Giriş

Bize Amr b. Rafi, ona Hüşeym; (T) Bize Ali b. Muhammed, ona Ebu Muaviye, o ikisine Davud, ona Ebu Zübeyir, ona da Câbir b. Abdullah'tan rivayet edildiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur:

"Umrâ, kendisine verilen için geçerlidir. Rukbâ da kendisine verilen için geçerlidir. (Hibe eden bundan dönüş yapamaz)."


Açıklama: UMRA: “bağışlayanın ya da lehine bağışta bulunulan kişinin hayatta olması kaydıyla yapılan bağış” manasına gelir. Araplar, “Şu evimi ömrüm/ömrün boyunca sana verdim; evim yaşadığım/yaşadığın sürece senin olsun” gibi sözlerle veya kısaca, “Şu evimi sana umrâ kıldım” diyerek şartlı bağışta bulunurlardı. Bu tür hibede bağışlayan hibeyi kendisinin veya bağışta bulunanın hayatta bulunacağı süre ile sınırlandırmayı amaçlamakta ve mevhûb lehinA ölmesi durumunda o malın kendisine veya vârislerine dönmesini istemektedir. RUKBÂ: Câhiliye devrinde bilinen bir muamele olup Araplar bunu, “Şu evimi ben senden önce ölürsem senin ve vârislerinin olması, sen benden önce ölürsen tekrar bana dönmesi şartıyla bağışladım” veya kısaca, “Şu evimi sana rukbâ (habîse) kıldım” gibi ifadeler kullanarak yapıyorlardı. Kaynaklarda âdeta taraflardan her biri diğerinin ölümünü beklediği için bu işleme rukbâ denildiği belirtilir. (H. Mehmet Günay, "Rukba" DİA: Diyanet İslam Ansiklopedisi İstanbul, 2008, 35:218-219.)

    Öneri Formu
25188 İM002383 İbn Mâce, Hîbe, 4

Bize Amr b. Rafi, ona Hüşeym; (T) Bize Ali b. Muhammed, ona Ebu Muaviye, o ikisine Davud, ona Ebu Zübeyir, ona da Cabir b. Abdullah'ın rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur:

"Umrâ, kendisine verilen için (daimî olarak) geçerlidir. (Hibe eden bundan dönüş yapamaz) Rukbâ da kendisine verilen için (sürekli biçimde) geçerlidir. (Hibe eden bundan dönüş yapamaz)."


    Öneri Formu
271362 İM002383-2 İbn Mâce, Hîbe, 4