Öneri Formu
Hadis Id, No:
238739, İHS005285
Hadis:
5285 - أَخْبَرَنَا أَحْمَدُ بْنُ عَلِيِّ بْنِ الْمُثَنَّى، قَالَ: حَدَّثَنَا هُدْبَةُ بْنُ خَالِدٍ الْقَيْسِيُّ، قَالَ: حَدَّثَنَا مُبَارَكُ بْنُ فَضَالَةَ، قَالَ: حَدَّثَنَا بَكْرُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ الْمُزَنِيُّ، وَثَابِتٌ الْبُنَانِيُّ، عَنْ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ، أَنَّ أَبَا طَلْحَةَ، رَأَى رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ طَاوِيًا، فَأَتَى أُمَّ سُلَيْمٍ، فَقَالَ: هَلْ عِنْدَكِ شَيْءٌ؟ فَقَالَتْ: مَا عِنْدَنَا إِلَّا نَحْوُ مُدٍّ مِنْ دَقِيقِ شَعِيرٍ، قَالَ: فَاعْجِنِيهِ وَأَصْلِحِيهِ، عَسَى أَنْ نَدْعُوَ النَّبِيَّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَيَأْكُلَ عِنْدَنَا، قَالَ: فَعَجَنَتْهُ وَخَبَزَتْهُ، فَجَاءَ قُرْصًا، فَقَالَ: ادْعُ لِيَ النَّبِيَّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ، قَالَ: فَأَتَيْتُ النَّبِيَّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ وَمَعَهُ نَاسٌ، قَالَ مُبَارَكُ بْنُ فَضَالَةَ: أَحْسِبُهُ بَضْعَةً وَثَمَانِينَ، فَقُلْتُ: يَا رَسُولَ اللَّهِ: أَبُو طَلْحَةَ يَدْعُوكَ، فَقَالَ لِأَصْحَابِهِ: «أَجِيبُوا أَبَا طَلْحَةَ» فَجِئْتُ مُسْرِعًا حَتَّى أَخْبَرْتُهُ أَنَّهُ قَدْ جَاءَ وَأَصْحَابُهُ، قَالَ بَكْرٌ: فَقَفَدَنِي قَفْدًا، وَقَالَ ثَابِتٌ: قَالَ أَبُو طَلْحَةَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ أَعْلَمُ بِمَا فِي بَيْتِي مِنِّي، وَقَالَا جَمِيعًا عَنْ أَنَسٍ: فَاسْتَقْبَلَهُ أَبُو طَلْحَةَ، فَقَالَ: يَا رَسُولَ اللَّهِ مَا عِنْدَنَا شَيْءٌ إِلَّا قُرْصٌ، رَأَيْتُكَ طَاوِيًا، فَأَمَرْتُ أُمَّ سُلَيْمٍ، فَجَعَلَتْ ذَلِكَ ص:94 قُرْصًا، قَالَ: فَدَعَا بِالْقُرْصِ، وَدَعَا بِجَفْنَةٍ فَوَضَعَهُ فِيهَا، وَقَالَ: «هَلْ مِنْ سَمْنٍ؟ » قَالَ: أَبُو طَلْحَةَ: وَكَانَ فِي الْعُكَّةِ شَيْءٌ، فَجَاءَ بِهَا، فَجَعَلَ النَّبِيُّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ وَأَبُو طَلْحَةَ يَعْصِرَانِهَا حَتَّى خَرَجَ شَيْءٌ، فَمَسَحَ النَّبِيُّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ بِهِ سَبَّابَتَهُ، ثُمَّ مَسَحَ الْقُرْصَ فَانْتَفَخَ، وَقَالَ: «بِسْمِ اللَّهِ» فَانْتَفَخَ الْقُرْصُ، فَلَمْ يَزَلْ يَصْنَعُ ذَلِكَ وَالْقُرْصُ يَنْتَفِخُ حَتَّى رَأَيْتُ الْقُرْصَ فِي الْجَفْنَةِ يَتَمَيَّعُ، فَقَالَ: «ادْعُ عَشْرَةً مِنْ أَصْحَابِي» فَدَعَوْتُ لَهُ عَشْرَةً، قَالَ: فَوَضَعَ النَّبِيُّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ يَدَهُ فِي وَسَطِ الْقُرْصِ، وَقَالَ: «كُلُوا بِسْمِ اللَّهِ» فَأَكَلُوا حَوَالَيِ الْقُرْصِ حَتَّى شَبِعُوا، ثُمَّ قَالَ: «ادْعُ لِي عَشْرَةً» فَلَمْ يَزَلْ يَدْعُو عَشْرَةً عَشْرَةً، يَأْكُلُونَ مِنْ ذَلِكَ الْقُرْصِ حَتَّى أَكَلَ مِنْهُ بَضْعَةٌ وَثَمَانُونَ مِنْ حَوَالَيِ الْقُرْصِ حَتَّى شَبِعُوا، وَإِنَّ وَسَطَ الْقُرْصِ حَيْثُ وَضَعَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ يَدَهُ كَمَا هُوَ
