü kuluna çevirir.
Size oruç tutmanızı da emrediyorum. Bunun misali ise, bir topluluk arasında olup, beraberinde herkesin kokusundan çok hoşlandığı içinde misk bulunan küçük bir kese taşıyan bir adama benzer. Şüphesiz oruçlu kimsenin ağız kokusu, Allah katında misk kokusundan daha hoştur.
Size sadaka vermenizi de emrediyorum. Bunun misali de şuna benzer: Bir adamı düşmanı esir alıp, elini boynuna bağlar ve boynunu da vurmak üzere onu herkesin önüne getirir. O adam onlara 'Ben az çok elimde ne varsa canımın fidyesi olarak verip kurtulmak istiyorum' der ve fidyeyle canını onların ellerinden kurtarır.
Sizlere Allah’ı anmanızı da emrediyorum. Bunun misali de, düşmanın peşinden koşarak takip ettiği bir adama benzer. Bu kimse kaçarken, son derece sağlam bir kaleye ulaşır ve onlardan kendisini kurtarır. İşte kul da kendisini şeytandan ancak Allah’ı anmakla koruyabilir.”
Nebi (sav) da şöyle buyurmuştur: "Ben de sizlere Allah’ın bana emretmiş olduğu şu beş şeyi emrediyorum: Dinleyip itaat etmek, cihad etmek, hicret etmek ve cemaatle birlikte bulunmak. Zira kim cemaatten bir karış kadar ayrılacak olursa, dönmesi durumu hariç, boynundan İslam’ın (güven) ipini çıkarmış olur. Cahiliyye davası güden kimse ise cehennemde diz üstü çökecektir. Bir adam 'Ey Allah’ın Rasulü! Namaz kılsa da oruç tutsa da mı?' diye sorunca, Rasulullah (sav) 'Namaz kılsa da oruç tutsa da!' buyurdu ve 'O halde ey Allah'ın kulları! Siz, sizleri müslümanlar, müminler olarak isimlendiren Allah’ın davasını güdünüz' buyurdu." Ebu İsa dedi ki: Bu, hasen-sahih-garip bir hadistir. Ebu Sellâm el-Habeşî’nin adı Mamtûr'dur. Bu hadisi Ali b. el-Mübarek de Yahya b. Ebu Kesir’den rivayet etmiştir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Emsal 78, 5/149
Senetler:
1. Ebu Malik Haris el-Eşarî (Haris b. Haris)
2. Ebû Sellâm Mamtur el-Esved el-Habeşî (Mamtur)
3. Zeyd b. Sellam el-Habeşî (Zeyd b. Sellam b. Memtur)
4. Ebu Nasr Yahya b. Ebu Kesir et-Tâî (Yahya b. Salih b. Mütevekkil)
5. Ebu Yezid Ebân b. Yezîd el-Attâr (Ebân b. Yezîd)
6. Ebû Dâvûd et-Tayâlîsî (Süleyman b. Davud b. Cârûd)
7. Muhammed b. Beşşâr el-Abdî (Muhammed b. Beşşâr b. Osman)
Konular:
İbadet, Namaz
KTB, NAMAZ,
KTB, ORUÇ
Oruç Olgusu
Oruç, oruçlunun ağız kokusu
Tevhid, İslam inancı
حَدَّثَنَا يَحْيَى حَدَّثَنَا عَبْدُ الرَّزَّاقِ عَنْ مَعْمَرٍ عَنْ هَمَّامٍ قَالَ سَمِعْتُ أَبَا هُرَيْرَةَ - رضى الله عنه - عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم قَالَ: " إِذَا أَنْفَقَتِ الْمَرْأَةُ مِنْ كَسْبِ زَوْجِهَا عَنْ غَيْرِ أَمْرِهِ فَلَهُ نِصْفُ أَجْرِهِ "
Bize Yahya, ona Abdürrezzâk, ona Ma'mer, ona Hemmâm, ona da Ebu Hureyre'nin (ra) rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle demiştir: "Kadın, kocasının kazancından, onun izni olmaksızın infak ettiğinde, bu infakın sevabının yarısı kocaya ait olur."
