3653 Kayıt Bulundu.
Bize İshak b. İbrahim ve Muhammed b. Râfi, ona Abdurrezzak, ona İbn Cüreyc, ona Ata, ona da Cabir b. Abdullah şöyle demiştir:
"Nebi (sav) Ramazan Bayramı birinci günü ayağa kalktı ve hutbeden önce namaza başladı sonra insanlara hutbe verdi. Allah'ın Rasulü (sav) hutbeyi bitirince indi ve kadınların bulunduğu tarafa gitti. Bilal'in eline dayanarak onlara öğüt verdi. Bilal elbisesinin eteğini açmıştı. Kadınlar da elbisesinin eteğine sadakalarını atıyorlardı."
(İbn Cüreyc) der ki: Ata'ya 'Fıtır günü verilen sadakayı mı atıyorlardı' dedim. O 'hayır, onlar o vakit sadaka olarak verdikleri şeyleri bırakıyorlardı' dedi. Kadınlar yüzüklerini atıyor, atıyor da atıyorlardı. Ben Ata'ya 'peki şu an için imamın bitirdikten sonra kadınların bulunduğu tarafa gidip, onlara öğüt vermesi bir görev midir dedim. O; ömrüm hakkı için evet, muhakkak ki bu, yöneticilerin üzerine bir haktır, hem onlar neden bunu yapmıyorlar ki dedi.
Bize Kuteybe b. Said, ona Malik b. Enes, ona Hişam b. Urve, ona babası, ona Aişe; (T)
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe –hadis onun lafızlarıyla aktarılmıştır-, ona Abdullah b. Nümeyr, ona Hişam, ona babası (Urve'nin) rivayet ettiğine göre Aişe (r.anha) şöyle demiştir: Rasulullah (sav) zamanında güneş tutuldu. Rasulullah (sav) kalkıp namaza durdu. Kıyamı oldukça uzattı, sonra rükûa vardı, rükûunu da oldukça uzattı, sonra rükudan doğrulup ayakta uzun süre durdu, ama bu ilk kıyamdan kısaydı, sonra rükûa vardı. Rükûu da oldukça uzun yaptı. Ama bu rükûu ilk rükûdan biraz daha kısa idi, sonra secdeye vardı. Sonra ayağa kalktı ve uzun süre kıyamda durdu, ama bu ilk kıyamından daha kısa idi. Sonra rükûa vardı, rükûunu uzatmakla birlikte bu ilk rükûundan daha kısa idi, sonra rükûdan doğruldu, ayakta uzunca durdu, ancak bu ilk kıyamdan daha kısaydı. Sonra rükûa vardı, rükûunu da ilk rükûdan kısa olmakla birlikte uzattı.
Sonra secde yaptı, sonra namazı bitirdi. Bu sırada güneş tutulması bitmişti. Namazın ardından Hz. Peygamber (sav) insanlara bir hutbe verdi. Allah'a hamd ve senâda bulunduktan sonra şöyle buyurdu:
"Şüphesiz Güneş ve Ay Allah’ın ayetlerindendir. İkisi de herhangi birinin ölümü ya da doğumu sebebiyle tutulmazlar. Onları (bu halde) gördüğünüz vakit tekbir getirin, Allah'a dua edin, namaz kılın, sadaka verin! Ey Muhammed ümmeti! Erkek yahut kadın kulunun zina etmesi Allah'ın ağırına gittiği kadar hiç kimseye ağır gelmez. Ey Muhammed ümmeti! Vallahi, bildiklerimi bilseydiniz, çok ağlar, pek az gülerdiniz. Şimdi söyleyin tebliğ ettim mi?"
Malik'in rivayetinde de "şüphesiz Güneş ve Ay, Allah'ın ayetlerinden iki ayettir" denilmiştir.
Açıklama: Metnin takibini kolaylaştırmak için paragraflama yapmak gerekiyor bu hadiste.
Bize Yakub b. İbrahim, ona Abdurrahman -yani İbn Mehdî-, ona Zâide b. Kudame, ona Sadaka, ona Cemî' b. Umeyr -Teymullah b. Sa'lebe'nin oğullarından biridir.- şöyle demiştir:
"Annem ve teyzem ile birlikte Hz. Aişe'nin yanına gitmiştik. Onlardan birisi Aişe'ye nasıl gusül alırdınız? diye sorduğunda Hz. Aişe, şu cevabı verdi:
"Rasulullah (sav), önce namaz abdesti gibi abdest alır, sonra başına üç defa su dökerdi. Biz ise, saçımızdaki örgülerden dolayı beş defa su dökeriz."