Tercemesi:
Bize Ahmed İbn Alî İbnü'l-Müsennâ haber verdi: Bize Hudbe İbn Hâlid el-Kaysî anlattı: Bize Mübârek İbn Fadâle anlattı: Bekr İbn Abdullâh el-Müzenî ve Sâbit el-Bünânî bize Enes İbn Mâlik'ten anlattılar:
Ebû Talha, Allâh'ın Elçisi (s.a.v.)'i, açlıktan iki büklüm bir halde gördü. Ümmü Süleym'e gelerek: Evde yiyecek bir şeyin var mı, diye sordu. O da: Bir ölçek kadar arpa unundan başka bir şeyimiz yok, dedi. Dedi ki: Onu yoğur ve pişir; bakarsın Peygamber (s.a.v.)'i çağırırız, gelir bizde yer. O da, onu yoğurdu ve ondan yuvarlak bir ekmek yaptı. Ebû Talha bana dönerek: Git Peygamber (s.a.v.)'i çağır, dedi. Ben de, Peygamber (s.a.v.)'e geldim; yanında insanlar vardı -Mübârek İbn Fadâle şöyle dedi: Sanıyorum seksen küsur kişi vardı-. Ey Allâh'ın Elçisi, dedim, Ebû Talha seni çağırıyor. O da arkadaşlarına dönerek:
Haydin, Ebû Talha'nın davetine gidelim, dedi. Bunu duyunca koşarak eve geldim ve Ebû Talha'ya: Hem kendisi hem de arkadaşları geliyorlar, diye haber verdim. Bu noktada Bekr şöyle dedi: Bunu duyunca enseme bir tokat attı; Sâbit ise şöyle aktardı: Ebû Talha dedi ki: Allâh'ın Elçisi (s.a.v.) benim evimde ne olup olmadığını benden daha iyi bilir. İkisi de Enes İbn Mâlik'ten devamla şöyle aktardılar: Ebû Talha Peygamber (s.a.v.)'i karşıladı ve ona: Ey Allâh'ın Elçisi, bizde bir yuvarlak ekmekten başka bir şey yok; seni iki büklüm aç görünce, Ümmü Süleym'e söyledim; şu yuvarlak ekmeği yaptı, dedi. Allâh'ın Elçisi (s.a.v.) yuvarlak ekmeği getirtti ve bir tepsi istedi. Ekmeği tepsiye koyup dedi ki: Hiç yağ var mı? Ebû Talha: Yağ tulumunda biraz vardı, dedi ve gidip getirdi. Peygamber (s.a.v.) ve Ebû Talha tulumu sağmaya başladılar; sonunda azıcık yağ çıktı. Peygamber (s.a.v.) işaret parmağıyla yağı alıp ekmeğe sürdü; bunun üzerine ekmek kabardı. Bismillâh, deyince ekmek yine kabardı; bunu o kadar tekrarladı ki sonunda ekmeğin tepsiye sığmadığını gördüm. Buyurdu ki: Arkadaşlarımdan on kişi çağır! Gidip on kişi çağırdım. Peygamber (s.a.v.), elini ekmeğin ortasına koyarak: Allâh adıyla yiyin, dedi. Onlar da ekmeğin kenardından yemeğe başladılar; sonunda doydular. Sonra bana : Bana on kişi daha çağır, buyurdu. Böyle onar onar çağıra çağıra, sonunda seksen küsur kişi doyuncaya ekmeğin kenarlarından yediler. Ekmeğin ortası, Allâh'ın Elçisi (s.a.v.)'in elini koyduğu haliyle duruyordu.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Hibban, Sahih-i İbn Hibban, Et'ime 5285, 12/92
Senetler:
1. Ebu Talha el-Ensarî (Zeyd b. Sehl b. Esved b. Haram b. Amr)
Konular:
İkram, ikram etmek, paylaşmak