Öneri Formu
Hadis Id, No:
16780, B005360
Hadis:
حَدَّثَنَا يَحْيَى حَدَّثَنَا عَبْدُ الرَّزَّاقِ عَنْ مَعْمَرٍ عَنْ هَمَّامٍ قَالَ سَمِعْتُ أَبَا هُرَيْرَةَ - رضى الله عنه - عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم قَالَ: " إِذَا أَنْفَقَتِ الْمَرْأَةُ مِنْ كَسْبِ زَوْجِهَا عَنْ غَيْرِ أَمْرِهِ فَلَهُ نِصْفُ أَجْرِهِ "
Tercemesi:
Bize Yahya, ona Abdürrezzâk, ona Ma'mer, ona Hemmâm, ona da Ebu Hureyre'nin (ra) rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle demiştir: "Kadın, kocasının kazancından, onun izni olmaksızın infak ettiğinde, bu infakın sevabının yarısı kocaya ait olur."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Nafakat 5, 2/385
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebu Ukbe Hemmâm b. Münebbih el-Yemânî (Hemmâm b. Münebbih b. Kamil b. Sîc)
3. Ebu Urve Mamer b. Raşid el-Ezdî (Mamer b. Râşid)
4. ُEbu Bekir Abdürrezzak b. Hemmam (Abdürrezzak b. Hemmam b. Nafi)
5. Ebu Zekeriyya Yahya b. Cafer el-Bikendî (Yahya b. Cafer b. A'yen)
Konular:
İnfak, kadının kocasının malından harcaması
حَدَّثَنَا قُتَيْبَةُ بْنُ سَعِيدٍ حَدَّثَنَا أَبُو عَوَانَةَ ح وَحَدَّثَنِى عَبْدُ الرَّحْمَنِ بْنُ الْمُبَارَكِ حَدَّثَنَا أَبُو عَوَانَةَ عَنْ قَتَادَةَ عَنْ أَنَسٍ - رضى الله عنه - قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « مَا مِنْ مُسْلِمٍ يَغْرِسُ غَرْسًا ، أَوْ يَزْرَعُ زَرْعًا ، فَيَأْكُلُ مِنْهُ طَيْرٌ أَوْ إِنْسَانٌ أَوْ بَهِيمَةٌ ، إِلاَّ كَانَ لَهُ بِهِ صَدَقَةٌ » . وَقَالَ لَنَا مُسْلِمٌ حَدَّثَنَا أَبَانُ حَدَّثَنَا قَتَادَةُ حَدَّثَنَا أَنَسٌ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم .
Bize Kuteybe b. Saîd ve Abdurrahman b. Mübârek, onlara Ebu Avâne, ona Katâde, ona da Enes'in (ra) rivayet ettiğine göre Hz. peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Eğer bir Müslüman bir ağaç diker yahut ekin eker de, ondan bir kuş veya insan yahut hayvan yerse, bundan dolayı ona mutlaka sadaka (sevabı) olur.".
Yine bize Müslim, ona Ebân, ona Kâtâde, ona da Enes, Hz. Peygamber'den (sav) bu hadisi rivayet etmiştir.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
16933, B002320
Hadis:
حَدَّثَنَا قُتَيْبَةُ بْنُ سَعِيدٍ حَدَّثَنَا أَبُو عَوَانَةَ ح وَحَدَّثَنِى عَبْدُ الرَّحْمَنِ بْنُ الْمُبَارَكِ حَدَّثَنَا أَبُو عَوَانَةَ عَنْ قَتَادَةَ عَنْ أَنَسٍ - رضى الله عنه - قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « مَا مِنْ مُسْلِمٍ يَغْرِسُ غَرْسًا ، أَوْ يَزْرَعُ زَرْعًا ، فَيَأْكُلُ مِنْهُ طَيْرٌ أَوْ إِنْسَانٌ أَوْ بَهِيمَةٌ ، إِلاَّ كَانَ لَهُ بِهِ صَدَقَةٌ » . وَقَالَ لَنَا مُسْلِمٌ حَدَّثَنَا أَبَانُ حَدَّثَنَا قَتَادَةُ حَدَّثَنَا أَنَسٌ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم .
Tercemesi:
Bize Kuteybe b. Saîd ve Abdurrahman b. Mübârek, onlara Ebu Avâne, ona Katâde, ona da Enes'in (ra) rivayet ettiğine göre Hz. peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Eğer bir Müslüman bir ağaç diker yahut ekin eker de, ondan bir kuş veya insan yahut hayvan yerse, bundan dolayı ona mutlaka sadaka (sevabı) olur.".