Bana Muhammed b. Râfi ve Abd b. Humeyd, onlara Abdurrezzak, ona İbn Cüreyc, ona Hasan b. Müslim, ona Tâvus, ona da İbn Abbas şöyle demiştir:
"Allah Rasulü (sav), Ebu Bekir, Ömer ve Osman ile Ramazan Bayramı namazlarında bulundum. Hepsi de namazı hutbeden önce kılıyorlar, sonra hutbe veriyorlardı. (İbn Abbas) der ki: Allah Rasulü (sav) (hutbe sonrası) indi, -elleriyle adamları oturtmak isteyişini görüyor gibiyim.- sonra insanları yararak kadınların yanına kadar geldi, beraberinde Bilal vardı. Allah Rasulü (sav) 'Ey Peygamber! Mü’min kadınlar sana gelip de Allah’a hiçbir şeyi ortak koşmamak, hırsızlık yapmamak, zinâ etmemek, çocuklarını öldürmemek, elleriyle ayakları arasında bir iftirâ uydurup getirmemek, dine ve akla uygun hiçbir konuda sana karşı gelmemek hususlarında sana bey‘at etmek istediklerinde, sen de onların bey‘atını kabul et ve onlar için Allah’tan bağışlanma dile! Şüphesiz Allah, çok bağışlayıcıdır, sonsuz merhamet sahibidir.' (Mümtehine, 60/12) ayetini okudu, bitirince de 'Siz hala bu (bey'atiniz) üzere misiniz?' diye sordu. Aralarından sadece bir tek kadın cevap verdi ve 'Evet ey Allah'ın Rasulü!' dedi. O zaman bu kadının kim olduğu bilinmiyordu. Rasulullah (sav) 'o halde sadaka verin' buyurdu. Bilal elbisesini açtıktan sonra 'haydi babam ve annem size feda olsun (ne verecekseniz verin)' dedi. Onlar da bilezikleri, yüzükleri Bilal'in elbisesine atmaya başladılar."
Bize Said b. Mansur, Kuteybe b. Said, Ebu Kamil el-Cahderî ve Muhammed b. Abdülmelik el-Emevî, (hadisin lafızları Ebu Kamil el-Cahderî'ye aittir), onlara Ebu Avâne, ona Katâde, ona Yunus b. Cübeyr, ona da Hıttân b. Abdullah er-Rakkâşî şöyle nakletmiştir:
Ebu Musa el-Eş'arî ile namaz kıldım. Namazdaki oturuşta, cemaatten bir adam 'Namaz, sadaka ve zekatla birlikte sabit olmuştur' dedi. Ebu Musa namazı bitirince, selam verip namazdan çıktı ve 'Az önceki sözleri söyleyen hanginizdi?' dedi. Cemaat susup cevap vermedi. Sonra Ebu Musa 'Az önceki sözleri söyleyen hanginizdi?' diye tekrarladı. Cemaat yine susunca, 'Ey Hıttân! Muhtemelen sen söyledin' dedi. Hıttân 'Ben söylemedim' dedi. Çünkü beni azarlamasından korktum. Bu sırada cemaatten bir adam kalkıp 'O kelimeleri ben söyledim, fakat bununla hayırdan başka bir şey de kastetmedim' dedi. Bunun üzerine Ebu Musa 'Namazlarınızda neler söylemeniz gerektiğini bilmiyor musunuz? Hz. Peygamber (sav) bize bir hutbe verdi ve bize takip etmemiz gereken yolu açıklayıp namazımızı nasıl kılacağımızı da şu sözlerle öğretti' dedi:
"Namaz kılacağınız zaman, saflarınızı düzeltin, sonra içinizden biriniz imam olsun. İmam tekbir aldığından siz de tekbir alın. İmam (Ğayri'l-mağdûbi aleyhim ve-le'd-dâllîn) (Gazaba uğrayanların ve sapıtanların yoluna) değil) dediğinde, âmin deyin ki Allah (cc) size icabet etsin. İmam tekbir alıp rükûa gittiğinde, siz de tekbir alıp rükûa gidin. Zira İmam sizden önce rükûa gider, sizden önce rükudan doğrulur. Hz. Peygamber (sav) 'Bu anlattıklarım aynen böyledir' buyurdu ve şunları ilave etti: İmam (Semiallahu limen hamideh) (Allah hamdeden kulunu işitti) dediği zaman, siz de (Allahümme rabbenâ leke'l-hamd) (Ey Allah'ım, Rabbimiz! Hamd senin içindir) deyin ki Allah sizi işitsin. Zira Allah Tebâreke ve Teâlâ Peygamber'inin dilinden 'Allah, hamdeden kulunu işitmiştir' buyurmuştur. İmam tekbir alıp secde ettiğinde siz de tekbir alıp secde edin. Zira imam sizden önce secde eder ve secdeden doğrulur. Hz. Peygamber (sav) 'Bu da böyledir' buyurdu ve şöyle devam etti: Namazdaki oturuşa gelince, ilk söyleyeceğiniz şu sözler olsun (et-Tahiyyâtü et-tayyibâtü es-salavâtü li'llâhi es-selâmü aleyke eyyühe'n-nebiyyü ve rahmetullahi ve berakâtühü es-selâmü aleyna ve alâ ibâdillâhi's-sâlihîn. Eşhedü en-lâ ilâhe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdühû ve rasuluh) (Selam, iyilikler ve övgüler Allah'a mahsustur. Sana selam olsun, Allah'ın rahmeti ve bereketleri senin üzerine olsun Ey Nebî! Bize ve Allah'ın sâlih kullarına da selam olsun. Şehadet ederim ki, Allah'tan başka hiçbir ilâh yoktur. Yine şehadet ederim ki Muhammed Allah'ın kulu ve Rasulü'dür.)"