Yine bize Müslim, ona Ebân, ona Kâtâde, ona da Enes, Hz. Peygamber'den (sav) bu hadisi rivayet etmiştir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Hars ve'l-Mezâraa 1, 1/651
Senetler:
1. Enes b. Malik el-Ensarî (Enes b. Malik b. Nadr b. Damdam b. Zeyd b. Haram)
2. Ebu Hattab Katade b. Diame es-Sedusî (Katade b. Diame b. Katade)
3. Ebu Avane Vazzah b. Abdullah el-Yeşkurî (Vazzah b. Abdullah)
4. Ebu Bekir Abdurrahman b. Mübarek el-Ayşî (Abdurrahman b. Mübarek b. Abdullah)
Konular:
Müslüman, insanlara ve hayvanlara fayda verecek şeyler yapması
حَدَّثَنَا مُوسَى حَدَّثَنَا مُعْتَمِرٌ عَنْ أَبِيهِ قَالَ وَحَدَّثَ أَبُو عُثْمَانَ أَيْضًا عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ أَبِى بَكْرٍ - رضى الله عنهما - قَالَ كُنَّا مَعَ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم ثَلاَثِينَ وَمِائَةً ، فَقَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « هَلْ مَعَ أَحَدٍ مِنْكُمْ طَعَامٌ » . فَإِذَا مَعَ رَجُلٍ صَاعٌ مِنْ طَعَامٍ أَوْ نَحْوُهُ ، فَعُجِنَ ، ثُمَّ جَاءَ رَجُلٌ مُشْرِكٌ مُشْعَانٌّ طَوِيلٌ بِغَنَمٍ يَسُوقُهَا فَقَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « أَبَيْعٌ أَمْ عَطِيَّةٌ أَوْ - قَالَ - هِبَةٌ » . قَالَ لاَ بَلْ بَيْعٌ . قَالَ فَاشْتَرَى مِنْهُ شَاةً فَصُنِعَتْ ، فَأَمَرَ نَبِىُّ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم بِسَوَادِ الْبَطْنِ يُشْوَى ، وَايْمُ اللَّهِ مَا مِنَ الثَّلاَثِينَ وَمِائَةٍ إِلاَّ قَدْ حَزَّ لَهُ حُزَّةً مِنْ سَوَادِ بَطْنِهَا ، إِنْ كَانَ شَاهِدًا أَعْطَاهَا إِيَّاهُ ، وَإِنْ كَانَ غَائِبًا خَبَأَهَا لَهُ ، ثُمَّ جَعَلَ فِيهَا قَصْعَتَيْنِ فَأَكَلْنَا أَجْمَعُونَ وَشَبِعْنَا ، وَفَضَلَ فِى الْقَصْعَتَيْنِ ، فَحَمَلْتُهُ عَلَى الْبَعِيرِ . أَوْ كَمَا قَالَ .
Bize Musa, ona Mu’temir, ona babası (Süleyman b. Tarhân), ona Ebu Osman, ona da Abdurrahman b. Ebu Bekir (r.anhuma) şöyle rivayet etmiştir:
Biz Hz. Peygamber (sav) ile birlikte yüz otuz kişiydik. Hz. peygamber (sav) bize “Birinizin yanında yiyecek var mı?” dedi. Baktık ki birinin yanında bir sâ’ veya buna yakın yiyecek çıktı, hemen bir hamur yoğruldu. Sonra da saçı dağınık, uzun boylu müşrik bir adam koyunlarını sürerek geldi. Hz. Peygamber (sav), ona “satılık mı yoksa bağış mı?” diye sordu. Adam: “satılık” dedi. Hz. peygamber (sav), ondan bir koyun satın aldı. Koyun hemen kesildi ve Allah’ın Rasulü (sav), önce onun karaciğerinin pişirilmesini emretti. Allah’a yemin olsun ki, Nebî (sav) karaciğeri yüz otuz kişinin her birine -orada ise kendisine vererek, değilse payını ayırarak- dağıttı ve (koyunun etini) iki kaba koydu, onların tamamı ondan yedi, hepimiz doyduk hatta iki kaptaki yemek artmıştı, onu da deveye yükledik.
Veya hadisin ravisi buna benzer ifade kullandı.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
16869, B005382
Hadis:
حَدَّثَنَا مُوسَى حَدَّثَنَا مُعْتَمِرٌ عَنْ أَبِيهِ قَالَ وَحَدَّثَ أَبُو عُثْمَانَ أَيْضًا عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ أَبِى بَكْرٍ - رضى الله عنهما - قَالَ كُنَّا مَعَ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم ثَلاَثِينَ وَمِائَةً ، فَقَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « هَلْ مَعَ أَحَدٍ مِنْكُمْ طَعَامٌ » . فَإِذَا مَعَ رَجُلٍ صَاعٌ مِنْ طَعَامٍ أَوْ نَحْوُهُ ، فَعُجِنَ ، ثُمَّ جَاءَ رَجُلٌ مُشْرِكٌ مُشْعَانٌّ طَوِيلٌ بِغَنَمٍ يَسُوقُهَا فَقَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « أَبَيْعٌ أَمْ عَطِيَّةٌ أَوْ - قَالَ - هِبَةٌ » . قَالَ لاَ بَلْ بَيْعٌ . قَالَ فَاشْتَرَى مِنْهُ شَاةً فَصُنِعَتْ ، فَأَمَرَ نَبِىُّ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم بِسَوَادِ الْبَطْنِ يُشْوَى ، وَايْمُ اللَّهِ مَا مِنَ الثَّلاَثِينَ وَمِائَةٍ إِلاَّ قَدْ حَزَّ لَهُ حُزَّةً مِنْ سَوَادِ بَطْنِهَا ، إِنْ كَانَ شَاهِدًا أَعْطَاهَا إِيَّاهُ ، وَإِنْ كَانَ غَائِبًا خَبَأَهَا لَهُ ، ثُمَّ جَعَلَ فِيهَا قَصْعَتَيْنِ فَأَكَلْنَا أَجْمَعُونَ وَشَبِعْنَا ، وَفَضَلَ فِى الْقَصْعَتَيْنِ ، فَحَمَلْتُهُ عَلَى الْبَعِيرِ . أَوْ كَمَا قَالَ .
Tercemesi:
Bize Musa, ona Mu’temir, ona babası (Süleyman b. Tarhân), ona Ebu Osman, ona da Abdurrahman b. Ebu Bekir (r.anhuma) şöyle rivayet etmiştir:
Biz Hz. Peygamber (sav) ile birlikte yüz otuz kişiydik. Hz. peygamber (sav) bize “Birinizin yanında yiyecek var mı?” dedi. Baktık ki birinin yanında bir sâ’ veya buna yakın yiyecek çıktı, hemen bir hamur yoğruldu. Sonra da saçı dağınık, uzun boylu müşrik bir adam koyunlarını sürerek geldi. Hz. Peygamber (sav), ona “satılık mı yoksa bağış mı?” diye sordu. Adam: “satılık” dedi. Hz. peygamber (sav), ondan bir koyun satın aldı. Koyun hemen kesildi ve Allah’ın Rasulü (sav), önce onun karaciğerinin pişirilmesini emretti. Allah’a yemin olsun ki, Nebî (sav) karaciğeri yüz otuz kişinin her birine -orada ise kendisine vererek, değilse payını ayırarak- dağıttı ve (koyunun etini) iki kaba koydu, onların tamamı ondan yedi, hepimiz doyduk hatta iki kaptaki yemek artmıştı, onu da deveye yükledik.
Veya hadisin ravisi buna benzer ifade kullandı.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Et'ime 6, 2/390
Senetler:
1. Abdurrahman b. Ebu Bekir es-Sıddık (Abdurrahman b. Abdullah b. Osman b. Amir)
2. Ebu Osman en-Nehdî (Abdurrahman b. Mül b. Amr b. Adiy b. Vehb)
3. Ebu Mu'temir Süleyman b. Tarhân et-Teymî (Süleyman b. Tarhân)
4. Ebu Muhammed Mu'temir b. Süleyman et-Teymi (Mu'temir b. Süleyman b. Tarhân)
5. Ebu Seleme Musa b. İsmail et-Tebûzeki (Musa b. İsmail)
Konular:
Hz. Peygamber, mucizeleri
Ticaret, müşrik/kafir/ehl-i kitab'la
حَدَّثَنَا هَنَّادٌ حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ عَيَّاشٍ عَنْ عَاصِمٍ عَنْ أَبِى وَائِلٍ عَنْ قَيْسِ بْنِ أَبِى غَرَزَةَ قَالَ خَرَجَ عَلَيْنَا رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم وَنَحْنُ نُسَمَّى السَّمَاسِرَةَ فَقَالَ « يَا مَعْشَرَ التُّجَّارِ إِنَّ الشَّيْطَانَ وَالإِثْمَ يَحْضُرَانِ الْبَيْعَ. فَشُوبُوا بَيْعَكُمْ بِالصَّدَقَةِ » . قَالَ وَفِى الْبَابِ عَنِ الْبَرَاءِ بْنِ عَازِبٍ وَرِفَاعَةَ . قَالَ أَبُو عِيسَى حَدِيثُ قَيْسِ بْنِ أَبِى غَرَزَةَ حَدِيثٌ حَسَنٌ صَحِيحٌ . رَوَاهُ مَنْصُورٌ وَالأَعْمَشُ وَحَبِيبُ بْنُ أَبِى ثَابِتٍ وَغَيْرُ وَاحِدٍ عَنْ أَبِى وَائِلٍ عَنْ قَيْسِ بْنِ أَبِى غَرَزَةَ . وَلاَ نَعْرِفُ لِقَيْسٍ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم غَيْرَ هَذَا . حَدَّثَنَا هَنَّادٌ حَدَّثَنَا أَبُو مُعَاوِيَةَ عَنِ الأَعْمَشِ عَنْ شَقِيقِ بْنِ سَلَمَةَ (وَشَقِيقٌ هُوَ أَبُو وَائِلٍ) عَنْ قَيْسِ بْنِ أَبِى غَرَزَةَ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم نَحْوَهُ بِمَعْنَاهُ .و في الباب عن البراء بن عازب و رفاعة. قَالَ أَبُو عِيسَى وَهَذَا حَدِيثٌ صَحِيحٌ .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
16733, T001208
Hadis:
حَدَّثَنَا هَنَّادٌ حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ عَيَّاشٍ عَنْ عَاصِمٍ عَنْ أَبِى وَائِلٍ عَنْ قَيْسِ بْنِ أَبِى غَرَزَةَ قَالَ خَرَجَ عَلَيْنَا رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم وَنَحْنُ نُسَمَّى السَّمَاسِرَةَ فَقَالَ « يَا مَعْشَرَ التُّجَّارِ إِنَّ الشَّيْطَانَ وَالإِثْمَ يَحْضُرَانِ الْبَيْعَ. فَشُوبُوا بَيْعَكُمْ بِالصَّدَقَةِ » . قَالَ وَفِى الْبَابِ عَنِ الْبَرَاءِ بْنِ عَازِبٍ وَرِفَاعَةَ . قَالَ أَبُو عِيسَى حَدِيثُ قَيْسِ بْنِ أَبِى غَرَزَةَ حَدِيثٌ حَسَنٌ صَحِيحٌ . رَوَاهُ مَنْصُورٌ وَالأَعْمَشُ وَحَبِيبُ بْنُ أَبِى ثَابِتٍ وَغَيْرُ وَاحِدٍ عَنْ أَبِى وَائِلٍ عَنْ قَيْسِ بْنِ أَبِى غَرَزَةَ . وَلاَ نَعْرِفُ لِقَيْسٍ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم غَيْرَ هَذَا . حَدَّثَنَا هَنَّادٌ حَدَّثَنَا أَبُو مُعَاوِيَةَ عَنِ الأَعْمَشِ عَنْ شَقِيقِ بْنِ سَلَمَةَ (وَشَقِيقٌ هُوَ أَبُو وَائِلٍ) عَنْ قَيْسِ بْنِ أَبِى غَرَزَةَ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم نَحْوَهُ بِمَعْنَاهُ .و في الباب عن البراء بن عازب و رفاعة. قَالَ أَبُو عِيسَى وَهَذَا حَدِيثٌ صَحِيحٌ .
Tercemesi:
Bize Hennâd, ona Ebu Bekr b. Ayyâş, ona Asım, ona Ebu Vâil, ona da Kays b. Ebu Ğareze şunları nakletmiştir:
Bize simsar denilirdi. Bir gün yanımıza Rasulullah (sav) gelip "Ey tüccarlar! Alışveriş ve satışınıza şeytan ve günah tebelleş olur/bulaşır. Bundan dolayı alışverişinize sadaka katın ki alışverişinizde işlediğiniz günahlarınızı silsin." buyurdu.
Tirmizî şöyle dedi: Bu konuya dair Berâ b. Âzib ve Rifâa'dan da hadis nakledilmiştir. Kays b. Ebu Ğareze'nin bu hadisi hasen sahihtir. Bu hadisi Mansur, A'meş, Habîb b. Ebu Sâbit ve başkaca raviler Ebu Vâil'den, o da Kays b. Ebu Ğareze'den nakletmişlerdir. Kays (b. Ebu Ğareze'nin) Rasulullah'tan (sav) naklettiği bundan başka bir hadis bilmiyoruz. Ayrıca bize Hennâd, ona Ebu Muaviye, ona A'meş, ona Şakîk b. Seleme (Ebu Vâil), ona da Kays b. Ebu Ğareze Rasululah'tan (sav) bu hadise anlamca benzer rivayette bulunmuştur.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Buyû' 4, 3/514
Senetler:
()
Konular:
Ticaret, günahdan arındırmak
Ticaret, Simsarlık-Komisyonculuk-Kabz-ı Mallık
YASAKLANAN SATIŞ ŞEKİLLERİ
Öneri Formu
Hadis Id, No:
16754, T001218
Hadis:
حَدَّثَنَا حُمَيْدُ بْنُ مَسْعَدَةَ أَخْبَرَنَا عُبَيْدُ اللَّهِ بْنُ شُمَيْطِ بْنِ عَجْلاَنَ حَدَّثَنَا الأَخْضَرُ بْنُ عَجْلاَنَ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ الْحَنَفِىِّ عَنْ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم بَاعَ حِلْسًا وَقَدَحًا. وَقَالَ « مَنْ يَشْتَرِى هَذَا الْحِلْسَ وَالْقَدَحَ » . فَقَالَ رَجُلٌ أَخَذْتُهُمَا بِدِرْهَمٍ . فَقَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « مَنْ يَزِيدُ عَلَى دِرْهَمٍ مَنْ يَزِيدُ عَلَى دِرْهَمٍ » فَأَعْطَاهُ رَجُلٌ دِرْهَمَيْنِ فَبَاعَهُمَا مِنْهُ . قَالَ أَبُو عِيسَى هَذَا حَدِيثٌ حَسَنٌ لاَ نَعْرِفُهُ إِلاَّ مِنْ حَدِيثِ الأَخْضَرِ بْنِ عَجْلاَنَ . وَعَبْدُ اللَّهِ الْحَنَفِىُّ الَّذِى رَوَى عَنْ أَنَسٍ هُوَ أَبُو بَكْرٍ الْحَنَفِىُّ . وَالْعَمَلُ عَلَى هَذَا عِنْدَ بَعْضِ أَهْلِ الْعِلْمِ. لَمْ يَرَوْا بَأْسًا بِبَيْعِ مَنْ يَزِيدُ فِى الْغَنَائِمِ وَالْمَوَارِيثِ . وَقَدْ رَوَى الْمُعْتَمِرُ بْنُ سُلَيْمَانَ وَغَيْرُ وَاحِدٍ مِنْ أَهْلِ الْحَدِيثِ عَنِ الأَخْضَرِ بْنِ عَجْلاَنَ هَذَا الْحَدِيثَ .
Tercemesi:
Bize Humeyd b. Mes'ade, ona Ubeydullah b. Şumayt b. Aclân, ona Ahdar b. Aclân, ona Abdullah el-Hanefî, ona Enes b. Malik şunları nakletmiştir:
Rasulullah (sav) kendisinden sadaka isteyen bir adama ait bir kilim/hasır veya devenin sırtına vurulan bir şeyi ve bir çanağı satmıştı. O zaman Rasulullah -sav-"Kim bu kilim ve çanağı satın alır" dedi. Bunun üzerine bir adam "Bir dirheme onları alırım." dedi. Rasulullah da "Kim bir dirhemden fazlaya alır? Kim bir dirhemden fazlaya alır?" dedi. Bunun üzerine başka bir adam iki dirhem verdi, O (sav) da ona sattı.
Tirmizî şöyle dedi: Bu hadisi, Ahdar b. Aclân'dan başka nakleden birini bilmiyoruz. Enes'ten rivayet eden Abdullah el-Hanefî adlı kişi Ebu Bekr el-Hanefî'dir. Bazı alimler bu hadisle amel etmektedirler. Ganimet ve miras mallarında fazla fiyat verene açık artırma/müzayede usulü satmakta sakınca görmemişlerdir. Öte yandan Mu'temir b. Süleyman ve birçok muhaddis, bu hadisi Ahdar b. Aclân'dan nakletmiştir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Buyû' 10, 3/522
Senetler:
()
Konular:
Ticaret, açık artırma usulü
Öneri Formu
Hadis Id, No:
16760, T002919
Hadis:
حَدَّثَنَا الْحَسَنُ بْنُ عَرَفَةَ حَدَّثَنَا إِسْمَاعِيلُ بْنُ عَيَّاشٍ عَنْ بَحِيرِ بْنِ سَعْدٍ عَنْ خَالِدِ بْنِ مَعْدَانَ عَنْ كَثِيرِ بْنِ مُرَّةَ الْحَضْرَمِىِّ عَنْ عُقْبَةَ بْنِ عَامِرٍ قَالَ: سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَقُولُ :« الْجَاهِرُ بِالْقُرْآنِ كَالْجَاهِرِ بِالصَّدَقَةِ وَالْمُسِرُّ بِالْقُرْآنِ كَالْمُسِرِّ بِالصَّدَقَةِ » . قَالَ أَبُو عِيسَى: هَذَا حَدِيثٌ حَسَنٌ غَرِيبٌ . وَمَعْنَى هَذَا الْحَدِيثِ أَنَّ الَّذِى يُسِرُّ بِقِرَاءَةِ الْقُرْآنِ أَفْضَلُ مِنَ الَّذِى يَجْهَرُ بِقِرَاءَةِ الْقُرْآنِ لأَنَّ صَدَقَةَ السِّرِّ أَفْضَلُ عِنْدَ أَهْلِ الْعِلْمِ مِنْ صَدَقَةِ الْعَلاَنِيَةِ وَإِنَّمَا مَعْنَى هَذَا عِنْدَ أَهْلِ الْعِلْمِ لِكَىْ يَأْمَنَ الرَّجُلُ مِنَ الْعُجْبِ لأَنَّ الَّذِى يُسِرُّ الْعَمَلَ لاَ يُخَافُ عَلَيْهِ الْعُجْبُ مَا يُخَافُ عَلَيْهِ مِنْ عَلاَنِيَتِهِ .
Tercemesi:
Ukbe b. Âmir (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.)’den şöyle buyurduğunu işittim demiştir: “Kur’ân-ı açıktan okuyan açıktan sadaka vermiş gibidir. Kur’ân’ı gizli okuyan ise gizli sadaka vermiş gibidir.” Tirmizî: Bu hadis hasen garibtir.Bu hadisin manası Kur’ân-ı gizli olarak okuyan kimsenin açık olarak okuyan kimseden üstün olduğudur. Çünkü gizli sadaka vermek, ilim adamlarınca açıktan vermekten daha değerli görülmüştür. Bunun tefsirini de şöyle yapmışlardır: Kişi gizli vermek suretiyle kendisini beğenmişlikten kurtarmış olur. Gizli verilen sadaka ve gizli yapılan ibadetlerde kendini beğenmişlik hastalığına yakalanması açıktan yapılan kadar korkuyu gerektirmez.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Fedâilü'l-Kur'an 20, 5/180
Senetler:
()
Konular:
Kur'an, açıktan ve gizli okumak
حَدَّثَنَا أَحْمَدُ بْنُ يُونُسَ حَدَّثَنَا إِبْرَاهِيمُ بْنُ سَعْدٍ حَدَّثَنَا ابْنُ شِهَابٍ عَنْ حُمَيْدِ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ - رضى الله عنه - قَالَ أَتَى النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم رَجُلٌ فَقَالَ هَلَكْتُ . قَالَ « وَلِمَ » . قَالَ وَقَعْتُ عَلَى أَهْلِى فِى رَمَضَانَ . قَالَ « فَأَعْتِقْ رَقَبَةً » . قَالَ لَيْسَ عِنْدِى . قَالَ « فَصُمْ شَهْرَيْنِ مُتَتَابِعَيْنِ » . قَالَ لاَ أَسْتَطِيعُ . قَالَ « فَأَطْعِمْ سِتِّينَ مِسْكِينًا » . قَالَ لاَ أَجِدُ . فَأُتِىَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم بِعَرَقٍ فِيهِ تَمْرٌ فَقَالَ « أَيْنَ السَّائِلُ » . قَالَ هَا أَنَا ذَا . قَالَ « تَصَدَّقْ بِهَذَا » . قَالَ عَلَى أَحْوَجَ مِنَّا يَا رَسُولَ اللَّهِ فَوَالَّذِى بَعَثَكَ بِالْحَقِّ مَا بَيْنَ لاَبَتَيْهَا أَهْلُ بَيْتٍ أَحْوَجُ مِنَّا فَضَحِكَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم حَتَّى بَدَتْ أَنْيَابُهُ قَالَ « فَأَنْتُمْ إِذًا » .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
16795, B005368
Hadis:
حَدَّثَنَا أَحْمَدُ بْنُ يُونُسَ حَدَّثَنَا إِبْرَاهِيمُ بْنُ سَعْدٍ حَدَّثَنَا ابْنُ شِهَابٍ عَنْ حُمَيْدِ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ - رضى الله عنه - قَالَ أَتَى النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم رَجُلٌ فَقَالَ هَلَكْتُ . قَالَ « وَلِمَ » . قَالَ وَقَعْتُ عَلَى أَهْلِى فِى رَمَضَانَ . قَالَ « فَأَعْتِقْ رَقَبَةً » . قَالَ لَيْسَ عِنْدِى . قَالَ « فَصُمْ شَهْرَيْنِ مُتَتَابِعَيْنِ » . قَالَ لاَ أَسْتَطِيعُ . قَالَ « فَأَطْعِمْ سِتِّينَ مِسْكِينًا » . قَالَ لاَ أَجِدُ . فَأُتِىَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم بِعَرَقٍ فِيهِ تَمْرٌ فَقَالَ « أَيْنَ السَّائِلُ » . قَالَ هَا أَنَا ذَا . قَالَ « تَصَدَّقْ بِهَذَا » . قَالَ عَلَى أَحْوَجَ مِنَّا يَا رَسُولَ اللَّهِ فَوَالَّذِى بَعَثَكَ بِالْحَقِّ مَا بَيْنَ لاَبَتَيْهَا أَهْلُ بَيْتٍ أَحْوَجُ مِنَّا فَضَحِكَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم حَتَّى بَدَتْ أَنْيَابُهُ قَالَ « فَأَنْتُمْ إِذًا » .
Tercemesi:
-.......Ebû Hureyre (R) şöyle demiştir: Peygamber'e bir adam geldi de:
— Helak oldum, dedi. Peygamber (S):
— "Neden helak oldun?" dedi.
Adam:
— Ramazânda oruçlu iken ailemle cinsî münâsebet yaptım, dedi.
Peygamber (S):
— "(Keffâret olarak) bir köle âzâd et" buyurdu. Adam:
— Bende köle alacak mal yoktur, dedi. Peygamber:
— "Öyleyse arka arkaya iki ay oruç tut" buyurdu. Adam:
— Ben bu oruca güç yetiremem, dedi. Peygamber:
— "Altmış fakiri doyur" buyurdu. Adam:
— Ben o kadar insanı doyuracak şeyi bulamam, dedi. Derken Peygamber'e içi hurma dolu bir zenbîl getirildi. Bunun
üzerine Peygamber:
— "Hani o soran kimse nerededir?" buyurdu. Adam:
— İşte benim, buradayım, dedi. Peygamber:
— "Bu hurmayı al da yoksullara sadaka et" buyurdu. Adam:
— Benden daha fakır bir yoksula mı vereceğim yâ Rasûlallah? Seni hakk ile gönderen Allah'a yemîn ederim ki, Medine'nin kara taşlı iki tarafı arasında benim ailemden daha muhtâc bir aile yoktur, dedi.
Bunun üzerine Peygamber (S) dişleri meydana çıkıncaya kadar güldü. Ve:
— "O takdirde siz buna (başkasından) daha haklısınız" buyurdu
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Nafakat 13, 2/386
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebu Abdurrahman Humeyd b. Abdurrahman ez-Zühri (Humeyd b. Abdurrahman b. Avf b. Abduavf b. Abd)
3. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
4. Ebu İshak İbrahim b. Sa'd ez-Zührî (İbrahim b. Sa'd b. İbrahim b. Abdurrahman b. Avf)
5. Ebu Abdullah Ahmed b. Yunus et-Temimî (Ahmed b. Abdullah b. Yunus b. Abdullah b. Kays)
Konular:
Oruç, orucun kefareti